|
- Thank you also for the letter that you sent to Members, which has clarified a lot of things.
- Üyelere gönderdiğiniz ve pek çok konuya açıklık getiren mektup için de teşekkür ederim.
- Prime Minister Verhofstadt and President Prodi replied to that letter on 28 November.
- Başbakan Verhofstadt ve Başkan Prodi bu mektuba 28 Kasım'da yanıt verdi.
- This should be withdrawn because it has also been covered by Letter of Amendment No 3.
- 3. sayılı Değişiklik Mektubu kapsamına da girdiği için geri çekilmelidir.
- My last comment pertains to a letter I have from the Secretary-General about follow-up to parliamentary acts.
- Son yorumum, Genel Sekreter'den aldığım parlamento işlemlerinin takibine ilişkin bir mektupla ilgili.
- The Council will do this as soon as it has received the letter.
- Konsey, mektubu alır almaz bunu yapacaktır.
- The letter reminded me of a drug addict in denial, addicted to subsidies.
- Mektup bana inkâr içindeki, sübvansiyonlara bağımlı bir uyuşturucu müptelasını hatırlattı.
- When we have received it, we will produce a letter giving a reasoned opinion.
- Bize ulaştığında gerekçeli bir görüş bildiren bir mektup hazırlayacağız.
- I believe it was a very good letter and one that covered the issues and concerns very well.
- Çok iyi bir mektup olduğuna ve konu ve endişeleri çok iyi bir şekilde ele aldığına inanıyorum.
- I cannot tell you the status of the letter.
- Mektubun durumunu size söyleyemem.
- We received no reply to that letter.
- Bu mektuba hiçbir cevap alamadık.
- I do not know whether you have seen the letter we received this week from the European Sustainable Use specialist group.
- Bu hafta Avrupa Sürdürülebilir Kullanım uzman grubundan aldığımız mektubu görüp görmediğinizi bilmiyorum.
- I am referring to the letter from the president of UNICE.
- UNICE başkanının mektubundan bahsediyorum.
- I refer to the letter that I sent to the President yesterday.
- Dün Başkan'a gönderdiğim mektuba atıfta bulunuyorum.
- In that letter, you said the Court must be centrally located.
- O mektupta Mahkeme'nin merkezi bir konumda olması gerektiğini söylemiştiniz.
- This letter calls for reform, but reform in the wrong direction.
- Bu mektup reform çağrısında bulunmaktadır, ancak reform yanlış yöndedir.
- It was an undated letter, but I assume it was issued yesterday.
- Tarihsiz bir mektuptu ama dün verildiğini varsayıyorum.
- The Amending Letter will be put before the House next week.
- Değişiklik Mektubu önümüzdeki hafta Meclis'e sunulacak.
- The Council prefers to wait for the letter of amendments which is due this autumn.
- Konsey, bu sonbaharda yapılması gereken değişiklik mektubunu beklemeyi tercih ediyor.
- Let me quote from a letter I received from a constituent in Cornwall.
- Cornwall'daki bir seçmenimden aldığım mektuptan bir alıntı yapmak istiyorum.
- There is no precedent for this if a letter from the Member in question has not been received.
- Söz konusu Üyeden bir mektup alınmamışsa bunun bir emsali yoktur.
- In Spain they say a letter to the three kings.
- İspanya'da üç krala mektup yazıldığı söyleniyor.
- The letter reminded me of a drug addict in denial, addicted to subsidies.
- Mektup bana inkâr eden, sübvansiyonlara bağımlı bir uyuşturucu bağımlısını hatırlattı.
- I am referring to the letter from the president of UNICE.
- UNICE başkanının mektubuna atıfta bulunuyorum.
- Let me quote the relevant section of his letter.
- Mektubunun ilgili bölümünü alıntılamama izin verin.
- If we do not create an attractive framework, this directive will be a dead letter because no one will use it.
- Eğer çekici bir çerçeve oluşturmazsak bu direktif ölü bir mektup olacaktır çünkü kimse onu kullanmayacaktır.
- Here too the Commission has made a proposal in the letter of amendment to use the flexibility instrument.
- Burada da Komisyon, değişiklik mektubunda esneklik aracının kullanılması yönünde bir teklifte bulunmuştur.
- The first is the letter of formal notice, which we have sent out.
- Birincisi, göndermiş olduğumuz resmi bildirim mektubudur.
- We are of course awaiting the letter of amendment, which is due to be issued shortly.
- Elbette kısa süre içerisinde yayınlanacak olan değişiklik mektubunu bekliyoruz.
- I was wondering whether you have had any reply to that letter.
- Bu mektuba herhangi bir yanıt alıp almadığınızı merak ediyordum.
- Commissioner Barnier specifically drew the Member States' attention to this rule in his letter of 21 November 2001.
- Komisyon Üyesi Barnier, 21 Kasım 2001 tarihli mektubunda Üye Devletlerin dikkatini özellikle bu kurala çekmiştir.
- The purpose of the letter of formal notice is to obtain the Member State's observations on specific questions.
- Resmi bildirim mektubunun amacı, Üye Devletin belirli sorulara ilişkin gözlemlerini almaktır.
- On the subject of the death penalty, I would like, if I may, to ask the President to send another letter.
- Ölüm cezası konusunda, izin verirseniz, Başkan'dan bir mektup daha göndermesini rica etmek istiyorum.
- Thank you also for the letter that you sent to Members, which has clarified a lot of things.
- Üyelere gönderdiğiniz ve pek çok şeyi açıklığa kavuşturan mektup için de teşekkür ederim.
- My group's co-ordinator and I wrote you a letter asking for the vote to be re-scrutinised.
- Grubumun koordinatörü ve ben size bir mektup yazarak oylamanın yeniden gözden geçirilmesini talep ettik.
- I followed this up with a letter to him this week.
- Bunu bu hafta ona yazdığım bir mektupla takip ettim.
- My last comment pertains to a letter I have from the Secretary-General about follow-up to parliamentary acts.
- Son yorumum, Genel Sekreter'den aldığım, parlamento işlemlerinin takibine ilişkin bir mektupla ilgili.
- We have now moved on a bit, and the Commission will next week be adopting the letter of amendment.
- Şimdi biraz ilerledik ve Komisyon önümüzdeki hafta değişiklik mektubunu kabul edecek.
- I refer to the letter that I sent to the President yesterday.
- Başkan'a dün gönderdiğim mektuba atıfta bulunuyorum.
- The letter has no other meaning.
- Mektubun başka bir anlamı yoktur.
- The Amending Letter will be put before the House next week.
- Değişiklik Mektubu önümüzdeki hafta Meclise sunulacak.
- First of all, I would ask you to check and find out whether the President received this letter.
- Öncelikle sizden Başkan'ın bu mektubu alıp almadığını kontrol etmenizi ve öğrenmenizi rica ediyorum.
- The recent letter from the People's Assembly on this matter is inopportune but significant.
- Halk Meclisi'nin bu konudaki son mektubu uygunsuz olmakla birlikte önemlidir.
- The Commission's amending letter being as modest as it was, one could hardly build up anything great on it.
- Komisyon'un tadil mektubu ne kadar mütevazı olsa da, üzerine büyük bir şey inşa etmek pek mümkün değildi.
- Let me quote from the letter from the Mayor.
- Belediye Başkanı'nın mektubundan alıntı yapmama izin verin.
- I am rather surprised to hear her say I wrote her a strongly worded letter.
- Ona sert ifadeler içeren bir mektup yazdığımı söylemesine oldukça şaşırdım.
- It was an undated letter but I assume it was issued yesterday.
- Tarihsiz bir mektuptu ancak dün yayınlandığını varsayıyorum.
- They use what I believe to be specious arguments for this in a letter to our President.
- Bunun için Cumhurbaşkanımıza yazdıkları bir mektupta bana göre aldatıcı argümanlar kullanıyorlar.
- I regret the letter of the eight members.
- Sekiz üyenin mektubunu üzüntüyle karşılıyorum.
- When I returned to Brussels, there was no sign of this letter.
- Brüksel'e döndüğümde bu mektuptan hiçbir iz yoktu.
- This song is a letter to my Dad, really.
- Bu şarkı esasen babama bir mektup.
- So he dictated a letter from his hospital bed.
- Bu yüzden hasta yatağından bir mektup yazdırdı.
- So he dictated a letter from his hospital bed.
- O da hasta yatağından bir mektup göndermiş.
- This song is a letter to my Dad, really.
- Bu şarkı babama yazdığım bir mektup aslında.
- So he dictated a letter from his hospital bed.
- O da hasta yatağından bir mektup yazdırdı.
- This song is a letter to my Dad, really.
- Bu parça aslında babama yazılmış bir mektup.
- One time someone wrote me a letter like that.
- Bir keresinde biri bana böyle bir mektup yazmıştı.
- I handed the letter to Tom.
- Mektubu Tom'a uzattım.
- It was careless of me to forget to answer your letter.
- Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- Tom didn't answer my letter.
- Tom mektubuma cevap vermedi.
- Reading your letter made me happy.
- Mektubunu okumak beni mutlu etti.
- My brother must've written this letter.
- Bu mektubu kardeşim yazmış olmalı.
- Wait until you receive the letter.
- Mektubu alana kadar bekle.
- How long does a letter to Mumbai take?
- Mumbai'ye bir mektup ne kadar sürer?
- She sent the letter by airmail.
- O, mektubu havayolu ile gönderdi.
- She sent me a letter.
- Bana bir mektup gönderdi.
- This is his answer to my letter.
- Bu onun mektubuma cevabı.
- She forgot to mail the letter.
- Mektubu postalamayı unuttu.
- He tried to concentrate on the letter.
- Mektuba yoğunlaşmaya çalıştı.
- Tom translated a letter from French to English for his boss.
- Tom patronu için Fransızcadan İngilizceye bir mektup çevirdi.
- Who's that letter from?
- O mektup kimden geldi?
- The mailman left a letter for her.
- Postacı ona bir mektup bırakmış.
- The letter was signed by Tom.
- Mektup Tom tarafından imzalandı.
- I can't read the letter.
- Mektubu okuyamıyorum.
- I received your letter the day before yesterday.
- Mektubunuzu dünden önceki gün aldım.
- She was displeased at my letter.
- Mektubumdan memnun kalmamıştı.
- I read the letter again and again.
- Mektubu tekrar tekrar okudum.
- I wrote Tom a letter in French.
- Tom'a Fransızca bir mektup yazdım.
- The letter I've been waiting for has arrived at last.
- Beklediğim mektup sonunda geldi.
- I promised to send Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndereceğime söz verdim.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu dedeye gönderdim.
- Tom hasn't replied to my letter.
- Tom mektubuma cevap vermedi.
- An undeciphered dream is an unread letter.
- Deşifre edilmemiş bir rüya, okunmamış bir mektuptur.
- He sent me a letter asking if the book had reached me.
- O, kitabın bana ulaşıp ulaşmadığını soran bir mektup gönderdi.
- I want to send this letter to Japan.
- Ben bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Will you express this letter?
- Bu mektubu acele postayla gönderir misiniz?
- If I knew her address, I would write her a letter.
- Adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Tom showed the letter he got from Mary to John.
- Tom, Mary'den John'a aldığı mektubu gösterdi.
- Tom hasn't sent the letter yet.
- Tom mektubu henüz göndermedi.
- Why did you write that letter?
- O mektubu neden yazdın?
- She didn't say anything about that in her letter.
- Mektubunda o konuda hiçbir şey söylemedi.
- To her disappointment, his letter didn't come.
- Hayal kırıklığına uğradı, mektubu gelmedi.
- We received an acknowledgement of our letter.
- Mektubumuzun alındı bilgisini aldık.
- Have you finished writing the letter yet?
- Mektubu yazmayı bitirdin mi?
- Tom hasn't written the letter yet.
- Tom henüz mektubu yazmadı.
- I'm the one who wrote that letter.
- O mektubu yazan bendim.
- Is it necessary for me to answer this letter?
- Bu mektubu cevaplamam gerekli mi?
- Tom lost no time answering the letter.
- Tom mektubu cevaplamakta hiç vakit kaybetmedi.
- Dan didn't even read the letter to the end.
- Dan mektubu sonuna kadar okumadı bile.
- She wrote me a long letter.
- O, bana uzun bir mektup yazdı.
- I think it's time for me to write my mother another letter.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanıdır.
- Tom laughed as he read Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu okurken güldü.
- Tom dictated a letter to his secretary.
- Tom sekreterine bir mektup yazdırdı.
- She didn't send me a single letter.
- Bana bir tek mektup göndermedi.
- Tom didn't say anything about that in his letter.
- Tom mektubunda bununla ilgili bir şey söylemedi.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu tek başına yazması mümkün değil.
- She may have been surprised when she received my letter.
- O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- She asked him to mail that letter.
- Ondan mektubu postalamasını istedi.
- She tore the letter up after reading it.
- Okuduktan sonra mektubu yırtıp attı.
- Once he had written the letter, he sent it.
- O, mektubu yazar yazmaz gönderdi.
- I'm going to have you read the letter to me.
- Mektubu bana okumanı isteyeceğim.
- This letter isn't addressed to you.
- Bu mektup sana değil.
- Are you writing a letter?
- Bir mektup mu yazıyorsun?
- There's a letter for you.
- Senin için bir mektup var.
- I shall sleep with your letter under my pillow tonight.
- Bu gece yastığımın altında senin mektubunla uyuyacağım.
- I got a letter from a friend of mine in London.
- Londra'daki bir arkadaşımdan mektup aldım.
- Send me a letter when you arrive.
- Geldiğinde bana bir mektup gönder.
- Please remind me to post the letter.
- Lütfen bana mektubu postalamamı hatırlat.
- I haven't replied Tom's letter yet.
- Tom'un mektubuna henüz cevap yazmadım.
- We read the letter again and again.
- Mektubu tekrar tekrar okuduk.
- Maybe I should write Tom a letter.
- Belki de Tom'a bir mektup yazmalıyım.
- Tom showed me the letter that Mary had written in French.
- Tom bana Mary'nin Fransızca yazdığı mektubu gösterdi.
- By the way, I loved the letter.
- Bu arada, mektuba bayıldım.
- I'm not the one who wrote this letter.
- Bu mektubu yazan ben değilim.
- Remember to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutma.
- Don't fail to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutma.
- Sorry I haven't replied to your letter earlier.
- Mektubunuza daha önce cevap veremediğim için üzgünüm.
- He gave me a letter in his last moments of life.
- Hayatının son anlarında bana bir mektup verdi.
- He doesn't know how to write a letter in English.
- O, İngilizce bir mektubu nasıl yazacağını bilmiyor.
- He sent me a letter.
- Bana bir mektup gönderdi.
- He gave me a letter in his last moments of life.
- O, yaşamının son anlarında bana bir mektup verdi.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
- Mektubunuzu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- He still has not written the letter.
- Hala mektubu yazmadı.
- He writes an English letter.
- O İngilizce bir mektup yazıyor.
- I must remember to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutmamalıyım.
- My grandmother mailed the letter this morning.
- Büyükannem mektubu bu sabah postaladı.
- I wonder if I should answer his letter.
- Onun mektubuna cevap vermem gerekip gerekmediğini bilmiyorum.
- The letter made her sad.
- Mektup onu üzdü.
- I had him write the letter for me.
- Benim için ona mektup yazdırdım.
