|
- Any girl born today has the chance to live to a hundred.
- Bugün doğan her kız çocuğunun yüz yaşına kadar yaşama şansı var.
- Her grandmother lived to be eighty-eight years old.
- Büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.
- He lived to be eighty years old.
- O, seksen yaşına kadar yaşadı.
- Her grandmother lived to be 88 years old.
- Büyükannesi 88 yaşına kadar yaşadı.
- It's not at all rare to live to be over ninety years old.
- Doksan yaşına kadar yaşamak hiç de nadir değildir.
- Few live to be a hundred years old.
- Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.
- He lived to a ripe old age.
- Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
- She lived to be ninety.
- O doksan yaşına kadar yaşadı.
- Her grandmother lived to be 88 years old.
- Onun büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.
- Around 29% of Okinawans live to be a 100.
- Okinawalıların yaklaşık %29'u 100 yaşına kadar yaşıyor.
- No man can live to be two hundred years old.
- Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
- Tom lived to be 97 years old.
- Tom 97 yaşına kadar yaşadı.
- You can live to be a hundred if you give up all the things that make you want to live to be a hundred.
- Yüz yaşına kadar yaşamak istemene neden olan her şeyden vazgeçersen yüz yaşına kadar yaşayabilirsin.
- It's not at all rare to live to be over ninety years old.
- Doksan yaşına kadar yaşamak hiç ender değildir.
- He lived to be seventy years old.
- Yetmiş yaşına kadar yaşadı.
- Few people manage to live to the age of one hundred.
- Az sayıda insan yüz yaşına kadar yaşayabilir.
- She is likely to live to be one hundred.
- O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.
- Few live to be a hundred years old.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- He lived to be ninety.
- Doksan yaşına kadar yaşadı.
- Tom lived to a ripe old age.
- Tom olgun bir yaşa kadar yaşadı.
- I plan to live to be a hundred.
- Yüz yaşına kadar yaşamayı planlıyorum.
- He lived to be 95.
- 95 yaşına kadar yaşadı.
- Few people live to be a hundred years old.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.
- He is likely to live to be ninety.
- Onun doksan yaşına kadar yaşaması muhtemel.
- Tom lived to be 93.
- Tom 93 yaşına kadar yaşadı.
- Few people live to be ninety years old.
- Çok az insan doksan yaşına kadar yaşar.
- Tom lived to be 90 years old.
- Tom 90 yaşına kadar yaşadı.
- My grandfather lived to be ninety-nine years old.
- Büyükbabam doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.
- Around 29% of Okinawans live to be a 100.
- Okinawalılar'ın yaklaşık %29'u 100 yaşına kadar yaşar.
- Very few people live to be 100.
- Çok az sayıda insan 100 yaşına kadar yaşar.
- He lived to a ripe old age.
- Olgun bir yaşa gelene kadar yaşadı.
- No one can live to be two hundred years old.
- Kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
- Few people live to be a hundred years old.
- Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.
- Few people live to the age of a hundred.
- Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.
- Tom lived to be ninety.
- Tom doksan yaşına kadar yaşadı.
- Is it next to impossible to live to be 150?
- 150 yaşına kadar yaşamak neredeyse imkansız mı?
- Few people live to be one hundred years old.
- Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.
- Tom lived to be 97.
- Tom 97 yaşına kadar yaşadı.
- She is likely to live to one hundred.
- Muhtemelen yüz yaşına kadar yaşayacak.
- My grandfather lived to be ninety.
- Büyükbabam doksan yaşına kadar yaşadı.
- Tom's mother lived to be 103.
- Tom'un annesi 103 yaşına kadar yaşadı.
- Very few people live to be 100.
- Çok az insan 100 yaşına kadar yaşar.
- The sisters lived to be 100 years old.
- Kız kardeşler 100 yaşına kadar yaşadı.
- Is it impossible to live to be 150?
- 150 yaşına kadar yaşamak imkânsız mı?
- My uncle lived to be ninety.
- Amcam doksan yaşına kadar yaşadı.
- He lived to be ninety.
- O, doksan yaşına kadar yaşadı.
- Few people live to be 100 years old.
- Çok az insan 100 yaşına kadar yaşar.
- My grandfather lived to be ninety-nine years old.
- Dedem doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.
- He lived to be 95 years old.
- 95 yaşına kadar yaşadı.
- I'm certain that he will live to be ninety.
- Doksan yaşına kadar yaşayacağından eminim.
- He lived to be eighty years old.
- Seksen yaşına kadar yaşadı.
- My grandmother lived to be ninety-five years old.
- Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.
- She lived to be ninety.
- Doksan yaşına kadar yaşadı.
- Caroline Herschel lived to be 98 years of age.
- Caroline Herschel 98 yaşına kadar yaşadı.
- Few people live to be one hundred years old.
- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- The sisters lived to be 100 years old.
- Kız kardeşler 100 yaşına kadar yaşadılar.
- She is likely to live to one hundred.
- Yüz yaşına kadar yaşaması olasıdır.
- Few people live to be ninety years old.
- Az sayıda kişi doksan yaşına kadar yaşar.
- Tom Jackson lived to be 93.
- Tom Jackson 93 yaşına kadar yaşadı.
- He is likely to live to be ninety.
- Muhtemelen doksan yaşına kadar yaşayacak.
- Few people live to the age of a hundred.
- Az sayıda insan yüz yaşına kadar yaşıyor.
- She is likely to live to be one hundred.
- Muhtemelen yüz yaşına kadar yaşayacak.
- Few people live to be 100 years old.
- Az sayıda insan 100 yaşına kadar yaşar.
- I'm certain that he will live to be ninety.
- Onun doksan yaşına kadar yaşayacağından eminim.
- Few people manage to live to the age of one hundred.
- Çok az insan yüz yaşına kadar yaşamayı başarır.
- This book says that elephants live to be over 100 years old.
- Bu kitap fillerin 100 yaşına kadar yaşadığını söylüyor.
Show More (63)
|