1 |
italian |
italyan |
n. |
|
- Instead, the Italian Presidency chose the only way to save the Pact.
- Bunun yerine, İtalyan Başkanlığı Paktı kurtarmak için tek yolu seçti.
- The Italian presidency would ignore this reality at its peril.
- İtalyan başkanlığı bu gerçeği görmezden gelirse büyük bir tehlikeye atılmış olur.
- You can't fool us!', as a great Italian comic used to say.
- Büyük bir İtalyan komedyenin dediği gibi: "Bizi kandıramazsınız!".
- The Italian Radical Members fully support the resolution that has been tabled.
- İtalyan Radikal Üyeler, sunulan önergeyi tamamen desteklemektedir.
- There was also an Italian citizen who worked much of his time in Luxembourg and then retired to Italy.
- Zamanının çoğunu Lüksemburg'da geçiren ve daha sonra İtalya'da emekli olan bir İtalyan vatandaşı da vardı.
- There was also an Italian citizen who worked much of his time in Luxembourg and then retired to Italy.
- Zamanının çoğunu Lüksemburg'da geçirdikten sonra İtalya'da emekli olan bir İtalyan vatandaşı da vardı.
- These are offences which have existed under the Italian penal code since the 1930s.
- Bunlar İtalyan ceza kanununda 1930'lardan beri var olan suçlardır.
- The Italian press made it clear that the delegates were more interested in the dolce vita than in fighting world hunger.
- İtalyan basını, delegelerin dünyadaki açlıkla mücadeleden çok dolce vita ile ilgilendiklerini açıkça ortaya koydu.
- Yesterday, in the Lebanon, I and an Italian delegation met President Lahoud.
- Dün Lübnan'da ben ve bir İtalyan heyeti Cumhurbaşkanı Lahoud ile bir araya geldik.
- They are convinced they are Italian laws, and I do not think that is a good thing.
- İtalyan yasaları olduklarına inanıyorlar ve bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum.
- This decision is the sole responsibility of the French and Italian authorities.
- Bu karar tamamen Fransız ve İtalyan yetkililerin sorumluluğundadır.
- You ask us not to bring Italian arguments here.
- İtalyan argümanlarını buraya getirmememizi istiyorsunuz.
- What measures can the Council take in cooperation with the Greek and Italian authorities?
- Konsey, Yunan ve İtalyan makamlarıyla iş birliği içerisinde ne gibi tedbirler alabilir?
- However, by the beginning of this year neither the old Italian government nor the German government had adopted this.
- Ancak bu yılın başında ne eski İtalyan hükûmeti ne de Alman hükûmeti bunu kabul etmişti.
- The Italian Presidency must take action.
- İtalyan Başkanlığı harekete geçmeli.
- Under the Italian constitution we have a special regime of autonomy.
- İtalyan anayasası kapsamında özel bir özerklik rejimimiz var.
- These are offences which have existed under the Italian penal code since the 1930s.
- Bu suçlar 1930'lardan beri İtalyan ceza kanununda var olan suçlardır.
- The government and the Italian people are more committed to combating terrorism than anyone.
- Hükümet ve İtalyan halkı terörle mücadele konusunda herkesten daha kararlıdır.
- You have called on a specific political movement, namely the Italian left, to join forces.
- Belirli bir siyasi harekete, yani İtalyan soluna güçlerini birleştirme çağrısında bulundunuz.
- While the Italian Government's timetable is certainly ambitious, it can be achieved under the right circumstances.
- İtalyan Hükümeti'nin takvimi kesinlikle iddialı olmakla birlikte, doğru koşullar altında bu hedefe ulaşılabilir.
- You can't fool us!', as a great Italian comic used to say.
- Büyük bir İtalyan komedyenin dediği gibi, "Bizi kandıramazsınız!".
- I am speaking on behalf of the Italian radicals.
- İtalyan radikaller adına konuşuyorum.
- The Italian government suspended the Schengen Agreement.
- İtalyan hükûmeti Schengen Anlaşması'nı askıya aldı.
- The Italian ambassador has been expelled.
- İtalyan Büyükelçisi sınır dışı edilmiştir.
- I do not feel I can reply as a representative of the Italian Government.
- İtalyan Hükümetinin bir temsilcisi olarak cevap verebileceğimi sanmıyorum.
- This is why the Italian radicals of the Bonino List are going to vote for the directive.
- Bu nedenle Bonino Listesinin İtalyan radikalleri yönergeye oy verecekler.
- The Italian government is making progress in seeking dialogue with all the social players.
- İtalyan hükûmeti tüm sosyal aktörlerle diyalog arayışında ilerleme kaydediyor.
- A local investigation had to be conducted by the Italian police in Naples for this scandal to start to be unravelled.
- Bu skandalın çözülmeye başlaması için Napoli'de İtalyan polisi tarafından yerel bir soruşturma yürütülmesi gerekmiştir.
- Unfortunately, his appointment has been blocked for months now by the new Italian government.
- Ne yazık ki bu atama yeni İtalyan hükümeti tarafından aylardır engelleniyor.
- I also assume that the Presidents of the Italian Parliament should be perfectly able to defend their own institutions.
- Ayrıca İtalyan Parlamentosu Başkanlarının kendi kurumlarını mükemmel bir şekilde savunabileceklerini varsayıyorum.
- While the Italian Government's timetable is certainly ambitious, it can be achieved under the right circumstances.
- İtalyan Hükûmeti'nin takvimi kesinlikle iddialı olmakla birlikte doğru koşullar altında bu hedefe ulaşılabilir.
