|
- Togo is asking for financial support to hold parliamentary elections in October.
- Togo Ekim ayında yapılacak parlamento seçimleri için mali destek istiyor.
- This is the second session that we are holding in October.
- Bu, Ekim ayında düzenlediğimiz ikinci oturumdur.
- The Data Protection Act should have entered into force in the Member States in October.
- Veri Koruma Yasası'nın Ekim ayında Üye Devletlerde yürürlüğe girmesi gerekiyordu.
- This was blatantly obvious at the last meeting of the ACP/EU joint parliamentary assembly in Brussels in October.
- ACP/AB ortak parlamenter asamblesinin Ekim ayında Brüksel'de yapılan son toplantısında bu durum açıkça görülmüştür.
- The issue will be tackled at the meeting of the Justice and Home Affairs Council in October.
- Konu Ekim ayında yapılacak Adalet ve İçişleri Konseyi toplantısında ele alınacaktır.
- Togo is asking for financial support to hold parliamentary elections in October.
- Togo, Ekim ayında parlamento seçimlerini gerçekleştirmek için mali destek istiyor.
- That rule states that the Commission shall present its Annual Legislative Programme in October.
- Bu kural, Komisyon'un Yıllık Yasama Programını Ekim ayında sunacağını belirtmektedir.
- At the last European Council meeting, in October, the EU welcomed the new reform work in Turkey.
- Ekim ayındaki son Avrupa Konseyi toplantısında AB, Türkiye'deki yeni reform çalışmalarını memnuniyetle karşılamıştır.
- As you know, in October ISIS published the news that four of the Community's cod stocks are close to collapse.
- Bildiğiniz gibi Ekim ayında IŞİD, Topluluğun morina rezervlerinden dördünün tükenmeye yakın olduğu haberini yayınladı.
- So it is not the case that in October they only received 11%.
- Yani Ekim ayında sadece %11'ini almış olmaları söz konusu değildir.
- The report the Commission presented on Turkey in October was based on objective information that no one disputed.
- Komisyon'un Ekim ayında Türkiye hakkında sunduğu rapor, kimsenin itiraz etmediği objektif bilgilere dayanıyordu.
- Item 2 states that, in October, 25% of the Fund must be available as a matter of obligation.
- Madde 2, Ekim ayında Fon'un %25'inin bir zorunluluk olarak hazır bulundurulması gerektiğini belirtmektedir.
- The second year's report was made only 11 months later, and this year the report is actually in October.
- İkinci yılın raporu sadece 11 ay sonra hazırlandı ve bu yıl rapor aslında Ekim ayında hazırlandı.
- He then released the song "Sofa" in October.
- Daha sonra Ekim ayında "Sofa" şarkısını çıkardı.
- He then released the song "Sofa" in October.
- Ekim ayında "Sofa" adlı şarkısını yayınladı.
- He then released the song "Sofa" in October.
- Daha sonra Ekim ayında "Sofa" şarkısını yayınladı.
- We have a lot of very fine days in October.
- Ekim ayında çok güzel günlerimiz var.
- I'm getting married in October.
- Ekim ayında evleniyorum.
- Tom died in October three years ago.
- Tom üç yıl önce ekim ayında öldü.
- My wife left me in October.
- Karım ekim ayında beni terk etti.
- They were married in October of 1975.
- 1975'in Ekim ayında evlendiler.
- I hope to see you in October.
- Seni ekim ayında görmeyi umuyorum.
- We're getting married in October.
- Ekim ayında evleniyoruz.
- Do you get much rain here in October?
- Burada ekim ayında çok yağmur yağar mı?
- There was a suggestion that the general meeting should take place in October.
- Genel kurulun Ekim ayında yapılması önerisi vardı.
- Tom was killed in October.
- Tom Ekim ayında öldürüldü.
- I was in Boston in October.
- Ekim ayında Boston'daydım.
- Tom pled not guilty in October.
- Tom ekim ayında suçu kabul etmedi.
