| 1 |
jail |
hapis |
n. |
|
- Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
- On iki kişi tatile gitti ve hapse girdi.
- Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
- On iki kişi tatile gitti ve sonunda hapse girdi.
- Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
- Şimdi evden atılmaktan kaçınmaları, hapse girmemeleri ve ne olursa olsun sahile gitmeleri gerekiyor.
- Papa, I think we'll be jailed tonight.
- Baba, sanırım bu gece hapse gireceğiz.
- She's a drug addict who just got out of jail.
- O, hapisten yeni çıkmış bir uyuşturucu bağımlısı.
- How did you get out of jail?
- Hapisten nasıl çıktın?
- I got out of jail on Monday.
- Pazartesi hapisten çıktım.
- Tom has been in jail three times.
- Tom üç kez hapse girdi.
- Sami said it was impossible to escape from that jail.
- Sami o hapisten kaçmanın imkansız olduğunu söyledi.
- Tom should be out of jail by now.
- Tom şimdiye kadar hapisten çıkmış olmalıydı.
- While in jail, Tom befriended John, an infamous car thief.
- Tom, hapiste iken, kötü şöhretli bir araba hırsızı olan John'la arkadaş oldu.
- Tom is going back to jail.
- Tom hapse geri dönüyor.
- Tom came to visit me when I was in jail.
- Ben hapisteyken Tom beni ziyarete gelmişti.
- Tom got out of jail in October.
- Tom Ekim'de hapisten çıktı.
- Tom has been taken back to jail.
- Tom hapse geri götürüldü.
- Tom just got out of jail.
- Tom hapisten yeni çıktı.
- How do we get her out of jail?
- Onu hapisten nasıl çıkarırız?
- We're going to get you out of jail.
- Seni hapisten çıkaracağız.
- I don't want them to go to jail.
- Onların hapse gitmesini istemiyorum.
- How did you get out of jail?
- Hapisten nasıl çıktınız?
- The police took Tom to jail.
- Polis Tom'u hapse götürdü.
- Tom has been released from jail.
- Tom hapisten çıktı.
- Dan befriended several gangsters while in jail.
- Dan hapiste iken birkaç gangsterle arkadaş oldu.
- Nobody's going to jail.
- Kimse hapse gitmiyor.
- Is Tom going to jail?
- Tom hapse mi girecek?
- Layla escaped a jail term.
- Layla hapse girmekten kurtuldu.
- I got out of jail on October 20th.
- Ben 20 Ekim'de hapisten çıktım.
- Tom has been in jail before.
- Tom daha önce hapse girmişti.
- Sami was released from jail in 2016.
- Sami 2016'da hapisten çıktı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
- Tom hapisten bir tünelden kaçtı.
- I got out of jail on Monday.
- Pazartesi günü hapisten çıktım.
- Tom has been in jail many times.
- Tom birçok kez hapse girdi.
- Layla was taken to jail.
- Layla hapse götürüldü.
- How did you end up in jail?
- Nasıl oldu da hapse girdin?
- Tom has just been released from jail.
- Tom hapisten yeni salıverildi.
- Tom got out of jail on Monday.
- Tom pazartesi günü hapisten çıktı.
- Dan ended up in jail.
- Dan hapsi boyladı.
- Layla was jailed for three long years.
- Layla üç uzun yıl boyunca hapiste kaldı.
- If you aren't careful, you'll end up in jail.
- Dikkatli olmazsan, sonunda hapse girersin.
- Tom hopes Mary doesn't end up in jail.
- Tom, Mary'nin hapse girmemesini umuyor.
- Tom didn't want to go back to jail.
- Tom hapse geri dönmek istemedi.
- The judge sentenced him to a jail term of five years.
- Yargıç onu beş yıl hapis cezasına çarptırdı.
- I got out of jail yesterday.
- Dün hapisten çıktım.
- I have never been to jail.
- Hiç hapse girmedim.
- You'll end up in jail.
- Sonunda hapse gireceksin.
- Tom didn't want to go back to jail.
- Tom hapse geri dönmek istemiyordu.
- The two men were released from jail.
- İki adam hapisten çıkmıştı.
- I don't want her to go to jail.
- Onun hapse gitmesini istemiyorum.
- Tom is in jail, awaiting trial.
- Tom hapiste, yargılanmayı bekliyor.
- How do we get Tom out of jail?
- Tom'u hapisten nasıl çıkarırız?
- Tom got out of jail.
- Tom hapisten çıktı.
- Tom is going to end up in jail.
- Tom hapse girecek.
