|
- That was a long time ago.
- Bu uzun zaman önceydi.
- There has not been so much fear and so little hope in Israel for a long time.
- İsrail'de uzun zamandır bu kadar çok korku ve bu kadar az umut olmamıştı.
- They cannot even go shopping any more, as for a long time many of the traders in Russia have been from other countries.
- Artık alışverişe bile gidemiyorlar, çünkü uzun zamandır Rusya'daki tüccarların çoğu başka ülkelerden.
- I will know it a long time in advance, so this is certainly good news!
- Bunu uzun zaman önceden bileceğim, bu yüzden bu kesinlikle iyi bir haber!
- It is going to take a long time to complete this work.
- Bu çalışmayı tamamlamak uzun zaman alacak.
- In addition, the changes seem to be taking a long time.
- Ayrıca, değişiklikler uzun zaman alıyor gibi görünüyor.
- Mr Pérez Álvarez has spent a long time discussing health and safety in this Parliament.
- Sayın Pérez Álvarez bu Parlamentoda sağlık ve güvenlik konularını tartışmak için uzun zaman harcadı.
- On this point ratification continues to be a long time coming.
- Bu noktada onaylama uzun zaman almaya devam ediyor.
- It should have been settled a long time ago.
- Uzun zaman önce çözüme kavuşturulmalıydı.
- That ought to have happened a long time ago.
- Bunun uzun zaman önce olması gerekirdi.
- This is something that the Green Group stated a long time ago in this Parliament and we have now been vindicated.
- Bu, Yeşiller Grubu'nun uzun zaman önce bu Parlamentoda dile getirdiği bir şeydi ve şimdi haklı çıktık.
- We have waited a long time for this and shall examine it with great interest.
- Bunu uzun zamandır bekliyorduk ve büyük bir ilgiyle inceleyeceğiz.
- We have had a treaty against biological weapons and weapons containing toxins for a very long time now.
- Biyolojik silahlara ve toksin içeren silahlara karşı çok uzun zamandır bir anlaşmamız var.
- We have all been aware of that for a long time, however.
- Ancak hepimiz bunun uzun zamandır farkındayız.
- We have known that for a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyoruz.
- Someone has known about the scandal for a very long time, and someone has wished to conceal it.
- Birileri bu skandalı çok uzun zamandır biliyor ve birileri de bunu gizlemek istiyor.
- It is true that we sometimes take a long time to reply.
- Bazen cevap vermemizin uzun zaman aldığı doğrudur.
- Environmental noise is a very old problem that for a long time, has not in fact been taken seriously.
- Çevresel gürültü, uzun zamandır ciddiye alınmayan çok eski bir sorundur.
- On this point ratification continues to be a long time coming.
- Bu noktada onaylama süreci halen uzun zaman almaktadır.
- At present, it can take a long time before expenses are reimbursed.
- Şu anda masrafların geri ödenmesi uzun zaman alabiliyor.
- The administrative and group budgets should have been separated a long time ago.
- İdari ve grup bütçelerinin uzun zaman önce ayrılması gerekirdi.
- The highlighted shortcomings have largely been familiar to us for a long time.
- Vurgulanan eksiklikler büyük ölçüde uzun zamandır aşina olduğumuz eksikliklerdir.
- Project Europe shed its economic and technical orientation a long time ago.
- Proje Avrupa, ekonomik ve teknik yönelimini uzun zaman önce bir kenara bıraktı.
- It trains, arms and sends out that terrorist group and has done so for a long time now.
- Bu terörist grubu eğitiyor, silahlandırıyor ve gönderiyor ve bunu uzun zamandır yapıyor.
- If this involved other products, we would have banned them a long time ago.
- Eğer bu başka ürünleri de kapsasaydı, onları uzun zaman önce yasaklamış olurduk.
- It is going to take a long time to complete this work.
- Bu çalışmanın tamamlanması uzun zaman alacaktır.
- It has been a very long time and this is one of the most difficult reports I have seen in twelve years in Parliament.
- Çok uzun zaman oldu ve bu, Parlamentoda geçirdiğim on iki yıl içinde gördüğüm en zor raporlardan biri.
- It took a long time for us to establish this, however.
- Ancak bunu tesis etmemiz uzun zaman aldı.
- It has taken us a long time to reach this stage.
- Bu aşamaya gelmemiz uzun zaman aldı.
- The measures and proposals presented should have come about a very long time ago.
- Sunulan tedbir ve önerilerin çok uzun zaman önce ortaya çıkmış olması gerekirdi.
- We knew a long time ago that serious danger was brewing.
- Ciddi bir tehlikenin yaklaşmakta olduğunu uzun zaman önce biliyorduk.
- The Directive on the deliberate release of GMOs into the environment was adopted a long time ago.
- GDO'ların kasıtlı olarak çevreye salınmasına ilişkin Direktif uzun zaman önce kabul edilmiştir.
- If we have to wait for the figures, it will be a long time before anything happens.
- Eğer rakamları beklemek zorunda kalırsak, herhangi bir şeyin gerçekleşmesi uzun zaman alacaktır.
- We have thought for a long time that this proposal offers a good compromise between several objectives.
- Uzun zamandır bu teklifin çeşitli hedefler arasında iyi bir uzlaşma sunduğunu düşünüyoruz.
- Nevertheless, I cannot shake off the feeling that many plans take a long time to come to fruition.
- Bununla birlikte birçok planın hayata geçmesinin uzun zaman aldığı hissinden kurtulamıyorum.
- Support for the Convention is something that this Parliament chose to adopt a long time ago, even before Nice.
- Sözleşme'ye destek, bu Parlamento'nun uzun zaman önce, hatta Nice'ten önce benimsemeyi seçtiği bir yöntemdir.
- As we have been saying about food waste for a long time, a ban is not enough.
- Gıda israfı konusunda uzun zamandır söylediğimiz gibi, yasak yeterli değildir.
- This report should have been adopted a long time ago, as Philippe de Villiers indeed requested.
- Philippe de Villiers'in de talep ettiği gibi bu raporun uzun zaman önce kabul edilmiş olması gerekirdi.
- I know from the country I know best that they have worked for a very long time.
- En iyi bildiğim ülkeden biliyorum ki çok uzun zamandır çalışıyorlar.
- On this point, ratification continues to be a long time coming.
- Bu noktada onaylama uzun zaman almaya devam etmektedir.
- This is a difficult task, which will take a long time and calls for complex international negotiations.
- Bu, uzun zaman alacak ve karmaşık uluslararası müzakereler gerektiren zor bir görevdir.
- Project Europe shed its economic and technical orientation a long time ago.
- Avrupa Projesi ekonomik ve teknik yönelimini uzun zaman önce bir kenara bıraktı.
- The winter months are going to be the most difficult in economic terms for a long time.
- Kış ayları ekonomik açıdan uzun zamandır en zor aylar olacak.
- It took him a long time to get over his cold.
- Soğuk algınlığını atlatması uzun zaman aldı.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
- Tom uzun zamandır Fransızca konuşmayı öğrenmeye uğraşıyor.
- Well, of course not; he died a long time ago.
- Tabii ki hayır; o uzun zaman önce öldü.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
- Tom uzun zamandır Fransızca konuşmayı öğrenmeye çalışıyor.
- That could take a long time.
- Bu uzun zaman alabilir.
- It's been a long time since I've felt this bad.
- Kendimi bu kadar kötü hissetmeyeli uzun zaman olmuştu.
- Tom hasn't laughed in a long time.
- Tom uzun zamandır gülmüyor.
- I was in love a long time ago.
- Uzun zaman önce aşıktım.
- Tom did that a long time ago.
- Tom bunu uzun zaman önce yaptı.
- Rosa has been a secretary for a long time.
- Rosa uzun zamandır sekreterlik yapıyor.
- I haven't been to Boston in a long time.
- Uzun zamandır Boston'a gitmedim.
- Tom has been living here a long time.
- Tom uzun zamandır burada yaşıyor.
- It took me a long time to get ready.
- Hazırlanmam uzun zaman aldı.
- Tom and Mary haven't talked to each other in long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır birbirleriyle konuşmadılar.
- I've been looking for a new job for a long time.
- Ben de uzun zamandır yeni bir iş arıyorum.
- It's been a long time since I've seen any dragonflies in this area.
- Bu bölgede herhangi bir yusufçuk gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- It took a long time for the children to find Lisa.
- Çocukların Lisa'yı bulması uzun zaman aldı.
- A long time ago, there lived a tailor who had three sons, but only one goat.
- Uzun zaman önce, üç oğlu ama sadece bir keçisi olan bir terzi yaşarmış.
- I read that book a long time ago.
- Ben o kitabı uzun zaman önce okudum.
- I've been trying to do that for a long time.
- Uzun zamandır bunu yapmaya çalışıyorum.
- It's been a long time since she broke-up.
- O ayrılalı uzun zaman oldu.
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce gençken her gün günlüğüme yazardım.
- A long time ago, giants ruled the world.
- Uzun zaman önce, devler dünyaya hükmediyordu.
- I was in Boston for a long time.
- Ben uzun zamandır Boston'daydım.
- I once knew somebody named Tom, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Tom diye birini tanırdım; ama bu çok uzun zaman önceydi.
- For a long time, I used to believe the same thing you do.