- Tom and Mary plan to get married in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında evlenmeyi planlıyorlar.
- One day in October, when Sadako awoke, she found her mother crying.
- Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesinin ağladığını fark etti.
- Tom and Mary have decided to get married in October.
- Tom ve Mary ekim ayında evlenmeye karar verdiler.
- Ask me again in October.
- Ekim ayında yine bana sor.
- Tom's trial started in October.
- Tom'un davası ekim ayında başladı.
- Tom told Mary that he'd go to Boston in October.
- Tom Mary'ye Ekim ayında Boston'a gideceğini söyledi.
- I'll be retiring in October.
- Ekim ayında emekli olacağım.
- I'll leave in October.
- Ekim ayında ayrılacağım.
- See you in October.
- Ekim ayında görüşürüz.
- Are there any national holidays in October?
- Ekim ayında resmî tatil var mı?
- Tom told Mary that he'd go to Boston in October.
- Tom, Mary'ye Ekim ayında Boston'a gideceğini söyledi.
- Dues are collected in October.
- Aidatlar ekim ayında toplanır.
- Tom was released from prison in October.
- Tom ekim ayında hapishaneden serbest bırakıldı.
- Tom and Mary were still married to each other in October, but I think they are divorced now.
- Tom ve Mary Ekim ayında hâlâ evliydiler ama sanırım artık boşandılar.
- I return to Boston in October.
- Ekim ayında Boston'a geri dönüyorum.
- Tom's wife left him in October.
- Tom'un karısı onu ekim ayında terk etti.
- Tom is going to go to Boston in October.
- Tom Ekim ayında Boston'a gidecek.
- In October of 2013, Tom retired from coaching.
- 2013 yılının Ekim ayında Tom koçluktan emekli oldu.
- This picture was taken in October.
- Bu resim Ekim ayında çekildi.
- Tom and Mary plan on getting married in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında evlenmeyi planlıyorlar.
- Tom visited Mary in Boston in October.
- Tom Ekim ayında Mary'i Boston'da ziyaret etti.
- In October, I was in Boston.
- Ekim ayında Boston'daydım.
- If I remember correctly, Tom and Mary got married in October of 2003.
- Yanlış hatırlamıyorsam, Tom ve Mary 2003 yılının Ekim ayında evlendiler.
- I'm retiring in October.
- Ekim ayında emekliye ayrılıyorum.
- Tom got out of jail in October.
- Tom Ekim ayında hapisten çıktı.
- Tom and Mary were married in October of 2013.
- Tom ve Mary 2013 yılının Ekim ayında evlendiler.
- I took this picture in October.
- Bu resmi Ekim ayında çektim.
- Tom left Boston in October of 2013.
- Tom,2013 yılının ekim ayında Boston'tan ayrıldı.
- We'll begin hiring people in October.
- İnsanları ekim ayında işe almaya başlayacağız.
- Tom started his blog in October.
- Tom bloguna Ekim ayında başladı.
- I'm thinking of going to Australia in October.
- Ekim ayında Avustralya'ya gitmeyi düşünüyorum.
- Tom's birthday is in October.
- Tom'un doğumgünü Ekim ayında.
- Tom and Mary got married in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında evlendi.
- Tom is going to move back to Boston in October.
- Tom ekim ayında Boston'a geri taşınacak.
- Tom and Mary will visit Boston in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında Boston'u ziyaret edecekler.
- Tom was on leave in October.
- Tom ekim ayında ayrıldı.
- Tom is going to be ready in October.
- Tom ekim ayında hazır olacak.
- I bought a car in October.
- Ekim ayında bir araba aldım.
- Tom and Mary were married in October on a tropical beach.
- Tom ve Mary Ekim ayında tropik bir plajda evlendiler.
- Tom and Mary are getting married in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında evleniyorlar.
- Tom's wife left him in October.
- Tom'un karısı Ekim ayında onu terk etti.
- I was very concerned in October.