- Can the seven Italian radicals be deprived of their equal political status with other groupings?
- Yedi İtalyan radikal, diğer gruplarla eşit siyasi statüden mahrum bırakılabilir mi?
- I call upon the European Parliament and its President to ask for more detailed information from the Italian Government.
- Avrupa Parlamentosu ve Başkanını İtalyan Hükümetinden daha ayrıntılı bilgi talep etmeye çağırıyorum.
- I would like to remember, in particular, the 19 Italian victims of the massacres in Nasiriya.
- Nasiriye'deki katliamların 19 İtalyan kurbanını özellikle anmak isterim.
- The Italian government pays the levy on behalf of the farmers.
- İtalyan hükümeti çiftçiler adına vergiyi ödüyor.
- As an Italian, you know what it means when a light goes out.
- Bir İtalyan olarak, bir ışığın sönmesinin ne anlama geldiğini biliyorsunuz.
- I am speaking on behalf of the Italian Radical Members.
- İtalyan Radikal Üyeler adına konuşuyorum.
- A few days ago, I was on Lake Como, admiring the beauty of this wonderful Italian lake from a boat.
- Birkaç gün önce Como Gölü'ndeydim ve bir tekneden bu harika İtalyan gölünün güzelliğine hayranlıkla bakıyordum.
- Yesterday, in the Lebanon, I and an Italian delegation met President Lahoud.
- Dün Lübnan'da ben ve bir İtalyan heyeti Cumhurbaşkanı Lahoud ile görüştük.
- In future, it should be the Italian guarantee fund alone, which would obviously try to obtain redress.
- Gelecekte tazminat elde etmeye çalışacak olan yalnızca İtalyan garanti fonu olmalıdır.
- Days later the Italian Government is busy enacting these very measures.
- Günler sonra İtalyan Hükümeti tam da bu tedbirleri yürürlüğe koymakla meşgul.
- You told us that RINA was an Italian classification register recognised by the Commission.
- Bize RINA'nın Komisyon tarafından tanınan bir İtalyan sınıflandırma sicili olduğunu söylediniz.
- As you know, Berlusconi controls a large part of the Italian press.
- Bildiğiniz gibi Berlusconi İtalyan basınının büyük bir bölümünü kontrol ediyor.
- The Italian radicals support most of the proposals contained in this report.
- İtalyan radikaller bu raporda yer alan önerilerin çoğunu desteklemektedir.
- Three or four days ago, the Italian police handed over an Iraqi family to the liberal democrat government of Syria.
- Üç ya da dört gün önce İtalyan polisi Iraklı bir aileyi Suriye'nin liberal demokrat hükümetine teslim etti.
- In any event, the Italian Radicals will be voting in favour of granting discharge.
- Her halükarda, İtalyan Radikaller işten çıkarılma lehinde oy kullanacaklardır.
- The Italian radicals will therefore vote for the measure.
- Bu nedenle İtalyan radikalleri bu tedbir için oy kullanacaklardır.
- Days later, the Italian Government is busy enacting these very measures.
- Günler sonra, İtalyan Hükümeti tam da bu önlemleri yürürlüğe koymakla meşgul.
- We do not say they should be made Italian civil servants.
- İtalyan devlet memurları olsun demiyoruz.
- I call upon the European Parliament and its President to ask for more detailed information from the Italian Government.
- Avrupa Parlamentosu'nu ve Başkanını İtalyan Hükümetinden daha detaylı bilgi talep etmeye çağırıyorum.
- With regard to the Italian ambassador, we should ask why he was expelled.
- İtalyan Büyükelçisi ile ilgili olarak, neden sınır dışı edildiğini sormalıyız.
- This journalist is also, I regret to say, the director of a major Italian television company.
- Bu gazeteci aynı zamanda, üzülerek söylüyorum, büyük bir İtalyan televizyon şirketinin yöneticisidir.
- Anyone who, even tentatively, questions Italian policy gets slandered in this House.
- İtalyan politikasını geçici olarak bile olsa sorgulayan herkes bu Meclis'te iftiraya uğruyor.
- Italian diplomacy has begun to work towards restoring the balance.
- İtalyan diplomasisi dengeyi yeniden tesis etmek üzere çalışmaya başlamıştır.
- Despite this, we do not agree with the Italian Government's politics on every score.
- Buna rağmen, İtalyan Hükümeti'nin politikalarına her konuda katılmıyoruz.
- These are the technical and objective reasons why the Italian delegation will vote in favour of the Commission proposal.
- İtalyan delegasyonunun Komisyon teklifi lehinde oy kullanmasının teknik ve objektif sebepleri bunlardır.
- It was built in 1989 and sailed under an Italian flag.
- 1989 yılında inşa edilmiş ve İtalyan bayrağı altında seyretmiştir.
- He married a dark-haired Italian girl.
- O koyu saçlı İtalyan bir kızla evlendi.
- I love Italian food.
- İtalyan yemeklerini severim.
- This is the first time I've ever eaten in an Italian pizzeria.
- İlk defa bir İtalyan pizzacısında yemek yiyorum.
- This Italian restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu İtalyan restoranı romantik bir atmosfere sahiptir.
- According to the news, the Italian team has won.
- Haberlere göre İtalyan takımı kazandı.
- Where is the Italian embassy?
- İtalyan elçiliği nerede?
- The southern Italian island of Sicily has been covered with a vast plume of smoke and ash.
