|
- So now she thinks I'm a liar, a drug addict, and filled with shame.
- Şimdi de benim yalancı, uyuşturucu bağımlısı ve utanç içinde olduğumu düşünüyor.
- From what I see, your daughter is a drug addict and a habitual liar.
- Gördüğüm kadarıyla kızınız uyuşturucu bağımlısı ve müzmin bir yalancı.
- Tom accused me of being a liar.
- Tom beni yalancılıkla suçladı.
- He made me out to be a liar.
- O beni yalancı çıkardı.
- You're a better liar than I thought.
- Düşündüğümden daha iyi bir yalancıymışsın.
- Are you calling me a liar?
- Sen bana yalancı mı diyorsun?
- Tom is a much better liar than I thought.
- Tom düşündüğümden çok daha iyi bir yalancı.
- Tom is a liar, isn't he?
- Tom bir yalancı, değil mi?
- Tom is a terrible liar, isn't he?
- Tom korkunç bir yalancı, değil mi?
- He's no liar.
- O yalancı değil.
- He's no liar.
- O, yalancı değil.
- Anyone who says so is a liar.
- Öyle diyen biri bir yalancıdır.
- Sami was an experienced liar.
- Sami tecrübeli bir yalancıydı.
- People still think Tom is a liar.
- İnsanlar hâlâ Tom'un yalancı olduğunu düşünüyor.
- A shameless liar speaks smilingly.
- Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
- Do not be a liar.
- Yalancı olma.
- You're a liar.
- Yalancısın.
- She is a very clever liar.
- O çok zeki bir yalancıdır.
- She's a good liar.
- O iyi bir yalancı.
- He is anything but a liar.
- Yalancıdan başka bir şey değildir.
- You are such a liar.
- Sen bir yalancısın.
- You must be quite a liar.
- Sen oldukça yalancı olmalısın.
- Never believe him, he's a liar.
- Ona asla inanma, o bir yalancı.
- Tom accused Mary of being a liar.
- Tom Mary'yi bir yalancı olmakla suçladı.
- Tom isn't a very good liar, is he?
- Tom pek iyi bir yalancı değil, değil mi?
- You're a better liar than I thought.
- Sen düşündüğümden daha iyi bir yalancısın.
- I never called you a liar.
- Sana asla yalancı demedim.
- Sami is a pathological liar.
- Sami patolojik bir yalancı.
- Tom is a much better liar than I thought.
- Tom düşündüğümden çok daha iyi bir yalancıdır.
- Never believe him, he's a liar.
- Asla ona inanmayın, o bir yalancı.
- Donald Trump is a compulsive liar.
- Donald Trump kompulsif bir yalancıdır.
- Are you suggesting I'm a liar?
- Yalancı olduğumu mu ima ediyorsunuz?
- Tom is an out-and-out liar.
- Tom tam bir yalancı.
- Never believe him, he's a liar.
- Asla ona inanma, o bir yalancı.
- Tom is not a very good liar.
- Tom çok iyi bir yalancı değil.
- They scorned the liar.
- Yalancıyı küçümsediler.
- If that's false, she's a liar.
- Bu yanlışsa, o yalancıdır.
- She is a very clever liar.
- O çok zeki bir yalancı.
- She is a very clever liar.
- O çok akıllı bir yalancıdır.
- You're a good liar.
- Sen iyi bir yalancısın.
- Meros is certainly not a liar.
- Meros kesinlikle yalancı değil.
- Everybody knows that you are a liar.
- Herkes senin bir yalancı olduğunu biliyor.
- He's a cheat and a liar.
- O bir hilekar ve yalancı.
- He is a liar.
- O yalancıdır.
- Tom is a really bad liar.
- Tom gerçekten kötü bir yalancı.
- Meros is absolutely not a liar.
- Meros kesinlikle bir yalancı değildir.
- Tom is a terrible liar, isn't he?
