|
- Tom seems interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Are you interested in European history?
- Avrupa tarihi ile ilgileniyor musunuz?
- Are you interested in Buddhism?
- Budizm ile ilgileniyor musun?
- Tom isn't interested in Mary and she isn't interested in him.
- Tom Mary ile ilgilenmiyor, Mary de Tom ile ilgilenmiyor.
- Tom became interested in Egyptology.
- Tom eski Mısır bilimi ile ilgilenmeye başladı.
- Are you interested in European history?
- Avrupa tarihi ile ilgileniyor musun?
- Tom seemed interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgileniyor gibiydi.
- Tom became interested in snowboarding when he was about twelve.
- Tom yaklaşık on iki yaşındayken kar kayağı ile ilgileniyordu.
- I'm not as interested in politics as I used to be.
- Eskisi kadar politika ile ilgilenmiyorum.
- Tom isn't interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgilenmiyor.
- She's interested in ancient Mayan prophecies.
- O eski Maya kehanetleri ile ilgileniyor.
- Tom isn't interested in Mary and she isn't interested in him.
- Tom Mary ile ilgilenmiyor ve o da onunla ilgilenmiyor.
- They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
- Are you interested in that girl?
- O kız ile ilgileniyor musunuz?
- I think Tom's interested in Mary.
- Tom'un Mary ile ilgilendiğini düşünüyorum.
- I think Tom's interested in Mary.
- Sanırım Tom Mary ile ilgileniyor.
- Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was.
- Tom, Mary ile ilgilenmediğini söyledi, ama her zaman odanın Mary'nin olduğu tarafına bakıyor gibiydi.
- He's interested in Mayan prophecies.
- O, Maya kehanetleri ile ilgileniyor.
- Some students are not interested in Japanese history.
- Bazı öğrenciler Japon tarihi ile ilgilenmiyor.
- Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Are you interested in Japanese music?
- Japon müziği ile ilgileniyor musun?
- He was not interested in the debate.
- Tartışma ile ilgilenmedi.
- Are you interested in Tom?
- Tom ile ilgileniyor musunuz?
- Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- I told you I wasn't interested in a refund.
- Para iadesi ile ilgilenmediğimi sana söyledim.
- I'm interested in bouldering.
- Kaya tırmanışı ile ilgileniyorum.
- She's only interested in fish and cockroaches.
- Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.
- The research done by them shows that Americans are not interested in Japan.
- Yaptıkları araştırma Amerikalıların Japonya ile ilgilenmediğini gösteriyor.
- Tom seemed interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyordu.
- Tom got interested in art history.
- Tom sanat tarihi ile ilgilendi.
- What are you interested in?
- Ne ile ilgileniyorsunuz?
- Nicolaus Copernicus became interested in astronomy while he was a university student in Italy.
- Nicolaus Copernicus İtalya'da bir üniversite öğrencisi iken astronomi ile ilgilenmeye başladı.
- Tom seems interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgileniyor gibi.
- Are you interested in photography?
- Fotoğraf ile ilgili misin?
- She's only interested in fish and cockroaches.
- O sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgilenir.
- Tom isn't interested in such things.
- Tom böyle şeyler ile ilgilenmiyor.
- Sami became interested in Sufism.
- Sami Sufizm ile ilgilenmeye başladı.
- Are you interested in photography?
- Fotoğraf ile ilgileniyor musun?
- Are you interested in European history?
- Avrupa tarihi ile ilgili misin?
- I'm not interested in a serious relationship.
- Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in what others think about me.
- Başkalarının benim hakkımda düşündüğü ile ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in a relationship.
- Bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
- I'm interested in the history of Australia.
- Avustralya'nın tarihi ile ilgileniyorum.
Show More (40)
|