| 1 |
inhale |
nefes almak |
v. |
|
- Suddenly, she stopped and inhaled deeply.
- Birden durdu ve derin bir nefes aldı.
- Tom inhaled.
- Tom nefes aldı.
- Tom inhaled deeply.
- Tom derinden nefes aldı.
- I inhaled deeply.
- Derin derin nefes aldım.
- Tom inhaled deeply.
- Tom derin nefes aldı.
Show More (2)
|
| 2 |
inhale |
solumak |
v. |
|
- Inhaling concentrated acetic acid can harm your lungs.
- Konsantre asetik asit solumak akciğerlerinize zarar verebilir.
- Inhaling concentrated acetic acid can harm your lungs.
- Konsantre asetik asit solumak ciğerlerinize zarar verebilir.
- Pollen can cause anaphylactic shock when inhaled.
- Polenler solunduğunda anafilaktik şoka neden olabilir.
- Pollen can cause anaphylactic shock when inhaled.
- Polen, solunduğunda anaflaktik şoka neden olabilir.
- Inhaling diesel exhaust is bad for our health.
- Dizel egzozu solumak sağlığımız için zararlıdır.
Show More (2)
|
| 3 |
inhale |
soluk almak |
v. |
|
- Tom inhaled.
- Tom soluk aldı.
Show More (-1)
|
| 4 |
inhale |
nefes alma |
n. |
|
Show More (-2)
|
| 5 |
inhale |
içine çekmek (sigara dumanı vb'ni) |
v. |
|
- Try not to inhale the fumes.
- Dumanı içinize çekmemeye çalışın.
Show More (-2)
|