- Uzun zamandır ben de seninle aynı şeye inanıyordum.
- Tom has been living here for a long time.
- Tom uzun zamandır burada yaşıyor.
- Tom dated Mary for a long time.
- Tom uzun zaman Mary'yle çıkmıştı.
- I haven't seen Tom for a very long time.
- Tom'u çok uzun zamandır görmedim.
- It was a long time before she understood me.
- Beni anlaması uzun zaman aldı.
- He has been working on the project for a long time.
- Uzun zamandır bu proje üstünde çalışıyor.
- We've been here for a long time.
- Uzun zamandır buradayız.
- Tom has known Mary for a very long time.
- Tom, Mary'yi çok uzun zamandır tanıyor.
- It's been a long time since Tom and I've done that together.
- Tom ve ben bunu birlikte yapmayalı uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've been here.
- Buraya geldiğimden beri uzun zaman oldu.
- Tom has been in prison for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır hapiste.
- I've despised Tom for a long time.
- Tom'dan uzun zamandır nefret ediyorum.
- It's taken a long time.
- O uzun zaman aldı.
- That'll take a long time.
- O uzun zaman alacak.
- That might have been true a long time ago, but it's not true anymore.
- Uzun zaman önce doğru olabilirdi, ama artık doğru değil.
- They've been rivals for a long time.
- Uzun zamandır hasımlar.
- Tom and Mary have been best friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır en iyi arkadaşlardı.
- I haven't felt like this for a long time.
- Uzun zamandır böyle hissetmemiştim.
- I haven't laughed like that in a long time.
- Uzun zamandır böyle gülmedim.
- Is this what you've wanted for a long time?
- Bu senin uzun zamandır istediğin şey mi?
- You've been here a long time, haven't you?
- Uzun zamandır buradasınız, değil mi?
- It took a long time for me to convince him that I was right.
- Onu haklı olduğuma ikna etmem uzun zaman aldı.
- It's been a long time since Tom and I've done that together.
- Tom ve ben bunu birlikte yaptığımızdan beri uzun zaman oldu.
- England is a country that I've wanted to visit for a long time.
- İngiltere, uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir ülkedir.
- He's been doing this for a really long time.
- Bu işi çok uzun zamandır yapıyor.
- The story begins a long time ago.
- Hikaye uzun zaman önce başlıyor.
- I've been ready to do that for a long time.
- Uzun zamandır onu yapmak için hazırım.
- Tom hasn't updated the antivirus software on his computer in a long time.
- Tom bilgisayarındaki antivirüs yazılımını uzun zamandır güncellememişti.
- I stopped doing that a long time ago.
- Bunu yapmayı uzun zaman önce bıraktım.
- I have been living here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- It took me a long time to pick out a new pair of glasses.
- Yeni bir gözlük seçmek uzun zamanımı aldı.
- Tom hasn't spoken with Mary in a long time.
- Tom uzun zamandır Mary ile konuşmadı.
- I haven't laughed like that in a long time.
- Uzun zamandır böyle gülmemiştim.
- It may be a long time.
- Uzun zaman olabilir.
- It's been a long time since I've been to Boston.
- Boston'a gitmeyeli uzun zaman oldu.
- I don't think I've heard that word in a long time.
- Bu kelimeyi uzun zamandır duymamıştım sanırım.
- He was a millionaire a long time ago.
- Uzun zaman önce bir milyonerdi.
- Yeah, it's been a long time.
- Evet, uzun zaman oldu.
- I've known that for a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyorum.
- I was at Tom's for a long time.
- Uzun zaman Tom'un evindeydim.
- It's been a long time since I've had a real vacation.
- Gerçek bir tatil yaptığımdan beri uzun zaman oldu.
- I needed you a long time ago.
- Sana uzun zaman önce ihtiyacım vardı.
- It has been a long time since I saw him.
- Onu gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've seen Tom that angry.
- Tom'u o kadar kızgın gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- You left me standing alone here on this road a long, long time ago.
- Uzun, çok uzun zaman önce beni bu yolda yalnız bıraktın.
- I haven't heard from you for a long time.
- Uzun zamandır senden haber alamadım.
- Sami has been following Layla's YouTube channel for a long time.
- Sami uzun zamandır Layla'nın YouTube kanalını takip ediyor.
- I haven't read a magazine in a long time.
- Uzun zamandır bir dergi okumadım.
- It's been a long time since he broke-up.
- O ayrıldığından beri uzun zaman oldu.
- Tom hasn't eaten at home in a long time.
- Tom uzun zamandır evde yemek yemedi.
- It's going to take a long time.
- Uzun zaman alacak.
- It took me a long time to get over it.
- Bunu atlatmam uzun zaman aldı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- It's been a long time since I've seen any dragonflies in this area.
- Bu bölgede yusufçuk görmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom has been in the hospital for a long time.
- Tom uzun zamandır hastanede.
- We haven't spoken to each other in a long time.
- Uzun zamandır birbirimizle konuşmadık.
- I knew him a long time.
- Onu uzun zamandır tanıyordum.
- It's been a long time since you broke up.
- Sen ayrıldığından beri uzun zaman oldu.
- We've been together for a very long time.
- Biz çok uzun zamandır birlikteyiz.
- It's been a long time since we've had such nice weather.
- Uzun zamandır böyle güzel bir hava görmemiştik.
- I've been waiting here for a long time.
- Uzun zamandır burada bekliyorum.
- I haven't received any email from Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'dan e-posta almadım.
- I haven't been able to do that in a long time.
- Bunu uzun zamandır yapamıyordum.
- Tom has been a close friend of mine for a long time.
- Tom uzun zamandır yakın arkadaşım.
- It's been a long time since I've seen Tom that angry.
- Tom'u bu kadar kızgın görmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom hasn't been out of his house in a long time.
- Tom uzun zamandır evden dışarı çıkmadı.
- I visited Canada a long time ago.
- Kanada'yı uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- I haven't seen that in a long time.
- Uzun zamandır onu görmedim.
- I haven't heard from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun zamandır haber almadım.
- We've been friends a long time.
- Uzun zamandır arkadaşız.
- Tom has been married a long time.
- Tom uzun zamandır evli.
- Tom is happier than I've seen him in a long time.
- Tom benim onu uzun zaman içinde gördüğümden daha mutlu.
- A long time ago, there lived a tailor who had three sons, but only one goat.
- Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.
- Tom has known Mary a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
- Tom has been waiting a long time.
- Tom uzun zamandır bekliyodu.
- You have known from a long time what to do.
- Ne yapacağınızı uzun zamandır biliyorsunuz.
- I found the lost cat that its owner had been looking for for a long time.
- Sahibinin uzun zamandır aradığı kayıp kediyi buldum.
- I've been playing golf for a very long time.
- Çok uzun zamandır golf oynuyorum.
- He sang a long time ago.
- Çok uzun zaman önce şarkı söylemişti.
- Tom hasn't been sick in a long time.
- Tom uzun zamandır hastalanmadı.
- I haven't seen them in a long time.
- Ben uzun zamandır onları görmedim.
- I've been wanting to ask you out for a long time.
- Uzun zamandır sana çıkma teklif etmek istiyordum.
- He goes to bed early but it takes him a long time to get to sleep.
- Erken yatar ama uyuması uzun zaman alır.
- Humans haven't had a chance against a chess computer in a long time.
- İnsanların uzun zamandır bir satranç bilgisayarına karşı hiç şansı olmadı.
- Tom and I've been friends for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır arkadaşız.
- I haven't been happy for a long time.
- Uzun zamandır mutlu değilim.
- He has not eaten a decent meal in a long time.
- Uzun zamandır doğru düzgün bir yemek yemedi.
- Tom has been here for quite a long time.
- Tom uzun zamandır burada.
- A long time ago, Europeans thought that the Sun was orbiting the Earth.
- Uzun zaman önce Avrupalılar Güneş'in Dünya'nın yörüngesinde döndüğünü sanıyorlardı.
- I guess it will be a long time before I can return to Japan.
- Sanırım Japonya'ya dönmek uzun zaman alacak.
- I haven't seen Tom for a long time.
- Tom'u uzun zamandır görmedim.
- We haven't seen Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'u görmedik.
- I've despised Tom for a long time.
- Tom'u uzun zamandır hor gördüm.
- It'll take a long time to do that.
- Bunu yapmak uzun zaman alacak.
- Tom has been here for a long time.
- Tom uzun zamandır burada.
- I haven't read a magazine in a long time.
- Uzun zamandır dergi okumuyorum.
- I visited Paris a long time ago.
- Paris'i de uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- I haven't eaten Chinese food in a long time.
- Uzun zamandır Çin yemeği yemedim.
- It's been a long time since I've sung that song.
- Bu şarkıyı söylemeyeli uzun zaman oldu.
- I haven't been this happy in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım.
- I learned that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce öğrendim.
- It's been a long time since I've gone swimming.
- Yüzmeye gitmeyeli uzun zaman oldu.
- We don't have a long time.
- Çok uzun zamanımız yok.
- It took me a long time to figure that out.
- Onu anlamak uzun zamanımı aldı.
- It's going to take me a long time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmak uzun zamanımı alacak.
- I haven't eaten Mexican food in a long time.
- Uzun zamandır Meksika yemeği yemedim.
- This is something I've wanted to do for a long time.