- Güney İtalyan adası Sicilya büyük bir duman ve kül bulutuyla kaplandı.
- Tom doesn't want to eat Italian food today.
- Tom bugün İtalyan yemeği yemek istemiyor.
- Tom has an Italian friend.
- Tom'un İtalyan bir arkadaşı var.
- I'm proud to be an Italian.
- İtalyan olmaktan gurur duyuyorum.
- I really do like Italian movies very much.
- İtalyan filmlerini gerçekten çok seviyorum.
- Italian drivers are crazy.
- İtalyan şoförler delidir.
- He is Italian by birth.
- Doğuştan İtalyan.
- Tom likes Italian food.
- Tom İtalyan yemeklerini sever.
- I overheard an Italian say that the German language is unsingable; maybe that's why almost no Italian opera singer sings in German.
- Bir İtalyan'ın Almanca'nın şarkı söylemeye uygun olmadığını söylediğini duydum; belki de bu yüzden neredeyse hiçbir İtalyan opera sanatçısı Almanca şarkı söylemiyor.
- I like to listen to Italian music every night.
- Ben her gece İtalyan müziği dinlemekten hoşlanırım.
- Tom took Mary to an Italian restaurant.
- Tom, Mary'yi bir İtalyan restoranına götürdü.
- Tom wants to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeğinde İtalyan yemeği yemek istiyor.
- Rafaela is an Italian name.
- Rafaela bir İtalyan adıdır.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Sana iyi bir İtalyan kahvesinin nasıl yapıldığını göstereceğim.
- Tom asked me whether I'd rather eat Chinese food or Italian food.
- Tom bana Çin yemeği mi yoksa İtalyan yemeği mi yemek istediğimi sordu.
- He likes Italian food.
- İtalyan yemeklerini sever.
- He is an Italian Jew who has lived in France for a long time.
- Kendisi uzun süredir Fransa'da yaşayan bir İtalyan Yahudisi.
- I don't really like Italian food very much.
- Gerçekten İtalyan yemeklerini pek sevmiyorum.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Sana iyi bir İtalyan kahvesinin nasıl yapılacağını göstereceğim.
- I opened the chess game with the Italian opening.
- Satranç oyununu İtalyan açılışıyla açtım.
- Many Italians continue to live with their parents until they marry.
- Birçok İtalyan evlenene kadar ailesiyle birlikte yaşamaya devam eder.
- Tom took Mary to an Italian restaurant.
- Tom Mary'yi bir İtalyan restoranına götürdü.
- The foreign woman does not have an Italian name.
- Yabancı kadının İtalyan ismi yok.
- He is Italian by birth.
- O doğuştan İtalyandır.
- Tom likes to sing Italian operatic arias.
- Tom, İtalyan opera aryalarını söylemekten hoşlanır.
- I am Italian.
- Ben İtalyan'ım.
- Moncalvo is the smallest Italian city.
- Moncalvo en küçük İtalyan şehridir.
- Tom seldom eats Italian food.
- Tom nadiren İtalyan yemeği yer.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Sana iyi bir İtalyan kahvesi nasıl yapılır göstereceğim.
- My wife is italian.
- Karım İtalyan.
- I love my Italian dialect.
- İtalyan lehçemi seviyorum.
- Do you like Italian music?
- İtalyan müziği sever misin?
- Mario is an Italian citizen.
- Mario bir İtalyan vatandaşı.
- Tom doesn't eat Italian food very often.
- Tom çok sık İtalyan yemeği yemez.
- The Italian food was delicious.
- İtalyan yemekleri çok lezzetliydi.
- The official name of Italy is the Italian Republic.
- İtalya'nın resmi adı İtalyan Cumhuriyeti'dir.
- What do most young Italian girls spend their time doing?
- Pek çok genç İtalyan kızı zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- Mario is an Italian citizen.
- Mario bir İtalyan vatandaşıdır.
- Tom likes to sing Italian operatic arias.
- Tom İtalyan opera aryaları söylemeyi seviyor.
- My favorite Italian actor is Adriano Celentano.
- En sevdiğim İtalyan aktör Adriano Celentano.
- The colors of Italian flag are white, red and green.
- İtalyan bayrağının renkleri beyaz, kırmızı ve yeşildir.
- Isn't he Italian?
- İtalyan değil mi o?
- Tom asked me whether I'd rather eat Chinese food or Italian food.
- Tom bana Çin yemeği mi yoksa İtalyan yemeği mi yediğimi sordu.
- Isn't he Italian?
- O İtalyan değil mi?
- Why did you buy an Italian car?
- Neden İtalyan arabası aldın?
- I never miss the opportunity to eat Italian food.
- İtalyan yemeği yeme fırsatını asla kaçırmam.
- I've got an Italian handbag.
- Benim bir İtalyan çantam var.
- I like to listen to Italian music every night.
- Her gece İtalyan müziği dinlemeyi severim.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Size nasıl iyi bir İtalyan kahvesi yapılır göstereceğim.
- My boycott of Italian television starts now.
- İtalyan televizyonuna boykotum şimdi başlıyor.
- Tom likes Italian food.
- Tom İtalyan yemeklerini seviyor.
- I opened the chess game with the Italian opening.
- İtalyan açılışı ile satranç oyununu açtım.
- Tom doesn't really like Italian food so much.
- Tom İtalyan yemeklerini pek sevmez.
- I went to an Italian pizzeria.
- Bir İtalyan pizzacısına gittim.
- Rome is an Italian city.
- Roma bir İtalyan şehridir.