- I wrote this letter in French.
- Bu mektubu Fransızca yazdım.
- I read the letter for him.
- Onun için mektubu okudum.
- Don't forget to mail the letter.
- Mektubu postalamayı unutma.
- Tom folded the letter and put it into the envelope.
- Tom mektubu katladı ve onu zarfa koydu.
- I wrote Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazdım.
- What am I gonna do with his letter?
- Ben bu mektupla ne yapacağım?
- She translated the letter from Japanese into French.
- Mektubu Japonca'dan Fransızca'ya çevirdi.
- It is still a mystery who wrote the letter.
- Mektubu kimin yazdığı hala bir sır.
- Mako cannot have written this letter.
- Mako bu mektubu yazmış olamaz.
- Bill wrote the letter.
- Mektubu Bill yazdı.
- Please don't forget to put a stamp on the letter before mailing it.
- Lütfen mektubu postalamadan önce üzerine pul yapıştırmayı unutmayın.
- He wrenched the letter from my hand.
- Mektubu elimden aldı.
- Tom was reading a letter when I walked into the room.
- Odaya girdiğimde Tom bir mektup okuyordu.
- If I had known her address, I would have written her a letter.
- Adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- He went to the post office to mail the letter.
- Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- Can you mail this letter for me?
- Bu mektubu benim için postalayabilir misin?
- I got a letter from her.
- Ondan bir mektup aldım.
- My grandmother posted the letter this morning.
- Ninem bu sabah mektubu yolladı.
- I had never received such an abusive letter before.
- Daha önce hiç böyle tacizkar bir mektup almamıştım.
- The moment she was alone, she opened the letter.
- Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.
- Tom wrote something on the back of the letter.
- Tom mektubun arkasına bir şeyler yazmış.
- This letter arrived while you were out.
- Bu mektup sen yokken geldi.
- Who wrote this letter?
- Bu mektubu kim yazdı?
- He read the letter over and over.
- Mektubu tekrar tekrar okudu.
- I didn't show the letter to Tom.
- Mektubu Tom'a göstermedim.
- I promised that I would send him a letter.
- Ona bir mektup göndereceğime söz verdim.
- Tom angrily tore up the letter from Mary.
- Tom öfkeyle Mary'den gelen mektubu yırttı.
- Don't fail to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı ihmal etmeyin.
- He sent me a letter asking if the book had reached me.
- Kitabın bana ulaşıp ulaşmadığını soran bir mektup gönderdi.
- There's a letter for you.
- Sana bir mektup var.
- Don't forget to reply to her letter.
- Onun mektubuna cevap vermeyi unutma.
- We could write him a letter.
- Ona bir mektup yazabiliriz.
- This is his letter, but it is not signed.
- Bu onun mektubu ama imzalı değil.
- Tom read out Mary's letter to us in a monotone voice.
- Tom Mary'nin mektubunu bize monoton bir sesle okudu.
- Tom felt that it would be a waste of time to translate the letter for Mary.
- Tom, mektubu Mary için çevirmenin zaman kaybı olacağını düşündü.
- A messenger took the letter to the White House.
- Bir ulak mektubu Beyaz Saray'a götürdü.
- That is my father's first letter.
- O, babamın ilk mektubu.
- I want you to write me a letter.
- Bana bir mektup yazmanı istiyorum.
- Father translated the German letter into Japanese.
- Babam Almanca mektubu Japoncaya çevirdi.
- You don't need to answer that letter.
- O mektuba cevap vermene gerek yok.
- I am reading a letter.
- Bir mektup okuyorum.
- Thank you for your kind letter.
- Nazik mektubun için teşekkür ederim.
- I didn't write the letter.
- Mektup yazmadım.
- I even wrote a letter to Tom.
- Tom'a bir mektup bile yazdım.
- He voiced his opinion in a letter to the Newsweek magazine.
- Newsweek dergisine gönderdiği bir mektupta görüşünü dile getirdi.
- I have just received your letter of the ninth.
- Son mektubunu az önce aldım.
- Tom picked up the letter and read it.
- Tom mektubu aldı ve onu okudu.
- Tom can't have written this letter himself.
- Tom bu mektubu kendi yazmış olamaz.
- I found your letter in the mailbox.
- Mektubunuzu posta kutusunda buldum.
- Tom denied writing the letter.
- Tom mektubu yazdığını inkar etti.
- He delayed answering the letter.
- Mektuba cevap vermeyi geciktirdi.
- He opens the letter.
- Mektubu açtı.
- I'd like you to translate this letter into French.
- Bu mektubu Fransızcaya çevirmenizi istiyorum.
- I want you to read this letter.
- Bu mektubu okumanı istiyorum.
- Please remember to mail the letter on your way home.
- Lütfen eve dönerken mektubu postalamayı unutma.
- The letter will be mailed tomorrow.
- Mektup yarın postalanacak.
- I'm waiting for your letter.
- Mektubunu bekliyorum.
- The next morning he found a handwritten letter in the letterbox.
- Ertesi sabah o, posta kutusunda elle yazılmış bir mektup buldu.
- Tom read Mary's letter several times.
- Tom Mary'nin mektubunu birkaç kez okudu.
- It's always difficult to start a letter.
- Bir mektuba başlamak her zaman zordur.
- Your letter has arrived too late.
- Mektubun çok geç geldi.
- He read the letter in a loud voice.
- O, mektubu yüksek sesle okudu.
- I didn't receive your letter until today.
- Bugüne kadar mektubunu almadım.
- I found this letter among those books.
- Bu mektubu o kitapların arasında buldum.
- She looked upset as she read the letter.
- Mektubu okurken üzgün görünüyordu.
- When you have finished reading this letter, burn it.
- Bu mektubu okumayı bitirdikten sonra, onu yak.
- He still hasn't answered my letter.
- O hala mektubumu yanıtlamadı.
- I know I read the letter to you.
- Mektubu sana okuduğumu biliyorum.
- What shall I do with her letter?
- Onun mektubunu ne yapayım?
- Are you going to answer Tom's letter?
- Tom'un mektubunu cevaplayacak mısın?
- My brother sent me a letter last week.
- Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.
- Please remember to mail this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- An uninterpreted dream is like an unopened letter.
- Yorumlanmamış bir rüya, açılmamış bir mektup gibidir.
- Add a few words before I seal the letter.
- Ben mektubu mühürlemeden önce birkaç kelime ekleyin.
- She didn't try to translate the letter.
- Mektubu tercüme etmeye çalışmadı.
- Did you get her letter?
- Mektubunu aldın mı?
- Do you have any idea who actually wrote this letter?
- Bu mektubu kimin yazdığı hakkında bir fikrin var mı?
- Editing letter is becoming a lost art.
- Mektup düzenlemek kaybolan bir sanat haline geliyor.
- We did not get your letter until yesterday.
- Düne kadar mektubunuzu almadık.
- Please write me a letter whenever you run into trouble.
- Lütfen başın derde girdiğinde bana mektup yaz.
- Henry's letter really bothered me.
- Henry'nin mektubu beni gerçekten rahatsız etti.
- I'll mail this letter for you.
- Bu mektubu senin için postalayacağım.
- I suggest that you write her a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneriyorum.
- This is a letter.
- Bu bir mektup.
- Upon returning home, he found a letter in the mailbox.
- Eve döndükten sonra posta kutusunda bir mektup buldu.
- That is my father's first letter.
- Bu, babamın ilk mektubu.
- This is a letter from my old teacher.
- Bu, benim eski öğretmenimden gelen bir mektup.
- Where did you write this letter?
- Bu mektubu nerede yazdın?
- I suggest that you write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- I need you to go to the post office and mail this letter.
- Postaneye gitmeni ve bu mektubu postalamanı istiyorum.
- I don't have the letter on me now.
- Mektup şu an yanımda değil.
- This is an old letter.
- Bu eski bir mektup.
- Only he read the letter.
- Mektubu sadece o okudu.
- If I'd had more time, I'd have written a shorter letter.
- Daha fazla zamanım olsaydı daha kısa bir mektup yazardım.
- Who was the letter written to?
- Mektup kime yazılmıştı?
- Tom sent the letter by airmail.
- Tom mektubu uçakla gönderdi.
- It was a long letter.
- Uzun bir mektuptu.
- Here's a letter from Tom.
- İşte Tom'dan bir mektup.
- Tom made me write that letter.
- Tom bana o mektubu yazdırdı.
- I have to reply to this letter.
- Bu mektubu yanıtlamak zorundayım.
- Tom wrote me a letter.
- Tom bana bir mektup yazdı.
- She added in her letter that she would write again soon.
- Mektubuna yakında tekrar yazacağını eklemişti.
- I gathered from this letter that he was angry.
- Onun kızgın olduğunu bu mektuptan anladım.
- You will give me this letter.
- Bu mektubu bana vereceksin.
- Would you read my letter and correct the mistakes, if any?
- Mektubumu okur musun ve varsa hataları düzeltir misin?
- I was writing a long letter.
- Uzun bir mektup yazıyordum.
- Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Tam onu aramak üzereyken, ondan bir mektup geldi.
- She tore the letter up after reading it.
- O, mektubu okuduktan sonra yırttı.
- The next morning he found a handwritten letter in the letterbox.
- Ertesi sabah posta kutusunda el yazısıyla yazılmış bir mektup buldu.
- This letter is the only key to the mystery.
- Bu mektup, gizemin tek anahtarıdır.
- Please mail this letter on your next trip to the post office.
- Lütfen bu mektubu bir sonraki postane ziyaretinizde postalayın.
- We didn't get your letter until yesterday.
- Mektubunuzu düne kadar almadık.
- She asked him to mail that letter.
- Onun o mektubu postalamasını rica etti.
- She wrote one letter.
- Bir mektup yazdı.
- Mail this letter.
- Bu mektubu postala.
- I think your letter is under that book.
- Sanırım mektubun o kitabın altında.
- No one can understand your letter.
- Mektubunuzu kimse anlayamaz.
- She answered my letter soon.
- O kısa zamanda benim mektubumu yanıtladı.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta enteresan bir öykü vardı.
- Send me a letter when you arrive.
- Varınca bana bir mektup gönder.
- I need three copies of this letter.
- Bu mektubun üç kopyasına ihtiyacım var.
- Tom threw the letter into the wastebasket.
- Tom mektubu çöp sepetine attı.
- The letter was dated April tenth.
- Mektup 10 Nisan tarihliydi.
- Can you mail this letter for me?
- Benim için bu mektubu postalayabilir misiniz?
- When did you get my letter?
- Mektubumu ne zaman aldın?
- What is the letter about?
- Mektup ne hakkında?
- This letter bears no signature.
- Bu mektubun imzası yok.
- The letter carrier comes every three days.
- Mektup taşıyıcısı üç günde bir geliyor.
- Have you finished writing the letter yet?
- Mektup yazmayı henüz bitirmediniz mi?
- He addressed the letter to his uncle.
- Mektubu amcasına gönderdi.
- She tore the letter to pieces.
- Mektubu parçalara ayırdı.
- Tom had Mary translate the letter into French.
- Tom, Mary'ye mektubu Fransızcaya tercüme ettirdi.
- Yesterday he had written the letter.
- Mektubu dün yazmıştı.
- Please don't forget to put the letter into the mailbox.
- Lütfen mektubu posta kutusuna koymayı unutma.
- I remember mailing the letter.
- Ben mektubu postaladığımı hatırlıyorum.
- I'm writing this letter to Tom.
- Bu mektubu Tom'a yazıyorum.
- I have to remember to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutmamalıyım.
- He had his secretary translate the letter into English.
- O, sekreterine mektubu İngilizceye çevirtti.
- Tom showed me the letter he got from Mary.
- Tom bana Mary'den aldığı mektubu gösterdi.
- Jane wrote the letter herself.
- Jane mektubu kendisi yazdı.
- He dropped a letter into the mailbox.
- Posta kutusuna bir mektup bıraktı.
- Tom keeps every letter his mother sends him.
- Tom annesinin ona gönderdiği her mektubu saklar.
- He may have read the letter.
- Mektubu okumuş olabilir.
- I found her letter in the mailbox.
- Mektubunu posta kutusunda buldum.
- My friend wrote me a letter in which he asks if I am well.
- Arkadaşım bana bir mektup yazarak iyi olup olmadığımı sordu.
- I haven't had a reply to my letter.
- Mektubuma bir cevap almadım.
- Did you receive my letter?
- Mektubumu aldın mı?
- The letter was written by Bill.
- Mektup Bill tarafından yazıldı.
- He had his secretary translate the letter to English.
- Sekreterine mektubu İngilizceye tercüme ettirdi.
- His letter makes me uneasy.
- Mektubu benim canımı sıkıyor.
- I forgot to send the letter.
- Ben mektubu göndermeyi unuttum.
- We received an acknowledgement of our letter.
- Mektubumuza ilişkin bir teşekkür aldık.
- This letter arrived while you were out.
- Bu mektup siz dışarıdayken geldi.
- I just got a letter from Brazil.
- Brezilya'dan henüz bir mektup aldım.
- I just got a letter from someone that I knew a long time ago.
- Uzun zaman önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
- My brother probably wrote this letter.
- Bu mektubu muhtemelen kardeşim yazdı.
- Are you the person who wrote this letter?
- Bu mektubu yazan kişi sen misin?
- He finished reading the letter.
- Mektubu okumayı bitirdi.
- Here's the letter from him.
- İşte ondan gelen mektup.
- He made me write the letter with a pen.
- Bana bir kalemle mektup yazdırdı.
- To his father, Tom wrote a painful letter.
- Tom babası için acı dolu bir mektup yazdı.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazmış olamaz.
- She came downstairs with a letter in her hand.
- Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.
- Tom sent the letter by airmail.
- Tom mektubu havayolu ile gönderdi.
- I plan to reply to his letter right away.
- Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I received a friendly letter.
- Dostça bir mektup aldım.
- I'm waiting for a letter from Tom.
- Ben Tom'dan bir mektup bekliyorum.
- Here's a letter to you from Tom.
- Tom'dan sana bir mektup var.
- The letter reminds me of my young days.
- Mektup bana gençlik günlerimi hatırlatıyor.
- Did you receive the letter?
- Mektubu aldın mı?
- Did you get my letter?
- Mektubumu aldın mı?
- Here is a letter for you.
- İşte senin için bir mektup.
- She wrote one letter.
- O bir mektup yazdı.
- She added in her letter that she would write again soon.
- O yakında tekrar yazacağını mektubunda ekledi.
- Is this a letter?
- Bu bir mektup mu?
- Whom do you want me to deliver this letter to?
- Bu mektubu kime vermemi istersiniz?
- She hid the letter carefully so no one would see it.
- Kimse görmesin diye mektubu dikkatlice sakladı.
- I asked him to make four copies of the letter.
- Ondan mektubun dört kopyasını çıkarmasını istedim.
- Please wait until I have finished writing this letter.
- Lütfen bu mektubu yazmayı bitirene kadar bekleyin.
- I'll send my mother a letter.
- Anneme bir mektup göndereceğim.
- I will write Judy a letter.
- Ben, Judy'ye bir mektup yazacağım.
- Tom folded the letter.
- Tom mektubu katladı.
- How long did it take you to write the letter?
- Mektubu yazmanız ne kadar sürdü?
- Tom read Mary's letter over and over again.