- Bu uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi.
- I haven't done that in a long time.
- Bunu uzun zamandır yapmamıştım.
- I haven't sung in a long time.
- Uzun zamandır şarkı söylemiyorum.
- You gave me this picture a long time ago.
- Sen uzun zaman önce bana bu resmi verdin.
- We've lived in Boston for a long time.
- Uzun zamandır Boston'da yaşıyoruz.
- Tom and I have been friends for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır arkadaşız.
- I've waited a long time for this.
- Bunun için uzun zaman bekledim.
- It happened a long time ago.
- O uzun zaman önce oldu.
- I've known her a long time.
- Onu uzun zamandır tanıyorum.
- Dinosaurs died out a very long time ago.
- Dinozorların çok uzun zaman önce nesilleri tükendi.
- A long time ago, Europeans thought that the Sun was orbiting the Earth.
- Uzun zaman önce, Avrupalılar Güneş'in Dünya'nın etrafında döndüğünü düşünüyorlardı.
- You don't want to wait such a long time.
- Bu kadar uzun zaman beklemek istemezsiniz.
- I haven't felt this happy in a long time.
- Uzun zamandır kendimi bu kadar mutlu hissetmemiştim.
- Have you been married for a long time?
- Uzun zamandır mı evlisiniz?
- I said this a long time ago.
- Ben bunu uzun zaman önce söyledim.
- It took me a long time to realize I was doing it the wrong way.
- Yanlış şekilde yaptığımı fark etmem uzun zaman aldı.
- Tom has been unemployed for a long time.
- Tom uzun zamandır işsiz.
- It's been a long time since I've seen you smile.
- Senin gülümsediğini göreli uzun zaman oldu.
- It took a long time for Japanese imports to penetrate the American consumer markets.
- Japon ithalatının Amerikan tüketici pazarlarına girmesi uzun zaman aldı.
- I said that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce söylemiştim.
- I visited Kyoto a long time ago.
- Kyoto'yu uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- I haven't played the clarinet for a long time.
- Uzun zamandır klarnet çalmadım.
- Please forgive me for not having written for a long time.
- Uzun zamandır yazmadığım için lütfen beni affedin.
- I've known him a long time.
- Onu uzun zamandır tanıyorum.
- Tom has known Mary a long time.
- Tom Mary'yi uzun zamandır tanıyor.
- Dinosaurs became extinct a very long time ago.
- Dinozorların çok uzun zaman önce nesilleri tükenmiştir.
- I don't think anybody's lived in this house in a long time.
- Birinin bu evde uzun zaman yaşadığını sanmıyorum.
- We haven't seen you for a long time.
- Seni uzun zamandır görmedik.
- It's been a long time since I've sung that song.
- O şarkıyı söylediğimden beri uzun zaman oldu.
- Dinosaurs became extinct a very long time ago.
- Dinozorların soyu çok uzun zaman önce tükendi.
- Tom and Mary have lived in this neighborhood for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır bu mahallede yaşıyorlar.
- Tom has been Mary's boyfriend for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'nin erkek arkadaşıdır.
- We've been waiting a very long time.
- Çok uzun zamandır bekliyoruz.
- I haven't seen Jim for a long time.
- Jim'i uzun zamandır görmedim.
- Tom hasn't gone swimming in a long time.
- Tom uzun zamandır yüzmeye gitmedi.
- We've lived here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyoruz.
- I've been doing that a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- I've been here for a long time.
- Uzun zamandır buradayım.
- Doing that will take a long time.
- Onu yapmak uzun zaman alacak.
- I haven't been this busy in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar meşgul olmamıştım.
- It's been a long time since we last met.
- Son görüşmemizden bu yana uzun zaman geçti.
- I haven't seen Tom smile for a long time.
- Tom'u uzun zamandır gülümserken görmemiştim.
- Tom has been friends with Mary for a long time.
- Tom, Mary ile uzun zamandır arkadaş.
- I've despised Tom for a long time.
- Tom'u uzun zamandır küçümsedim.
- Tom has been my friend for a long time.
- Tom uzun zamandır arkadaşım.
- It took us a long time to decide what to do.
- Ne yapacağımıza karar vermemiz uzun zaman aldı.
- Tom has been dead a long time.
- Tom öleli uzun zaman oldu.
- Tom sold his house in Boston a long time ago.
- Tom Boston'daki evini uzun zaman önce sattı.
- I've been expecting something like this to happen for a long time.
- Uzun zamandır böyle bir şey olmasını bekliyordum.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazmayalı uzun zaman oldu.
- Tom and Mary haven't heard from John in a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır John'dan haber alamadılar.
- Have you lived here a long time?
- Uzun zamandır burada mı yaşıyorsun?
- Tom has been single for a long time.
- Tom uzun zamandır bekar.
- Tom hasn't seen Mary for a long time.
- Tom Mary'yi uzun zamandır görmedi.
- Tom hasn't been here in a long time.
- Tom uzun zamandır buraya gelmedi.
- It's been a long time since I've been to Boston.
- Boston'da bulunduğumdan beri uzun zaman oldu.
- Tom has been sick for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır hasta.
- It took Mary a long time to choose which dress to wear to the dance.
- Mary'nin dans için hangi elbiseyi giyeceğini seçmesi uzun zaman aldı.
- Tom has been with us for a long time.
- Tom uzun zamandır bizimle birlikte.
- Tom has lived here for a long time.
- Tom uzun zamandır burada yaşıyor.
- It's been a long time since I've heard Tom play his baritone sax.
- Tom'un bariton saksafonunu çaldığını duyduğumdan beri uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've seen you smile.
- Senin gülümsediğini gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've worn a tie.
- Bir kravat taktığımdan beri uzun zaman oldu.
- A long time ago when Pluto was still a planet, there was a boy named Tom.
- Uzun zaman önce, Plüton hala bir gezegen iken, Tom adında bir çocuk varmış.
- I've been doing it a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- It's been a long time since I've heard Tom play his baritone sax.
- Tom'u bariton saksafon çalarken dinlemeyeli uzun zaman oldu.
- That pronunciation hasn't been in use for a long time.
- Bu telaffuz uzun zamandır kullanımda değil.
- It's going to take us a long time to do that.
- Bunu yapmamız uzun zaman alacak.
- Tom has been married to Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary ile evli.
- We haven't seen each other in a long time.
- Birbirimizi uzun zamandır görmedik.
- I've been away for a long time.
- Uzun zamandır uzaktaydım.
- We've known each other a long time.
- Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz.
- I haven't been fishing in a long time.
- Uzun zamandır balık tutmuyorum.
- We haven't seen each other for a long time.
- Birbirimizi uzun zamandır görmüyoruz.
- Long time no see!
- Uzun zaman oldu!
- It'll take me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam uzun zaman alacak.
- I haven't done that in a long time.
- Onu uzun zamandır yapmadım.
- Doing that is going to take a long time.
- Onu yapmak uzun zaman alacak.
- We haven't seen Tom in a long time.
- Tom'u uzun zamandır görmedik.
- Tom has been sick for a long time.
- Tom uzun zamandır hasta.
- I've known Tom a long time.
- Tom'u uzun zamandır tanıyorum.
- It's going to take a long time.
- Bu uzun zaman alacak.
- A long time ago, there was a young man.
- Uzun zaman önce, genç bir adam varmış.
- Tom has been away for a long time.
- Tom uzun zamandır uzakta.
- Tom has been living in Boston for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır Boston'da yaşıyor.
- It's a long, long time since my girl's been gone.
- Sevgilim gideli çok uzun zaman oldu.
- I've been here for a very long time.
- Çok uzun zamandır buradayım.
- I've been a fan a long time.
- Uzun zamandır hayranıyım.
- They've known each other for a very long time.
- Birbirlerini çok uzun zamandır tanıyorlar.
- I should've gone home a long time ago.
- Uzun zaman önce eve dönmeliydim.
- It'll take me a long time to do all the things I want to do.
- Yapmak istediğim her şeyi yapmak uzun zamanımı alacak.
- I haven't eaten any meat in a long time.
- Uzun zamandır hiç et yemedim.
- Last night I stopped in front of a used bookstore, before I got home, and found a book that I'd been looking for for a long time.
- Dün gece eve gitmeden önce ikinci el bir kitapçının önünde durdum ve uzun zamandır aradığım bir kitabı buldum.
- I haven't seen her in a long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- He seems to have been ill for a long time.
- Uzun zamandır hasta gibi görünüyor.
- Tom hasn't eaten a decent meal in a long time.
- Tom uzun zamandır düzgün bir yemek yemedi.
- He has done it now for a long time.
- Uzun zamandır o bunu şimdi yaptı.
- He has a reputation for taking a long time to make up his mind.
- Karar vermesinin uzun zaman almasıyla ünlüdür.
- I'm looking forward to meeting you all after such a long time.
- Uzun zaman sonra hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
- This is one of the funniest movies I have seen in a long time.
- Bu uzun zamandır izlediğim en komik filmlerden biri.
- I haven't felt like this in a long time.
- Uzun zamandır böyle hissetmemiştim.
- The explanation of each fact took a long time.
- Her gerçeğin açıklanması uzun zaman aldı.
- I've wanted this CD player for a long time.
- Bu CD çaları uzun zamandır istiyordum.