- My favorite Italian actor is Adriano Celentano.
- En sevdiğim İtalyan aktör Adriano Celentano'dur.
- Tom wants to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeği için İtalyan yemeği yemek istiyor.
- I'm not Italian.
- Ben İtalyan değilim.
- The Italian food was delicious.
- İtalyan yemeği lezzetliydi.
- It's an Italian name.
- İtalyan ismi.
- My boycott of Italian television starts now.
- İtalyan televizyonunu boykotum şimdi başlıyor.
- Italian drivers are crazy.
- İtalyan şoförler çıldırmış.
- I really do like Italian movies very much.
- İtalyan filmlerini gerçekten çok severim.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Size iyi bir İtalyan kahvesi nasıl yapılır göstereceğim.
- Are you really Italian?
- Gerçekten İtalyan mısın?
- I went into an Italian pizzeria.
- Bir İtalyan pizzacısına girdim.
- The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
- İtalyan, Almanya'da kahvesi için Yunan euro parası ile ödeme yaptı.
- One is Japanese and the other is Italian.
- Biri Japon, diğeri İtalyan.
- So, who won the Italian elections?
- İtalyan seçimlerini kim kazandı?
- The Italian flag is green, white and red.
- İtalyan bayrağı yeşil, beyaz ve kırmızıdır.
- Married to an Italian, she lives in Rome now.
- Bir İtalyanla evli olduğu için, o şimdi Roma'da yaşıyor.
- This Italian car has three wheels.
- Bu İtalyan otomobilinin üç tekerleği var.
- I don't really like Italian food very much.
- İtalyan yemeklerini pek sevmem.
- Tom knows everything there is to know about Italian cars.
- Tom İtalyan arabaları hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilir.
- Rome is an Italian town.
- Roma bir İtalyan şehridir.
- Tom doesn't want to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeğinde İtalyan yemeği yemek istemiyor.
- I know a good Italian restaurant.
- İyi bir İtalyan restoranı biliyorum.
- Maybe he is Italian or Spanish.
- Belki de İtalyan ya da İspanyol'dur.
- Moncalvo is the smallest Italian city.
- Moncalvo çok küçük bir İtalyan şehridir.
- So, who won the Italian elections?
- Peki, İtalyan seçimlerini kim kazandı?
- He is an Italian.
- O bir İtalyandır.
- I love my Italian dialect.
- Ben İtalyan lehçemi seviyorum.
- It's an Italian name.
- Bu bir İtalyan ismi.
- This is the first time I've ever eaten in an Italian pizzeria.
- Bu, şimdiye kadar bir İtalyan pizzacısındaki ilk yemek yiyişim.
- He married a dark-haired Italian girl.
- Siyah saçlı bir İtalyan kızla evlendi.
- I know a great Italian restaurant on Park Street.
- Park Caddesi'nde harika bir İtalyan restoranı biliyorum.
- You're Italian.
- Sen İtalyansın.
- I know a great Italian restaurant on Park Street.
- Park Street'te harika bir İtalyan restoranı biliyorum.
- Italian television is useless.
- İtalyan televizyonu işe yaramaz.
- The old Italian oil painting was never exhibited in public.
- Eski İtalyan yağlıboya tablosu hiçbir zaman halka açık bir yerde sergilenmedi.
- Why did you buy an Italian car?
- Neden bir İtalyan arabası satın aldın?
- I went into an Italian pizzeria.
- Ben bir İtalyan pizzacısına girdim.
- He is an Italian Jew who has lived in France for a long time.
- O uzun bir süredir Fransa'da yaşayan bir İtalyan Yahudisidir.
- According to the news, the Italian team has won.
- Habere göre İtalyan takımı kazandı.
- He is an Italian.
- O bir İtalyan.
- The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
- İtalyan, Almanya'da kahve parasını Yunan Euro'su ile ödedi.
- What do most young Italian girls spend their time doing?
- Genç İtalyan kızlarının çoğu zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- Do you like Italian food?
- İtalyan yemeklerini sever misin?
- We went to an Italian pizzeria.
- Biz İtalyan pizzacısına gittik.
- I love Italian food.
- İtalyan yemeğini severim.
- I know of a good Italian restaurant.
- İyi bir İtalyan restoranı biliyorum.
- Rome is an Italian town.
- Roma bir İtalyan kentidir.
- Over the last month, I have eaten Chinese, French, Italian, Greek, Hungarian and Mexican food.
- Geçen ay boyunca Çin, Fransız, İtalyan, Yunan, Macar ve Meksika yemekleri yedim.
- I've got an Italian handbag.
- Bir İtalyan el çantam var.
- Do you like Italian?
- İtalyan yemeği sever misin?
- My wife is italian.
- Benim eşim İtalyan.
- He likes Italian food.
- İtalyan yemeğini seviyor.
- There are only two Italian families in this neighborhood.
- Bu mahallede sadece iki İtalyan ailesi vardır.
- Tom is wearing an expensive Italian suit.
- Tom pahalı bir İtalyan takımı giyiyor.
- The Italian flag is green, white and red.
- İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.
- Tom especially likes going to Italian restaurants.
- Tom, özellikle İtalyan restoranlarına gitmeyi seviyor.
- Lots of Italians went to Australia.
- Birçok İtalyan Avustralya'ya gitti.
- Selena Gomez is of Mexican and Italian ancestry.
- Selena Gomez Meksika ve İtalyan kökenlidir.
- There are only two Italian families in this neighborhood.