- Tom, Mary'nin mektubunu tekrar tekrar okudu.
- I need you to go to the post office and mail this letter.
- Postaneye gidip bu mektubu postalamanı istiyorum.
- I forgot to mail that letter you wanted me to mail.
- Postalamamı istediğin o mektubu postalamayı unuttum.
- I'm expecting a letter from her.
- Ondan bir mektup bekliyorum.
- I didn't write that letter.
- O mektubu yazmadım.
- Tom asked Mary if he could read her mother's letter.
- Tom, Mary'ye annesinin mektubunu okuyup okuyamayacağını sordu.
- Who is this letter from?
- Bu mektup kimden?
- Tom answered Mary's letter right away.
- Tom, Mary'nin mektubuna hemen cevap verdi.
- Here's a letter for you.
- İşte sana bir mektup.
- I didn't write the letter.
- Mektubu ben yazmadım.
- Tom smiled as he read Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu okurken gülümsedi.
- Don't forget to send this letter.
- Bu mektubu yollamayı unutma.
- She handed me the letter without saying anything.
- Hiçbir şey söylemeden mektubu bana uzattı.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- Bana bir mektup gönderdi ve yarın sabah onda geleceğini söyledi.
- The letter was finished.
- Mektup bitti.
- I should have written this letter yesterday.
- Bu mektubu dün yazmalıydım.
- If I'd had more time, I'd have written a shorter letter.
- Daha fazla zamanım olsaydı, daha kısa bir mektup yazardım.
- She tore the letter into pieces.
- Mektubu yırtıp parçalara ayırmış.
- The letter informed her of his death.
- Mektup ona adamın ölüm haberini verdi.
- Don't put off answering the letter.
- Mektubu cevaplamayı erteleme.
- You must reply to that letter.
- O mektuba cevap vermelisin.
- Tom took the letter, crumpled it and put it in his pocket.
- Tom mektubu aldı, onu buruşturdu ve cebine koydu.
- His letter made me angry.
- Mektubu beni kızdırdı.
- I read the letter to him.
- Mektubu ona okudum.
- The moment he was alone, he opened the letter.
- Yalnız kaldığı anda mektubu açtı.
- Tom took the letter, crumpled it and put it in his pocket.
- Tom mektubu aldı, buruşturdu ve cebine koydu.
- This happened prior to receiving your letter.
- Bu, mektubunuzu almadan önce oldu.
- He responded very quickly to my letter.
- Mektubumu çok hızlı yanıtladı.
- You shouldn't have opened Tom's letter.
- Tom'un mektubunu açmamalıydın.
- His letter made her angry.
- Mektubu onu kızdırdı.
- Tom read the letter three times.
- Tom mektubu üç kez okudu.
- Even though Tom translated the letter for Mary, she didn't bother to read his translation.
- Tom mektubu Mary için çevirmiş olsa da Mary onun çevirisini okumaya zahmet etmedi.
- Please send me a letter once you arrive.
- Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
- That is my father's first letter.
- Bu babamın ilk mektubu.
- I am sending a copy of my letter to you.
- Mektubumun bir kopyasını sana gönderiyorum.
- How long has it been since you received a letter from him?
- Ondan mektup almayalı ne kadar oldu?
- What's the date on the letter?
- Mektubun üzerindeki tarih ne?
- I put off answering the letter for a week.
- Mektuba cevap vermeyi bir hafta erteledim.
- Tom saved every letter that Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- His letter makes me uneasy.
- Mektubu beni huzursuz etti.
- You should write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmalısın.
- I intend to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmayı düşünüyorum.
- I wrote a long letter to him.
- Ona uzun bir mektup yazdım.
- I read a letter.
- Bir mektup okudum.
- You need not answer the letter.
- Mektuba yanıt vermene gerek yok.
- The letter is dated April 1, 1987.
- Mektubun tarihi, 1 Nisan 1987.
- I hope this letter interests you and look forward to your reply.
- Bu mektubun sizi ilgilendirdiğini umuyoruz ve dört gözle cevabınızı bekliyoruz.
- How long does a letter to Mumbai take?
- Bombay'a bir mektup kaç günde gider?
- I want to send Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndermek istiyorum.
- I'll send Tom a letter tomorrow.
- Tom'a yarın bir mektup göndereceğim.
- She forgot to mail the letter.
- O, mektubu postalamayı unuttu.
- Don't forget to answer his letter.
- Mektubuna cevap vermeyi unutma.
- Mary became worried after she read Tom's letter.
- Mary, Tom'un mektubunu okuduktan sonra endişelendi.
- I'd like you to mail this letter.
- Bu mektubu postalamanı istiyorum.
- Tom got another letter from Mary today.
- Tom bugün Mary'den bir mektup daha aldı.
- He had his secretary translate the letter into English.
- Sekreterine mektubu İngilizceye tercüme ettirdi.
- He read the letter with tears running down his cheeks.
- Mektubu yanaklarından süzülen gözyaşlarıyla okudu.
- I had a letter from her yesterday.
- Dün ondan bir mektup aldım.
- This is his letter, but it is not signed.
- Bu onun mektubu, ancak imzalanmamış.
- Tom sent the letter to an address that does not exist.
- Tom mektubu var olmayan bir adrese gönderdi.
- Have you received an answer to your letter?
- Mektubunuza bir cevap aldınız mı?
- I read your letter yesterday.
- Dün mektubunuzu okudum.
- Tom came running with a letter from Judy.
- Tom Judy'den gelen bir mektupla koşarak geldi.
- It is a very strange letter.
- Çok garip bir mektup.
- I received her letter the other day.
- Geçen gün mektubunu aldım.
- This letter's for you.
- Bu mektup size.
- An old acquaintance sent me a letter.
- Eski bir tanıdığım bana bir mektup gönderdi.
- Is it necessary for me to answer this letter?
- Bu mektuba cevap vermem gerekli mi?
- Tom read the letter out loud.
- Tom mektubu yüksek sesle okudu.
- I want to send an airmail letter to Poland.
- Polonya'ya havayolu ile mektup göndermek istiyorum.
- I wish I hadn't read Tom's letter.
- Keşke Tom'un mektubunu okumasaydım.
- It isn't necessary to answer that letter.
- O mektuba cevap vermene gerek yok.
- What does he say in his letter?
- Mektubunda neler diyor?
- The mailman left a letter for her.
- Postacı onun için bir mektup bıraktı.
- I did not reply to your letter as I was too busy.
- Çok meşgul olduğum için mektubunuza cevap veremedim.
- I write this letter to my wife.
- Bu mektubu karıma yazıyorum.
- He still hasn't answered my letter.
- Hala mektubuma cevap vermedi.
- I will wait till you have written the letter.
- Sen mektubu yazıncaya kadar bekleyeceğim.
- He wrenched the letter from my hand.
- O, mektubu elimden zorla aldı.
- Tom threw Mary's letter into the fire.
- Tom Mary'nin mektubunu ateşe attı.
- I got your letter yesterday.
- Mektubunu dün aldım.
- I received your letter.
- Mektubunuzu aldım.
- Who sent this letter?
- Bu mektubu kim gönderdi?
- I must remember to mail the letter.
- Mektubu postalamayı unutmamalıyım.
- This letter says he is going to marry Grace next month.
- Bu mektup, onun gelecek ay Grace'le evleneceğini söylüyor.
- Tom showed her the letter from Santa Claus.
- Tom ona Noel Baba'dan gelen mektubu gösterdi.
- Why was I writing that letter?
- Neden o mektubu yazıyordum?
- He wrote the letter with a fountain pen.
- O, mektubu bir dolma kalemle yazdı.
- I want to send this letter to Japan.
- Bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Would you please mail this letter by airmail?
- Lütfen bu mektubu havayolu ile postalar mısınız?
- Will you mail this letter for me?
- Bu mektubu benim için postalar mısın?
- Please don't forget to post the letter.
- Lütfen mektubu postalamayı unutma.
- Does he have to write the letter today?
- Mektubu bugün yazmak zorunda mı?
- My brother sent me a letter last week.
- Kardeşim geçen hafta bana bir mektup yolladı.
- Could you send this letter to Japan?
- Bu mektubu Japonya'ya gönderir misiniz?
- Would you mail this letter for me on your way to school?
- Okula giderken bu mektubu benim için postalar mısın?
- I want this letter opened now.
- Şimdi bu mektubun açılmasını istiyorum.
- I wrote them a letter.
- Onlara bir mektup yazdım.
- Tom showed Mary's letter to me.
- Tom Mary'nin mektubunu bana gösterdi.
- Don't forget to reply to his letter.
- Onun mektubuna cevap vermeyi unutma.
- I read the letter for him.
- Mektubu onun için okudum.
- Tom cried as he read the letter from Mary.
- Tom Mary'den gelen mektubu okuken ağladı.
- You should write Tom a thank-you letter.
- Tom'a bir teşekkür mektubu yazmalısın.
- She reproached me for not answering the letter.
- O, mektuba cevap vermediğim için bana sitem etti.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Tom asked Mary to read the letter to him.
- Tom, Mary'ye mektubu ona okumasını istedi.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- I got a letter from a friend of mine in London.
- Londra'daki bir arkadaşımdan bir mektup aldım.
- He received a registered letter.
- O, taahhütlü bir mektup aldı.
- Please forgive me for not answering your letter.
- Mektubuna cevap vermediğim için lütfen beni affet.
- Tom translated the letter into French.
- Tom mektubu Fransızcaya çevirdi.
- He read the letter in front of everyone.
- Mektubu herkesin önünde okudu.
- This is a very strange letter.
- Bu çok garip bir mektup.
- It is uncertain if the letter ever came or not.
- Mektubun gelip gelmediği belli değil.
- She didn't send me a single letter.
- Bana tek bir mektup bile göndermedi.
- She hid the letter carefully so that no one should see it.
- Kimse görmesin diye mektubu dikkatlice sakladı.
- He's writing his mother a letter.
- Annesine bir mektup yazıyor.
- Can you do me a favor and mail this letter?
- Bana bir iyilik yapıp bu mektubu postalayabilir misin?
- Of course I'll write the letter in English.
- Elbette mektubu İngilizce yazacağım.
- As far as I know, your letter is under that book.
- Bildiğim kadarıyla, mektubun o kitabın altında.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektup yazan kişi benim arkadaşım.
- Dan didn't even read the letter to the end.
- Dan mektubu sonuna kadar bile okumadı.
- He's the only one who's read this letter.
- Bu mektubu okuyan tek kişi o.
- What shall I do with her letter?
- Mektubunu ne yapayım?
- Here's a letter from her.
- İşte ondan bir mektup.
- Santa didn't reply to Tom's letter.
- Santa Tom'un mektubuna cevap vermedi.
- Mail this letter tomorrow morning.
- Bu mektubu yarın sabah postala.
- I received her letter the other day.
- Birkaç önce onun mektubunu aldım.
- Please don't forget to write the letter.
- Lütfen mektup yazmayı unutma.
- I found your letter in the letterbox.
- Mektubunu posta kutusunda buldum.
- She looked upset as she read the letter.
- Mektubu okurken, o üzgün görünüyordu.
- I have received your letter and read it with delight.
- Mektubunuzu aldım ve zevkle okudum.
- Tom put the letter in his coat pocket.
- Tom mektubu ceketinin cebine koydu.
- I have not yet received the letter you sent me.
- Bana gönderdiğiniz mektubu henüz almadım.
- Tom mailed a letter home.
- Tom eve bir mektup gönderdi.
- In the era of email, I'm so happy when a friend sends me a real letter.
- E-posta çağında, bir arkadaşım bana gerçek bir mektup gönderdiğinde çok mutlu oluyorum.
- She came downstairs with a letter in her hand.
- Elinde bir mektupla aşağı indi.
- Remember to mail the letter on your way to school.
- Okula giderken mektubu postalamayı unutma.
- He read the letter in a loud voice.
- Mektubu yüksek sesle okudu.
- I have a letter from you.
- Senden bir mektup aldım.
- She didn't send me any letter.
- O bana hiç mektup göndermedi.
- Write back to me as soon as you get this letter.
- Bu mektubu alır almaz bana cevap yaz.
- He finished reading the letter.
- O, mektubu okumayı bitirdi.
- Your father hasn't answered my letter yet.
- Baban mektubuma henüz cevap vermedi.
- I even wrote a letter to him.
- Ona bir mektup bile yazdım.
- I handed Tom the letter.
- Tom'a mektubu verdim.
- The president was nice enough to respond to my letter.
- Başkan mektubuma cevap verecek kadar nazikti.
- I have to answer his letter.
- Onun mektubunu yanıtlamak zorundayım.
- He threw the letter into the fire.
- Mektubu ateşe attı.
- I want to send him a letter.
- Ona bir mektup göndermek istiyorum.
- This letter is wrongly addressed.
- Bu mektuba yanlış adres yazılmış.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletlerinde çalışan babam, geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- I'll send you a letter.
- Sana bir mektup göndereceğim.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
- Tom grabbed the letter out of Mary's hand.
- Tom mektubunu Mary'nin elinden aldı.
- Tom was reading a letter when I walked into the room.
- Ben odaya girdiğimde Tom bir mektup okuyordu.
- Tom saved every letter Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- Please don't forget to mail this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- He may have read the letter.
- O, mektubu okumuş olabilir.
- After she had read the letter, she tore it to pieces.
- O mektubu okuduktan sonra, onu parçalara ayırdı.
- Please remember to post the letter on your way home.
- Lütfen eve giderken mektubu postalamayı unutma.
- Are you going to answer Tom's letter?
- Tom'un mektubuna cevap verecek misin?
- Are they writing a letter?
- Mektup mu yazıyorlar?
- Tom looked down at the letter.
- Tom mektuba baktı.
- Tom translated the letter into French for me.
- Tom benim için mektubu Fransızcaya çevirdi.
- Tom cried as he read the letter he got from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı mektubu okurken ağladı.
- I write you a long letter because I don't have time to write you a short one.
- Sana uzun bir mektup yazıyorum çünkü kısa bir mektup yazacak vaktim yok.
- Your letter has arrived too late.
- Mektubun fazla geç geldi.
- I forgot to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unuttum.
- I wrote a long letter to her.
- Ona uzun bir mektup yazdım.
- We did not get your letter until yesterday.
- Mektubunu ancak dün alabildik.
- Please send me a letter as soon as you arrive.
- Lütfen gelir gelmez bana bir mektup gönder.
- Who wrote the letter?
- Mektubu kim yazdı?
- Here's the letter from her.
- İşte ondan gelen mektup.
- This letter bears a foreign stamp.
- Bu mektup yabancı bir damga taşıyor.
- The letter was written in the Queen's own hand.
- Mektup Kraliçe'nin kendi eliyle yazılmıştı.
- Tom got a letter from Mary.
- Tom, Mary'den bir mektup aldı.
- Tom cried as he read Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu okurken ağladı.
- This letter isn't addressed to you.
- Bu mektup size gönderilmedi.
- He mailed a letter home.
- O eve bir mektup gönderdi.
- I wrote a long letter to Tom last night.
- Dün gece Tom'a uzun bir mektup yazdım.
- Tom read the letter three times.
- Mektubu üç kez okudum.
- This is a letter from Canada.
- Bu, Kanada'dan bir mektup.
- Dan's letter was postmarked London.
- Dan'in mektubu Londra'dan damgalanmıştı.