- Ekim ayında çok endişelendim.
- If my memory serves me right, Tom and Mary got married in October of 2003.
- Hafızam beni yanıltmıyorsa, Tom ve Mary 2003 yılının ekim ayında evlendi.
- Mary was diagnosed with breast cancer in October.
- Mary'ye ekim ayında meme kanseri teşhisi kondu.
- I'll be thirty years old in October.
- Ekim ayında otuz yaşında olacağım.
- I'm pretty sure I'll be in Boston in October.
- Ekim ayında Boston'da olacağımdan oldukça eminim.
- Tom pleaded guilty in October.
- Tom Ekim ayında suçunu kabul etti.
- Our new restaurant is scheduled to open in October.
- Yeni restoranımız Ekim ayında açılıyor.
- You should've done that in October.
- Bunu ekim ayında yapmalıydın.
- Congress approved the resolution in October.
- Kongre kararı Ekim ayında onayladı.
- We'll get married in October.
- Ekim ayında evleneceğiz.
- Tom will be ready in October.
- Tom ekim ayında hazır olacak.
- It is our custom to visit Japan in October.
- Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim geleneğimizdir.
- Tom and Mary are going to get hitched in October.
- Tom ve Mary ekim ayında evlenecekler.
- Tom and I were in Boston in October.
- Tom ve ben ekim ayında Boston'daydık.
- I was in Boston in October of last year.
- Geçen yılın ekim ayında Boston'daydım.
- Tom was released from prison in October.
- Tom Ekim ayında hapisten salıverildi.
- Tom will be thirty in October.
- Tom ekim ayında otuz yaşında olacak.
- I'll be thirteen in October.
- Ekim ayında on üç yaşında olacağım.
- It is our custom to visit Japan in October.
- Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim alışkanlığımızdır.
- What happened in October?
- Ekim ayında ne oldu?
- Tom is expected back in Boston in October.
- Tom'un Ekim ayında Boston'a dönmesi bekleniyor.
- Tom was last seen alive in October.
- Tom en son Ekim ayında canlı görüldü.
- I'm supposed to go to Australia in October.
- Ekim ayında Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- I'm going to Boston in October.
- Ekim ayında Boston'a gidiyorum.
- The two met in October in Boston.
- İkisi Ekim ayında Boston'da tanıştı.
- Tom is going to get married in October.
- Tom Ekim ayında evlenecek.
- Tom resigned in October.
- Tom Ekim ayında istifa etti.
- Tom visited Mary in Boston in October.
- Tom, Ekim ayında Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- I met Tom in October.
- Tom'la ekim ayında tanıştım.
- I'll be back in October.
- Ekim ayında geri döneceğim.
- I'll be thirty in October.
- Ekim ayında otuz yaşında olacağım.
- I was very concerned in October.
- Ekim ayında çok endişeliydim.
- We're going to get married in October.
- Ekim ayında evleneceğiz.
- Tom will turn thirty in October.
- Tom ekim ayında otuz yaşına girecek.
- Tom and Mary were married in October of 2013.
- Tom ve Mary, 2013 yılının Ekim ayında evlendiler.
- Tom is going to go to Australia in October.
- Tom, ekim ayında Avustralya'ya gidecek.
- We're hoping to open in October.
- Ekim ayında açmayı umuyoruz.
- Tom and Mary are going to get married in October.
- Tom ve Mary ekim ayında evlenecekler.
- Tom might go back to Australia in October.
- Tom ekim ayında Avustralya'ya geri gidebilir.
- We're hoping to open in October.
- Biz Ekim ayında açmayı umuyoruz.
- Tom was hired in October.
- Tom Ekim ayında işe alındı.
- Tom and Mary were married in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında evlendiler.
- We'll meet again in October.
- Ekim ayında tekrar buluşacağız.
- I'm going to be thirty in October.
- Ekim ayında otuz yaşında olacağım.
- I'll see you in October.
- Ekim ayında seni göreceğim.
- Tom was arrested in October.
