Tureng - interpreter - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	interpreter	tercüman	n.
	Interpreters were waiting in the cabin for the meeting. Toplantı için tercümanlar kabinde bekliyordu. I should like to thank all Members and the interpreters for their time and their presence here. Tüm Üyelere ve tercümanlara zaman ayırdıkları ve burada bulundukları için teşekkür ediyorum. According to one estimate, this will mean another 500 translators and interpreters. Bir tahmine göre bu, 500 çevirmen ve tercüman daha anlamına gelecektir. I have deaf members of the public attending and we have the sign language interpreter. Halktan işitme engelli üyelerimiz var ve işaret dili tercümanımız var. In this way Members could listen to the original speech in these languages as interpreted by just the one interpreter. Bu şekilde Üyeler konuşmanın orijinalini bu dillerde tek bir tercüman tarafından yorumlandığı şekliyle dinleyebilirler. We will cut back our time a little because the interpreters are working today in continuous session. Tercümanlar bugün sürekli oturumda çalıştıkları için zamanımızı biraz kısaltacağız. This could involve in certain cases putting an interpreter at their disposal. Bu, bazı durumlarda bir tercümanın hizmetlerine sunulmasını da içerebilir. In this way Members could listen to the original speech in these languages as interpreted by just the one interpreter. Bu şekilde Üyeler, bu dillerdeki orijinal konuşmayı tek bir tercüman tarafından yorumlandığı şekliyle dinleyebilirler. My compliments to the interpreters on keeping up with the speaker! Konuşmacıya ayak uyduran tercümanlara tebriklerimi sunuyorum! These two journalists and their interpreter have been secretly detained since 5 June in Vientiane in Laos. Bu iki gazeteci ve tercümanları 5 Haziran'dan bu yana Laos'un Vientiane şehrinde gizlice gözaltında tutulmaktadır. She is working as a volunteer interpreter at the international conference. Uluslararası konferansta gönüllü tercüman olarak çalışıyor. We talked without the aid of an interpreter. Bir tercüman yardımı olmadan konuştuk. Where can I find an interpreter? Nereden bir tercüman bulabilirim? She wants to be a simultaneous interpreter. Simültane tercüman olmak istiyor. She spoke through an interpreter. Bir tercüman vasıtasıyla konuştu. Her dream is to become a simultaneous interpreter. Onun hayali simültane tercüman olmak. Tom was working as an interpreter last summer. Tom geçen yaz bir tercüman olarak çalışıyordu. Tom is working as an interpreter. Tom tercüman olarak çalışıyor. He would like to become a simultaneous interpreter. Simultane tercüman olmak istiyor. Tom hired Mary to be his interpreter. Tom, Mary'i tercümanı olarak tuttu. Tom was working as an interpreter last summer. Tom geçen yaz tercüman olarak çalışıyordu. Tom hired Mary to be his interpreter. Tom, Mary'yi tercümanı olarak işe aldı. Do you need an interpreter? Tercümana ihtiyacın var mı? I'm not an interpreter. Ben tercüman değilim. Tom would like to become a simultaneous interpreter. Tom simültane tercüman olmak istiyor. Tom needs an interpreter. Tom'un bir tercümana ihtiyacı var. Tom wanted to become a sign language interpreter. Tom bir işaret dili tercümanı olmak istiyordu. They need an interpreter. Onların bir tercümana ihtiyaçları var. Officially, he works for us as an interpreter. Resmi olarak, bizim için tercüman olarak çalışıyor. She hired him as an interpreter because she had heard that he was the best. Onu tercüman olarak işe aldı çünkü onun en iyisi olduğunu duymuştu. My uncle made me serve as interpreter. Amcam beni tercüman olarak görevlendirdi. She hired him as an interpreter. Onu tercüman olarak işe aldı. Tom hired Mary as an interpreter. Tom, Mary'yi tercüman olarak işe aldı. Do you need an interpreter? Bir tercümana ihtiyacın var mı? Interpreters mediate between different