- I do not remember seeing the letter, but perhaps I read it.
- Mektubu gördüğümü hatırlamıyorum ama belki de okumuşumdur.
- Thank you for your letter.
- Mektubunuz için teşekkür ederim.
- Tom tore up the letter.
- Tom mektubu yırttı.
- Who's this letter for?
- Bu mektup kimin için?
- To her disappointment, his letter didn't come.
- Onun mektubu gelmedi, hayal kırıklığına uğradı.
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve yakında eve dönmesini istedim.
- I have no pen to write my letter with.
- Mektup yazacak kalemim yok.
- When was the last time you received a letter from Tom?
- Tom'dan en son ne zaman mektup aldın?
- I mustn't forget to post the letter.
- Mektubu postalamayı unutmamalıyım.
- He wrote me a long letter.
- O bana uzun bir mektup yazdı.
- Who wrote that letter?
- Bu mektubu kim yazdı?
- Whose letter is this?
- Bu kimin mektubu?
- Tom quickly opened the letter.
- Tom mektubu çabucak açtı.
- Dan didn't even write a letter to Linda.
- Dan, Linda'ya bir mektup bile yazmadı.
- His letter made her angry.
- Onun mektubu onu kızdırdı.
- Tom asked Mary to read the letter.
- Tom, Mary'den mektubu okumasını istedi.
- It was careless of me to forget to answer your letter.
- Mektubuna cevap vermeyi unutmakla dikkatsizlik ettim.
- Tom wrote this letter last night.
- Tom bu mektubu dün gece yazdı.
- It was me who wrote the letter.
- Mektubu yazan bendim.
- I read your letter with great pleasure.
- Mektubunu büyük bir zevkle okudum.
- The letter was written in code.
- Mektup şifreli yazıldı.
- Will you mail this letter for me?
- Bu mektubu benim için postalar mısınız?
- He lost no time answering the letter.
- Vakit geçirmeden mektuba cevap verdi.
- Would you read my letter and correct the mistakes, if any?
- Mektubumu okuyup varsa hatalarımı düzeltir misiniz?
- She showed me a letter written in English.
- Bana İngilizce yazılmış bir mektup gösterdi.
- Tom can't have written this letter.
- Tom bu mektubu yazmış olamaz.
- This is my friend's letter.
- Bu benim arkadaşımın mektubu.
- May I read this letter?
- Bu mektubu okuyabilir miyim?
- Don't let anyone else read this letter.
- Bu mektubu kimsenin okumasına izin verme.
- Why did I accept to write this letter?
- Bu mektubu yazmayı neden kabul ettim?
- Tom translated the French letter into English for his boss.
- Tom patronu için Fransızca mektubu İngilizceye çevirdi.
- Who's that letter from?
- Bu mektup kimden?
- She addressed the letter to John.
- Mektubu John'a gönderdi.
- Tom's letter didn't say when he'd be arriving in Boston.
- Tom'un mektubu onun ne zaman Boston'a geleceğini söylemiyordu.
- I forgot to put on the stamp before I mailed the letter.
- Mektubu postalamadan önce pul yapıştırmayı unuttum.
- Tom wrote Mary a letter.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı.
- I wrote him a letter asking him to come home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve yakında eve gelmesini istedim.
- In tears, she tore up his letter and threw it away.
- Gözyaşları içinde mektubu yırtıp attı.
- Tom wrote Mary a long letter.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup yazdı.
- Remember to answer his letter.
- Onun mektubuna cevap vermeyi unutma.
- I sent this letter to my grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- I remember the letter.
- Ben mektubu hatırlıyorum.
- I had written the letter when he came.
- O geldiğinde mektubu yazmıştım.
- Tom lost no time answering the letter.
- Tom mektubu yanıtlarken hiç zaman kaybetmedi.
- She wept reading the letter.
- Mektubu okurken ağladı.
- Tom can't have written this letter himself.
- Tom bu mektubu kendi başına yazmış olamaz.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra onu bir zarfa koydu ve onu mühürledi.
- Tom translated the French letter into English for his boss.
- Tom Fransızca mektubu patronu için İngilizceye çevirdi.
- I've finished writing the letter.
- Mektubu yazmayı bitirdim.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom, Mary'ye hiç mektup yazmadı.
- He went to the post office to mail the letter.
- Mektubu göndermek için postaneye gitti.
- He angrily tore up the letter from her.
- Ondan gelen mektubu öfkeyle yırttı.
- I'm expecting a letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup bekliyorum.
- Don't forget to put a stamp on your letter.
- Mektubuna bir pul yapıştırmayı unutma.
- I'm going to have you read the letter to me, Tom.
- Bana mektubu okumanı isteyeceğim, Tom.
- He doesn't know how to write a letter in English.
- İngilizce bir mektubun nasıl yazılacağını bilmiyor.
- You have to reply to the letter.
- Mektuba cevap vermelisin.
- He got sad after reading the letter.
- Mektubu okuduktan sonra hüzünlendi.
- He still hasn't responded to my letter.
- O hâlâ mektubuma cevap vermedi.
- I have to remember to mail the letter.
- Mektubu postalamayı unutmamalıyım.
- I think it's time for me to write my mother another letter.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanı geldi.
- I have no pen to write my letter with.
- Mektubumu yazmak için hiç kalemim yok.
- Tom chuckled to himself as he read Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu okurken kendi kendine kıkırdadı.
- How do we know that Tom wrote this letter?
- Bu mektubu Tom'un yazdığını nereden biliyoruz?
- Could you send this letter to Japan?
- Bu mektubu Japonya'ya gönderebilir misiniz?
- Have you ever gotten a letter from Tom?
- Hiç Tom'dan bir mektup aldınız mı?
- Tom laughed as he read Mary's letter.
- Tom Mary'nin mektubunu okurken güldü.
- Tom forced me to send your wife that letter.
- Tom karına o mektubu göndermem için beni zorladı.
- Tom threw Mary's letter in the trash.
- Tom, Mary'nin mektubunu çöpe attı.
- Hand me the letter.
- Mektubu bana ver.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazması mümkün değil.
- Tom wrote the letter himself.
- Tom mektubu kendi yazdı.
- I want to send them a letter.
- Onlara bir mektup göndermek istiyorum.
- She wrote him a long letter, but he didn't read it.
- Ona uzun bir mektup yazdı, ama o okumadı.
- Tom handed me the letter.
- Tom mektubu bana verdi.
- I didn't answer your letter, because I was busy.
- Mektubuna cevap vermedim, çünkü meşguldüm.
- The letter is dated April 1, 1987.
- Mektup 1 Nisan, 1987 tarihli.
- He wrote a prompt answer to my letter.
- Mektubuma çabucak bir cevap yazdı.
- I have received a letter from a friend.
- Bir arkadaşımdan mektup aldım.
- This letter is not signed.
- Bu mektup imzalı değil.
- Tom can't have written this letter.
- Bu mektubu Tom yazmış olamaz.
- He was able to get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi edinebildi.
- I sent you the letter just when you called.
- Mektubu tam aradığında gönderdim.
- Does he have to write the letter today?
- Bugün mektup yazmak zorunda mı?
- The letter is written by the girl.
- Mektup kız tarafından yazılmış.
- She tore the letter into pieces.
- O, mektubu parçalara ayırdı.
- She finished reading the letter.
- O, mektubu okumayı bitirdi.
- I didn't answer your letter because I was too busy.
- Çok meşgul olduğum için mektubuna cevap vermedim.
- I got a letter from my friend.
- Arkadaşımdan bir mektup aldım.
- This letter is to the old woman.
- Bu mektup yaşlı kadına.
- Tom sent a long letter to Mary.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- Should I reply to his letter?
- Onun mektubunu cevaplamalı mıyım?
- She brought me a letter to translate.
- Çevirmem için bana bir mektup getirdi.
- Tom tore the letter to pieces.
- Tom mektubu paramparça etti.
- This letter has to be sent right away.
- Bu mektup hemen gönderilmeli.
- He sent me a letter of appreciation.
- O bana bir teşekkür mektubu gönderdi.
- The letter was written by hand.
- Mektup elle yazılmıştı.
- When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.
- Mektubunu görünce biraz tedirgin oldu.
- I read Tom's letter to Mary.
- Tom'un mektubunu Mary'ye okudum.
- The letter was written to her.
- Mektup ona yazılmıştı.
- It took me three hours to write the letter.
- Mektubu yazmak üç saatimi aldı.
- We received an acknowledgement of our letter.
- Mektubumuzun alındığı bildirimini aldık.
- Tom sent Mary a long letter.
- Tom Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- He sent me a letter saying that he could not see me.
- Beni göremeyeceğini söyleyen bir mektup gönderdi.
- To whom did you write the letter?
- Mektubu kime yazdın?
- He's writing a long letter.
- O uzun bir mektup yazıyor.
- He sent the letter back unopened.
- Açmadan mektubu geri gönderdi.
- He read the letter again and again.
- Mektubu tekrar tekrar okudu.
- Did you get their letter?
- Mektuplarını aldın mı?
- Here's the letter Tom sent me.
- İşte Tom'un bana gönderdiği mektup.
- I remember posting the letter yesterday.
- Mektubu dün gönderdiğimi hatırlıyorum.
- I don't know who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığını bilmiyorum.
- Is Jimmy writing a letter?
- Jimmy bir mektup mu yazıyor?
- This is a letter in Ryo's handwriting.
- Bu Ryo'nun el yazısıyla yazılmış bir mektup.
- Sami opened the letter.
- Sami mektubu açtı.
- My friend sent me a letter to find out how I was.
- Arkadaşım nasıl olduğumu öğrenmek için bana bir mektup gönderdi.
- Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
- Fred wrote his mother a long letter.
- Fred annesine uzun bir mektup yazdı.
- Did you get their letter?
- Onların mektubunu aldın mı?
- The letter will arrive tomorrow.
- Mektup yarın gelecek.
- I know how to write a letter in English.
- İngilizce bir mektubun nasıl yazılacağını biliyorum.
- You will give me this letter.
- Sen bana bu mektubu vereceksin.
- Jim wrote the letter for Betty.
- Jim, mektubu Betty'ye yazdı.
- I didn't feel uneasy when I read the letter.
- Mektubu okurken huzursuz hissetmedim.
- You should have replied to his letter.
- Mektubuna cevap vermeliydin.
- So friendly was his letter that she was deeply moved and began to cry.
- Mektup o kadar dostçaydı ki, kadın derinden etkilendi ve ağlamaya başladı.
- Tom asked Mary to read the letter to him.
- Tom, Mary'den mektubu kendisine okumasını istedi.
- The letter was written by Tom.
- Mektup Tom tarafından yazılmış.
- Tom sent Mary a letter.
- Tom, Mary'e bir mektup gönderdi.
- Tom responded very quickly to my letter.
- Tom mektubuma çok hızlı bir şekilde yanıt verdi.
- He writes an English letter.
- İngilizce bir mektup yazıyor.
- How long did it take you to write the letter?
- Mektubu yazmak ne kadar zamanını aldı?
- I just got a letter from my girl.
- Kız arkadaşımdan bir mektup aldım.
- Burn this letter after you finish reading it.
- Onu okumayı bitirdikten sonra bu mektubu yak.
- I received your letter the day before yesterday.
- Önceki gün mektubunu aldım.
- Tom threw Mary's letter into the fire.
- Tom, Mary'nin mektubunu ateşe attı.
- I suggest that you should write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneririm.
- I want to deal with this letter before I do anything else.
- Ben başka bir şey yapmadan önce bu mektupla uğraşmak istiyorum.
- Tom read the letter aloud.
- Tom mektubu yüksek sesle okudu.
- Tom translated a letter from French to English for his boss.
- Tom patronu için bir mektubu Fransızcadan İngilizceye çevirdi.
- I found an envelope for my letter.
- Mektubum için bir zarf buldum.
- Don't let anyone else read this letter.
- Bu mektubu başkasının okumasına izin verme.
- I'll mail this letter for you.
- Bu mektubu sizin için postalayacağım.
- I'm writing this letter to him.
- Bu mektubu ona yazıyorum.
- It is still a mystery who wrote the letter.
- Mektubu kimin yazdığı hâlâ bir muamma.
- Tom came running with a letter from Judy.
- Tom, Judy'den bir mektupla koşarak geldi.
- Whose letter is in this envelope?
- Bu zarftaki kimin mektubu?
- Here's a letter to you from Tom.
- İşte Tom'dan size bir mektup.
- Please remember to post this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- He had his secretary type letter.
- Sekreterine mektup yazdırdı.
- I was expecting a letter from her.
- Ondan bir mektup bekliyordum.
- He failed to answer the letter.
- O mektubu cevaplayamadı.
- Please don't forget to post the letter.
- Lütfen mektubu postalamayı unutmayın.
- We didn't get your letter until yesterday.
- Mektubunu düne kadar almadık.
- We did not get your letter until yesterday.
- Mektubunuzu düne kadar almadık.
- Tom didn't even write one letter to Mary while he was away.
- Tom uzaktayken Mary'ye bir mektup bile yazmadı.
- Don't put off answering the letter.
- Mektuba cevap vermeyi erteleme.
- I want you to bring Tom a letter.
- Tom'a bir mektup getirmeni istiyorum.
- I found your letter in the mailbox.
- Mektubunu posta kutusunda buldum.
- Santa replied to Mary's letter.
- Santa Mary'nin mektubuna cevap verdi.
- Tom wrote the letter for Mary.
- Tom mektubu Mary için yazdı.
- Tom read the letter.
- Tom mektubu okudu.
- She had no sooner read his letter than she tore it up.
- O, mektubu okur okumaz onu yırttı.
- I'm going to have you read the letter to me.
- Mektubu sana okutturacağım.
- Sorry I haven't replied to your letter earlier.
- Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
- When you have finished reading this letter, burn it.
- Bu mektubu okumayı bitirdiğinde yak.
- I must remember to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı hatırlamalıyım.
- Mary showed me the letter.
- Mary bana mektubu gösterdi.
- Your letter made me happy.
- Mektubun beni mutlu etti.
- He wrote a prompt answer to my letter.
- Mektubuma hemen bir cevap yazdı.
- Mary showed the letter to me.
- Mary mektubu bana gösterdi.
- Tom read the letter slowly.
- Tom mektubu yavaşça okudu.
- My letter went unheeded.
- Mektubum dikkate alınmadı.
- He wrote one letter.
- O bir mektup yazdı.
- Tom saved every letter Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- I got your letter.
- Mektubunu aldım.
- She wouldn't allow me to read the letter.
- Mektubu okumama izin vermedi.
- What's the date on the letter?
- Mektuptaki tarih nedir?
- Tom read the letter a third time.
- Tom mektubu üçüncü kez okudu.
- This letter bears no signature.
- Bu mektup imza taşımıyor.
- She finished reading the letter.
- Mektubu okumayı bitirdi.
- Does Tom have to write the letter today?
- Tom, mektubu bugün yazmak zorunda mı?
- After she had read the letter, she tore it to pieces.
- Mektubu okuduktan sonra yırtıp parçalara ayırdı.
- Please don't forget to post this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- I suggest that you should write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- As soon as I have written the letter I will rush to the post office.
- Mektubu yazar yazmaz postaneye koşacağım.
- I hope this letter interests you and look forward to your reply.