- Tom Ekim ayında tutuklandı.
- Tom pled not guilty in October.
- Tom Ekim ayında suçsuz olduğunu söyledi.
- Tom killed himself in October.
- Tom Ekim ayında kendini öldürdü.
- The two met in October in Boston.
- İkisi Ekim ayında Boston'da buluştu.
- I'd love to go to Boston with you in October.
- Ekim ayında seninle Boston'a gitmek istiyorum.
- I got out of jail in October.
- Ekim ayında hapisten çıktım.
- My birthday is in October.
- Doğum günüm ekim ayında.
- Tom died in October last year.
- Tom geçen yıl ekim ayında öldü.
- Tom told me that he would go to Boston in October.
- Tom bana ekim ayında Boston'a gideceğini söyledi.
- Our new restaurant is scheduled to open in October.
- Yeni restoranımızın Ekim ayında açılması planlanıyor.
- Do you get much rain here in October?
- Ekim ayında burada çok yağmur yağar mı?
- The Canadian unemployment rate was 7 percent in October of 2015.
- Kanada'da işsizlik oranı 2015 Ekim ayında yüzde 7 olarak gerçekleşmiştir.
- My wife left me in October.
- Karım beni Ekim ayında terk etti.
- Tom and I are getting married in October.
- Tom ve Mary ekim ayında evleniyor.
- There was a suggestion that the general meeting should take place in October.
- Genel kurul toplantısının Ekim ayında yapılması önerilmişti.
- I was very concerned in October.
- Ekim ayında çok kaygılıydım.
- I'm coming to Boston in October.
- Ekim ayında Boston'a geliyorum.
- Tom and Mary were married in October.
- Tom ve Mary ekim ayında evliydi.
- My wife and I did our Christmas shopping in October.
- Eşim ve ben Noel alışverişimizi Ekim ayında yaptık.
- Mary is expecting a baby in October.
- Mary Ekim ayında bir bebek bekliyor.
- Mary is going to have a baby in October.
- Mary'nin Ekim ayında bir bebeği olacak.
- I'm actually coming home in October.
- Ben aslında ekim ayında eve dönüyorum.
- Tom said he'd love to go to Boston with us in October.
- Tom ekim ayında bizimle Boston'a gitmek istediğini söyledi.
- I'm turning thirty in October.
- Ekim ayında otuz oluyorum.
- Tom is slated to return in October.
- Tom'un Ekim ayında dönmesi planlanıyor.
- Where were you in October?
- Ekim ayında neredeydin?
- I'm going back to Australia in October.
- Ekim ayında Avustralya'ya geri dönüyorum.
- That happened in October.
- Ekim ayında oldu.
- One day in October, when Sadako awoke, she found her mother crying.
- Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesini ağlarken buldu.
- Are there any national holidays in October?
- Ekim ayında ulusal bayram var mı?
- Tom retired in October.
- Tom ekim ayında emekli oldu.
- Tom and Mary were still married to each other in October, but I think they are divorced now.
- Tom ve Mary ekim ayında hâlâ birbirleriyle evliydiler, ancak sanırım şimdi boşandılar.
- Construction began in October.
- İnşaat Ekim ayında başladı.
- If my memory serves me right, Tom and Mary got married in October of 2003.
- Hafızam beni yanıltmıyorsa, Tom ve Mary 2003 yılının Ekim ayında evlendiler.
- I had back surgery in October.
- Ekim ayında belimden ameliyat oldum.
- Tom will be home in October.
- Tom ekim ayında evde olacak.
- Tom left the band in October.
- Tom, grubu ekim ayında terk etti.
- In October of 2013, Tom retired from coaching.
- 2013'ün Ekim ayında, Tom antrenörlükten emekli oldu.
- Tom went to Boston three times in October.
- Tom ekim ayında üç kez Boston'a gitti.
Show More (150)
|
|
- This important work led the Commission to amend its own Rules of Procedure in October 2000.