cultures. Tercümanlar farklı kültürler arasında arabuluculuk yapar. She wants to be a simultaneous interpreter. Andaş tercüman olmak istiyor. Tom was our interpreter. Tom bizim tercümanımızdı. He engaged her as an interpreter. Onu tercüman olarak görevlendirdi. He really wants to work as a simultaneous interpreter. Simültane tercüman olarak çalışmayı sahiden istiyor. Do you have an interpreter? Tercümanınız var mı? She needs an interpreter. Onun bir tercümana ihtiyacı var. I'm an interpreter. Ben bir tercümanım. We're not interpreters. Biz tercüman değiliz. The socialist was accompanied by a female interpreter. Sosyaliste bir kadın tercüman eşlik ediyordu. We need an interpreter. Bir tercümana ihtiyacımız var. The socialist was accompanied by a female interpreter. Sosyaliste bir kadın tercüman tarafından eşlik edildi. Tom would like to become a simultaneous interpreter. Tom bir simültane tercüman olmak istiyor. We're not interpreters. Biz sözlü tercüman değiliz. She needs an interpreter. Bir tercümana ihtiyacı var. I acted as interpreter at the meeting. Ben toplantıda tercüman olarak görev yaptım. The actions of men are the best interpreters of their thoughts. İnsanların eylemleri, düşüncelerinin en iyi tercümanlarıdır. Tom hired Mary as an interpreter. Tom Mary'yi tercüman olarak işe aldı. Tom wanted to become a sign language interpreter. Tom işaret dili tercümanı olmak istiyordu. We communicate through an interpreter. Biz bir tercüman aracılığıyla iletişim kurarız. I acted as a simultaneous interpreter. Ben bir simültane tercüman olarak görev yaptım. Séamus will become an interpreter. Séamus tercüman olacak. Ilona works as a sign language interpreter. Ilona işaret dili tercümanı olarak çalışıyor. I need an interpreter. Bir tercümana ihtiyacım var. We need an interpreter. Bizim bir tercümana ihtiyacımız var. They need an interpreter. Bir tercümana ihtiyaçları var. The interpreter tries to give the most detail and information possible. Tercüman mümkün olan en fazla detayı ve bilgiyi vermeye çalışır. Officially, he works for us as an interpreter. Resmi olarak, o bir tercüman olarak bizim için çalışıyor. Ilona works as a sign language interpreter. Ilona bir işaret dili tercümanı olarak çalışmaktadır. I don't need an interpreter. Tercümana ihtiyacım yok. Tom acted as an interpreter for Mary. Tom Mary için tercüman olarak davrandı. Séamus will become an interpreter. Séamus bir tercüman olacak. He needs an interpreter. Onun bir tercümana ihtiyacı var. You need an interpreter. Bir tercümana ihtiyacın var. Do you have an interpreter? Bir tercümanınız var mı? He would like to become a simultaneous interpreter. Simültane tercüman olmak istiyor. Show More (67)
2	interpreter	çevirmen	n.
	The interpreter tries to give the most detail and information possible. Çevirmen olabildiğince çok detay ve bilgi vermeye çalışır. I'm an interpreter. Ben bir sözlü çevirmenim. Where can I find an interpreter? Nerede bir sözlü çevirmen bulabilirim? Tom was our interpreter. Tom bizim çevirmenimizdi. Interpreters mediate between different cultures. Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler. My uncle made me serve as interpreter. Amcam bana çevirmen olarak görev yaptırdı. I don't need an interpreter. Bir çevirmene ihtiyacım yok. We talked without the aid of an interpreter. Bir çevirmenin yardımı olmadan konuştuk. Tom hired Mary as an interpreter. Tom Mary'yi bir çevirmen olarak işe aldı. He really wants to work as a simultaneous interpreter. O gerçekten bir simultane çevirmen olarak çalışmak istiyor. She is working as a volunteer interpreter at the international conference. Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor. Show More (8)
3	interpreter	yorumlayıcı	n.
	Interpreters directly execute the instructions from the language. Yorumlayıcılar talimatları doğrudan programlama dilinden yürütürler. Show More (-2)