- Bu mektubun ilginizi çekeceğini umuyor ve cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
- I had my secretary type the letter.
- Sekreterime mektubu yazdırdım.
- I'm going to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- He didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
- Tom got a letter from Santa Claus.
- Tom Noel Baba'dan bir mektup aldı.
- Tom wrote the letter to Mary before he went to school.
- Tom okula gitmeden önce Mary'ye mektup yazdı.
- Is there a letter for me?
- Benim için mektup var mı?
- I plan to write Judy a letter.
- Judy'ye bir mektup yazmayı planlıyorum.
- My brother probably wrote this letter.
- Bu mektubu muhtemelen erkek kardeşim yazdı.
- I wonder who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığını merak ediyorum.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya vardığımda ona bir mektup yazdım.
- Tom hasn't answered my letter yet.
- Tom henüz mektubuma cevap vermedi.
- Here's a letter from him.
- İşte ondan bir mektup.
- What am I gonna do with his letter?
- Onun mektubunu ne yapacağım?
- This was a long letter.
- Bu uzun bir mektuptu.
- The letter is for me.
- Mektup benim için.
- I also wrote Tom a letter.
- Tom'a da bir mektup yazdım.
- He went to New York as soon as he got the letter.
- Mektubu alır almaz New York'a gitti.
- Don't forget to reply to his letter.
- Onun mektubunu cevaplamayı unutma.
- I want to send her a letter.
- Ona bir mektup göndermek istiyorum.
- Tom didn't read the letter.
- Tom mektubu okumadı.
- She brought me a letter to translate.
- Bana çevirmem için bir mektup getirdi.
- I remember mailing your letter yesterday.
- Dün mektubunu postaladığımı hatırlıyorum.
- I had him write the letter for me.
- Mektubu benim için ona yazdırdım.
- The letter will arrive in a week or so.
- Mektup bir hafta içinde elime ulaşacak.
- I am reading this letter.
- Bu mektubu okuyorum.
- The true secret of writing a good letter is to write as if you were talking.
- İyi bir mektup yazmanın gerçek sırrı, konuşuyormuş gibi yazmaktır.
- That letter is addressed to you.
- Bu mektup size gönderilmiş.
- Didn't you get my letter?
- Mektubumu almadın mı?
- I gathered from this letter that he was angry.
- Bu mektuptan kızgın olduğunu anladım.
- Would you please send this letter by airmail?
- Lütfen bu mektubu havayolu ile gönderir misiniz?
- Please don't forget to write the letter.
- Lütfen mektubu yazmayı unutma.
- I have to remember to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutmamam gerekiyor.
- Tom answered Mary's letter right away.
- Tom hemen Mary'nin mektubunu yanıtladı.
- She may have been surprised when she received my letter.
- Mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- I was reading a letter when he entered.
- O içeri girdiğinde bir mektup okuyordum.
- I think your letter is under that book.
- Galiba mektubun şu kitabın altında.
- Did you get his letter?
- Onun mektubunu aldın mı?
- Send us a letter.
- Bize bir mektup gönder.
- I got a letter from a friend.
- Bir arkadaşımdan mektup aldım.
- I'm looking forward to your letter.
- Mektubunu dört gözle bekliyorum.
- There is a letter for you.
- Sana bir mektup var.
- This letter is for you.
- Bu mektup sana.
- An old acquaintance sent me a letter.
- Eski bir tanıdık bana mektup gönderdi.
- I have to answer his letter.
- Mektubuna cevap vermeliyim.
- When did you finish writing the letter?
- Mektubu yazmayı ne zaman bitirdin?
- She cried as she read the letter.
- O, mektubu okurken ağladı.
- My aunt wrote me a letter last week.
- Teyzem geçen hafta bana bir mektup yazdı.
- Don't let anybody else read this letter.
- Bu mektubu kimsenin okumasına izin verme.
- Don't bother to answer this letter.
- Bu mektubu cevaplamak için zahmet etmeyin.
- He tried to concentrate on the letter.
- Mektuba konsantre olmaya çalıştı.
- He's writing a long letter.
- Uzun bir mektup yazıyor.
- I just got a letter from Brazil.
- Brezilya'dan bir mektup aldım.
- If I had known his address, I would have written him a letter.
- Adresini bilseydim ona bir mektup yazardım.
- I promised that I would send him a letter.
- Ben ona bir mektup göndereceğime söz verdim.
- You don't need to answer that letter.
- O mektuba cevap vermenize gerek yok.
- I read your letter yesterday.
- Mektubunu dün okudum.
- He sent me an affectionate letter.
- Bana sevgi dolu bir mektup gönderdi.
- I wrote a long letter to Tom.
- Tom'a uzun bir mektup yazdım.
- Tom chuckled to himself as he read Mary's letter.
- Tom Mary'nin mektubunu okurken kendi kendine kıkırdadı.
- Tom threw Mary's letter in the trash.
- Tom Mary'nin mektubunu çöpe attı.
- Santa replied to Mary's letter.
- Noel Baba Mary'nin mektubuna cevap verdi.
- She had no sooner read his letter than she tore it up.
- Mektubu okur okumaz yırtıp attı.
- I received his letter unexpectedly.
- Beklenmedik bir anda mektubunu aldım.
- You should receive the letter by next Monday.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar mektubu almalısın.
- My letter made Susie angry.
- Mektubum Susie'yi kızdırdı.
- I addressed the letter to my aunt.
- Mektubu teyzeme gönderdim.
- I think it's time to write one more letter to my mother.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmanın zamanı geldi.
- When he got the letter, he burned it without reading it.
- Mektubu aldığında okumadan yaktı.
- Does Tom have to write the letter today?
- Tom bugün mektup yazmak zorunda mı?
- Whose letter is this?
- Kimin mektubu bu?
- You must reply to that letter.
- O mektuba cevap vermelisiniz.
- I just got a letter from my girl.
- Az önce kız arkadaşımdan bir mektup aldım.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom hiç Mary'ye mektup yazmadı.
- It is uncertain if the letter ever came or not.
- Mektubun şimdiye kadar gelip gelmediği belli değil.
- I had never received such an abusive letter before.
- Daha önce böyle küfürlü bir mektup almadım.
- I'll give him the letter.
- Mektubu ona vereceğim.
- He had his secretary translate the letter to English.
- O, sekreterine mektubu İngilizceye çevirtti.
- I'm not the one who wrote this letter.
- Bu mektubu yazan kişi ben değilim.
- I didn't even get one letter from her.
- Ondan bir mektup bile almadım.
- Please tell me about your town in your next letter.
- Lütfen bir sonraki mektubunuzda bana şehrinizden bahsedin.
- I almost forgot to mail the letter.
- Neredeyse mektubu postalamayı unutuyordum.
- I was anxious to read your letter from Paris.
- Paris'ten gelen mektubunu okumak için can atıyordum.
- As far as I know, your letter is under that book.
- Bildiğim kadarıyla mektubunuz o kitabın altında.
- I wrote her a letter every day.
- Ona her gün mektup yazdım.
- The contents of the letter were secret.
- Mektubun içeriği gizliydi.
- Write back to me as soon as you get this letter.
- Bu mektubu alır almaz bana geri yaz.
- An uninterpreted dream is like an unopened letter.
- Yorumlanmamış bir rüya açılmamış bir mektup gibidir.
- I read your letter.
- Mektubunu okudum.
- I received your letter.
- Mektubunu aldım.
- She didn't send me any letter.
- Bana hiç mektup göndermedi.
- I'll mail this letter today.
- Bugün bu mektubu postalayacağım.
- Tom wrote this letter last night.
- Tom dün gece bu mektubu yazdı.
- Has he written the letter yet?
- Mektubu yazdı mı?
- Have you ever gotten a letter from another country?
- Başka bir ülkeden hiç bir mektup aldın mı?
- I didn't even get one letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup bile almadım.
- Tom's letter didn't say when he'd be arriving in Boston.
- Tom'un mektubunda Boston'a ne zaman varacağı yazmıyordu.
- This letter is for you.
- Bu mektup senin için.
- We have looked through your letter carefully.
- Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.
- We could write Tom a letter.
- Tom'a mektup yazabiliriz.
- We have looked through your letter carefully.
- Mektubunuzu dikkatle inceledik.
- I didn't receive even one letter from her.
- Ondan bir mektup bile almadım.
- I can write you a letter.
- Sana bir mektup yazabilirim.
- I intend to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmaya niyetliyim.
- He handed me the letter and left.
- Bana mektubu verdi ve ayrıldı.
- You had better write the letter at once.
- Mektubu bir an önce yazsan iyi olur.
- He had his secretary type letter.
- Mektubu sekreterine yazdırdı.
- I want this letter registered.
- Ben bu mektubu taahhütlü istiyorum.
- He showed her the letter from her father.
- Ona babasından gelen mektubu gösterdi.
- This is a letter from my old teacher.
- Bu eski öğretmenimden gelen bir mektup.
- Maybe I should write Tom a letter.
- Belki Tom'a bir mektup yazmalıyım.
- What is this letter?
- Bu mektup nedir?
- My brother must've written this letter.
- Bu mektubu erkek kardeşim yazmış olmalı.
- Tom translated the letter from French into German.
- Tom mektubu Fransızca'dan Almanca'ya çevirdi.
- Tom wrote Mary a letter and thanked her for her help.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı ve ona yardımı için teşekkür etti.
- I haven't had a reply to my letter.
- Mektubuma yanıt alamadım.
- We could write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazabiliriz.
- How long did it take you to write the letter?
- Mektubu yazman ne kadar sürdü?
- Remember to post the letter.
- Mektubu postalamayı unutma.
- Tom showed Mary's letter to me.
- Tom bana Mary'nin mektubunu gösterdi.
- Tom and Mary showed me the letter that they received from John.
- Tom ve Mary bana John'dan aldıkları mektubu gösterdiler.
- He had no sooner got the letter than tore it in two.
- O, mektubu alır almaz onu ikiye yırttı.
- Don't forget to answer his letter.
- Onun mektubuna cevap vermeyi unutma.
- I wrote Mary a letter.
- Mary'ye bir mektup yazdım.
- Tom and Mary showed me the letter that they received from John.
- Tom ve Mary bana John'dan aldıkları mektubu gösterdi.
- Your letter reached me only today, having been delayed by the heavy snow.
- Yoğun kar yüzünden geciktiği için mektubunuz bana ancak bugün ulaştı.
- I'll write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- I remember the letter.
- Mektubu hatırlıyorum.
- He searched all day for the letter.
- Bütün gün mektubu aradı.
- This letter bears no signature.
- Bu mektupta imza bulunmuyor.
- I'm looking forward to your letter.
- Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.
- I still have the first letter you ever sent me.
- Bana gönderdiğin ilk mektup hala bende.
- Tom grabbed the letter out of Mary's hand.
- Tom mektubu Mary'nin elinden kaptı.
- She cried as she read the letter.
- Mektubu okurken ağladı.
- Tom read Mary's letter over and over again.
- Tom Mary'nin mektubunu tekrar tekrar okudu.
- Be sure to mail this letter.
- Bu mektubu mutlaka postala.
- I received his letter unexpectedly.
- Beklenmedik bir şekilde onun mektubunu aldım.
- She addressed the letter to John.
- O, mektubu John'a gönderdi.
- I forgot to mail that letter you wanted me to mail.
- Göndermemi istediğin mektubu göndermeyi unuttum.
- He showed her the letter from his father.
- Ona babasından gelen mektubu gösterdi.
- Did you mail the letter yesterday or today?
- Mektubu dün mü postaladın yoksa bugün mü?
- Tom showed me the letter.
- Tom bana mektubu gösterdi.
- She translated the letter from Japanese into French.
- O, mektubu Japoncadan Fransızcaya çevirdi.
- I'm going to mail this letter.
- Ben bu mektubu postalayacağım.
- I sent you a letter.
- Sana bir mektup gönderdim.
- I would have written a longer letter if I'd had more time.
- Daha fazla zamanım olsaydı, daha uzun bir mektup yazardım.
- There's a letter on the table addressed to you.
- Masanın üzerinde sana yazılmış bir mektup var.
- She didn't reply to my letter.
- Mektubuma cevap vermedi.
- Tom cried as he read Mary's letter.
- Tom Mary'nin mektubunu okurken ağladı.
- You need not answer the letter.
- Mektuba cevap vermenize gerek yok.
- Tom got a letter from Santa Claus.
- Tom, Noel Baba'dan bir mektup aldı.
- The fact is that she didn't even read the letter.
- Gerçek şu ki, mektubu okumadı bile.
- I have received your letter and read it with delight.
- Senin mektubunu aldım ve onu zevkle okudum.
- She wept reading the letter.
- O mektubu okurken ağladı.
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve ona eve erken dönmesini rica ettim.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
- Tom got a letter from Mary today.
- Tom bugün Mary'den bir mektup aldı.
- I can't make any sense of this letter.
- Bu mektuptan hiçbir anlam çıkaramıyorum.
- He opens the letter.
- Mektubu açıyor.
- Tom put a stamp on the letter.
- Tom mektuba damga vurdu.
- Tom got a letter from Mary.
- Tom Mary'den bir mektup aldı.
- Tom read the letter to Mary.
- Tom mektubu Mary'ye okudu.
- I learned the truth from the letter.
- Mektuptan gerçeği öğrendim.
- If I had known her address, I would have written her a letter.
- Eğer onun adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- I never for a moment imagined that you would show my letter to Tom.
- Mektubumu Tom'a göstereceğini bir an bile düşünmemiştim.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom Mary'ye üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- It's an answer to her letter.
- Bu, onun mektubuna bir cevap.
- Would you be so kind as to post my letter?
- Mektubumu postalar mısın?
- Tom sent Mary's letter back unopened.
- Tom Mary'nin mektubunu açılmamış olarak geri gönderdi.
- I wrote that letter three weeks ago.
- O mektubu üç hafta önce yazdım.
- I'm waiting for your letter.
- Senin mektubunu bekliyorum.
- He read the letter with tears running down his cheeks.
- O, yanaklarından aşağıya doğru akan gözyaşlarıyla mektubu okudu.
- This is an important letter.
- Bu, önemli bir mektuptur.
- Tom ripped up the letter.
- Tom mektubu yırtıp atmış.
- Was this letter written by Ken?
- Bu mektup Ken tarafından mı yazıldı?
- Jim wrote the letter for Betty.
- Jim, mektubu Betty için yazdı.
- I did not reply to your letter as I was too busy.
- Çok meşgul olduğum için mektubunuza cevap vermedim.
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değildir.
- This is a letter from Canada.
- Bu Kanada'dan bir mektup.
- Tom angrily tore up Mary's letter.
- Tom öfkeyle Mary'nin mektubunu yırttı.
- Tom asked Mary if he could read her mother's letter.
- Tom Mary'ye annesinin mektubunu okuyup okuyamayacağını sordu.
- The true secret of writing a good letter is to write as if you were talking.
- İyi bir mektup yazmanın gerçek sırrı, sanki konuşuyormuşsun gibi yazmaktır.
- It wasn't easy for me to write this letter in French.
- Bu mektubu Fransızca yazmak benim için kolay olmadı.
- I just got a letter from someone I knew a long time ago.
- Ben sadece uzun süre önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
- Tom tore up the letter from Mary.
- Tom, Mary'den gelen mektubu yırtıp attı.