- Tom berbat bir yalancı, değil mi?
- He is anything but a liar.
- O, bir yalancıdan başka bir şey değil.
- Donald Trump is a compulsive liar.
- Donald Trump takıntılı bir yalancıdır.
- Whoever told you that is a liar.
- Bunu sana kim söylediyse yalancıdır.
- The leader of the separatists is a liar.
- Bölücübaşı bir yalancı.
- You're the worst liar in the world.
- Sen dünyadaki en kötü yalancısın.
- He's just a liar.
- O sadece bir yalancı.
- Anyone who says so is a liar.
- Bunu söyleyen herkes yalancıdır.
- You are a notorious liar.
- Sen nam salmış bir yalancısın.
- Everybody knows that you are a liar.
- Herkes senin yalancı olduğunu biliyor.
- Bush is not a liar.
- Bush bir yalancı değildir.
- You're not a very good liar.
- Çok iyi bir yalancı değilsin.
- Tom isn't a good liar.
- Tom iyi bir yalancı değil.
- Tom is a bad liar.
- Tom kötü bir yalancıdır.
- Everyone is going to call me a liar.
- Herkes bana yalancı diyecek.
- Are you suggesting I'm a liar?
- Bir yalancı olduğumu mu öne sürüyorsun?
- You're an excellent liar.
- Harika bir yalancısın.
- You're a big fat liar.
- Sen koca bir yalancısın.
- Meros is definitely not a liar.
- Meros kesinlikle bir yalancı değildir.
- I think they don't know I'm a liar.
- Sanırım yalancı olduğumu bilmiyorlar.
- Tom is a liar if he says he saw us together.
- Tom bizi birlikte gördüğünü söylüyorsa yalancıdır.
- Tom is a liar if he says he saw us together.
- Tom bizi birlikte gördüğünü söylüyorsa bir yalancıdır.
- Tom is a big liar.
- Tom büyük bir yalancıdır.
- She's a liar.
- O bir yalancı.
- She called him a liar.
- Ona bir yalancı dedi.
- She's a filthy liar.
- O pis bir yalancı.
- Tom is a good liar.
- Tom iyi bir yalancıdır.
- I had already told you that Marco is a liar.
- Marco'nun yalancı olduğunu sana zaten söylemiştim.
- Tom isn't a good liar, is he?
- Tom iyi bir yalancı değil, değil mi?
- He's a bad liar.
- O kötü bir yalancı.
- I am not a liar.
- Ben yalancı değilim.
- He's a filthy liar.
- O pis bir yalancı.
- Tom is a very good liar.
- Tom çok iyi bir yalancıdır.
- I think Tom is a liar.
- Sanırım Tom bir yalancı.
- Everybody knows that you are a liar.
- Herkes sizin yalancı olduğunuzu biliyor.
- He's a notorious liar.
- O kötü şöhretli bir yalancı.
- Sami was an experienced liar.
- Sami deneyimli bir yalancıydı.
- Are you saying that I'm a liar?
- Yalancı olduğumu mu söylüyorsun?
- She accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladı.
- She's a bad liar.
- O kötü bir yalancı.
- Tom's a liar.
- Tom bir yalancıdır.
- You're a terrible liar.
- Sen berbat bir yalancısın.
- He's a good liar.
- O iyi bir yalancıdır.
- The one who said that is a liar.
- Bunu söyleyen kişi bir yalancı.
- I'm not a good liar.
- İyi bir yalancı değilim.
- You're a little liar.
- Sen küçük bir yalancısın.
- The leader of the separatists is a liar.
- Ayrılıkçıların lideri bir yalancı.
- Tom is a big liar.
- Tom büyük bir yalancı.
- He is a liar.
- O bir yalancı.
- Why do you think that Tom is a liar?
- Neden Tom'un bir yalancı olduğunu düşünüyorsun?
- Don't make a liar out of me, Tom.
- Beni yalancı çıkarma Tom.
