1 |
influential |
etkili |
adj. |
|
- The strong, influential political Europe of the future cannot, however, be created with an anti-American stance.
- Ancak geleceğin güçlü ve etkili siyasi Avrupa'sı, Amerikan karşıtı bir duruşla yaratılamaz.
- Of course traditions and election culture also have an influential role to play.
- Elbette geleneklerin ve seçim kültürünün de etkili bir rolü var.
- Tom isn't very influential.
- Tom çok etkili biri değil.
- He is influential.
- Etkili biri.
- Tom isn't very influential.
- Tom çok etkili değil.
- He is a prestigious and influential member of the Democratic Party.
- Demokrat Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesi.
- It looks like Tom might be influential.
- Tom etkili olabilir gibi görünüyor.
- Tom thought Mary wasn't influential, but she was.
- Tom, Mary'nin etkili olmadığını düşünüyordu ama öyleydi.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
- Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç bir takipçisi yoktu.
- Tom is going to be very influential someday.
- Tom birgün çok etkili olacak.
- It looks like Tom might be influential.
- Görünüşe göre Tom etkili olabilir.
- I don't think Tom is as influential as Mary.
- Tom'un Mary kadar etkili olduğunu sanmıyorum.
- We're not that influential.
- O kadar etkili değiliz.
- Tom Jackson is a very influential man.
- Tom Jackson çok etkili bir adam.
- Tom Jackson is a very influential man.
- Tom Jackson çok etkili bir adamdır.
- I think that Tom is still influential.
- Tom'un hâlâ etkili olduğunu düşünüyorum.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
- Rousseau deliydi ama etkiliydi; Hume'un aklı başındaydı ama takipçisi yoktu.
- Candlemass is an influential Swedish doom metal band.
- Candlemass, İsveçli etkili bir doom metal grubu.
- Tom has friends in influential places.
- Tom'un etkili yerlerde arkadaşları var.
- He is very influential in the world of medicine.
- Tıp dünyasında çok etkilidir.
- Tom is influential.
- Tom etkili.
- He is a prestigious and influential member of the Democratic Party.
- O, Demokratik Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesidir.
- This is one of the most influential novels of the past 30 years.
- Bu, son 30 yılın en etkili romanlarından biri.
- Tom is very influential.
- Tom çok etkili.
- You're influential.
- Sen etkilisin.
- This is one of the most influential novels of the past 30 years.
- Bu son 30 yılın en etkili romanlarından biridir.
- Tom is going to be very influential someday.
- Tom bir gün çok etkili biri olacak.
- I don't think Tom is as influential as Mary is.
- Tom'un Mary kadar etkili olduğunu sanmıyorum.
- Tom thinks Mary isn't influential.
- Tom, Mary'nin etkili olmadığını düşünüyor.
- Tom was very influential.
- Tom çok etkiliydi.
- Tom is the most influential man in Boston.
- Tom Boston'daki en etkili adam.
- Tom isn't as influential as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar etkili değil.
- We're not that influential.
- Biz o kadar etkili değiliz.
- Tom was the most influential person in town.
- Tom şehirdeki en etkili kişiydi.
- Tom seems to be influential.
- Tom etkili biri gibi görünüyor.
Show More (32)
|
2 |
influential |
nüfuzlu |
adj. |
|
- Tom is influential, isn't he?
- Tom nüfuzlu biri, değil mi?
- Tom is the most influential person in town.
- Tom kasabanın en nüfuzlu kişisidir.
- He is very influential in the world of medicine.
- O, ilaç dünyasında çok nüfuzlu.
- Tom seems to be influential.
- Tom nüfuzlu görünüyor.
- I have a number of influential friends.
- Çok sayıda nüfuzlu arkadaşım var.
- Tom used to be influential.
- Tom eskiden nüfuzlu biriydi.
- Tom Jackson is a very influential man.
- Tom Jackson çok nüfuzlu bir adamdır.
- Tom is influential, isn't he?
- Tom nüfuzlu, değil mi?
- Tom is a very influential man.
- Tom çok nüfuzlu bir adam.
- I know Tom is influential.
- Tom'un nüfuzlu biri olduğunu biliyorum.
- Tom was the most influential person in town.
- Tom kasabadaki en nüfuzlu kişiydi.
- Tom is very influential.
- Tom çok nüfuzlu biri.
- I don't think Tom is as influential as Mary is.
- Tom'un Mary kadar nüfuzlu olduğunu sanmıyorum.
- Tom isn't that influential.
- Tom o kadar da nüfuzlu değil.
- Tom isn't all that influential.
- Tom o kadar da nüfuzlu biri değil.
- Tom has friends in influential places.
- Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.
- Tom isn't as influential as he used to be.
- Tom eskisi kadar nüfuzlu değil.
- Tom has been very influential.
- Tom çok nüfuzluydu.
- Tom is the most influential person in town.
- Tom kasabadaki en nüfuzlu kişi.
- He is influential.
- O nüfuzludur.
- Tom isn't that influential.
- Tom o kadar nüfuzlu değil.
- Tom is a very influential person.
- Tom çok nüfuzlu bir insan.
- Tom Jackson is a very influential man.
- Tom çok nüfuzlu bir adam.
- I know that Tom is influential.
- Tom'un nüfuzlu biri olduğunu biliyorum.
- I know that Tom is influential.
- Tom'un nüfuzlu olduğunu biliyorum.
Show More (22)
|
3 |
influential |
etkileyici |
adj. |
|
- Candlemass is an influential Swedish doom metal band.
- Candlemass etkileyici bir İsveçli doom metal grubudur.
Show More (-2)
|
4 |
influential |
hatırlı |
adj. |
|
- He is influential.
- Hatırı sayılır biri.
Show More (-2)
|