- Did you read the letter I sent you?
- Sana gönderdiğim mektubu okudun mu?
- Are you the person who wrote this letter?
- Bu mektubu yazan kişi siz misiniz?
- Did you ever show Tom that letter?
- Hiç o mektubu Tom'a gösterdin mi?
- I'll try to write you a letter.
- Sana bir mektup yazmaya çalışacağım.
- I sent this letter to my grandfather.
- Ben bu mektubu dedeme gönderdim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Mektubu yazmayı bitirince, seni tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- Nancy, here's a letter for you.
- Nancy, sana bir mektup var.
- Does this letter have to be written in English?
- Bu mektup İngilizce yazılmak zorunda mı?
- Whose letter is in this envelope?
- Bu zarfta kimin mektubu var?
- Tom left for Boston as soon as he got Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu alır almaz Boston'a gitti.
- Give her this letter when she comes.
- Geldiğinde bu mektubu ona ver.
- As soon as she read the letter, she began to cry.
- Mektubu okur okumaz ağlamaya başladı.
- I'll write Tom a letter as soon as I get home.
- Eve gider gitmez Tom'a bir mektup yazacağım.
- Post this letter for me!
- Bu mektubu benim için postala!
- Would you mind sending this letter for me?
- Bu mektubu benim için gönderir misiniz?
- I wonder if I should answer his letter.
- Acaba mektubuna cevap versem mi?
- I remember posting the letter yesterday.
- Dün mektubu postaladığımı hatırlıyorum.
- We did not get your letter until yesterday.
- Mektubunu düne kadar almamıştık.
- I'd like you to translate this letter into French.
- Bu mektubu Fransızcaya çevirmeni istiyorum.
- Tom stared at the envelope in Mary's hand, wondering who the letter was from.
- Tom, Mary'nin elindeki zarfa baktı ve mektubun kimden geldiğini merak etti.
- She sent the letter by airmail.
- Mektubu havayoluyla göndermiş.
- He could get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi edinebilirdi.
- The letter returned.
- Mektup geri geldi.
- Tom suggested that I write Mary a letter.
- Tom, Mary'ye bir mektup yazmamı önerdi.
- Did you receive the letter?
- Mektubu aldınız mı?
- Please mail this letter.
- Lütfen bu mektubu postala.
- I received your letter yesterday.
- Mektubunu dün aldım.
- The letter will arrive in a week or so.
- Mektup bir hafta civarında varacak.
- She gave no answer to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
- Answer my letter or I will not write to you anymore.
- Mektubumu yanıtla yoksa artık sana yazmayacağım.
- I wrote her a letter.
- Ona bir mektup yazdım.
- I only got your letter yesterday.
- Mektubunu daha dün aldım.
- Have you ever gotten a letter from another country?
- Hiç başka bir ülkeden mektup aldın mı?
- I put off answering the letter for a week.
- Mektubu yanıtlamayı bir hafta erteledim.
- Please remember to mail the letter on your way home.
- Lütfen eve giderken mektubu postalamayı unutma.
- She answered my letter right away.
- O, mektubuma hemen cevap verdi.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Çocuğa yazılan mektupta ilginç bir hikâye vardı.
- Tom carefully removed the letter from the envelope.
- Tom mektubu dikkatle zarftan çıkardı.
- This letter's for me.
- Bu mektup benim için.
- This letter says he is going to marry Grace next month.
- Bu mektupta gelecek ay Grace'le evleneceği yazıyor.
- There's a letter on the table addressed to you.
- Masada size gönderilmiş bir mektup var.
- The boy doesn't see the letter.
- Çocuk, mektubu görmüyor.
- We need to remember to mail this letter tomorrow.
- Yarın bu mektubu postalamayı unutmamalıyız.
- Tom responded very quickly to my letter.
- Tom mektubuma çok çabuk cevap verdi.
- I got a letter from her today.
- Bugün ondan bir mektup aldım.
- Thank you for your kind letter.
- Nazik mektubunuz için teşekkür ederiz.
- Don't forget to send that letter.
- O mektubu göndermeyi unutma.
- The letter was written to her.
- Mektup ona yazılmış.
- Please remember to post this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutmayın.
- Santa didn't reply to Tom's letter.
- Noel Baba Tom'un mektubuna cevap vermedi.
- The concern is whether he'll read the letter or not.
- Mesele onun mektubu okuyup okumayacağı.
- I'll mail this letter today.
- Bu mektubu bugün postalayacağım.
- We could write her a letter.
- Ona bir mektup yazabiliriz.
- She quickly opened the letter.
- Mektubu hemen açtı.
- This letter contains sensitive information that may offend some people.
- Bu mektup bazı insanları rahatsız edebilecek hassas bilgiler içeriyor.
- Tom tore Mary's letter in half.
- Tom Mary'nin mektubunu ikiye böldü.
- I found her letter in the mailbox.
- Onun mektubunu posta kutusunda buldum.
- You must respond at once to the letter.
- Mektuba derhal bir cevap yazmalısın.
- Don't forget to reply to her letter.
- Onun mektubunu cevaplamayı unutma.
- The meaning of this letter is unclear.
- Bu mektubun anlamı belirsizdir.
- Tom asked Mary to read him the letter she had gotten from John.
- Tom Mary'nin John'dan aldığı mektubu ona okumasını istedi.
- I just got a letter from someone I knew a long time ago.
- Uzun zaman önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
- The question is whether he'll read the letter or not.
- Asıl soru, mektubu okuyup okumayacağı.
- How long will it take for the letter to arrive?
- Mektubun ulaşması ne kadar sürer?
- He wrote one letter.
- Bir mektup yazdı.
- I got a letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup aldım.
- Tom got Mary to translate the letter into French.
- Tom, Mary'ye mektubu Fransızcaya tercüme ettirdi.
- As soon as I have written the letter I will rush to the post office.
- Mektubu yazar yazmaz hemen postaneye gideceğim.
- I didn't even receive one letter from her.
- Ondan bir mektup bile almadım.
- Please remember to mail my letter.
- Lütfen mektubumu postalamayı unutma.
- I have just received your letter of the ninth.
- Son mektubunuzu yeni aldım.
- Tom translated the letter into French for me.
- Tom mektubu benim için Fransızcaya çevirdi.
- Could you type this letter for me?
- Bu mektubu benim için yazar mısın?
- I don't have the letter on me now.
- Mektup şimdi yanımda değil.
- Tom tossed the letter away.
- Tom mektubu başından attı.
- I haven't replied Tom's letter yet.
- Tom'un mektubuna henüz cevap vermedim.
- Tom was the one who actually wrote the letter.
- Mektubu yazan aslında Tom'du.
- He opened the drawer, and took out a letter.
- Çekmeceyi açtı ve bir mektup çıkardı.
- I feel like sending Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndermek istiyorum.
- What is this letter?
- Bu mektup ne?
- Please don't forget to mail this letter.
- Lütfen bu mektubu postalamayı unutmayın.
- He delayed answering the letter.
- O mektuba cevap vermeyi erteledi.
- As soon as he was left alone, he opened the letter.
- Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.
- Mail this letter.
- Bu mektubu postalayın.
- John sent me a letter written in German.
- John bana Almanca yazılmış bir mektup gönderdi.
- She ripped the letter to shreds.
- Mektubu paramparça etti.
- Tom sent a long letter to Mary.
- Tom Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- We could write them a letter.
- Onlara bir mektup yazabiliriz.
- She quickly opened the letter.
- O, çabucak mektubu açtı.
- I told Tom I'd send him a letter.
- Tom'a ona bir mektup göndereceğimi söyledim.
- She tore the letter to pieces.
- O, mektubu parçaladı.
- Karima hasn't read the letter yet.
- Karima henüz mektubu okumadı.
- I remember mailing the letter.
- Mektubu postaladığımı hatırlıyorum.
- Tom felt that it would be a waste of time to translate the letter for Mary.
- Tom Mary için mektubu tercüme etmenin zaman kaybı olacağını anladı.
- He hasn't answered my letter yet.
- O, mektubuma henüz cevap vermedi.
- Is there a letter for me?
- Benim için bir mektup var mı?
- She gave no answer to my letter.
- Mektubuma hiç yanıt vermedi.
- Dan's letter was postmarked London.
- Dan'in mektubunun posta damgası Londra'ydı.
- I didn't tell you what he wrote in that letter.
- O mektupta ne yazdığını sana söylemedim.
- Are you writing a letter now?
- Şimdi mektup mu yazıyorsun?
- Upon returning home, he found a letter in the mailbox.
- Eve döndüğünde posta kutusunda bir mektup buldu.
- This is my friend's letter.
- Bu arkadaşımın mektubu.
- Tom saved every letter that Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği her mektubu saklamış.
- They forced him to sign the letter.
- Mektubu imzalaması için onu zorladılar.
- This is a letter in Ryo's handwriting.
- Bu Ryo'nun el yazısı ile bir mektup.
- You should have replied to his letter.
- Onun mektubuna cevap vermeliydin.
- Your letter reached me only today, having been delayed by the heavy snow.
- Yoğun kar yüzünden geciktiği için, mektubun bana ancak bugün ulaştı.
- We didn't get your letter until yesterday.
- Düne kadar mektubunuzu almadık.
- I denied I was the one who wrote that letter.
- O mektubu yazanın ben olduğumu inkar ettim.
- Please mail this letter for me at once.
- Lütfen bu mektubu benim için hemen postalayın.
- Please mail this letter the next time you go to the post office.
- Lütfen bir dahaki sefere postaneye gittiğinizde bu mektubu postalayın.
- I didn't write this letter.
- Bu mektubu ben yazmadım.
- You didn't tell them what she wrote in that letter.
- Mektupta ne yazdığını onlara söylemedin.
- He hasn't written the letter yet.
- Mektubu henüz yazmadı.
- I just received your letter.
- Mektubunu az önce aldım.
- Please send me a letter.
- Lütfen bana bir mektup gönder.
- Who should I address the letter to?
- Mektubu kime göndermeliyim?
- I am writing this letter to my wife.
- Bu mektubu karıma yazıyorum.
- Don't forget to mail this letter on your way to school.
- Okula giderken bu mektubu postalamayı unutma.
- I got a letter from an old friend yesterday.
- Dün eski bir arkadaşımdan mektup aldım.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan babam geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- Answer my letter or I will not write to you anymore.
- Mektubuma cevap ver yoksa artık sana yazmam.
- He'll answer your letter soon.
- Yakında mektubuna cevap verecek.
- Please wait until I have finished writing this letter.
- Lütfen ben bu mektubu yazmayı bitirene kadar bekle.
- He handed the letter to the secretary.
- Mektubu sekretere teslim etti.
- He didn't reply to my letter.
- Mektubuma cevap vermedi.
- She didn't reply to my letter.
- Mektubuma yanıt vermedi.
- Tom hasn't sent the letter yet.
- Tom henüz mektubu göndermedi.
- Please forgive me for not answering your letter.
- Mektubunuza cevap veremediğim için lütfen beni affedin.
- I was the first to read the letter.
- Mektubu ilk okuyan bendim.
- I'll write you a letter.
- Sana mektup yazacağım.
- He lost no time answering the letter.
- Mektubu cevaplamak için hiç vakit kaybetmedi.
- This is the letter written by Mr Brown.
- Bu, Bay Brown tarafından yazılan mektup.
- Naoko wrote this letter last night.
- Naoko bu mektubu dün gece yazdı.
- You must send the answer to the letter right away.
- Mektubun cevabını hemen göndermelisiniz.
- Having been written in a hurry, this letter has many mistakes in it.
- Aceleyle yazıldığından dolayı, bu mektubun içinde çok hatası var.
- Tom suggested that I not send the letter I'd written.
- Tom yazdığım mektubu göndermememi önerdi.
- From the second letter of Saint Paul.
- Aziz Paul'un ikinci mektubundan.
- Tom sent the letter to the wrong address.
- Tom mektubu yanlış adrese göndermiş.
- Would you help me post this letter?
- Bana bu mektubu postalamamda yardım eder misin?
- Tom wrote something on the back of the letter.
- Tom mektubun arkasına bir şeyler yazdı.
- Tom smiled as he read Mary's letter.
- Tom Mary'nin mektubunu okurken gülümsedi.
- Don't bother to answer this letter.
- Bu mektuba cevap vermeye zahmet etmeyin.
- Add a few words before I seal the letter.
- Mektubu mühürlemeden önce birkaç kelime ekle.
- He read the letter slowly.
- Mektubu yavaşça okudu.
- I want this letter opened now.
- Bu mektubun hemen açılmasını istiyorum.
- When did you translate this letter?
- Bu mektubu ne zaman çevirdin?
- She hid the letter carefully so that no one should see it.
- Hiç kimse onu görmesin diye mektubu dikkatle sakladı.
- Tom sent Mary's letter back unopened.
- Tom, Mary'nin mektubunu açmadan geri gönderdi.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir hikâye vardı.
- When did you translate this letter?
- Bu mektubu ne zaman tercüme ettiniz?
- She read the letter over and over again.
- Mektubu defalarca okudu.
- He's writing his mother a letter.
- O, annesine bir mektup yazıyor.
- She wrote him a long letter, but she didn't mail it.
- Ona uzun bir mektup yazdı ama postalamadı.
- Please remind me to post the letter.
- Lütfen mektubu postalamamı hatırlatın.
- Tom tore the letter to pieces.
- Tom mektubu parçalara ayırdı.
- The meaning of this letter is unclear.
- Bu mektubun anlamı belirsiz.
- Didn't you write him a letter?
- Ona mektup yazmadın mı?
- He read the letter slowly.
- O, mektubu yavaşça okudu.
- I translated Tom's letter into French.
- Tom'un mektubunu Fransızcaya çevirdim.
- I even wrote a letter to her.
- Ona bir mektup bile yazdım.
- Once he had written the letter, he sent it.
- Mektubu yazdıktan sonra gönderdi.
- I just sent Tom a letter.
- Tom'a bir mektup gönderdim.
- He wrote me a letter.
- Bana bir mektup yazdı.
- She showed him the letter from his father.
- Ona babasından gelen mektubu gösterdi.
- We need to remember to mail this letter tomorrow.
- Bu mektubu yarın postalamayı unutmamalıyız.
- Would you help me post this letter?
- Bu mektubu postalamama yardım eder misin?
- By the way, I loved the letter.
- Bu arada, ben mektubu sevdim.
- I must put this letter into French by tomorrow.
- Bu mektubu yarına kadar Fransızcaya çevirmeliyim.
- She tore up the letter.
- Mektubu yırtıp atmış.
- Tom didn't read Mary's letter.
- Tom, Mary'nin mektubunu okumadı.
- Don't forget to mail this letter.
- Bu mektubu postalamayı unutma.
- It is a very strange letter.
- Çok tuhaf bir mektup.
- Here's a letter for you.
- İşte sizin için bir mektup.
- Read the letter in front of everyone.
- Mektubu herkesin önünde oku.
- Remember to answer his letter.
- Mektubuna cevap vermeyi unutma.
- The letter Tom received said that he should return home as soon as possible.
- Tom'un aldığı mektupta bir an önce eve dönmesi gerektiği yazıyordu.
- When you finish reading this letter, burn it.
- Bu mektubu okumayı bitirdiğinde, yak.
- I am writing you a lengthy letter because I did not have time to write a short one.