- Tom has been behind bars for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır parmaklıklar ardında.
- It's going to take me a long time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmam uzun zaman alacak.
- This old ten-mark bill hasn't been valid for a long time.
- Bu eski on marklık banknot uzun zamandır geçerli değil.
- He has lived in Iceland for a long time.
- Uzun zamandır İzlanda'da yaşıyor.
- I haven't seen Tom this angry in a long time.
- Tom'u uzun zamandır bu kadar kızgın görmemiştim.
- I haven't seen Tom in a long time.
- Tom'u uzun zamandır görmedim.
- Doing it that way will take a long time.
- Onu o şekilde yapmak uzun zaman alacak.
- I've been thinking about this for a long time.
- Bu konuyu uzun zamandır düşünüyorum.
- Tom hasn't visited us in a long time.
- Tom uzun zamandır bizi ziyaret etmedi.
- I haven't seen them in a long time.
- Onları uzun zamandır görmedim.
- It took us a long time to make this decision.
- Bu kararı vermek uzun zamanımızı aldı.
- It won't take me a long time.
- Uzun zamanımı almayacak.
- It's been a long time since we've visited Tom.
- Tom'u ziyaret ettiğimizden beri uzun zaman oldu.
- He came here a long time ago.
- Buraya uzun zaman önce geldi.
- You gave me this picture a long time ago.
- Bu resmi bana uzun zaman önce vermiştin.
- I've been living here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- It took us a long time to decide which one to buy.
- Hangisini alacağımıza karar vermemiz uzun zaman aldı.
- Tom hasn't eaten a decent meal in a long time.
- Tom uzun zamandır iyi bir yemek yemedi.
- I haven't had a girlfriend in a long time.
- Uzun zamandır bir kız arkadaşım olmadı.
- A long time ago, most people lived in groups that moved around as the seasons changed.
- Uzun zaman önce çoğu insan mevsimler değiştikçe yer değiştiren gruplar halinde yaşamaktaydı.
- It's been a long time since we've visited Tom.
- Tom'u ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu.
- We haven't heard from Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'dan haber almadık.
- Tom died a long time ago.
- Tom uzun zaman önce öldü.
- I haven't seen Bill for a long time.
- Bill'i uzun zamandır görmedim.
- I've been waiting for you for a long time.
- Uzun zamandır seni bekliyordum.
- I have tried for a long time.
- Uzun zamandır deniyorum.
- It'll take a long time to do everything that needs to be done.
- Yapılması gereken her şeyi yapmak uzun zaman alacak.
- It'll take a long time.
- Uzun zaman alacak.
- I haven't talked to Tom in a long time.
- Tom'la uzun zamandır konuşmadım.
- We haven't had those kinds of problems in a long time.
- Uzun zamandır böyle sorunlarımız olmamıştı.
- She hasn't worn a Kabyle dress in a long time.
- Uzun zamandır Berberi elbisesi giymemişti.
- It took Tom a long time to change the tire.
- Tom'un lastiği değiştirmesi uzun zaman aldı.
- It'll take a long time for me to finish this.
- Bunu bitirmem uzun zaman alacak.
- He goes to bed early but it takes him a long time to get to sleep.
- O erken yatıyor ama uyuması uzun zaman alıyor.
- We haven't heard from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun zamandır haber alamadık.
- He has done it now for a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyor.
- Tom has lived in Boston for a long time.
- Tom uzun zamandır Boston'da yaşıyor.
- Tom hasn't seen Mary for a long time.
- Tom, Mary'yi uzun zamandır görmedi.
- I know you've been waiting a long time, but could you wait just a little bit longer?
- Uzun zamandır beklediğini biliyorum, ama biraz daha bekleyebilir misin?
- Tom and I have been close friends for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır yakın arkadaşız.
- Tom is happier than I've seen him in a long time.
- Tom uzun zamandır onu görmediğim kadar mutlu.
- I've lived here for a long time.
- Uzun zamandır burada oturuyorum.
- We bought the apartment a long time ago.
- Daireyi uzun zaman önce aldık.
- This old ten-mark bill hasn't been valid for a long time.
- Bu eski 10 marklık banknot uzun zamandır geçerli değil.
- I quit a long time ago.
- Uzun zaman önce bıraktım.
- Tom and I haven't seen each other for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır birbirimizi görmedik.
- It's been a long time since we've done this.
- Bunu yaptığımızdan beri uzun zaman oldu.
- I haven't seen you for a long time, Bill.
- Seni uzun zamandır görmedim, Bill.
- Tom lived there a long time.
- Tom uzun zaman orada yaşadı.
- I haven't been to a concert in a long time.
- Uzun zamandır bir konsere gitmedim.
- Tom can do the job, I'm sure, but it'll take him a long time.
- Tom işi yapabilir, eminim, fakat onun uzun zamanını alacaktır.
- It has been a long time since we visited that city.
- O şehri ziyaret ettiğimizden beri uzun zaman oldu.
- It'll take me a long time to finish reading that book.
- O kitabı okumayı bitirmem uzun zaman alacak.
- They have lived here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorlar.
- It didn't really take a long time.
- Aslında uzun zaman almadı.
- It took us a long time to do that.
- Bunu yapmak uzun zamanımızı aldı.
- It is a long time since I saw you last.
- Seni son gördüğümden beri uzun zaman geçti.
- I've been waiting for you for a long time.
- Uzun zamandır seni bekliyorum.
- I've been doing this for a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- Tom and Mary have known each other for a very long time.
- Tom ve Mary birbirlerini çok uzun zamandır tanıyorlar.
- As you know, I met your daughter a long time ago, and we want to tell you that we've decided to get married.
- Bildiğiniz gibi, kızınızla uzun zaman önce tanıştık ve size evlenmeye karar verdiğimizi söylemek istiyoruz.
- Weren’t they a long time in the town?
- Uzun zamandır kasabada değiller miydi?
- It took Tom a long time to finish his homework.
- Tom'un ödevini bitirmesi uzun zaman aldı.
- It's been a long time since we've had such nice weather.
- Böyle güzel bir hava yaşadığımızdan beri uzun zaman oldu.
- It took her a long time to choose a hat.
- Şapka seçmesi uzun zaman aldı.
- We've been working together for a long time.
- Uzun zamandır birlikte çalışıyoruz.
- I have not been so frustrated in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar sinirli olmamıştım.
- Tom said it would probably take him a long time to do that.
- Tom bunu yapmasının muhtemelen uzun zaman alacağını söyledi.
- It's been a long time since I've seen my family.
- Ailemi görmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom and I dated a long time ago.
- Tom ve ben uzun zaman önce çıktık.
- It took a long time, but in the end I was able to convince him.
- Uzun zaman aldı ama sonunda onu ikna edebildim.
- It's been a long time since I've eaten Mexican food.
- Meksika yemeği yemeyeli uzun zaman oldu.
- Tom and Mary haven't heard from John in a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır John'dan haber almadı.
- This could take a long time.
- Bu uzun zaman alabilir.
- It took Tom a long time to find Mary's house.
- Tom'un Mary'nin evini bulması uzun zaman aldı.
- We've known each other for a long time.
- Biz birbirimizi uzun zamandır tanırız.
- I've been a teacher a long time.
- Uzun zamandır öğretmenlik yapıyorum.
- This is the very camera I've wanted for a long time.
- Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
- I don't think I've heard that word in a long time.
- Uzun zamandır o kelimeyi duyduğumu sanmıyorum.
- Tom has been doing that for a really long time.
- Tom bunu çok uzun zamandır yapıyor.
- You've been married a long time.
- Uzun zamandır evlisiniz.
- It'll take me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.
- I haven't been to a movie theater in a long time.
- Uzun zamandır sinemaya gitmedim.
- It's going to take Tom a long time to do that.
- Tom'un bunu yapması uzun zaman alacak.
- Tom hasn't been out of his house in a long time.
- Tom uzun zamandır evinden dışarı çıkmadı.
- It's been a long time since I last saw him.
- Onu son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- I hadn't laughed that much in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.
- This is the best movie I've seen in a long time.
- Bu uzun zamandır izlediğim en iyi film.
- I don't think anybody's lived in this house in a long time.
- Bu evde uzun zamandır kimsenin yaşadığını sanmıyorum.
- She has known him for a long time.
- Onu uzun zamandır tanıyor.
- I've known that a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyorum.
- I once knew somebody named Tom, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Tom adında birini tanıyordum ama bu çok uzun zaman önceydi.
- It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı inşa etmek uzun zaman ve çok para aldı.
- I haven't been sick in a long time.
- Uzun zamandır hasta olmamıştım.
- I've been complaining about this problem for a long time.
- Uzun zamandır bu sorundan şikayet ediyordum.
- Tom has been dead a long time.
- Tom uzun zaman önce öldü.
- Doing that is going to take a long time.
- Bunu yapmak uzun zaman alacak.
- I've wanted to meet you for a long time.
- Uzun zamandır seninle tanışmak istiyordum.
- I've been waiting for Tom for a long time.
- Tom'u çok uzun zamandır bekliyorum.
- It took me a long time to pick out a new pair of glasses.
- Yeni bir gözlük seçmem uzun zaman aldı.
- The police have been after him for a long time.
- Polis uzun zamandır onun peşindeydi.
- It's been a long time since I've written anything.