- Bu mahallede sadece iki İtalyan aile var.
- Lots of Italians went to Australia.
- Bir sürü İtalyan Avustralya'ya gitti.
- Tom doesn't really like Italian food so much.
- Tom İtalyan yemeğini gerçekten çok sevmez.
- Do you like Italian music?
- İtalyan müziğinden hoşlanır mısın?
- Tom especially likes going to Italian restaurants.
- Tom özellikle İtalyan restoranlarına gitmeyi seviyor.
- Rafaela is an Italian name.
- Rafaela bir İtalyan ismi.
- We went to an Italian pizzeria.
- Bir İtalyan pizzacısına gittik.
- Spaghetti with meatballs was invented by Italian immigrants living in New York City.
- Köfteli makarna New York'ta yaşayan İtalyan göçmenler tarafından yaratılmıştır.
- Sometimes an Italian street musician came to town.
- Bazen şehre İtalyan bir sokak müzisyeni geliyordu.
- I'll show you how to make a good Italian coffee.
- Sana nasıl iyi bir İtalyan kahvesi yapılır göstereceğim.
- Thank you for giving me those Italian magazines!
- Bana o İtalyan dergilerini verdiğin için teşekkür ederim!
- This Italian car has three wheels.
- Bu İtalyan arabasının üç tekerleği var.
- This Italian restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu İtalyan restoranının romantik bir atmosferi var.
- I'm Italian.
- Ben İtalyan'ım.
- Spaghetti with meatballs was invented by Italian immigrants living in New York City.
- Köfteli spagetti New York'ta yaşayan İtalyan göçmenler tarafından icat edilmiştir.
Show More (188)
|
2 |
italian |
italyanca |
n. |
|
- The Italian word for what is essentially going on in Chechnya is not "but".
- Çeçenistan'da esasen olup bitenler için kullanılan İtalyanca kelime "ama" değildir.
- I must point out that a linguistic correction needs to be made to the Italian text.
- İtalyanca metinde dilsel bir düzeltme yapılması gerektiğine işaret etmeliyim.
- I hope I have misinterpreted the intention conveyed by the Italian translation.
- Umarım İtalyanca çeviride ifade edilen niyeti yanlış yorumlamışımdır.
- He speaks Italian.
- O İtalyanca bilmektedir.
- Romanian, Italian and Catalan are all in the same language family.
- Romence, İtalyanca ve Katalancanın hepsi aynı dil ailesindedir.
- I speak English, a little Italian and Spanish.
- İngilizce, biraz İtalyanca ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- Welcome to our first class in Italian.
- İlk İtalyanca dersimize hoş geldiniz.
- I can understand Italian, but I can't speak it.
- İtalyanca anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- I have basic reading knowledge of Italian and Swedish.
- İtalyanca ve İsveççe temel okuma bilgisine sahibim.
- Where has he learned Italian?
- İtalyancayı nerede öğrendi?
- Is my Italian so bad?
- İtalyancam çok mu kötü?
- When will the Italian class start?
- İtalyanca dersi ne zaman başlayacak?
- Italian is my native language.
- İtalyanca benim ana dilim.
- This sentence is not in Italian.
- Bu cümle İtalyanca değil.
- Learn Italian.
- İtalyanca öğren.
- This is the first time I've translated from Italian.
- İlk kez İtalyanca'dan çeviri yapıyorum.
- Italian, like Portuguese and French, has three verb conjugations.
- Portekizce ve Fransızca gibi İtalyancada da üç fiil çekimi vardır.
- I'm learning Italian for my trip to Italy.
- İtalya gezim için İtalyanca öğreniyorum.
- It is difficult for me to understand Italian when it is spoken quickly.
- Hızlı konuşulduğunda İtalyancayı anlamak benim için zor oluyor.
- I studied Italian in Firenze, not in Peruja.
- Ben Perugia'da değil, Floransa'da İtalyanca okudum.
- Does she understand Italian?
- O İtalyanca anlıyor mu?
- How do you say that in Italian?
- Bunu İtalyanca nasıl söylersin?
- I can manage to count to ten in Italian.
- İtalyanca 10'a kadar sayabiliyorum.
- She is proficient in both Spanish and Italian.
- Hem İspanyolca hem de İtalyanca biliyor.
- I want to improve my Italian.
- Ben İtalyancamı ilerletmek istiyorum.
- Does she understand Italian?
- İtalyanca biliyor mu?
- I can't even read Italian, let alone speak or write it.
- Bırakın konuşmayı ya da yazmayı, İtalyanca okuyamıyorum bile.
- Could you put this report into Italian for me?
- Bu raporu benim için İtalyancaya çevirebilir misiniz?
- Such languages as French, Italian and Spanish come from Latin.
- Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi diller Latince'den gelir.
- Do you know Italian?
- İtalyanca biliyor musun?
- He came to Rome to study Italian.
- Roma'ya İtalyanca öğrenmeye gelmiş.
- Italian isn't difficult.
- İtalyanca zor değil.
- Italian was the only foreign language that Dan knew.
- İtalyanca, Dan'in bildiği tek yabancı dildi.
- She went to Italy to learn Italian.
- İtalyanca öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- This is the first time I've translated into Italian.
- İlk kez İtalyanca'ya çeviri yapıyorum.
- He came to Rome to study Italian.
- İtalyanca öğrenmek için Roma'ya geldi.
- Italian is the language of love.
- İtalyanca, aşkın dilidir.
- I understand Italian better than I can speak it.