- What's Tom doing out of jail?
- Tom hapisten çıktıktan sonra ne yapacak?
- He ended up in jail.
- Sonunda hapse girdi.
- Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
- Tom alkollü araç kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl şartlı tahliye cezasına çarptırılmıştır.
- Layla was jailed for three long years.
- Layla üç uzun yıl hapiste kaldı.
- I don't want to end up in jail.
- Sonunda hapse girmek istemiyorum.
- Tom ended up in jail.
- Tom hapse girdi.
- Sami is not getting out of jail.
- Sami hapisten çıkmıyor.
- We're going to get you out of jail.
- Biz seni hapisten çıkaracağız.
- I really don't want to go back to jail.
- Gerçekten hapse geri dönmek istemiyorum.
- Layla escaped a jail term.
- Layla hapis cezasından kurtuldu.
- How do we get him out of jail?
- Onu hapisten nasıl çıkarırız?
- Some employers are reluctant to take on people who have recently been released from jail.
- Bazı işverenler hapisten yeni çıkmış kişileri işe almakta isteksiz davranıyor.
- While in jail, Tom befriended John, an infamous car thief.
- Hapisteyken, Tom nam salmış bir araba hırsızı olan John ile arkadaş oldu.
- When I got out of jail, the first thing I wanted to do was to eat at my favorite restaurant.
- Hapisten çıktığımda yapmak istediğim ilk şey en sevdiğim restoranda yemek yemekti.
- Sami wanted to get Layla out of jail.
- Sami, Layla'yı hapisten çıkarmak istiyordu.
- You'll end up in jail.
- Sonunda hapsi boylayacaksın.
- Tom bailed Mary out of jail.
- Tom, Mary'nin kefaletini ödeyerek hapisten çıkardı.
- How did you end up in jail?
- Nasıl hapse düştün?
- I don't want you to go to jail.
- Hapse gitmeni istemiyorum.
- Sami converted to Islam a few months after he was released from jail.
- Sami hapisten çıktıktan birkaç ay sonra Müslüman oldu.
- If you aren't careful, you'll end up in jail.
- Dikkatli olmazsan hapsi boylarsın.
- I just got out of jail.
- Hapisten yeni çıktım.
- How do we get them out of jail?
- Onları hapisten nasıl çıkarırız?
- Tom came to visit me when I was in jail.
- Ben hapisteyken Tom beni ziyaret etmeye geldi.
- Tom got out of jail in October.
- Tom Ekim ayında hapisten çıktı.
- The police threatened to send her to jail.
- Polis onu hapse göndermekle tehdit etti.
- Tom couldn't wait to get out of jail.
- Tom hapisten çıkmak için sabırsızlanıyordu.
- Tom is already in jail.
- Tom çoktan hapse girdi.
- I have never been inside a jail.
- Daha önce hiç hapse girmedim.
- When I got out of jail, I had no intention of committing another crime.
- Hapisten çıktığımda, başka bir suç işlemeye niyetim yoktu.
- Tom will never get out of the jail.
- Tom asla hapisten çıkmayacak.
- I got out of jail in October.
- Ekim ayında hapisten çıktım.
- Did you know Tom has spent time in jail?
- Tom'un hapse girdiğini biliyor muydunuz?
- How did Tom get out of jail?
- Tom hapisten nasıl çıktı?
- Tom is going to get out of jail soon.
- Tom yakında hapisten çıkacak.
- Sami is going to jail for a long time.
- Sami uzun bir süre hapiste kalacak.
- How do we get Tom out of jail?
- Tom'u hapisten nasıl çıkaracağız?
- When I got out of jail, the first thing I bought was an economy car.
- Hapisten çıktığımda ilk aldığım şey ekonomik bir arabaydı.
- She deserves to be jailed.
- Hapse girmeyi hak ediyor.
- Sami is not getting out of jail.
- Sami hapisten çıkmayacak.
- Am I going to jail?
- Hapse mi gireceğim?
- Six months later, Dan was back in jail.
- Altı ay sonra Dan tekrar hapse girdi.
- If you want to know who your friends are, get yourself a jail sentence.
- Arkadaşlarının kim olduğunu öğrenmek istiyorsan, hapse gir.
- I have never been to jail.
- Ben hiç hapse girmedim.
- Dan ended up in jail.
- Dan hapse girdi.
- Tom was taken to jail.
- Tom hapse götürüldü.
- Sami converted to Islam a few months after he was released from jail.
- Sami hapisten çıktıktan birkaç ay sonra İslam'ı seçti.