- Bir şeyler yazmayalı uzun zaman oldu.
- Have I slept a long time?
- Uzun zamandır mı uyuyorum?
- Tom has been my best friend for a long time.
- Tom uzun zamandır benim en iyi arkadaşım.
- The two had been enemies for a long time.
- İkisi uzun zamandır düşmandı.
- I've been in this business a long time.
- Uzun zamandır bu işin içindeyim.
- I learned that a long time ago.
- Onu uzun zaman önce öğrendim.
- She looked as if she had been sick for a long time.
- O uzun zamandır hastaymış gibi görünüyordu.
- I've despised Mary for a long time.
- Mary'den uzun zamandır nefret ediyorum.
- It's taken a long time.
- Uzun zaman aldı.
- Mary and I dated a long time ago.
- Mary ve ben uzun zaman önce çıktık.
- Tom hasn't sung with our band in a long time.
- Tom uzun zamandır grubumuzla şarkı söylemiyor.
- I've had this computer for a long time.
- Bu bilgisayar uzun zamandır bende.
- Tom came here a long time ago.
- Tom buraya uzun zaman önce geldi.
- I've known Tom for a long time.
- Tom'u uzun zamandır tanıyorum.
- Has Tom been married for a long time?
- Tom uzun zamandır evli mi?
- I've done this a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- Tom said he hadn't seen Mary for a long time.
- Tom, Mary'yi uzun zamandır görmediğini söyledi.
- I haven't heard from you for a long time.
- Uzun zamandır senden haber almıyorum.
- She has not seen him for a long time.
- Onu uzun zamandır görmemiş.
- You look like you've been sick for a long time.
- Çok uzun zamandır hastaymışsın gibi görünüyorsun.
- Tom planted these trees a long time ago.
- Tom bu ağaçları uzun zaman önce ekti.
- Tom has been studying French for a long time.
- Tom uzun zamandır Fransızca okuyor.
- Tom hasn't cleaned his gun in a long time.
- Tom uzun zamandır silahını temizlemedi.
- It has been a long time since I wrote you last.
- Sana son kez yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- Have you been waiting a long time?
- Uzun zamandır mı bekliyorsun?
- I have been silent for a long time.
- Uzun zamandır sessizim.
- Tom and Mary have been best friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır çok iyi arkadaşlar.
- Long time, no see.
- Uzun zamandır görüşemedik.
- Tom has been married to Mary a very long time.
- Tom, Mary ile çok uzun zamandır evli.
- Is this what you've wanted for a long time?
- Uzun zamandır istediğin bu muydu?
- It's going to take a long time to do that.
- Bunu yapmak uzun zaman alacak.
- Tom has been my best friend for a long time.
- Uzun zamandır en iyi dostum Tom.
- It's been a long time since I've seen you smile.
- Seni gülümserken görmeyeli uzun zaman oldu.
- I haven't been this happy in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar mutlu olmadım.
- Tom has despised Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'den nefret ediyor.
- This is the best movie I've seen in a long time.
- Uzun zamandır izlediğim en iyi film bu.
- I haven't eaten any meat in a long time.
- Uzun zamandır et yememiştim.
- We were waiting for him for a long time.
- Uzun zamandır onu bekliyorduk.
- We had lost the overview a long time ago.
- Genel bakışı uzun zaman önce kaybettik.
- I should've quit smoking a long time ago.
- Sigarayı uzun zaman önce bırakmalıydım.
- I haven't been fishing in a long time.
- Uzun zamandır balığa çıkmadım.
- This is what I've been after for a long time.
- Uzun zamandır bunun peşindeydim.
- I've been wanting to do that for a long time.
- Uzun zamandır bunu yapmak istiyordum.
- It's been a long time since I last spoke French.
- Fransızca konuşmayalı uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've had a real vacation.
- Gerçek bir tatil yapmayalı uzun zaman oldu.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
- Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- It's been a long time since I've seen Tom this happy.
- Tom'u bu kadar mutlu gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- I've been with Tom for a long time.
- Uzun zamandır Tom'la birlikteyim.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've done that.
- Onu yaptığımdan beri uzun zaman geçti.
- She looked as if she had been sick for a long time.
- Sanki uzun zamandır hastaymış gibi görünüyordu.
- It took a long time for me to get used to the noise.
- Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.
- It took us a long time to get to Boston.
- Boston'a gitmemiz uzun zaman aldı.
- It's been a long time since I've heard anyone use that word.
- Birinin bu kelimeyi kullandığını duymayalı uzun zaman oldu.
- Tom and I have known each other for a long time.
- Tom ve ben birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz.
- I've been thinking over the issue for a long time.
- Uzun zamandır bu konu üzerinde düşünüyordum.
- I've been gone for a long time.
- Uzun zamandır yoktum.
- You've known Tom a long time, haven't you?
- Tom'u uzun zamandır tanıyorsun, değil mi?
- Speaking of Mary, I haven't seen her for a long time.
- Mary'den bahsetmişken, uzun zamandır onu görmedim.
- I haven't seen Tom for such a long time.
- Tom'u uzun zamandır görmedim.
- Were you married a long time?
- Uzun zamandır mı evliydiniz?
- Tom hasn't heard from Mary in a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'den haber almadı.
- I've been studying French for a very long time.
- Çok uzun zamandır Fransızca çalışıyorum.
- I haven't had a day off in a long time.
- Uzun zamandır bir gün bile izin yapmadım.
- I haven't heard you play the guitar in a long time.
- Uzun zamandır gitar çaldığını duymadım.
- It took us a long time to decide what we really wanted.
- Gerçekten ne istediğimize karar vermemiz uzun zaman aldı.
- I haven't written for a long time.
- Ben uzun zamandır yazmıyorum.
- Doing it that way will take a long time.
- Bu şekilde yapmak uzun zaman alacak.
- I've been thinking about this for a long time.
- Bunu uzun zamandır düşünüyordum.
- I haven't had this much fun in a long time.
- Ben uzun zamandır bu kadar çok eğlenmemiştim.
- I haven't cried in a long time.
- Uzun zamandır ağlamamıştım.
- It took a long time for her to write the report.
- Raporu yazması uzun zaman aldı.
- It's been a long time since I've thought about Tom.
- Tom'u düşünmeyeli uzun zaman oldu.
- It might be a long time before you see me again.
- Beni tekrar görmen uzun zaman alabilir.
- Tom moved to Boston a long time ago.
- Tom uzun zaman önce Boston'a taşındı.
- He hasn't written them a letter in a long time.
- Uzun zamandır onlara mektup yazmadı.
- I stopped being mad at you a long time ago.
- Uzun zaman önce sana kızmayı bıraktım.
- She hadn't seen him in a long time.
- Onu uzun zamandır görmemişti.
- I haven't had a vacation in a long time.
- Uzun zamandır tatil yapmamıştım.
- That was a long time ago.
- Uzun zaman önceydi.
- I hadn't laughed like that in a very long time.
- Çok uzun zamandır öyle kahkaha atmamıştım.
- Tom has been there a long time.
- Tom uzun zaman oradaydı.
- We've been working on this for a long time.
- Uzun zamandır bunun üzerinde çalışıyorduk.
- It's been a long time since I've written anything.
- Bir şey yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- Hey, long time no see.
- Hey, görüşmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom has been secretly in love with Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'ye gizliden gizliye aşıktı.
- It's been a long time since I've talked to Tom.
- Tom'la konuşmayalı uzun zaman oldu.
- Tom hasn't seen Mary in a long time.
- Tom, Mary'yi uzun zamandır görmemişti.
- I've known how to do that for a long time.
- Bunu nasıl yapacağımı uzun zamandır biliyorum.
- I haven't written to Tom in a long time.
- Tom'a uzun zamandır yazmadım.
- I haven't kissed Tom in a long time.
- Tom'u uzun zamandır öpmedim.
- I knew them a long time.
- Onları uzun zamandır tanıyorum.
- Tom has been crying for a long time.
- Tom uzun zamandır ağlıyor.
- Tom has been in Boston for a long time.
- Tom uzun zamandır Boston'da.
- It's been a long time since you broke up.
- Ayrılalı uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I've talked to Tom.
- Tom'la konuştuğumdan beri uzun zaman oldu.
- I haven't heard that word in a long time.
- Bu kelimeyi uzun zamandır duymamıştım.
- I slept better than I have for a long time.
- Uzun zamandır uyuduğumdan daha iyi uyudum.
- This should've been done a long time ago.
- Bu uzun zaman önce yapılmalıydı.
- Tom has been living alone for a long time.
- Tom uzun zamandır yalnız yaşıyor.
- I haven't felt like this in a long time.
- Kendimi uzun zamandır böyle hissetmemiştim.
- The villagers have done without electricity for a long time.
- Köylüler uzun zamandır elektriksiz idare ediyor.
- It's been a long time since I've spoken French.
- Fransızca konuşmayalı uzun zaman oldu.
- This kind of thing usually takes a long time.
- Bu tür şeyler genellikle uzun zaman alır.
- It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
- Tom must've slept a long time.
- Tom uzun zaman uyumuş olmalı.
- They sound like they've been married for a long time.
- Sanki uzun zamandır evlilermiş gibi konuşuyorlar.
- I haven't seen that in a long time.
- Onu uzun zamandır görmemiştim.