- Size uzun bir mektup yazıyorum çünkü kısa bir mektup yazacak zamanım yoktu.
- I'd like to send a registered letter.
- Taahhütlü bir mektup göndermek istiyorum.
- My grandmother posted the letter this morning.
- Büyükannem mektubu bu sabah gönderdi.
- Please remember to mail the letter.
- Lütfen, mektubu postalamayı unutma.
- He could get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi alabilir.
- Maria wrote me a letter.
- Maria bana bir mektup yazdı.
- This letter is to the old woman.
- Bu mektup yaşlı bayanadır.
- The letter was written in code.
- Mektup şifreli yazılmış.
- He hasn't written them a letter in a long time.
- Uzun zamandır onlara mektup yazmadı.
- If I'd known Tom's address, I'd have written him a letter.
- Tom'un adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Tom read Mary's letter several times.
- Tom, Mary'nin mektubunu birkaç kez okudu.
- Was this letter written by Mary?
- Bu mektup Mary tarafından mı yazıldı?
- The letter is being written at this very minute.
- Mektup şu anda yazılıyor.
- Who translated this letter?
- Bu mektubu kim çevirdi?
- Did you get her letter?
- Onun mektubunu aldın mı?
- I wrote her a letter every day.
- Her gün ona bir mektup yazdım.
- I am sending a copy of my letter to you.
- Size, mektubumun bir kopyasını gönderiyorum.
- He got sad after reading the letter.
- Mektubu okuduktan sonra üzüldü.
- Don't read the letter in front of everyone.
- Mektubu herkesin önünde okuma.
- Tom hasn't read the letter yet.
- Tom mektubu henüz okumadı.
- I will write Judy a letter.
- Judy'ye bir mektup yazacağım.
- Tom said he didn't answer Mary's letter, because he was busy.
- Tom meşgul olduğu için Mary'nin mektubuna cevap vermediğini söyledi.
- Tom wrote this letter.
- Bu mektubu Tom yazdı.
- Tom read out Mary's letter to us in a monotone voice.
- Tom, Mary'nin mektubunu bize monoton bir sesle okudu.
- His letter doesn't make any sense.
- Mektubu bir anlam ifade etmiyor.
- It isn't necessary to answer that letter.
- O mektuba cevap vermek gerekli değil.
- The room was light enough for him to read the letter.
- Oda, mektubu okuyabilmesi için yeterince aydınlıktı.
- Tom kept the letter.
- Tom mektubu sakladı.
- Please give me the letter.
- Lütfen mektubu bana ver.
- He grabbed the letter out of my hand.
- O, mektubu elimden kaptı.
- Was my letter sent?
- Benim mektup gönderildi mi?
- The letter was dated April tenth.
- Mektup 10 Nisan tarihli.
- Tom let me read the letter he had received from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı mektubu okumama izin verdi.
- There's a letter on the table for you.
- Masada senin için bir mektup var.
- There is a letter for you.
- Sizin için bir mektup var.
- I didn't get even one letter from her.
- Ondan bir mektup bile almadım.
- I plan to reply to his letter right away.
- Mektubuna hemen cevap vermeyi planlıyorum.
- I think it's time to write one more letter to my mother.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanı geldi.
- He opened the drawer, and took out a letter.
- O, çekmeceyi açtı ve bir mektup çıkardı.
- Whom do you want me to deliver this letter to?
- Bu mektubu kime teslim etmemi istiyorsun?
- Here is your letter.
- İşte mektubun.
- The letter has just arrived.
- Mektup az önce geldi.
- This letter's for you.
- Bu mektup senin için.
- He sent me a letter of appreciation.
- Bana bir teşekkür mektubu gönderdi.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta enteresan bir hikâye vardı.
- Tom tossed the letter away.
- Tom mektubu fırlatıp attı.
- I'll quote a few lines from their letter.
- Mektuplarından birkaç satır aktaracağım.
- I got a letter from an old friend yesterday.
- Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım.
- He made me write the letter with a pen.
- O bana mektubu bir dolma kalemle yazdırdı.
- It's not necessary to write a long letter.
- Uzun bir mektup yazmaya gerek yok.
- I ought to have written the letter yesterday.
- Dün mektubu yazmalıydım.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra bir zarfa koydu ve mühürledi.
- His letter doesn't make any sense.
- Mektubu hiç mantıklı değil.
- I just got your letter yesterday.
- Mektubunu daha dün aldım.
- I read your letter with great pleasure.
- Mektubunuzu büyük bir zevkle okudum.
- Was my letter sent?
- Mektubum gönderildi mi?
- I asked her to make four copies of the letter.
- Ondan mektubun dört kopyasını çıkarmasını istedim.
- Please mail this letter for me.
- Lütfen bu mektubu benim için postala.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
- Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Why was I writing that letter?
- O mektubu neden yazıyordum?
- She sent me a long letter.
- O, bana uzun bir mektup gönderdi.
- You will save your father a lot of worry if you simply write him a letter.
- Ona sadece bir mektup yazarsanız babanızı büyük bir endişeden kurtarmış olursunuz.
- She opened the letter quickly.
- Mektubu çabucak açtı.
- He voiced his opinion in a letter to the Newsweek magazine.
- Newsweek dergisine bir mektup yazarak görüşlerini dile getirdi.
- I'm the one who wrote that letter.
- O mektubu yazan kişi benim.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektubu yazan o kişi benim arkadaşım.
- Here's a letter from them.
- İşte onlardan bir mektup.
- The moment she was alone, she opened the letter.
- Yalnız kaldığı anda mektubu açtı.
- This is an important letter.
- Bu önemli bir mektup.
- And began my first letter to Terry Tate.
- Ve Terry Tate'e ilk mektubuma başladım.
- This letter is addressed to you.
- Bu mektup size gönderilmiş.
- Please send me a letter as soon as you arrive.
- Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
- I didn't feel uneasy when I read the letter.
- Mektubu okuduğumda kendimi huzursuz hissetmedim.
- She's worried because she hasn't received a letter from her son for many months.
- Oğlundan aylardır mektup almadığı için endişeli.
- Tom wrote the letter himself.
- Tom mektubu kendisi yazdı.
- He grabbed the letter out of my hand.
- Mektubu elimden kaptı.
- Nancy, here's a letter for you.
- Nancy, burada sizin için bir mektup var.
- I wrote that letter.
- O mektubu ben yazdım.
- I suggest that you write her a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- Having been wrongly addressed, the letter never reached him.
- Yanlış adrese gönderildiği için mektup ona hiç ulaşmadı.
- Tom went to the post office to mail a letter.
- Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- I'm waiting for a letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup bekliyorum.
- She didn't try to translate the letter.
- O, mektubu çevirmeye çalışmadı.
- Tom showed me the letter from Mary.
- Tom bana Mary'den gelen mektubu gösterdi.
- On receiving your letter, A sat down to answer it.
- Mektubunuzu alan A, cevap vermek için oturdu.
- I just received your letter.
- Mektubunu yeni aldım.
- I want to deal with this letter before I do anything else.
- Başka bir şey yapmadan önce bu mektupla ilgilenmek istiyorum.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Lütfen mektubunuzu yanlışlıkla açtığım için beni affedin.
- I am writing you a lengthy letter because I did not have time to write a short one.
- Kısa bir tane yazmak için zamanım olmadığı için sana uzun bir mektup yazıyorum.
- I didn't answer your letter because I was too busy.
- Mektubuna cevap vermedim çünkü çok meşguldüm.
- He had to send them a grovelling letter.
- Onlara yalvaran bir mektup göndermek zorunda kaldı.
- He handed me the letter and left.
- Mektubu bana verdi ve gitti.
- I'm going to mail this letter.
- Bu mektubu postalayacağım.
- I was reading a letter when he entered.
- O girdiğinde ben bir mektup okuyordum.
- So friendly was his letter that she was deeply moved and began to cry.
- Mektubu o kadar arkadaşçaydı ki, o derinden etkilendi ve ağlamaya başladı.
- Tom said he didn't answer Mary's letter, because he was busy.
- Tom, Mary'nin mektubuna cevap vermediğini çünkü meşgul olduğunu söyledi.
- He went to New York as soon as he got the letter.
- O mektubu alır almaz New York'a gitti.
- It is a lot of fun to read his letter sent to me every month.
- Onun bana her ay gönderilen mektubunu okumak çok eğlenceli.
- I'll write Tom a letter.
- Ben Tom'a bir mektup yazacağım.
- I would like you to post this letter.
- Bu mektubu postalamanı istiyorum.
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değil.
- Thank you for your letter.
- Mektubun için teşekkür ederim.
- She tore his letter to pieces.
- Mektubunu parçalara ayırdı.
- Who's this letter for?
- Bu mektup kime?
- In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died.
- Israrcı bir sesle kardeşinden mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.
- I need three hours to write this letter.
- Bu mektubu yazmak için üç saate ihtiyacım var.
- I didn't receive even one letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup bile almadım.
- Who is this letter for?
- Bu mektup kime?
- Should I reply to his letter?
- Mektubuna cevap vermeli miyim?
- Please send me a letter once you arrive.
- Lütfen vardığınızda bana bir mektup gönderin.
- Don't forget to put a stamp on the letter.
- Mektuba pul yapıştırmayı unutma.
- Tom handed the letter to me.
- Tom mektubu bana verdi.
- I suggest that you write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneriyorum.
- This is the letter from my friend.
- Bu da arkadaşımın mektubu.
- Tom tore Mary's letter in half.
- Tom, Mary'nin mektubunu ikiye böldü.
- Tom tore up Mary's letter after reading it.
- Tom okuduktan sonra Mary'nin mektubunu yırttı.
- I must answer your letter.
- Mektubunu cevaplamalıyım.
- In his letter to the New Testament church, James The Apostle wrote about necessity of keeping God's Law.
- Elçi Yakup, Yeni Ahit kilisesine yazdığı mektupta Tanrı'nın Yasası'na bağlı kalmanın gerekliliği hakkında yazmıştır.
- Do you have any idea who actually wrote this letter?
- Bu mektubu gerçekten kimin yazdığına dair bir fikriniz var mı?
- Tom showed the letter he got from Mary to John.
- Tom, Mary'den aldığı mektubu John'a gösterdi.
- She answered my letter soon.
- Mektubuma hemen cevap verdi.
- Mary received a poison pen letter.
- Mary iftira niteliğinde bir mektup aldı.
- Tom folded the letter and put it into the envelope.
- Tom mektubu katladı ve zarfın içine koydu.
- The letter was addressed to me.
- Mektup bana gönderilmişti.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
- Sophie, bilinmeyen göndericiden bir mektup daha almayı dört gözle bekliyordu.
- I should have written this letter yesterday.
- Dün bu mektubu yazmalıydım.
- I didn't receive your letter until today.
- Mektubunu bugüne kadar almadım.
- My friend wrote me a letter in which he asks if I am well.
- Arkadaşım bana iyi olup olmadığımı sorduğu bir mektup yazmış.
- His letter says he'll arrive next Sunday.
- Mektubu onun gelecek Pazar geleceğini söylüyor.
- Tom suggested that I write Mary a letter.
- Tom Mary'ye bir mektup yazmamı önerdi.
- He sent me a letter.
- O bana bir mektup gönderdi.
- She handed me the letter without saying anything.
- O hiçbir şey söylemeden bana mektubu uzattı.
- Had I gotten this letter sooner, I'd have acted differently.
- Bu mektubu daha önce almış olsaydım, farklı davranırdım.
- I ought to have written the letter yesterday.
- Mektubu dün yazmalıydım.
- I'm looking forward to getting your letter.
- Mektubunu almak için sabırsızlanıyorum.
- You must respond at once to the letter.
- Mektuba hemen cevap vermelisiniz.
- Tom might've read the letter.
- Tom mektubu okumuş olabilir.
- This letter was written in great haste and contains many errors.
- Bu mektup büyük bir aceleyle yazıldı ve birçok hata içeriyor.
- I wrote this letter.
- Bu mektubu yazdım.
- This letter bears no signature.
- Bu mektupta imza yok.
- Mary received a poison pen letter.
- Mary zehir zemberek bir mektup aldı.
- I handed the letter to Tom.
- Mektubu Tom'a verdim.
- I can't make any sense of this letter.
- Bu mektuba bir anlam veremiyorum.
- Did you ever show Tom that letter?
- Tom'a o mektubu hiç gösterdin mi?
- Tom may have read the letter.
- Tom mektubu okumuş olabilir.
- No one can understand your letter.
- Kimse senin mektubunu anlayamaz.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- This letter says that he will arrive on Monday.
- Bu mektupta Pazartesi günü geleceği yazıyor.
- He responded very quickly to my letter.
- Mektubuma çok çabuk yanıt verdi.
- I just sent Tom a letter.
- Az önce Tom'a bir mektup gönderdim.
- Tom began to read the letter.
- Tom mektubu okumaya başladı.
- I am expecting a letter from her.
- Ondan bir mektup bekliyorum.
- He had no sooner got the letter than tore it in two.
- Mektubu alır almaz yırtarak ikiye böldü.
- The letter was wrongly addressed.
- Mektuba yanlış adres yazılmıştı.
- She kept the letter.
- O, mektubu sakladı.
- I am looking forward to your letter.
- Mektubunuzu dört gözle bekliyorum.
- Jackson received no answer to his letter.
- Jackson mektubuna cevap alamadı.
- From the second letter of Saint Paul.
- Saint Paul'un ikinci mektubundan.
- I have to answer this letter right away.
- Bu mektuba hemen cevap vermeliyim.
- I looked all over the house for that letter.
- Evin her yerinde o mektubu aradım.
- Tom stared at the envelope in Mary's hand, wondering who the letter was from.
- Tom, mektubun kimden geldiğini merak ederek, Mary'nin elindeki zarfa baktı.
- He sent the letter back unopened.
- Mektubu açmadan geri gönderdi.
- She wrote me a long letter.
- Bana uzun bir mektup yazdı.
- She tore up the letter.
- O mektubu parçaladı.
- I'm looking forward to your letter!
- Mektubunu dört gözle bekliyorum!
- I'll send Tom a letter tomorrow.
- Yarın Tom'a bir mektup göndereceğim.
- Nobody told me what he wrote in that letter.
- Kimse bana o mektupta ne yazdığını söylemedi.
- Don't forget to send this letter.
- Bu mektubu göndermeyi unutma.
- We didn't get your letter until yesterday.
- Düne kadar mektubunu almadık.
- I'll quote a few lines from her letter.
- Mektubundan birkaç satır alıntı yapacağım.
- You must send the answer to the letter right away.
- Mektuba derhal bir cevap göndermelisin.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom, Mary'ye üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- Don't forget to mail this letter first thing in the morning.
- Sabah ilk iş bu mektubu postalamayı unutma.
- Tom opened the letter quickly.
- Tom mektubu çabucak açtı.
- He's the only one who's read this letter.
- O, bu mektubu okuyan tek kişi.
- Tom wouldn't let me to read the letter.
- Tom mektubu okumama izin vermedi.
- His letter made me angry.
- Mektubu beni sinirlendirdi.
- As soon as she read the letter, she began to cry.
- O, mektubu okur okumaz ağlamaya başladı.
- I remember posting your letter yesterday.
- Mektubunu dün gönderdiğimi hatırlıyorum.
- Must this letter be written in English?