- İtalyancayı konuşabildiğimden daha iyi anlıyorum.
- Italian is my native language.
- İtalyanca benim ana dilimdir.
- His wife teaches me Italian.
- Karısı bana İtalyanca öğretiyor.
- I've heard Italian is a tricky language.
- İtalyanca'nın karmaşık bir dil olduğunu duymuştum.
- She is proficient in both Spanish and Italian.
- O hem İspanyolcada hem de İtalyancada yeterli.
- Do you also know how to count in Italian?
- İtalyancada da nasıl sayılacağını biliyor musun?
- Esperanto sounds a little bit like Italian.
- Esperanto kulağa biraz İtalyanca gibi geliyor.
- Have you ever heard this opera sung in Italian?
- Bu operanın İtalyanca söylendiğini hiç duydunuz mu?
- Italian and Spanish are very similar.
- İtalyanca ve İspanyolca çok benzerdir.
- Have you been speaking Italian?
- İtalyanca mı konuşuyordun?
- Where has he learned Italian?
- O, İtalyancayı nerede öğrendi?
- He's an Italian teacher.
- O bir İtalyanca öğretmeni.
- Italian is my mother tongue.
- İtalyanca benim ana dilimdir.
- I have studied Italian for a few months.
- Birkaç aydır İtalyanca çalışıyorum.
- I have studied Italian for a few months.
- Birkaç aydır İtalyanca çalışmaktayım.
- It's his favorite Italian word.
- Bu onun en sevdiği İtalyanca kelime.
- Italian isn't difficult.
- İtalyanca zor değildir.
- I want to learn French and then Italian.
- Ben Fransızca ve sonra da İtalyanca öğrenmek istiyorum.
- He is proficient in both Spanish and Italian.
- Hem İspanyolca hem de İtalyanca bilmektedir.
- Can you count in Italian?
- İtalyanca sayabilir misin?
- Interlingua's main source languages are Portuguese, Spanish, Italian, French and English.
- Interlingua'nın ana kaynak dilleri Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizcedir.
- I would like a list of the Italian words that don't appear in the corpus yet.
- Henüz korpusta görünmeyen İtalyanca kelimelerin bir listesini istiyorum.
- Italian is my mother tongue.
- İtalyanca benim ana dilim.
- Italian, like Portuguese and French, has three verb conjugations.
- İtalyanca aynı Portekizce ve Fransızca gibi üç fiil çekimine sahiptir.
- Can you count in Italian?
- İtalyanca sayı sayabilir misin?
- Welcome to our first class in Italian.
- İlk İtalyanca kursumuza hoş geldiniz.
- Have you ever heard this opera sung in Italian?
- Bu operanın İtalyanca söylendiğini hiç duydun mu?
- Your wife teaches me Italian.
- Karın bana İtalyanca öğretiyor.
- Italian was the only foreign language Dan knew.
- Dan'in bildiği tek yabancı dil İtalyancaydı.
- I studied Italian in Firenze, not in Peruja.
- İtalyancayı Firenze'de öğrendim, Peruja'da değil.
- Do you like Italian?
- İtalyancayı sever misin?
- I'm learning Italian for my trip to Italy.
- İtalya seyahatim için İtalyanca öğreniyorum.
- Esperanto sounds a little bit like Italian.
- Esperanto biraz İtalyancaya benziyor.
- This sentence is not in Italian.
- Bu cümle İtalyanca değildir.
- When will the Italian classes start?
- İtalyanca kursları ne zaman başlar?
- Italian and Spanish are very similar.
- İtalyanca ve İspanyolca birbirine çok benzer.
- Such languages as French, Italian and Spanish come from Latin.
- Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi diller Latince'den geliyorlar.
- I can't even read Italian, let alone speak or write it.
- Konuşup yazmak şöyle dursun, İtalyanca okuyamıyorum bile.
- Italian verbs are grouped into three conjugations.
- İtalyanca fiiller üç çekime ayrılır.
- I can understand Italian, but I can't speak it.
- İtalyancayı anlayabilirim ama konuşamam.
- My Italian is terrible.
- İtalyancam çok kötüdür.
- I can manage to count to ten in Italian.
- İtalyanca ona kadar saymayı becerebilirim.
- How do you say that in Italian?
- Onu İtalyancada nasıl dersiniz?
- Could you put this report into Italian for me?
- Bu raporu benim için İtalyancaya çevirebilir misin?
- Learn Italian.
- İtalyanca öğrenin.
- He is a teacher of the Italian language.
- O, İtalyanca dil öğretmenidir.
- Where has she learned Italian?
- İtalyancayı nerede öğrendi?
- Why are you studying Italian?
- Neden İtalyanca çalışıyorsun?
- Where did you pick up your Italian?
- İtalyancayı nereden kaptın?
- I speak Spanish to God, Italian to women, French to men, and German to my horse.
- Ben Tanrı'yla İspanyolca, kadınlarla İtalyanca, erkeklerle Fransızca ve atımla Almanca konuşurum.
- His mother speaks Italian.
- Onun annesi İtalyanca bilir.
- I want to improve my Italian.
- İtalyancamı geliştirmek istiyorum.
- Why are you studying Italian?
- Neden İtalyanca öğreniyorsun?
- Welcome to our first Italian class.
- İlk İtalyanca dersimize hoş geldiniz.
- Romanian, Italian and Catalan are all in the same language family.
- Romence, İtalyanca ve Katalanca aynı dil ailesindendir.
- Where did you pick up your Italian?