- It took me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam uzun zaman aldı.
- It took me a long time to learn how to do this.
- Bunu nasıl yapacağımı öğrenmem uzun zaman aldı.
- It took me a long time to get over it.
- Onu bitirmek uzun zamanımı aldı.
- You lost me a long time ago.
- Uzun zaman önce beni kaybettin.
- It's been a long time since she broke-up.
- O ayrıldığından beri uzun zaman oldu.
- I've been dreaming of this trip for a long time.
- Uzun zamandır bu yolculuğun hayalini kuruyordum.
- We've been together for a long time.
- Uzun zamandır birlikteyiz.
- I haven't talked about this in a long time.
- Ben uzun zamandır bu konuda konuşmadım.
- I haven't seen her for a long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- Tom was here a long time.
- Tom uzun zamandır buradaydı.
- You've been my friend for a long time.
- Uzun zamandır arkadaşımsın.
- I've had this for a long time.
- Bu uzun zamandır bende.
- It's been a long time since I've seen you.
- Seni gördüğümden bu yana uzun zaman oldu.
- It would take a long time to tell the whole story.
- Hikayenin tamamını anlatmak uzun zaman alır.
- I haven't laughed this hard in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.
- He has lived here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyor.
- Yesterday I met an old friend of mine whom I had not seen for a long time.
- Dün uzun zamandır görmediğim eski bir arkadaşımla karşılaştım.
- That was a long time ago.
- O uzun zaman önceydi.
- It was a long time since I've done that.
- bunu yapmayalı uzun zaman oldu.
- I am sorry that I have not written to you for such a long time.
- Sana uzun zamandır yazmadığım için özür dilerim.
- Tom has been our family doctor for a long time.
- Tom uzun zamandır bizim aile doktorumuzdu.
- This is the very camera I've wanted for a long time.
- Bu uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi.
- It has been a long time since I saw him.
- Onu görmeyeli uzun zaman oldu.
- I haven't been able to do that in a long time.
- Bunu uzun zamandır yapamadım.
- I've been wanting to learn French for a long time.
- Uzun zamandır Fransızca öğrenmek istiyordum.
- This is something that I've wanted to do for a long time.
- Bu uzun zamandır yapmak istediğim bir şey.
- He's been waiting here for a long time.
- Uzun zamandır burada bekliyordu.
- He was a millionaire a long time ago.
- O, çok uzun zaman önce bir milyonerdi.
- It took us a long time to decide where to eat.
- Nerede yemek yiyeceğimize karar vermek uzun zamanımızı aldı.
- A long time ago, there was a bridge there.
- Uzun zaman önce orada bir köprü vardı.
- We've been together for a very long time.
- Çok uzun zamandır birlikteyiz.
- I talked to Tom about this for a long time.
- Ben uzun zaman bu konuda Tom'la konuştum.
- She took a long time to choose her hat.
- Şapkasını seçmesi uzun zaman aldı.
- I just got a letter from someone I knew a long time ago.
- Uzun zaman önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
- Tom has been here for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır burada.
- I've wanted to tell her that I love her for a long time now.
- Ona uzun zamandır onu sevdiğimi söylemek istiyordum.
- I hadn't laughed like that in a very long time.
- Uzun zamandır böyle gülmemiştim.
- Tom and Mary haven't gone swimming together in a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır birlikte yüzmeye gitmedi.
- I've been here a long time.
- Uzun zamandır buradayım.
- I said this a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce söylemiştim.
- It took us a long time to find Tom.
- Tom'u bulmamız uzun zaman aldı.
- It took me a long time to realize that I wasn't doing that the right way.
- Bunu doğru şekilde yapmadığımı farketmem uzun zaman aldı.
- I haven't spoken French in a long time.
- Uzun zamandır Fransızca konuşmuyorum.
- I haven't been this busy in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar meşgul değildim.
- I haven't gotten any email from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun zamandır e-posta almadım.
- Tom has been waiting for Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi bekliyordu.
- Tom and I haven't seen each other for a long time.
- Tom ve ben birbirimizi uzun zamandır görmüyoruz.
- It will take a long time to suppress the revolt.
- İsyanı bastırmak, uzun zaman alacak.
- I've been looking for this for a long time.
- Uzun zamandır bunu arıyordum.
- We have been good friends for a long time.
- Uzun zamandır iyi arkadaşız.
- Tom had not thought of Mary in a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi düşünmemişti.
- I've wanted to be a painter for a long time.
- Uzun zamandır ressam olmak istiyordum.
- I haven't been to Boston for a long time.
- Uzun zamandır Boston'a gitmedim.
- I accepted that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce kabul ettim.
- Tom has been here a long time.
- Tom uzun zamandır burada.
- I've known that a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyordum.
- I haven't been to a movie theater in a long time.
- Uzun zamandır sinemaya gitmemiştim.
- I haven't seen him for a good long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- England is a country that I've wanted to visit for a long time.
- İngiltere, uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir ülke.
- In fact, it had been a long time since I'd seen you.
- Aslında, seni görmeyeli uzun zaman olmuştu.
- I haven't done anything like this in a long time.
- Uzun zamandır böyle bir şey yapmamıştım.
- I knew Tom a long time.
- Tom'u uzun zamandır tanıyordum.
- This is the most comfortable chair I've sat on in a long time.
- Bu uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye.
- It's been a long time since I've eaten Chinese food.
- Çin yemeği yediğimden beri uzun zaman oldu.
- This restaurant has been here a long time.
- Bu restoran uzun zamandır burada.
- Tom has been doing that for a really long time.
- Tom bunu gerçekten uzun zamandır yapıyor.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır mektup yazmadı.
- It took me a long time to realize that I wasn't doing that the right way.
- Bunu doğru şekilde yapmadığımı anlamam uzun zamanımı aldı.
- I should've done this a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmalıydım.
- Were you in Boston for a long time?
- Uzun zamandır Boston'da mıydınız?
- It's been a long time since we've done this.
- Bunu yapmayalı uzun zaman oldu.
- Have you known Tom for a long time?
- Tom'u uzun zamandır mı tanıyorsun?
- It has been a long time since we visited that city.
- O şehri ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu.
- I haven't seen him for a long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- I've been thinking about this for a long time.
- Ben de uzun zamandır bunu düşünüyordum.
- We've waited a long time for this day.
- Bu günü uzun zamandır bekliyorduk.
- I've known Tom a real long time.
- Tom'u gerçekten uzun zamandır tanıyorum.
- It took Tom a long time to find Mary.
- Tom'un Mary'yi bulması uzun zaman aldı.
- I did that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmıştım.
- It's been a long time since we last saw each other.
- Birbirimizi son gördüğümüzden beri uzun zaman oldu.
- Tom has been there a long time.
- Tom uzun zamandır orada.
- I've known him for a long time.
- Onu uzun zamandır tanıyorum.
- It's been a long time since I've done that.
- Bunu yapmayalı uzun zaman oldu.
- I accepted that a long time ago.
- Bunu ben uzun zaman önce kabullendim.
- It took us a long time to get here.
- Buraya gelmemiz uzun zaman aldı.
- It's been a long time since I've been here.
- Buraya gelmeyeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since we last saw each other.
- Birbirimizi son gördüğümüzden beri uzun zaman geçti.
- We were both silent for a long time.
- İkimiz de uzun zamandır sessizdik.
- Tom hasn't done that in a long time.
- Tom bunu uzun zamandır yapmıyor.
- I haven't laughed this hard in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar gülmedim.
- We don't have a long time.
- Uzun zamanımız yok.
- Tom has been like this for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır böyle.
- Has Tom been married for a long time?
- Tom uzun zamandır mı evli?
- I've been waiting for such a long time.
- Çok uzun zamandır bekliyordum.
- It's been a long time since he broke-up.
- O ayrılalı uzun zaman oldu.
- I haven't seen you in a long time.
- Seni uzun zamandır görmedim.
- I have been living here for a long time.
- Ben uzun zamandır burada yaşıyorum.
- Tom has been doing this for a long time.
- Tom bunu uzun zamandır yapıyor.
- You have known from a long time what to do.
- Sen ne yapacağını uzun zamandır biliyorsun.
- Dinosaurs died out a very long time ago.
- Dinozorların soyu çok uzun zaman önce tükendi.
- Tom has been waiting here for a long time.
- Tom uzun zamandır burada bekliyor.
- I have not heard from him for a long time.
- Uzun zamandır ondan haber alamadım.
- I've been hearing that for a long time.
- Ben onu uzun zamandır duyuyorum.
- We've been ready for a long time.
- Uzun zamandır hazırız.
- Long time no see!
- Görüşmeyeli uzun zaman oldu!
- It took me a long time to get used to the noise.
- Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.
- Tom and Mary have been friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır arkadaşlar.
- It's been a long time.
- Uzun zaman oldu.
- Tom always takes a long time to get ready.
- Tom'un hazırlanması her zaman uzun zaman alır.
- I've been wanting to do this for a very long time.
- Bunu çok uzun zamandır yapmayı istiyorum.
- I was once in Paris, but that was a long time ago.
- Bir keresinde Paris'e gitmiştim ama bu uzun zaman önceydi.
- I've done this a long time.
- Ben bunu uzun zamandır yapmaktayım.
- Have you lived here a long time?