- He was a compulsive liar.
- O zorlayıcı bir yalancıydı.
- People still think Tom is a liar.
- İnsanlar hâlâ Tom'un yalancı olduğunu düşünüyorlar.
- Tom is a terrible liar.
- Tom korkunç bir yalancıdır.
- He's a cheat and a liar.
- O bir dolandırıcı ve bir yalancı.
- She's a bad liar.
- O kötü bir yalancıdır.
- No one likes him because he is a liar.
- Kimse onu sevmiyor çünkü o bir yalancı.
- He's a big liar.
- O büyük bir yalancıdır.
- You're a terrible liar.
- Korkunç bir yalancısın.
- Are you accusing me of being a liar?
- Beni bir yalancı olmakla mı suçluyorsun?
- Tom's a liar.
- Tom bir yalancı.
- I had already told you that Marco is a liar.
- Sana Marco'nun yalancı olduğunu söylemiştim.
- She's a filthy liar.
- O bir pis yalancı.
- You're a filthy liar!
- Sen pis bir yalancısın!
- You are such a liar!
- Sen tam bir yalancısın!
- Tom is a good liar.
- Tom iyi bir yalancı.
- Tom is a habitual liar.
- Tom yalanı huy edinmiş biri.
- Tom is a worse liar than Mary.
- Tom, Mary'den daha kötü bir yalancıdır.
- You are a liar.
- Yalancısın.
- You said I was a liar.
- Bana yalancı demiştin.
- He made me out to be a liar.
- Beni yalancı çıkardı.
- Why do you think that Tom is a liar?
- Neden Tom'un yalancı olduğunu düşünüyorsun?
- Are you saying I'm a liar?
- Yalancı olduğumu mu söylüyorsun?
- They branded him as a liar.
- Onu yalancı olarak damgaladılar.
- Bush is not a liar.
- Bush yalancı değildir.
- You can't believe a liar, even if he speaks the truth.
- Bir yalancıya doğru söylüyor olsa bile inanamazsın.
- Why do you say that he's liar?
- Neden onun yalancı olduğunu söylüyorsun?
- Are you saying Tom is a liar?
- Tom'un yalancı olduğunu mu söylüyorsun?
- Google is a liar.
- Google bir yalancıdır.
- You're a really bad liar.
- Gerçekten de kötü bir yalancısın.
- He's a bad liar.
- O kötü bir yalancıdır.
- Meros is definitely not a liar.
- Meros kesinlikle yalancı değil.
- You're quite the liar.
- Çok yalancısın.
- Tom is not a very good liar.
- Tom iyi bir yalancı değildir.
- She called him a liar.
- Ona yalancı dedi.
- Tom's a big liar.
- Tom büyük bir yalancı.
- I'm sick of being called a liar.
- Bana yalancı denmesinden bıktım.
- I'm sick of being called a liar.
- Bana yalancı denilmesinden bıktım.
- No man has a good enough memory to be a successful liar.
- Hiçbir erkek başarılı bir yalancı olacak kadar iyi bir hafızaya sahip değildir.
- Tom is a filthy liar.
- Tom pis bir yalancı.
- He is not a liar at heart.
- O, aslında bir yalancı değil.
- He is no more a liar than you are a liar.
- O senden daha yalancı değil.
- You are the biggest liar.
- Sen en büyük yalancısın.
- Tom is an out-and-out liar.
- Tom açık bir yalancı.
- Tom is just a great big liar.
- Tom sadece çok büyük bir yalancı.
- They accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladılar.
- Tom is just a great big liar.
- Tom büyük bir yalancı.
- He's not a liar.
- O yalancı değil.
- The one who said that is a liar.
- Bunu söyleyen kişi yalancıdır.
- Just between you and me, he is a liar.
- Aramızda kalsın, o bir yalancı.
- Google is a liar.
- Google bir yalancı.
- He as good as called me a liar.