- İtalyancayı nereden öğrendin?
- Italian was the only foreign language that Dan knew.
- Dan'in bildiği tek yabancı dil İtalyancaydı.
- Julia's native language is Italian.
- Julia'nın ana dili İtalyanca'dır.
- My Italian is terrible.
- İtalyancam berbat.
- He is proficient in both Spanish and Italian.
- O hem İspanyolcada hem de İtalyanca da yeterlidir.
- Where did you learn Italian?
- Sen nerede İtalyanca öğrendin?
- Do you also know how to count in Italian?
- İtalyanca saymayı da biliyor musun?
- I want to learn French and then Italian.
- Önce Fransızca sonra İtalyanca öğrenmek istiyorum.
- Italian is a musical language.
- İtalyanca müzikal bir dildir.
- He came to Rome to study Italian.
- İtalyanca eğitimi almak için Roma'ya geldi.
- His wife is our Italian teacher.
- Karısı bizim İtalyanca öğretmenimiz.
- All of her books are written in Italian.
- Onun kitaplarının hepsi İtalyanca yazılır.
- Julia's native language is Italian.
- Julia'nın ana dili İtalyanca.
- Where has she learned Italian?
- O nerede İtalyanca öğrendi?
- All of her books are written in Italian.
- Bütün kitapları İtalyanca.
- Where did you learn Italian?
- İtalyancayı nerede öğrendin?
- When will the Italian classes start?
- İtalyanca dersleri ne zaman başlayacak?
- I want to improve my Italian.
- Ben İtalyancamı geliştirmek istiyorum.
- Italian is the language of love.
- İtalyanca aşkın dilidir.
- When will the Italian course start?
- İtalyanca kursu ne zaman başlayacak?
- Is my Italian so bad?
- Benim İtalyancam o kadar kötü mü?
- Tom spoke French and Italian.
- Tom Fransızca ve İtalyanca biliyordu.
- Spanish, French, Italian and Romanian are latin languages.
- İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Romence Latin dilleridir.
- Italian verbs are grouped into three conjugations.
- İtalyanca fiiller üç çekim halinde gruplandırılır.
Show More (113)
|
3 |
italian |
italya |
adj. |
|
- Is it not important for the Italian Presidency to find a solution that satisfies everyone?
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın herkesi tatmin edecek bir çözüm bulması önemli değil mi?
- I support the observations of the Italian Presidency.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın gözlemlerini destekliyorum.
- The Italian Presidency has good intentions, but the road to hell is paved with good intentions.
- İtalya Dönem Başkanlığı iyi niyetlidir, ancak cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.
- One would have to be extremely intolerant and prejudiced not to accept the proposal of the Italian Presidency.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın önerisini kabul etmemek için son derece hoşgörüsüz ve önyargılı olmak gerekir.
- What will the Italian Presidency do?
- İtalya Cumhurbaşkanlığı ne yapacak?
- The Italian Prime Minister's spoken contribution added nothing, but was highly counter-productive.
- İtalya Başbakanı'nın sözlü katkısı hiçbir şey katmadığı gibi son derece ters etki yarattı.
- The Italian Presidency has good intentions, but the road to hell is paved with good intentions.
- İtalya Dönem Başkanlığı iyi niyetlidir, ancak cehenneme giden yol iyi niyetlerle döşenmiştir.
- I should also like to say to the Italian Presidency that a very peculiar procedure has taken place.
- İtalya Dönem Başkanlığı'na çok tuhaf bir prosedürün uygulandığını da söylemek isterim.
- The road embarked upon by the Italian Presidency, I repeat, is the right one.
- Tekrar ediyorum, İtalya Dönem Başkanlığı tarafından benimsenen yol doğru yoldur.
- That hardly augurs well for the Italian presidency.
- Bu durum İtalya'nın dönem başkanlığı için pek de iyiye işaret değil.
- What should the Italian Presidency have done?
- İtalya Cumhurbaşkanlığı ne yapmalıydı?
- That was a very kind gesture from the Italian presidency.
- Bu, İtalya Cumhurbaşkanlığı'nın çok nazik bir jestiydi.
- The actual historic import of the Convention's work will depend, not least, on the Italian Presidency.
- Konvansiyon'un çalışmalarının gerçek tarihi önemi, en azından İtalya Dönem Başkanlığı'na bağlı olacaktır.
- Then the Italian Presidency attaches great importance to the tragic phenomenon of child soldiers.
- O halde İtalya Dönem Başkanlığı çocuk askerler gibi trajik bir olguya büyük önem atfetmektedir.
- Next week the Italian Presidency is organising a conference on G10 on the basis of the Commission recommendations.
- Önümüzdeki hafta İtalya Dönem Başkanlığı, Komisyon tavsiyeleri temelinde G10 üzerine bir konferans düzenliyor.
- If anyone has a role now, it is the Italian Presidency.
- Şu anda bir rolü olan varsa o da İtalya Dönem Başkanlığı'dır.
- On this matter, the Italian Presidency reserved the right to reflect on further changes.
- Bu konuda İtalya Dönem Başkanlığı daha fazla değişiklik yapma hakkını saklı tutmuştur.
- Would you allow the Italian presidency to answer it?
- İtalya dönem başkanlığının buna cevap vermesine izin verir misiniz?
- We want the Italian Presidency to be a success.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın başarılı olmasını istiyoruz.
- What should the Italian Presidency have done?
- İtalya Dönem Başkanlığı ne yapmalıydı?