- Burada uzun zamandır mı yaşıyorsun?
- Tom hasn't written to me in a long time.
- Tom uzun zamandır bana yazmadı.
- It took me a long time to reach this decision.
- Bu karara varmam uzun zaman aldı.
- This is the funniest movie I've seen in a long time.
- Bu, uzun zamandır gördüğüm en komik film.
- I haven't written any new poems in a long time.
- Uzun zamandır yeni şiir yazmadım.
- You and I've been working together for a long time, haven't we?
- Sen ve ben uzun zamandır birlikte çalışıyoruz, değil mi?
- Tom says he hasn't had a nightmare in a long time.
- Tom uzun zamandır kabus görmediğini söylüyor.
- It's been a long time since I've heard that song.
- Bu şarkıyı duymayalı uzun zaman oldu.
- It was a long time ago.
- Uzun zaman önceydi.
- It's been a long time since I've seen Tom.
- Tom'u gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- Tom hasn't written to Mary in a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'ye yazmadı.
- You've worked with Tom for a long time, haven't you?
- Tom'la uzun zamandır çalışıyorsun, değil mi?
- He seemed to have been working for a long time.
- Uzun zamandır çalışıyor gibi görünüyordu.
- It's been a long time since anybody asked me that.
- Biri bana bunu sormayalı uzun zaman oldu.
- It took a long time to take in what she was saying.
- Ne söylediğini anlamam uzun zaman aldı.
- Tom has been trying to do that for a long time.
- Tom bunu uzun zamandır yapmaya çalışıyor.
- I've loved you for a long time.
- Seni uzun zamandır seviyorum.
- You had wanted to go there for a long time, hadn't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istiyordun, değil mi?
- Sami has been missing for a very long time.
- Sami çok uzun zamandır kayıptı.
- Hiroshi has lived in the US for a long time, but he still speaks Engrish.
- Hiroşi uzun zaman Amerika'da yaşadı, ama hâlâ İngirizce konuşuyor.
- Tom has been living abroad for a very long time.
- Tom çok uzun zamandır yurt dışında yaşıyor.
- I've known them a long time.
- Onları uzun zamandır tanıyorum.
- I should've realized the truth a long time ago.
- Ben uzun zaman önce gerçeği fark etmeliydim.
- It has been a long time since I wrote you last.
- Size son yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- Sami was borrowing from his brother for a long time.
- Sami uzun zamandır kardeşinden borç alıyordu.
- Our school became coeducational a long time ago.
- Okulumuz uzun zaman önce karma eğitime geçti.
- It's been a long time since I've seen Tom.
- Tom'u görmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom and I have been out of touch with each other for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır birbirimizden haber alamıyorduk.
- Tom has been waiting for a long time.
- Tom uzun zamandır bekliyor.
- I've been wanting to do this for a very long time.
- Bunu çok uzun zamandır yapmak istiyordum.
- It took me a long time to find a place to park.
- Park edecek bir yer bulmam uzun zaman aldı.
- It's been a long time since we last spoke, hasn't it?
- Son konuşmamızdan bu yana uzun zaman geçti, değil mi?
- We've waited a long time to meet you.
- Seninle tanışmak için uzun zamandır bekliyoruz.
- Tom signed up a long time ago.
- Tom uzun zaman önce kaydoldu.
- I haven't seen him in a long time.
- Onu uzun zamandır görmemiştim.
- Tom has been studying French a long time.
- Tom uzun zamandır Fransızca öğreniyor.
- I haven't put new strings on my guitar in a long time.
- Gitarıma uzun zamandır yeni tel takmadım.
- I've been expecting something like this to happen for a long time.
- Uzun zamandır böyle bir şeyin olmasını bekliyorum.
- Tom told Mary about that a long time ago.
- Tom bunu Mary'ye uzun zaman önce anlatmış.
- This is the most comfortable chair I've sat on in a long time.
- Uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye.
- Hiroshi has been living in Canada for a long time, but he still speaks Engrish.
- Hiroşi uzun zamandır Kanada'da yaşıyor, ama hâlâ İngirizce konuşuyor.
- Tom has been Mary's boyfriend for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'nin erkek arkadaşı.
- It's been a long time since I've seen Tom this happy.
- Tom'u bu kadar mutlu görmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom and I have been friends a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır arkadaşız.
- I've been wanting to do that for a long time.
- Ben de uzun zamandır bunu yapmak istiyordum.
- It took me a long time to realize I was doing it the wrong way.
- Onu yanlış şekilde yaptığımı fark etmem uzun zamanımı aldı.
- Tom looked as if he hadn't eaten anything in a long time.
- Tom uzun zamandır bir şey yememiş gibi duruyordu.
- I hope to be here a long time.
- Uzun zaman burada olmayı umuyorum.
- We've known about this problem for a long time.
- Bu sorunu uzun zamandır biliyorduk.
- Yesterday was the first time in a long time that Tom and I ate together.
- Dün Tom'la uzun zamandır ilk kez birlikte yemek yedik.
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istiyordun, değil mi?
- It's been a long time since I've worn a tie.
- Kravat takmayalı uzun zaman oldu.
- It takes a long time, and a lot of money, to fill that tank with gas.
- O depoyu benzinle doldurmak uzun zaman ve çok para alıyor.
- I've been wanting to see that movie for a long time.
- Uzun zamandır o filmi görmek istiyordum.
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- This is the most fun I've had in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim.
- Tom and Mary have been waiting for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır bekliyorlar.
- Tom came here a long time ago.
- Tom uzun zaman önce buraya geldi.
- We have known Paul for a long time.
- Paul'ü uzun zamandır tanıyoruz.
- Tom has lived here a long time.
- Tom uzun zamandır burada yaşıyor.
- They haven't heard from him in a long time.
- Uzun zamandır ondan haber alamadılar.
- It takes us a long time to master a foreign language.
- Yabancı bir dilde uzmanlaşmamız uzun zaman alır.
- Tom has been living in Boston for a long time.
- Tom uzun zamandır Boston'da yaşıyor.
- Tom hasn't washed his car in a long time.
- Tom uzun zamandır arabasını yıkamadı.
- It's been a long time since I had such a pleasant surprise.
- Böyle hoş bir sürprizle karşılaşmayalı uzun zaman olmuştu.
- It will be a long time before I can buy a house.
- Bir ev satın alabilmem için uzun zaman geçmesi gerekecek.
- I've not seen him in a long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- I knew the deceased for a long time.
- Merhumu uzun zamandır tanıyordum.
- Has Tom been doing that for a long time?
- Tom bunu uzun zamandır mı yapıyor?
- It took a long time to put out the fire.
- Yangını söndürmek uzun zaman aldı.
- I've been alone for a long time.
- Uzun zamandır yalnızım.
- We've known each other a long time.
- Uzun zamandır birbirimizi tanıyoruz.
- The other day I stopped at a secondhand bookstore on my way home from school and happened to find a book I had been looking for for a long time.
- Geçen gün okuldan eve dönerken bir sahafta durdum ve uzun zamandır aradığım bir kitaba rastladım.
- I knew them a long time.
- Onları uzun zamandır tanıyordum.
- Tom hasn't seen Mary in a long time.
- Tom, Mary'yi uzun zamandır görmedi.
- Tom hasn't been here for a long time.
- Tom uzun zamandır burada değil.
- It hasn't been this hot in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar sıcak olmamıştı.
- You've slept a long time.
- Uzun zamandır uyuyorsun.
- I haven't written to Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'a yazmadım.
- I haven't heard anything from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun zamandır haber almadım.
- I've been gone for a long time.
- Uzun zamandır gittim.
- It won't take me a long time.
- Bu uzun zamanımı almayacak.
- I haven't gone anywhere in a long time.
- Uzun zamandır hiçbir yere gitmedim.
- He has not written to them for a long time.
- Uzun zamandır onlara yazmadı.
- I've been ready to do that for a long time.
- Uzun zamandır bunu yapmaya hazırım.
- This is going to take a long time.
- Bu uzun zaman alacak.
- I haven't used French in a long time and I've forgotten a lot of words.
- Uzun zamandır Fransızca kullanmadım ve birçok kelimeyi unuttum.
- I've been hearing that for a long time.
- Bunu uzun zamandır duyuyorum.
- We've known about that for a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyorduk.
- I've been silent for a long time.
- Uzun zamandır sessizim.
- I've been thinking about doing this for a very long time.
- Bunu yapmayı çok uzun zamandır düşünüyordum.
- Tom hasn't lived here in a long time.
- Tom uzun zamandır burada yaşamıyor.
- It's been a long time since I've done anything like that.
- Böyle bir şey yapmayalı uzun zaman oldu.
- It would take a long time to tell the whole story.
- Bütün hikayeyi anlatmak uzun zaman alırdı.
- A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
- That's something I should've done a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmalıydım.
- I haven't had this much fun in a long time.
- Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim.
- I have not seen you for a long time.
- Seni uzun zamandır görmedim.
- Tom has been waiting for Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi bekliyor.
- It took me a long time to do that.
- Bunu yapmak benim uzun zamanımı aldı.
- It'll take me a long time to get over this cold.
- Bu soğuk algınlığını atlatmam uzun zaman alacak.
- I've loved you for a long time.
- Uzun zamandır seni seviyorum.
- It's been a long time since I've eaten Mexican food.