- O bana bir yalancı demekten geri kalmadı.
- Donald Trump is a pathological liar.
- Donald Trump bir patolojik yalancıdır.
- He accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladı.
- She is a good liar.
- İyi bir yalancı o.
- You're an excellent liar.
- Mükemmel bir yalancısın.
- He is nothing but a liar.
- O yalancıdan başka bir şey değil.
- They accused me of being a liar.
- Onlar beni bir yalancı olmakla suçladı.
- Whoever says so is a liar.
- Bunu kim söylüyorsa yalancıdır.
- Tom accused me of being a liar.
- Tom beni yalancı olmakla suçladı.
- I wish you'd stop calling me a liar.
- Keşke bana bir yalancı demeyi kessen.
- She's a better liar than I thought.
- O düşündüğümden daha iyi bir yalancı.
- Tom accused Mary of being a liar.
- Tom Mary'yi yalancı olmakla suçladı.
- Tom is a terrible liar.
- Tom korkunç bir yalancı.
- Tom called Mary a liar.
- Tom, Mary'ye yalancı dedi.
- Whoever told you that is a liar.
- Bunu sana kim söylediyse yalancının teki.
- You're such a liar.
- Sen bir yalancısın.
- She accused me of being a liar.
- Beni bir yalancı olmakla suçladı.
- She's just a liar.
- Yalancı işte.
- He is nothing but a liar.
- Yalancıdan başka bir şey değil.
- Tom isn't a liar.
- Tom yalancı değil.
- Donald Trump is a pathological liar.
- Donald Trump patolojik bir yalancıdır.
- I suspect him to be a liar.
- Onun bir yalancı olduğundan şüpheleniyorum.
- They scorned the liar.
- Yalancıyı hor görüyorlardı.
- Tom is a pathological liar.
- Tom patolojik bir yalancıdır.
- Tom is a good liar, isn't he?
- Tom iyi bir yalancı, değil mi?
- I'm sorry I called you a liar.
- Sana yalancı dediğim için üzgünüm.
- He's just a liar.
- O bir yalancı.
- You're such a liar.
- Sen çok yalancısın.
- The last time we met, Tom called me a liar.
- Son karşılaşmamızda Tom bana yalancı dedi.
- She's not a liar.
- O bir yalancı değil.
- You said I was a liar.
- Benim bir yalancı olduğumu söyledin.
- I wish you'd stop calling me a liar.
- Keşke bana yalancı demeyi bıraksaydın.
- You're a bad liar.
- Sen kötü bir yalancısın.
- You're not a very good liar.
- İyi bir yalancı değilsin.
- Tom is not a liar.
- Tom bir yalancı değil.
- You can't believe a liar, even if he speaks the truth.
- Doğruyu söylese bile bir yalancıya inanamazsın.
- He's a notorious liar.
- O adı çıkmış bir yalancı.
- Meros is certainly not a liar.
- Meros kesinlikle bir yalancı değildir.
- The last time we met, Tom called me a liar.
- Son görüşmemizde Tom bana yalancı demişti.
- Are you accusing me of being a liar?
- Beni yalancılıkla mı suçluyorsunuz?
- He's a big liar.
- O büyük bir yalancı.
- She's a very good liar.
- O çok iyi bir yalancı.
- Tom is a really bad liar.
- Tom gerçekten kötü bir yalancıdır.
- He is not a liar.
- O bir yalancı değil.
- You're a little liar.
- Sen biraz yalancısın.
- You're a really bad liar.
- Gerçekten kötü bir yalancısın.
- You are a liar.
- Sen bir yalancısın.
- That just goes to prove that you are a liar.
- Bu da senin bir yalancı olduğunu kanıtlıyor.
- He's a liar.
- O bir yalancı.
- I think they don't know I'm a liar.
- Sanırım onlar benim bir yalancı olduğumu bilmiyorlar.
- Tom is a compulsive liar.