- Bu mektup İngilizce mi yazılmalı?
- He received a registered letter.
- Taahhütlü bir mektup aldı.
- She didn't say anything about that in her letter.
- Mektubunda bununla ilgili bir şey söylemedi.
- Tom wrote Mary a letter and thanked her for her help.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı ve yardımları için teşekkür etti.
- Would you mind mailing this letter for me?
- Bu mektubu benim için postalayabilir misiniz?
- She sent me a long letter.
- Bana uzun bir mektup gönderdi.
- Tom burned the letter.
- Tom mektubu yaktı.
- Tom tore up the letter from Mary.
- Tom Mary'den gelen mektubu parçaladı.
- This letter was written by Naoko last night.
- Bu mektup dün gece Naoko tarafından yazıldı.
- Tom picked up the letter and pocketed it.
- Tom mektubu aldı ve onu cebine koydu.
- He dropped a letter into the mailbox.
- Posta kutusuna bir mektup attı.
- You had better write the letter at once.
- Mektubu derhal yazsan iyi olur.
- I learned the truth from the letter.
- Mektup vasıtasıyla gerçeği öğrendim.
- He handed the letter to the secretary.
- Mektubu sekretere uzattı.
- Tom answered Mary's letter right away.
- Tom Mary'nin mektubuna hemen cevap verdi.
- The letter was correctly addressed.
- Mektubun adresi doğru yazılmış.
- Tom put a stamp on the letter.
- Tom mektuba bir pul yapıştırdı.
- I must answer your letter.
- Mektubuna cevap vermeliyim.
- She reproached me for not answering the letter.
- Mektubu yanıtlamadığım için beni suçladı.
- I have not yet received the letter you sent me.
- Bana gönderdiğin mektubu henüz almadım.
- Don't forget to answer the letter.
- Mektuba cevap vermeyi unutma.
- Please remember to mail the letter.
- Lütfen, mektubu postalamayı unutmayın.
- Getting your letter with your photo put me in seventh heaven.
- Fotoğrafınızla birlikte mektubunuzu almak beni yedinci cennete soktu.
- I will be expecting a letter from her.
- Ondan bir mektup bekliyor olacağım.
- You should receive the letter by next Monday.
- Mektubu gelecek pazartesiye kadar almalısınız.
- Tom wrote Mary a long letter, but he didn't send it to her.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup yazdı ama ona göndermedi.
- I saw my sister tear up the letter.
- Kız kardeşimin mektubu yırttığını gördüm.
- Do you think this letter was written by Tom?
- Sence bu mektup Tom tarafından mı yazıldı?
- I almost didn't send that letter to Tom.
- Neredeyse Tom'a o mektubu göndermeyecektim.
- Please remember to mail this letter on your way to school.
- Lütfen okula giderken bu mektubu postalamayı unutma.
- I read a letter.
- Bir mektup okuyorum.
- He noticed a letter on the desk.
- Masanın üzerinde bir mektup fark etti.
- Tom saw Mary's letter on the desk.
- Tom masanın üzerinde Mary'nin mektubunu gördü.
- Who wrote that letter?
- O mektubu kim yazdı?
- Tom angrily tore up the letter from Mary.
- Tom, Mary'den gelen mektubu öfkeyle yırttı.
- I wrote you a letter.
- Sana bir mektup yazdım.
- This letter is personal, and I don't want anyone else to read it.
- Bu mektup kişisel ve başka kimsenin okumasını istemiyorum.
- If I had known his address, I would have written him a letter.
- Onun adresini bilseydim ona bir mektup yazardım.
- Tom tore up Mary's letter after reading it.
- Tom, Mary'nin mektubunu okuduktan sonra yırttı.
- Tom handed Mary the letter.
- Tom mektubu Mary'ye verdi.
- Does this letter have to be written in English?
- Bu mektubun İngilizce yazılması gerekiyor mu?
- Please send me a letter.
- Lütfen bana bir mektup gönderin.
- Tom tore up the letter he got from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı mektubu yırttı.
- I feel like sending Tom a letter.
- Canım Tom'a bir mektup göndermek istiyor.
- I read Tom's letter to Mary.
- Tom'un Mary'ye yazdığı mektubu okudum.
- She sent him a long letter.
- Ona uzun bir mektup gönderdi.
- She entrusted her husband with a letter.
- Kocasına bir mektup emanet etti.
- I wrote him a letter.
- Ona bir mektup yazdım.
- I had my secretary type the letter.
- Mektubu sekreterime yazdırdım.
- I remember posting your letter yesterday.
- Dün mektubunu postaladığımı hatırlıyorum.
- The letter was written by Tom.
- Mektup, Tom tarafından yazılmıştır.
- Whom did you send the first letter to?
- İlk mektubu kime gönderdin?
- Tom opened the letter quickly.
- Tom hızla mektubu açtı.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- She showed him the letter from her father.
- Ona babasından gelen mektubu gösterdi.
- Have you ever gotten a letter from Tom?
- Tom'dan hiç mektup aldınız mı?
- Tom mailed a letter home.
- Tom eve bir mektup postaladı.
- I didn't tell you what he wrote in that letter.
- Onun o mektupta ne yazdığını sana söylemedim.
- This is his answer to my letter.
- Bu benim mektubuma onun verdiği cevap.
- To his father, Tom wrote a painful letter.
- Tom babasına acı dolu bir mektup yazdı.
- This letter is addressed to you.
- Bu size hitaben yazılmış bir mektup.
- Here's the letter from Tom.
- İşte Tom'dan mektup.
- Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
- She answered my letter right away.
- Mektubuma hemen cevap verdi.
- She tore his letter to pieces.
- O, mektubunu parçalara ayırdı.
- Did you read Tom's letter?
- Tom'un mektubunu okudun mu?
- He shoved the letter into his pocket.
- Mektubu cebine soktu.
- Don't let anybody else read this letter.
- Bu mektubu başkasının okumasına izin verme.
- To whom did you write the letter?
- Mektubu kime yazdınız?
- This letter arrived while you were out.
- Bu mektup sen dışardayken geldi.
- She read the letter over and over again.
- Mektubu tekrar tekrar okudu.
- Did you get the letter I sent you?
- Sana gönderdiğim mektubu aldın mı?
- I plan to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmayı planlıyorum.
- I had received the letter three days before.
- Mektubu üç gün önce almıştım.
- Here's the letter from them.
- İşte onlardan gelen mektup.
- Would you mind mailing this letter for me?
- Benim için bu mektubu postalar mısın?
- Give her this letter when she comes.
- Geldiğinde bu mektubu ona verin.
- Tom opened the envelope and took out the letter.
- Tom zarfı açtı ve mektubu çıkardı.
- Will you express this letter?
- Bu mektubu ekspres olarak postalar mısınız?
- Tom didn't know who had written the letter.
- Tom mektubu kimin yazdığını bilmiyordu.
- This letter is the only key to the mystery.
- Bu mektup, gizemin tek anahtarı.
- I asked her to make four copies of the letter.
- Ona mektuptan dört kopya yapmasını rica ettim.
- Don't send that letter.
- O mektubu gönderme.
- You shouldn't have read Tom's letter.
- Tom'un mektubunu okumamalıydın.
- I sent him a letter to let him know my decision.
- Kararımı bildirmek için ona bir mektup gönderdim.
- Tom and Mary showed me the letter they received from John.
- Tom ve Mary bana John'dan aldıkları mektubu gösterdi.
- Have you answered that letter yet?
- Henüz o mektubu cevaplamadın mı?
- This is a very strange letter.
- Bu çok tuhaf bir mektup.
- Let Tom send the letter.
- Tom mektubu göndersin.
- Please write me a letter whenever you run into trouble.
- Sorunlarla karşılaştığında lütfen bana bir mektup yaz.
- I agreed to write that letter.
- O mektubu yazmayı kabul ettim.
- Tom looked at the letter.
- Tom mektuba baktı.
- Tom picked up the letter and pocketed it.
- Tom mektubu aldı ve cebine koydu.
- Here's the letter from Tom.
- İşte Tom'un mektubu.
- He still hasn't responded to my letter.
- Mektubuma hala cevap vermedi.
- Tom picked up the letter and read it.
- Tom mektubu aldı ve okudu.
- He wrote me a long letter.
- Bana uzun bir mektup yazdı.
- Thank you very much for your letter of January 7th.
- 7 Ocak tarihli mektubun için çok teşekkürler.
- This is the letter written by Mr Brown.
- Bu Bay Brown tarafından yazılmış olan mektup.
- I also wrote Tom a letter.
- Ayrıca Tom'a bir mektup yazdım.
- I even wrote Tom a letter.
- Tom'a bir mektup bile yazdım.
- Tom didn't say anything about that in his letter.
- Tom mektubunda o konuda hiçbir şey söylemedi.
- He wrote the letter with a fountain pen.
- Mektubu dolma kalemle yazmış.
- Burn this letter after you finish reading it.
- Okumayı bitirdikten sonra bu mektubu yak.
- This letter is personal, and I don't want anyone else to read it.
- Bu mektup özel ve kimsenin okumasını istemiyorum.
- Your letter has just arrived.
- Mektubun yeni geldi.
- Tom searched all day for the letter.
- Tom bütün gün mektubu aradı.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom Mary'ye, üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- His letter says he'll arrive next Sunday.
- Mektubunda önümüzdeki Pazar geleceğini söylüyor.
- She read his letter again and again.
- Onun mektubunu tekrar tekrar okudu.
- Do you think this letter was written by Tom?
- Bu mektubun Tom tarafından yazıldığını mı düşünüyorsun?
- We did not get your letter until yesterday.
- Düne kadar mektubunu almadık.
- The letter was consigned to the wastepaper basket.
- Mektup çöp sepetine yollanmıştır.
- Tom was the one who actually wrote the letter.
- Tom gerçekten mektubu yazan kişiydi.
- My friend sent me a letter asking how I was.
- Arkadaşım bana nasıl olduğumu soran bir mektup gönderdi.
- Mako cannot have written this letter.
- Bu mektubu Mako yazmış olamaz.
- I handed Tom the letter.
- Tom'a mektubu ben verdim.
- Tom cried as he read the letter from Mary.
- Tom, Mary'den gelen mektubu okurken ağladı.
- He addressed the letter to his uncle.
- Mektubu amcasına göndermiş.
- He mailed a letter home.
- Eve bir mektup postaladı.
- Tom was reading a letter written in French.
- Tom Fransızca yazılmış bir mektup okuyordu.
- I don't remember mailing the letter.
- Mektubu postaladığımı hatırlamıyorum.
- I think it must've been Tom who wrote this letter.
- Sanırım bu mektubu yazan Tom olmalı.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
- Sophie, bilinmeyen göndericiden yeni bir mektup almayı dört gözle bekliyordu.
- This letter has the wrong address.
- Bu mektupta yanlış adres var.
- Let Tom send the letter.
- Mektubu Tom göndersin.
- I have to answer this letter right away.
- Bu mektuba hemen cevap vermek zorundayım.
- You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- She was displeased at my letter.
- O benim mektubumdan hoşnut olmadı.
- Please tell me about your town in your next letter.
- Lütfen bir sonraki mektubunda bana kentinden söz et.
- The person to whom the letter was sent died three years ago.
- Mektubun gönderildiği kişi üç yıl önce öldü.
- Thank you very much for your letter of January 7th.
- Yedi Ocak tarihli mektubunuz için çok teşekkür ederim.
- That letter is addressed to you.
- O mektup size gönderilmiş.
- The letter returned.
- Mektup geri döndü.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya varınca ona bir mektup yazdım.
- This letter's for you.
- Bu mektup sana.
- I am looking forward to your letter.
- Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.
- He'll answer your letter soon.
- Mektubuna yakında cevap verecek.
- She kept the letter.
- Mektubu sakladı.
- Tom actually was the one who wrote the letter.
- Aslında mektubu yazan Tom'du.
- I'm writing this letter to her.
- Bu mektubu ona yazıyorum.
- What's that letter about?
- O mektup ne hakkında?
- I want to have this letter registered.
- Bu mektubu taahhütlü göndermek istiyorum.
- I received your letter and I was very worried.
- Mektubunuzu aldım ve çok endişelendim.
- This letter was written in great haste and contains many errors.
- Bu mektup büyük bir aceleyle yazıldı ve birçok hata içerir.
- Remember to mail the letter.
- Mektubu postalamayı unutma.
- I barely managed to finish the letter by eleven o'clock.
- Mektubu saat 11'e kadar zar zor bitirebildim.
- We didn't get your letter until yesterday.
- Mektubunu düne kadar almamıştık.
- He failed to answer the letter.
- Mektuba cevap veremedi.
- I sent this letter to my uncle.
- Bu mektubu amcama gönderdim.
- Would you mind sending this letter for me?
- Bu mektubu benim için gönderir misin?
- Is this your letter?
- Bu senin mektubun mu?
- Send us a letter.
- Bize bir mektup gönderin.
- Of course I'll write the letter in English.
- Tabii ki mektubu İngilizce yazacağım.
- Tom kept the letter.
- Tom mektubu elinde tuttu.
- Have you answered that letter yet?
- O mektuba cevap verdin mi?
- Tom actually was the one who wrote the letter.
- Tom aslında mektubu yazan kişiydi.
- He threw the letter into the fire.
- Mektubu ateşe fırlattı.
- The president was nice, and replied to my letter.
- Başkan kibardı ve mektubuma cevap verdi.
- Tom sent the letter to the wrong address.
- Tom mektubu yanlış adrese gönderdi.
- Tom cried as he read the letter he got from Mary.
- Tom Mary'den aldığı mektubu okurken ağladı.
- I was anxious to read your letter from Paris.
- Paris'ten gelen mektubunuzu okumak için sabırsızlanıyordum.
- Jackson received no answer to his letter.
- Jackson mektubuna bir cevap almadı.
- Tom and Mary showed me the letter they received from John.
- Tom ve Mary bana John'dan aldıkları mektubu gösterdiler.
- I'll write you a letter.
- Sana bir mektup yazacağım.
- I didn't get even one letter from Tom.
- Tom'dan bir mektup bile almadım.
- You'd better write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazsan iyi olur.
- My friend sent me a letter to find out how I was.
- Arkadaşım, nasıl olduğumu öğrenmek için bana bir mektup göndermiş.
- The mother occasionally reread her son's letter.
- Anne ara sıra oğlunun mektubunu tekrar okuyordu.
- Did you get their letter?
- Onların mektuplarını aldın mı?
- Tom tore up the letter he got from Mary.
- Tom Mary'den aldığı mektubu yırttı.
- Tom wrote Mary a letter in French.
- Tom, Mary'ye Fransızca bir mektup yazdı.
- Who was the letter written to?
- Mektup kime yazıldı?
- He hasn't answered my letter yet.
- Mektubuma henüz cevap vermedi.
- The letter was written using business terms.
- Mektup iş terimleri kullanılarak yazılmış.
- I didn't write that letter.
- O mektubu ben yazmadım.
- I have to reply to this letter.
- Bu mektuba cevap vermeliyim.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazmayalı uzun zaman oldu.
- Tom asked Mary to read him the letter she had gotten from John.
- Tom Mary'den John'dan aldığı mektubu okumasını istedi.
- Don't forget to put a stamp on your letter.
- Mektubuna pul koymayı unutma.
Show More (1410)
|