- Bu önemli çalışma Komisyon'un Ekim 2000'de kendi İç Tüzüğünü değiştirmesine yol açtı.
- Paragraph 2 legitimises the regime following the recent elections in October 2002.
- Paragraf 2, Ekim 2002'de yapılan son seçimlerin ardından rejimi meşrulaştırmaktadır.
- After the Tampere Summit in October 1999, however, the Commission approached the task with a positive outlook.
- Ancak Ekim 1999'daki Tampere Zirvesi'nden sonra Komisyon, göreve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.
- Let me remind you that ICANN was created in October 1998 in order to stand up to American hegemony in Internet running.
- ICANN'in Ekim 1998'de İnternet yönetiminde Amerikan hegemonyasına karşı durmak için kurulduğunu hatırlatmak isterim.
- Two have died, the most recent from tonsillitis in October 2001.
- En sonuncusu Ekim 2001'de bademcik iltihabından olmak üzere iki kişi ölmüştür.
- Two have died, the most recent from tonsillitis in October 2001.
- İkisi öldü, en sonuncusu Ekim 2001'de bademcik iltihabından öldü.
- Paragraph 2 legitimises the regime following the recent elections in October 2002.
- Paragraf 2, Ekim 2002'deki son seçimlerin ardından rejimi meşrulaştırmaktadır.
- This important work led the Commission to amend its own Rules of Procedure in October 2000.
- Bu önemli çalışma Komisyon'un Ekim 2000'de kendi İçtüzüğünü değiştirmesine yol açmıştır.
- EU Heads of Mission visited the region in October 2001.
- AB Misyon Başkanları Ekim 2001'de bölgeyi ziyaret etti.
- This evaluation concerns the situation in October 1998.
- Bu değerlendirme, Ekim 1998'deki durumla ilgilidir.
- Since Tampere in October 1999, the European Commission has brought forward a number of proposals for directives.
- Ekim 1999'da Tampere'den bu yana Avrupa Komisyonu bir dizi yönerge önerisi getirmiştir.
- Tom left Boston in October of 2013.
- Tom 2013 Ekim'inde Boston'dan ayrıldı.
- Fall begins in October.
- Güz, Ekim'de başlar.
- Tom and Mary got married in October.
- Tom ve Mary Ekimde evlendiler.
- The unemployment rate in the US in october 2015 was 5 percent, the lowest level since April 2008.
- ABD'de işsizlik oranı Ekim 2015'te yüzde 5 ile Nisan 2008'den bu yana en düşük seviyeye indi.
- I heard that Tom and Mary will get married in October.
- Tom ve Mary'nin Ekim'de evleneceğini duydum.
- I'll leave in October.
- Ekim'de ayrılacağım.
- Tom said that he'd be back in October.
- Tom Ekim'de döneceğini söyledi.
- Tom's birthday is in October and mine is in November.
- Tom'un doğum günü ekim'de, benimki kasım'da.
- We'll meet again in October.
- Ekim'de tekrar buluşacağız.
- Tom resigned in October.
- Tom Ekim'de istifa etti.
- Tom and Mary plan to get married in October.
- Tom ve Mary Ekim'de evlenmeyi planlıyorlar.
- Tom started his blog in October.
- Tom blogunu ekimde açtı.
- Tom will be ready in October.
- Tom Ekim'de hazır olacak.
- The German unemployment rate was 4.5 percent in October 2015, the lowest level since 1981.
- Almanya'da işsizlik oranı Ekim 2015'te yüzde 4,5 ile 1981'den bu yana en düşük seviyede gerçekleşmiştir.
- Recruitment starts in October.
- İşe alım ekim'de başlıyor.
- Tom has a birthday in October.
- Tom'un Ekim'de doğum günü var.
- Construction started in October.
- İnşaat Ekim'de başladı.
- Tom left the band in October.
- Tom Ekim'de gruptan ayrıldı.
- Tom and Mary will get married in October.
- Tom ve Mary Ekim'de evlenecekler.
- Classes started in October.