- Tom zorlayıcı bir yalancıdır.
- You're a worse liar than Tom.
- Sen Tom'dan daha kötü bir yalancısın.
- She is a good liar.
- İyi bir yalancıdır.
- Tom is a thief and a liar.
- Tom bir hırsız ve bir yalancıdır.
- He's a good liar.
- O iyi bir yalancı.
- I'm no liar.
- Ben yalancı değilim.
- Tom's not a good liar.
- Tom iyi bir yalancı değil.
- Tom is no liar.
- Tom yalancı değil.
- Tom isn't a good liar.
- Tom iyi bir yalancı değildir.
- You're a worse liar than Tom.
- Tom'dan daha beter bir yalancısın.
- He accused me of being a liar.
- O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- Tom is a better liar than Mary is.
- Tom, Mary'den daha iyi bir yalancı.
- If that's false, she's a liar.
- Eğer bu yanlışsa, o bir yalancıdır.
- Tom is a liar.
- Tom bir yalancı.
- Tom is either mistaken or he's a liar.
- Tom ya yanılıyor ya da bir yalancı.
- I'm not a liar.
- Ben yalancı değilim.
- I am not a liar.
- Ben bir yalancı değilim.
- He's not a liar.
- O bir yalancı değil.
- Are you calling me a liar?
- Bana yalancı mı diyorsun?
- I think you're a liar.
- Bir yalancı olduğunu düşünüyorum.
- You're a very good liar.
- Sen çok iyi bir yalancısın.
- Sami is a pathological liar.
- Sami patolojik bir yalancıdır.
- Tom called me a liar.
- Tom bana yalancı dedi.
- I'm sorry I called you a liar.
- Sana yalancı dediğim için özür dilerim.
- I'm not a good liar.
- İyi bir yalancı değilimdir.
- Tom is a thief and a liar.
- Tom bir hırsız ve yalancı.
- Meros is absolutely not a liar.
- Meros kesinlikle yalancı değil.
- Tom wasn't a good liar.
- Tom iyi bir yalancı değildi.
- Tom is a big fat liar.
- Tom koca bir yalancı.
- You're such a bad liar.
- Kötü bir yalancısın.
- You're the worst liar in the world.
- Sen dünyanın en kötü yalancısısın.
- You're not a very good liar, Tom.
- Çok iyi bir yalancı değilsin, Tom.
- I think Tom is a liar.
- Bence Tom bir yalancı.
- You're quite a liar.
- Sen oldukça yalancısın.
- Tom just called you a liar.
- Tom az önce sana yalancı dedi.
- Tom is a much better liar than you.
- Tom senden çok daha iyi bir yalancı.
- He went so far as to call me a liar.
- Bana yalancı diyecek kadar ileri gitti.
- Tom is a worse liar than Mary.
- Tom Mary'den daha kötü bir yalancıdır.
- He as good as called me a liar.
- Bana yalancı dedi.
- He is not a liar.
- O yalancı değil.
- No one likes him because he is a liar.
- Kimse onu sevmez çünkü o bir yalancı.
- Sami called Layla a liar.
- Sami, Layla'ya yalancı dedi.
- Whoever says so is a liar.
- Öyle söyleyen yalancıdır.
- Tom is not a liar.
- Tom yalancı değil.
- You're quite a liar.
- Çok yalancısın.
- Don't make a liar out of me, Tom.
- Beni yalancı çıkarma, Tom.
- He told me he was a liar, but I don't believe him.
- Bana yalancı olduğunu söyledi ama ben ona inanmıyorum.
- He is not a liar at heart.
- Özünde yalancı değil.
- Tom isn't a liar.
- Tom bir yalancı değil.
- You're such a bad liar.
- Çok kötü bir yalancısın.
- She's just a liar.
- O bir yalancı.
- You must be quite a liar.
- Oldukça yalancı olmalısın.
Show More (246)
|