- The Italian Prime Minister's spoken contribution added nothing, but was highly counter-productive.
- İtalya Başbakanı'nın konuşması hiçbir şey katmadığı gibi son derece ters etki yaratmıştır.
- One interesting new factor is undeclared work, which is also a priority of the Italian Presidency.
- İlginç bir yeni faktör de İtalya Dönem Başkanlığının da önceliği olan kayıt dışı çalışmadır.
- And the Italian Prime Minister met with both Israelis and Palestinians.
- Ve İtalya Başbakanı hem İsrailliler hem de Filistinlilerle bir araya geldi.
- The press agencies still maintain that it was the Italian Prime Minister who raised the Chechen question.
- Basın ajansları hala Çeçen sorununu gündeme getirenin İtalya Başbakanı olduğunu iddia ediyor.
- Instead, the Italian Presidency chose the only way to save the Pact.
- Bunun yerine İtalya Dönem Başkanlığı Paktı kurtaracak tek yolu seçti.
- The Italian Prime Minister has therefore asked Parliament itself to amend the Constitution.
- Bu nedenle İtalya Başbakanı Parlamento'dan Anayasa'da değişiklik yapmasını istedi.
- The Italian Prime Minister himself, Silvio Berlusconi, has declared this law to be illiberal but necessary.
- İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, bu yasanın liberal olmadığını ancak gerekli olduğunu açıkladı.
- It is not the Italian presidency's fault; it is a long-standing problem involving all Councils.
- Bu İtalya dönem başkanlığının hatası değil; bu tüm Konseyleri ilgilendiren uzun süredir devam eden bir sorun.
- The Italian Presidency's programme is not really available.
- İtalya Dönem Başkanlığının programı henüz mevcut değil.
- That is one of the objectives of the Italian Presidency.
- Bu İtalya Dönem Başkanlığı'nın hedeflerinden biridir.
- We are relying upon the Italian Presidency to make progress on this issue.
- Bu konuda ilerleme kaydedilmesi için İtalya Dönem Başkanlığına güveniyoruz.
- The Italian presidency should now take up this issue and put it to the top of their agenda.
- İtalya dönem başkanlığı şimdi bu konuyu ele almalı ve gündeminin en üst sırasına koymalıdır.
- The Italian Presidency has an important heritage to defend, and it intends to defend it.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın savunması gereken önemli bir miras vardır ve bu mirası savunmak niyetindedir.
- It would certainly be helpful for us to know what the Italian Presidency’s position is on this matter.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın bu konudaki tutumunun ne olduğunu bilmek bizim için kesinlikle faydalı olacaktır.
- I hope that the Italian Presidency can do so.
- Umarım İtalya Cumhurbaşkanlığı bunu yapabilir.
- The Italian Presidency has taken it out of the water in which it was drowning.
- İtalya Dönem Başkanlığı, Konsey'i içinde boğulmakta olduğu sudan çıkarmıştır.
- Perhaps you could pass on these remarks to the Italian Presidency?
- Belki de bu görüşlerinizi İtalya Dönem Başkanlığına iletebilirsiniz?
- Clearly, then, I cannot say we are laying too much blame at the door of the Italian Presidency.
- O halde, açıkçası, İtalya Cumhurbaşkanlığı'nı çok fazla suçladığımızı söyleyemem.
- The Italian Presidency has taken it out of the water in which it was drowning.
- İtalya Dönem Başkanlığı, Konseyi içinde boğulmakta olduğu sudan çıkarmıştır.
- We plan to organise an international conference on the subject in conjunction with the incoming Italian Presidency.
- İtalya'nın gelecek dönem başkanlığı ile birlikte bu konuda uluslararası bir konferans düzenlemeyi planlıyoruz.
- There is no suggestion that the Italian Presidency is to blame.
- İtalya Cumhurbaşkanlığı'nın suçlu olduğuna dair bir ima bulunmamaktadır.
- And the Italian Prime Minister met with both Israelis and Palestinians.
- İtalya Başbakanı da hem İsrailliler hem de Filistinlilerle bir araya geldi.
- In this case too, the Italian Presidency intends to carry on the work of previous presidencies.
- Bu durumda da İtalya Dönem Başkanlığı, önceki dönem başkanlıklarının çalışmalarını sürdürmeyi amaçlamaktadır.
- This morning I read some headlines in a prominent Italian newspaper which said that it had been you alone.
- Bu sabah İtalya'nın önde gelen gazetelerinden birinde, bu konuda yalnız olduğunuzu söyleyen bazı başlıklar okudum.
- I remember, for example, the last Italian Presidency and the one before that, amongst others.
- Örneğin İtalya'nın son dönem başkanlığını ve ondan önceki dönem başkanlığını hatırlıyorum.
- The Italian Presidency has been idle and, at all events, has proved incapable of achieving tangible results.
- İtalya Dönem Başkanlığı boşta kaldı ve her halükarda somut sonuçlar elde etmekten aciz olduğunu kanıtladı.
- The southern Italian island of Sicily has been covered with a vast plume of smoke and ash.
- İtalya'nın güneyindeki Sicilya adası büyük bir duman ve kül bulutuyla kaplandı.
- Italian youth unemployment hit a record-high at 44.2 percent in June 2015.
- İtalya'da genç işsizliği Haziran 2015'te yüzde 44,2 ile rekor seviyeye ulaştı.
- Selena Gomez is of Mexican and Italian ancestry.
- Selena Gomez, Meksika ve İtalya kökenlidir.
Show More (46)
|