irradiate - English Turkish Sentences
English Turkish
irradiate (gıda) radyasyona maruz bırakarak korumak v.
  • I don't use irradiated ingredients.
  • Radyasyona maruz kalarak korunmuş gıda maddelerini kullanmıyorum.
Show More (-2)
irradiate parlak v.
  • The bright sun irradiated the beach, making the sand and water glisten.
  • Parlak güneş sahili aydınlatıyor, kumu ve suyu parlatıyordu.
Show More (-2)
irradiate radyasyonla işlemek v.
  • The machine can irradiate any material.
  • Makine herhangi bir malzemeyi radyasyonla işleyebilir.
Show More (-2)
irradiate ışınlamak v.
  • However, in order to prevent vegetables, fruit and cereal products from going off, we can irradiate them.
  • Bununla birlikte, sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin bozulmasını önlemek için onları ışınlayabiliriz.
Show More (-2)