1 |
infected |
enfekte |
adj. |
|
- I talked with farmers whose ewes were aborting their lambs due to drinking the infected water.
- Enfekte suyu içtikleri için koyunları kuzularını düşük yapan çiftçilerle konuştum.
- Infected stocks will always be slaughtered, as will any animals put at risk by contact with them.
- Enfekte hayvanlar ve onlarla temas ederek risk altına giren tüm hayvanlar her zaman kesilecektir.
- Other Member States are doing so for all infected areas.
- Diğer Üye Devletler tüm enfekte bölgeler için bunu yapıyor.
- Animals infected or at risk are now considerably reduced in numbers.
- Enfekte veya risk altındaki hayvanların sayısı artık önemli ölçüde azalmıştır.
- Nevertheless, other ways of transmission cannot be ruled out, such as direct close contact with an infected person.
- Bununla birlikte enfekte bir kişiyle doğrudan yakın temas gibi diğer bulaşma yolları da göz ardı edilemez.
- Nevertheless, other ways of transmission cannot be ruled out, such as direct close contact with an infected person.
- Bununla birlikte, enfekte bir kişiyle doğrudan yakın temas gibi diğer bulaşma yolları da göz ardı edilemez.
- Of Zimbabwe's adult population, 33% are infected with the HIV virus.
- Zimbabve'nin yetişkin nüfusunun %33'ü HIV virüsü ile enfektedir.
- In sub-Saharan Africa, 55% of HIV infected adults are women.
- Sahra altı Afrika'da HIV ile enfekte yetişkinlerin %55'i kadındır.
- This infected membrane becomes swollen or inflamed, and cold symptoms begin.
- Bu enfekte zar şişer veya iltihaplanır ve soğuk algınlığı semptomları başlar.
- Is Tom infected?
- Tom enfekte mi?
- Tom and his workers killed all the infected sheep.
- Tom ve çalışanları tüm enfekte koyunları öldürdü.
- Dan killed all the infected sheep.
- Dan tüm enfekte koyunları öldürdü.
- Virtually the entire population is infected with one of eight herpes viruses.
- Neredeyse tüm nüfus sekiz herpes virüsünden biriyle enfekte.
- Men can be infected with HPV.
- Erkekler HPV ile enfekte olabilirler.
Show More (11)
|
2 |
infected |
bulaşmış |
adj. |
|
- The virus-infected river will be quarantined shortly.
- Virüs bulaşmış nehir kısa süre içinde karantinaya alınacaktır.
- Dan killed all the infected sheep.
- Dan hastalık bulaşmış tüm koyunları öldürdü.
- What happens if we get infected?
- Ya bize de bulaşırsa?
Show More (0)
|
3 |
infected |
bulaşmak |
v. |
|
- I am a Trojan horse, so I have infected your Mac computer.
- Ben bir Truva atıyım, bu yüzden Mac bilgisayarınıza bulaştım.
- I'm a Trojan, so I infected your Mac!
- Ben bir Trojan'ım, bu yüzden Mac'ine bulaştım!
Show More (-1)
|
4 |
infected |
enfekte olan |
adj. |
|
- That cut looks infected.
- O kesik enfekte olmuş görünüyor.
- We're all infected.
- Hepimiz enfekte olduk.
Show More (-1)
|
5 |
infected |
enfeksiyon kapmış |
adj. |
|
- Some of the farm animals who got infected may die eventually.
- Enfeksiyon kapmış çiftlik hayvanlarından bazıları eninde sonunda ölebilir.
Show More (-2)
|
6 |
infected |
kapmış |
adj. |
|
- Million of websites are under the threat of being infected.
- Milyonlarca web sitesi virüs kapma tehdidi altında.
Show More (-2)
|
7 |
infected |
iltihaplı |
adj. |
|
- I have an infected cut on my foot.
- Ayağımda iltihaplı bir kesik var.
Show More (-2)
|