lifestyle - English Turkish Sentences
English Turkish
lifestyle yaşam tarzı n.
  • This approach must include the guarantee of a dignified, independent, self-sufficient lifestyle.
  • Bu yaklaşım, onurlu, bağımsız ve kendi kendine yetebilen bir yaşam tarzının garanti altına alınmasını içermelidir.
  • The threats to our lifestyle are forcing us to instigate a genuine revolution in transport culture.
  • Yaşam tarzımıza yönelik tehditler bizi ulaşım kültüründe gerçek bir devrim başlatmaya zorluyor.
  • This has to do with people's lifestyles and eating habits.
  • Bu, insanların yaşam tarzları ve beslenme alışkanlıklarıyla ilgilidir.
Show More (53)
lifestyle yaşam biçimi n.
  • Their lifestyle is different from ours.
  • Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
  • Layla loved the country lifestyle.
  • Leyla kırsal yaşam biçimini seviyordu.
Show More (-1)
lifestyle yaşam stili n.
  • You need to change your lifestyle.
  • Yaşam stilini değiştirmen lazım.
Show More (-2)