- Tom has never been in jail.
- Tom hiç hapse girmedi.
- Tom is in jail, awaiting trial.
- Tom duruşmayı beklerken hapistedir.
- He will end up in jail.
- Sonunda hapse girecek.
- It's easier to stay out of jail than to get out of jail.
- Hapisten uzak durmak, hapisten çıkmaktan daha kolaydır.
- He deserves to be jailed.
- Hapse girmeyi hak ediyor.
- In July 2004, Fadil was sentenced to 24 years in jail.
- Temmuz 2004'te Fadıl 24 yıl hapse mahkum edildi.
- Tom bailed Mary out of jail.
- Tom Mary'nin kefaletini ödeyerek hapisten çıkardı.
- Tom took care of Mary's dog while she was in jail.
- O hapiste iken Tom, Mary'nin köpeğine baktı.
- You could go to jail for this.
- Bunun için hapse gidebilirdin.
- Layla was taken to jail.
- Leyla hapse götürüldü.
- Tom wants to break Mary out of jail.
- Tom Mary'yi hapisten kaçırmak istiyor.
- I just got out of jail.
- Az önce hapisten çıktım.
- Tom should be out of jail by now.
- Tom şimdiye kadar hapisten çıkmış olmalı.
- Tom doesn't want to go to jail.
- Tom hapse gitmek istemiyor.
- The judge sentenced him to a jail term of five years.
- Hakim onu beş yıllık bir hapis cezasına çarptırdı.
- In July 2004, Fadil was sentenced to 24 years in jail.
- Temmuz 2004'te Fadıl, 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Mary cared for Tom's daughter while he was in jail.
- Mary o hapiste iken Tom'un kızına baktı.
- I don't want him to go to jail.
- Onun hapse gitmesini istemiyorum.
- Tom will never get out of the jail.
- Tom hapisten asla çıkamaz.
- I got out of jail on October 20th.
- Hapisten 20 Ekim'de çıktım.
- Tom has ended up in jail.
- Tom hapse girdi.
- Have you ever been in jail?
- Hiç hapse girdin mi?
Show More (118)
|
| 2 |
jail |
hapishane |
n. |
|
- There are over 1 000 political prisoners in various jails in Burma.
- Burma'daki çeşitli hapishanelerde 1000'den fazla siyasi mahkum bulunmaktadır.
- Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
- Şimdi tahliye edilmekten kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve ne olursa olsun plaja gitmeleri gerekiyor.
- Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
- Artık ne olursa olsun tahliyeden kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve sahile gitmeleri gerekiyor.
- What's Tom doing out of jail?
- Tom hapishanenin dışında ne yapıyor?
- Tom has been in jail before.
- Tom daha önce hapishanede bulundu.
- Tom bailed Mary out of jail.
- Tom Mary'yi kefaletle hapishaneden çıkardı.
- I don't want to go to jail.
- Hapishaneye gitmek istemiyorum.
- Sami orchestrated Layla's death from jail.
- Sami, Layla'nın ölümünü hapishaneden planladı.
- He spent three years in jail for his crime.
- O, suçundan dolayı hapishanede üç yıl geçirdi.
- You might go to jail.
- Hapishaneye gidebilirsin.
- Sami started visiting Layla in jail.
- Sami, Layla'yı hapishanede ziyaret etmeye başladı.
- How long have you been in jail?
- Ne kadar süredir hapishanedesin?
- Sami went back to jail.
- Sami hapishaneye geri döndü.
- Some prisoners have escaped from the jail.
- Bazı mahkumlar hapishaneden kaçtı.
- Tom has been put in jail.
- Tom hapishaneye konuldu.
- When I got out of jail, I had no intention of committing another crime.
- Hapishaneden çıktığımda başka bir suç işlemeye niyetim yoktu.
- Tom has spent some time in jail.
- Tom hapishanede biraz vakit geçirdi.
- It's easier to stay out of jail than to get out of jail.
- Hapishanenin dışında kalmak hapishaneden çıkmaktan daha kolaydır.
- Tom spent the night in jail.
- Tom geceyi hapishanede geçirdi.
- How do we get them out of jail?
- Onları hapishaneden nasıl çıkartırız?
- He ended up in jail.
- O sonunda hapishaneyi boyladı.
- What's it like in jail?
- Hapishane nasıl bir yer?
- Sami visited Layla in jail twice a week.
- Sami haftada iki kez Layla'yı hapishanede ziyaret ediyordu.
- Sami took his own life in jail.