- Dersler ekimde başladı.
- Did Tom go to Boston in October?
- Tom Ekim'de Boston'a gitti mi?
- Tom died in October 2013.
- Tom Ekim 2013'te öldü.
- Tom's birthday is in October.
- Tom'un doğum günü Ekim'de.
- Tom and Mary got married in October 2013.
- Tom ve Mary Ekim 2013'te evlendiler.
- Tom's trial will begin in October.
- Tom'un davası ekimde başlayacak.
- I'm getting married in October.
- Ekim'de evleniyorum.
- Tom said he'll go to Boston in October.
- Tom ekimde Boston'a gideceğini söyledi.
- My birthday is in October.
- Doğum günüm Ekim'de.
- Tom and Mary are going to get hitched in October.
- Tom ve Mary Ekim'de evlenecekler.
- We're going to get married in October.
- Ekim'de evleneceğiz.
- Tom is going to be thirty years old in October.
- Tom Ekim'de otuz yaşında olacak.
- I return to Boston in October.
- Boston'a Ekim'de döneceğim.
- Ask me again in October.
- Ekim'de tekrar sor.
- Tom and I are getting married in October.
- Tom ve ben Ekim'de evleniyoruz.
- I'm going to be thirty in October.
- Ekim'de otuz olacağım.
- Tom was diagnosed with colon cancer in October of 2013.
- Tom'a Ekim 2013'te kolon kanseri teşhisi kondu.
- Mary is expecting a baby in October.
- Mary ekimde bir çocuk bekliyor.
- I was born in October.
- Ben Ekim'de doğdum.
- I'm going to Boston in October.
- Ekim'de Boston'a gidiyorum.
- Tom and Mary plan on getting married in October.
- Tom ve Mary Ekim'de evlenmeyi planlıyorlar.
- I'll be thirty in October.
- Ekim'de 30 olacağım.
- We'll begin hiring people in October.
- Ekimde insanları işe almaya başlarız.
- Tom is going to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gidiyor.
- Fall begins in October.
- Sonbahar Ekim'de başlar.
- I'm turning thirty in October.
- Ekim'de 30 yaşıma giriyorum.
- Tom said he'd love to go to Boston with us in October.
- Tom Ekim'de bizimle Boston'a gelmek istediğini söyledi.
- The world was on the very brink of nuclear war during the Cuban Missile Crisis in October 1962.
- 1962 Ekim'indeki Küba Füze Krizi'nde dünya tam da nükleer savaşın eşiğine gelmişti.
- Tom will go to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gidecek.
- Tom was fired in October.
- Tom Ekim'de kovuldu.
- I hope to see you in October.
- Umarım sizinle Ekim'de görüşürüz.
- I'm pretty sure I'll be in Boston in October.
- Ekim'de Boston'da olacağımdan eminim.
- Tom hopes to see you in October.
- Tom seni Ekim'de görmeyi umuyor.
- We're getting married in October.
- Ekim'de evleniyoruz.
- I'll be thirty years old in October.
- Ekim'de otuz yaşında olacağım.
- Tom's trial started in October.
- Tom'un duruşması Ekim'de başladı.
- In October, I was in Boston.
- Ekimde Boston'daydım.
- We'll get married in October.
- Ekim'de evleneceğiz.
- Tom said he'll go to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gideceğini söyledi.
- Tom got out of jail in October.
- Tom Ekim'de hapisten çıktı.
- If I remember correctly, Tom and Mary got married in October of 2003.
- Doğru hatırlıyorsam, Tom ve Mary Ekim 2003'te evlendiler.
- Tom will turn thirty in October.
- Tom Ekim'de 30 yaşına girecek.
- Tom is slated to return in October.
- Tom ekimde dönecek.
- Dues are collected in October.
- Aidatlar Ekim'de toplanır.
- Tom is going to go to Australia in October.
- Tom Ekim'de Avustralya'ya gidecek.
- I'm going back to Australia in October.
