|
- Robin remained insensitive to her colleagues.
- Robin, meslektaşlarına karşı duyarsız kaldı.
- You will not be insensitive to this, but these women are not in Nairobi.
- Buna duyarsız kalmayacaksınız ama bu kadınlar Nairobi'de değiller.
- This director is not insensitive to criticism.
- Bu yönetmen eleştirilere karşı duyarsız değil.
- You are very insensitive.
- Çok duyarsızsın.
- How could Tom be so insensitive?
- Tom nasıl bu kadar duyarsız olabilir?
- Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
- How can you be so insensitive?
- Nasıl bu kadar duyarsız olabiliyorsun?
- Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayak tabanları sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
- I don't want to seem insensitive.
- Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
- I think Tom is insensitive.
- Tom'un duyarsız olduğunu düşünüyorum.
- Mary said that Tom was too insensitive, or something such.
- Mary Tom'un çok duyarsız biri olduğunu falan söyledi.
- This director is not insensitive to criticism.
- Bu yönetmen eleştiriye duyarsız değil.
- Mary said that Tom was too insensitive, or something such.
- Mary, Tom'un çok duyarsız olduğunu falan söyledi.
- Tom's remark was insensitive.
- Tom'un yorumu duyarsızdı.
- Tom is insensitive.
- Tom duyarsızdır.
- I think Tom is insensitive.
- Bence Tom duyarsız.
- I dislike Chris because he is very rude and insensitive.
- Chris'i sevmiyorum çünkü o çok kaba ve duyarsız.
- I don't want to seem insensitive.
- Duyarsız görünmek istemiyorum.
- I dislike Chris because he is very rude and insensitive.
- Ben Chris'ten hoşlanmıyorum çünkü çok kaba ve duyarsız.
- Tom's remark was insensitive.
- Tom'un sözleri duyarsızcaydı.
- Tom is insensitive.
- Tom duyarsız.
- I dislike Chris because he is very rude and insensitive.
- Çok kaba ve duyarsız olduğu için Chris'ten hoşlanmıyorum.
- Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
- Dan, Matt'ten hoşlanmaz çünkü o patavatsız ve duyarsızdır.
Show More (20)
|