- Sami hapishanede kendi canına kıydı.
- Everyone in this cult wears orange clothes, just like in jail.
- Bu tarikattaki herkes turuncu kıyafetler giyiyor, tıpkı hapishanedeki gibi.
- Jail noticeably lacks the basic amenities.
- Hapishane, temel olanaklardan belirgin şekilde yoksundur.
- The food in jail was better.
- Hapishanedeki yemekler daha iyiydi.
- Tom said he doesn't want to spend time in jail.
- Tom hapishanede vakit geçirmek istemediğini söyledi.
- Layla wouldn't survive a day in jail.
- Layla hapishanede bir gün bile yaşayamazdı.
- While in jail, Dan worked at the prison kitchen.
- Hapisteyken Dan hapishane mutfağında çalıştı.
- Is it true that Tom is in jail?
- Tom'un hapishanede olduğu doğru mu?
- Tom doesn't belong in jail.
- Tom'un yeri hapishane değil.
- The jail is overcrowded.
- Hapishane aşırı kalabalıktı.
- I thought Tom was still in jail.
- Tom'un hâlâ hapishanede olduğunu düşündüm.
- I really don't want to go back to jail.
- Gerçekten hapishaneye geri gitmek istemiyorum.
- Tom is in the county jail.
- Tom ilçe hapishanesinde.
- Have you ever been in jail?
- Hiç hapishanede bulundun mu?
- The police took Tom to jail.
- Polis Tom'u hapishaneye götürdü.
- How do we get her out of jail?
- Onu hapishaneden nasıl çıkarırız?
- Tom belongs in jail.
- Tom hapishaneye ait.
- We put them in jail.
- Onları hapishaneye koyduk.
- You'll die in jail.
- Sen hapishanede öleceksin.
- When did you get out of jail?
- Ne zaman hapishaneden çıktın?
- Sami will remain in jail for the rest of his natural life.
- Sami doğal hayatının geri kalanında hapishanede kalacak.
- How do we get him out of jail?
- Onu hapishaneden nasıl çıkarırız?
- Tom is now in jail.
- Tom şimdi hapishanede.
- Sami made that phone call in jail.
- Sami o telefon görüşmesini hapishanede yaptı.
- I didn't want to spend any more time in jail.
- Hapishanede daha fazla zaman harcamak istemiyordum.
- Tom's father is in jail.
- Tom'un babası hapishanededir.
- Tom really didn't want to go to jail.
- Tom gerçekten hapishaneye gitmek istemiyordu.
- Tom is already back in jail.
- Tom çoktan hapishaneye geri döndü.
- Tom is going to end up in jail.
- Tom hapishaneye girecek.
- I thought Tom might be in jail.
- Tom'un hapishanede olabileceğini düşündüm.
- Tom won't spend a day in jail.
- Tom hapishanede bir gün geçirmeyecek.
- I'll visit you in jail.
- Seni hapishanede ziyaret edeceğim.
- Tom has just been released from jail.
- Tom az önce hapishaneden serbest bırakıldı.
- Jail is where criminals go to be punished.
- Hapishane, suçluların cezalandırılmak için gittiği yerdir.
- Dan struggled to adapt to life outside jail.
- Dan hapishane dışındaki hayata uyum sağlamakta zorlandı.
- How'd they treat you in jail, Tom?
- Sana hapishanede nasıl davrandılar, Tom?
- Sami was in a county jail.
- Sami ilçe hapishanesindeydi.
- Everyone in this cult wears orange clothes, just like in jail.
- Bu tarikattaki herkes, hapishanedekiler gibi turuncu giysiler giyer.
- Tom attempted to escape from jail.
- Tom hapishaneden kaçmaya çalıştı.
- The jail is overcrowded.
- Hapishane aşırı kalabalık.
- Tom died in jail.
- Tom hapishanede öldü.
- Sami visited Layla at the county jail.
- Sami, Layla'yı hapishanede ziyaret etti.
- Tom should be in jail.
- Tom hapishanede olmalı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
- Tom tünelden geçerek hapishaneden kaçtı.
- Some employers are reluctant to take on people who have recently been released from jail.
- Bazı işverenler, hapishaneden yeni çıkmış insanları işe almaya isteksizdirler.
- Do you want to spend the rest of your life in jail?
- Hayatının geri kalanını hapishanede geçirmek istiyor musun?
- I have never been inside a jail.
- Bir hapishanede asla bulunmadım.
- Tom will end up in jail.
- Tom'un sonu hapishane olacak.
- I'm going to visit Tom in jail.