- Ekim'de Avustralya'ya geri dönüyorum.
- Tom and Mary got married in October 2013.
- Tom ve Mary Ekim 2013'te evlendi.
- Tom is going to be ready in October.
- Tom Ekim'de hazır olacak.
- Tom will be thirty years old in October.
- Tom Ekim'de otuz yaşında olacak.
- Tom was in Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'daydı.
- Tom will be coming back to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a geri dönecek.
- Tom killed himself in October.
- Tom Ekim'de kendini öldürdü.
- Tom got married in October 2013.
- Tom Ekim 2013'te evlendi.
- The James Webb Space Telescope is a large space telescope scheduled to launch in October 2018.
- James Webb Uzay Teleskobu, Ekim 2018'de fırlatılması planlanan büyük bir uzay teleskobudur.
- Where were you in October?
- Ekim'de neredeydin?
- Tom died in October.
- Tom Ekim'de öldü.
- Tom and Mary will get married in October.
- Tom ve Mary ekim'de evlenecek.
- Tom will be home in October.
- Tom Ekim'de evde olacak.
- Classes started in October.
- Dersler Ekim'de başladı.
- You should've done that in October.
- Bunu Ekim'de yapmalıydın.
- Tom and Mary are going to get married in October.
- Tom ve Mary Ekim'de evlenecekler.
- Tom will be old enough to drink in October.
- Tom Ekim'de içki içebilecek kadar büyümüş olacak.
- See you in October.
- Ekim'de görüşürüz.
- The unemployment rate in the US in october 2015 was 5 percent, the lowest level since April 2008.
- Ekim 2015 yılında ABD'de işsizlik oranı yüzde 5, Nisan 2008 tarihinden beri en düşük seviyede.
- Tom will go to Australia in October.
- Tom Ekim'de Avustralya'ya gidecek.
- Tom is going to go to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gidecek.
- I'll be thirteen in October.
- Ekim'de 13 olacağım.
- I'll see you in October.
- Ekim'de görüşürüz.
- I'd love to go to Boston with you in October.
- Ekim'de seninle Boston'a gitmeyi çok isterim.
- Halloween's celebrated in October.
- Cadılar Bayramı Ekim'de kutlanır.
- Tom's trial will begin in October.
- Tom'un duruşması Ekim'de başlayacak.
- Tom was diagnosed with colon cancer in October of 2013.
- Ekim 2013'te Tom'a kolon kanseri teşhisi kondu.
- I'll be back in October.
- Ekim'de döneceğim.
- Tom is going to be thirty in October.
- Tom Ekim'de otuz yaşında olacak.
- Tom was on leave in October.
- Tom Ekim'de izindeydi.
- Mary is going to have a baby in October.
- Mary'nin ekimde bir çocuğu olacak.
- I'm actually coming home in October.
- Aslında Ekim'de eve geliyorum.
- Tom will be old enough to drink in October.
- Tom Ekim'de içki içebilecek yaşa gelecek.
- Construction could begin in October.
- İnşaat Ekim'de başlayabilir.
- Tom hopes to see you in October.
- Tom seni ekimde görmeyi umuyor.
- Tom was born in October.
- Tom Ekim'de doğdu.
- Tom told me that he would go to Boston in October.
- Tom bana Ekim'de Boston'a gideceğini söylemişti.
- Tom might go back to Australia in October.
- Tom Ekim'de Avustralya'ya dönebilir.
- Tom moved to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a taşındı.
- Tom and Mary will visit Boston in October.
- Tom ve Mary ekim'de Boston'u ziyaret edecekler.
- Tom is hoping to be here in October.
- Tom Ekim'de burada olmayı umuyor.
- The world was on the very brink of nuclear war during the Cuban Missile Crisis in October 1962.
- Ekim 1962'deki Küba Füze Krizi sırasında dünya nükleer savaşın eşiğindeydi.
- I'm coming to Boston in October.
- Ekim'de Boston'a geliyorum.
Show More (115)
|