|
- Support for the European Union is decreasing in just about every Member State.
- Avrupa Birliği'ne destek hemen hemen her Üye Devlette azalıyor.
- Unilateralism with a reason is just about comprehensible.
- Tek taraflılığın bir nedeni olması hemen hemen anlaşılabilir bir durumdur.
- The form is just about presentable, but is very much lacking in content.
- Biçim hemen hemen sunulabilir, ancak içerikten çok yoksun.
- I can just about endorse the ten-year market protection for new medicines within the EU.
- AB içinde yeni ilaçlar için on yıllık pazar korumasını hemen hemen onaylayabilirim.
- Tom seems to be afraid of just about everything.
- Tom hemen hemen her şeyden korkuyor gibi görünüyor.
- Tom plays table tennis just about every day.
- Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynar.
- Tom plays table tennis just about every day.
- Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynuyor.
- Tom seems to know just about everybody.
- Tom hemen hemen herkesi tanıyor gibi görünüyor.
- Tom seemed to know just about everyone.
- Tom hemen hemen herkesi tanıyor gibiydi.
- Just about everyone came.
- Hemen hemen herkes geldi.
- I think we're just about there.
- Sanırım hemen hemen oradayız.
- Tom has just about everything a man could want.
- Tom'da bir erkeğin isteyebileceği hemen hemen her şey var.
- I think Tom plays the bassoon just about as well as Mary.
- Tom'un hemen hemen Mary kadar iyi fagot çaldığını düşünüyorum.
- Just about everybody sat down.
- Hemen hemen herkes oturdu.
- Tom puts ketchup on just about everything.
- Tom hemen hemen her şeyin üzerine ketçap koyar.
- We talked with just about everyone.
- Hemen hemen herkesle konuştuk.
- We're just about the same age.
- Hemen hemen aynı yaştayız.
- I've got just about everything I need.
- İhtiyacım olan hemen hemen her şeye sahibim.
- Tom's house is just about three kilometers from here.
- Tom'un evi buradan hemen hemen üç kilometre uzakta.
- Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.
- Tom hemen hemen her yere baktığını söylemesine rağmen Mary'yi bulamadı.
- Tom is just about as old as I am.
- Tom hemen hemen benim yaşımda.
- Tom does just about everything.
- Tom hemen hemen her şeyi yapar.
- Just about everything Tom says is a lie.
- Tom'un söylediği hemen hemen her şey yalandır.
- Tom puts salt on just about everything he eats.
- Tom yediği hemen hemen her şeye tuz koyar.
- Tom contradicts just about everything I say.
- Tom söylediğim hemen hemen her şeyle çelişiyor.
Show More (22)
|