- Tom'u hapishanede ziyaret edeceğim.
- Tom was the one who helped me escape from jail.
- Hapishaneden kaçmama yardım eden kişi Tom'du.
- What are you doing out of jail?
- Hapishanenin dışında ne yapıyorsun?
- Tom visited Mary in jail.
- Tom, Mary'yi hapishanede ziyaret etti.
- Tom was in jail.
- Tom hapishanedeydi.
- The two men were released from jail.
- İki adam hapishaneden serbest bırakıldı.
- Life in jail is tough.
- Hapishane hayatı zordur.
- Sami said it was impossible to escape from that jail.
- Sami o hapishaneden kaçmanın imkansız olduğunu söyledi.
- Fadil spent some time in jail.
- Fadil hapishanede biraz zaman geçirdi.
- Tom visited Mary in jail.
- Tom Mary'yi hapishanede ziyaret etti.
- I don't want to end up in jail.
- Hapishaneye girmek istemiyorum.
- While in jail, Dan worked at the prison kitchen.
- Dan hapisteyken hapishane mutfağında çalıştı.
- Tom wants to break Mary out of jail.
- Tom Mary'yi hapishaneden kaçırmak istiyor.
- Sami served six months in jail.
- Sami hapishanede altı ay yattı.
- Tom helped Mary escape from jail.
- Tom Mary'nin hapishaneden kaçmasına yardım etti.
- Sami met Farid in jail.
- Sami, Farid'le hapishanede tanıştı.
- Sami met Farid in jail.
- Sami hapishanede Ferit'le karşılaştı.
- Sami orchestrated Layla's death from jail.
- Sami, Layla'nın ölümünü hapishaneden ayarladı.
- A life sentence in Indonesia means you're gonna die in jail.
- Endonezya'da ömür boyu hapis cezası hapishanede öleceğin anlamına gelir.
- Jail is where criminals go to be punished.
- Hapishane suçluların cezalandırılmak için gittiği yerdir.
- Ten prisoners broke out of jail.
- On mahkum hapishaneden kaçtı.
- Sami spent some time in a county jail.
- Sami bir süre ilçe hapishanesinde kaldı.
- Tom has been released from jail.
- Tom hapishaneden serbest bırakıldı.
- Tom committed suicide in jail.
- Tom hapishanede intihar etti.
- Tom didn't have to spend time in jail.
- Tom hapishanede vakit geçirmek zorunda değildi.
- Sami met Farid in jail.
- Sami hapishanede Ferit ile tanıştı.
- Tom got arrested and spent the night in jail.
- Tom tutuklandı ve geceyi hapishanede geçirdi.
- Maintaining a criminal in the jail is very expensive.
- Bir suçluyu hapishanede tutmak çok pahalıdır.
- Tom spent more than three years in jail.
- Tom hapishanede üç yıldan daha fazla süre geçirdi.
Show More (97)
|
| 3 |
jail |
cezaevi |
n. |
|
- They sent the criminals to jail by bus.
- Suçluları otobüsle cezaevine gönderdiler.
- My son is a drug addict, and he is in jail now.
- Oğlum bir uyuşturucu bağımlısı ve şu an cezaevinde.
- There are hundreds of thousands of women in jail at any given time in the United States.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde herhangi bir zamanda cezaevinde yüz binlerce kadın bulunuyor.
- What are you doing out of jail?
- Cezaevinden çıktıktan sonra ne yapacaksın?
- Tom spent some time in jail when he was in his thirties.
- Tom otuzlu yaşlarındayken cezaevinde biraz kaldı.
- When did you get out of jail?
- Cezaevinden ne zaman çıktın?
- Tom hanged himself in jail.
- Tom cezaevinde kendini astı.
Show More (4)
|
| 4 |
jail |
kodes |
n. |
|
- Papa, I think we'll be jailed tonight.
- Baba, sanırım bu gece kodese gireceğiz.
- She should be in jail.
- Kodeste olmalı.
- He should be in jail.
- Kodeste olmalı.
Show More (0)
|
| 5 |
jail |
hapse atmak |
v. |
|
- The man was jailed for murder.
- Adam cinayetten hapse atıldı.
Show More (-2)
|
| 6 |
jail |
nezaret |
n. |
|
- Tom was in jail for three nights.
- Tom üç gece nezaretteydi.
Show More (-2)
|
| 7 |
jail |
nezarethane |
n. |
|
- The drunk driver had to spend the night in jail.
- Sarhoş sürücü geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kaldı.
Show More (-2)
|