- Meksika yemeği yediğimden beri uzun zaman oldu.
- I've wanted to ask you out for a long time.
- Uzun zamandır sana çıkma teklif etmek istiyordum.
- I've lived here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- It sure took you a long time to do that.
- Bunu yapman kesinlikle uzun zaman aldı.
- I left Boston a long time ago.
- Boston'dan uzun zaman önce ayrıldım.
- In fact, it had been a long time since I'd seen you.
- Aslında, seni gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- Tom and Mary have lived in this neighborhood for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır bu mahallede yaşıyor.
- She was ill for a long time.
- O uzun zamandır hastaydı.
- Tom has been in love with you for a long time.
- Tom uzun zamandır sana aşık.
- It took us a long time to get to Boston.
- Boston'a gitmemiz uzun zamanımızı aldı.
- I haven't gone swimming in a long time.
- Uzun zamandır yüzmeye gitmedim.
- I've been doing that for a very long time.
- Bunu çok uzun zamandır yapıyorum.
- Do you think you'll be here a long time?
- Uzun zaman burada olacağını düşünüyor musun?
- I lost interest in money a long time ago.
- Paraya olan ilgimi uzun zaman önce kaybettim.
- The room has been empty for a long time.
- Oda uzun zamandır boştu.
- I haven't seen him for a very long time.
- Onu çok uzun zamandır görmedim.
- I haven't seen Tom for a very long time.
- Çok uzun zamandır Tom'u görmedim.
- I lost interest in money a long time ago.
- Uzun zaman önce paraya olan ilgimi kaybettim.
- He sang a long time ago.
- Uzun zaman önce şarkı söylerdi.
- I haven't had a barbecue for a long time.
- Uzun zamandır barbekü yapmamıştım.
- You had wanted to go there for a long time, hadn't you?
- Sen uzun zamandır oraya gitmeyi istiyordun, değil mi?
- I haven't seen Tom this happy in a long time.
- Tom'u uzun zamandır bu kadar mutlu görmemiştim.
- I stopped caring about what Tom thinks a long time ago.
- Tom'un ne düşündüğünü umursamayı uzun zaman önce bıraktım.
- Have you known him for a long time?
- Onu uzun zamandır mı tanıyorsun?
- I guess it will be a long time before I can return to Japan.
- Sanırım Japonya'ya dönmem uzun zaman alacak.
- That'll take a long time.
- Bu uzun zaman alacak.
- I've wanted to meet him for a long time.
- Uzun zamandır onunla tanışmak istiyordum.
- Have you known her for a long time?
- Onu uzun zamandır mı tanıyorsun?
- Tom has been secretly in love with Mary for a long time.
- Tom uzun zamandır gizlice Mary'ye aşık.
- I was a teacher for a long time.
- Uzun zaman boyunca öğretmendim.
- You look like you've been sick for a long time.
- Uzun zamandır hastaymışsın gibi görünüyorsun.
- I needed you a long time ago.
- Uzun zaman önce sana ihtiyacım vardı.
- This is what I've been after for a long time.
- Uzun zamandır peşinde olduğum şey bu.
- The baby has been crying for a long time.
- Bebek uzun zamandır ağlıyor.
- It took a long time to analyze the data.
- Verileri analiz etmek uzun zaman aldı.
- I haven't heard that song in a long time.
- O şarkıyı uzun zamandır duymamıştım.
- This is the funniest movie I've seen in a long time.
- Bu uzun zamandır izlediğim en komik film.
- Tom ought to have been here a long time ago.
- Tom'un uzun zaman önce burada olması gerekirdi.
- I've worked with Tom a long time.
- Tom'la uzun zamandır çalışıyorum.
- I did that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yaptım.
- I've been waiting for such a long time.
- Çok uzun zamandır bekliyorum.
- It's been a long time since we last saw each other.
- Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
- You should've told Tom that a long time ago.
- Bunu Tom'a uzun zaman önce söylemeliydin.
- I've known you for a long time.
- Uzun zamandır seni tanıyorum.
- It took Tom a long time to get over Mary's death.
- Tom'un Mary'nin ölümünü atlatması uzun zaman aldı.
- For a long time I have wanted a mother, just like other boys.
- Uzun zamandır bir annem olsun istiyordum, tıpkı diğer çocuklar gibi.
- There once was a bridge here a long time ago.
- Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
- I haven't written for a long time.
- Uzun zamandır yazmadım.
- We've known this for a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyorduk.
- It's been a long time since I've seen you.
- Seni gördüğümden bu yana uzun zaman geçti.
- Speaking of Mary, I haven't seen her for a long time.
- Mary'den bahsetmişken, onu uzun zamandır görmedim.
- We've known each other for a long time.
- Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz.
- Tom has loved Mary for a long time.
- Tom, Mary'yi uzun zamandır seviyor.
- I haven't cleaned my room in a long time.
- Uzun zamandır odamı temizlemedim.
- It took Tom a long time to finish his homework.
- Onun ev ödevini bitirmesi Tom'un uzun zamanını aldı.
- I've been with you for a long time.
- Uzun zamandır seninleyim.
- Tom has been with us for a long time.
- Tom uzun zamandır bizimle beraber.
- Tom was here a long time.
- Tom uzun zaman buradaydı.
- That's what you should've done a long time ago.
- Onu uzun zaman önce yapmanız gerekirdi.
- She has suffered from bad headaches for a long time.
- Uzun zamandır baş ağrısı çekiyor.
- It's a long time since we last saw each other.
- Birbirimizi son gördüğümüzden beri uzun zaman oldu.
- We've been together a long time.
- Uzun zamandır birlikteyiz.
- I've been with him for a long time.
- Uzun zamandır onunla birlikteyim.
- We should've done that a long time ago.
- Onu uzun zaman önce yapmalıydık.
- I haven't been here in a long time.
- Uzun zamandır burada değildim.
- This word has been in my notebook for a long time.
- Bu kelime uzun zamandır not defterimde.
- That should've been done a long time ago.
- Bu uzun zaman önce yapılmalıydı.
- Tom has known Mary for a long time.
- Tom, Mary'i uzun zamandır tanıyor.
- Tom and I've known each other a long time.
- Tom ve ben birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz.
- We have known Paul for a long time.
- Biz uzun zamandır Paul'ü tanıyoruz.
- He has been sick for a long time.
- Uzun zamandır hastaydı.
- I've been sick for a very long time.
- Çok uzun zamandır hastayım.
- I saw it a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce gördüm.
- I haven't been swimming in a long time.
- Uzun zamandır yüzmüyorum.
- I've been studying French for a long time, but I'm not fluent.
- Uzun zamandır Fransızca çalışıyorum ama akıcı konuşamıyorum.
- I've been looking for a job a long time.
- Uzun zamandır iş arıyorum.
- Were Tom and Mary together for a long time?
- Tom ve Mary uzun zamandır birlikte miydi?
- I slept better than I have for a long time.
- Uzun zamandır uyumadığım kadar iyi uyudum.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu.
- Tom and I have been working together for a long time.
- Tom ve ben uzun zamandır birlikte çalışıyoruz.
- It will be a long time before he has fully recovered.
- Tamamen iyileşmesi uzun zaman alacak.
- I've been waiting a long time for this.
- Bunun için uzun zamandır bekliyordum.
- That's something I should've done a long time ago.
- Bu uzun zaman önce yapmam gereken bir şey.
- I was in love a long time ago.
- Uzun zaman önce aşık oldum.
- Tom left a long time ago.
- Tom uzun zaman önce ayrıldı.
- I haven't seen her for a long time.
- Ben onu uzun zamandır görmedim.
- I stopped being mad at you a long time ago.
- Sana kızmayı uzun zaman önce bıraktım.
- I've waited a long time for this to happen.
- Bunun olması için uzun zamandır bekliyordum.
- Dinosaurs died out a very long time ago.
- Dinozorların çok uzun zaman önce nesli tükendi.
- It's been a long time since I've seen you.
- Seni görmeyeli uzun zaman oldu.
- I haven't seen you in such a long time.
- Seni çok uzun zamandır görmedim.
- We haven't been to Boston in a long time.
- Uzun zamandır Boston'a gitmemiştik.
- He came here a long time ago.
- O buraya uzun zaman önce geldi.
- Nitrous oxide stopped being used as an anaesthetic a long time ago.
- Nitröz oksit uzun zaman önce anestezik olarak kullanılmayı bıraktı.
- The man they're talking about has been dead for a long time.
- Bahsettikleri adam uzun zamandır ölü.
- It's going to take me a long time to do that.
- Bunu yapmak uzun zamanımı alacak.
- I've been doing this a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- Doing that will take a long time.
- Bunu yapmak uzun zaman alacak.
- Tom looked as if he hadn't eaten anything in a long time.
- Tom uzun zamandır hiçbir şey yememiş gibi görünüyordu.
- Tom has been in there for a long time.
- Tom uzun zamandır içeride.
- It took us a long time to decide where to eat.
- Nerede yemek yiyeceğimize karar vermemiz uzun zaman aldı.
- Tom admitted he's despised Mary for a very long time.
- Tom, Mary'yi çok uzun zamandır hor gördüğünü itiraf etti.
- It took me a long time to figure that out.
- Bunu anlamam uzun zamanımı aldı.
- I've admired Tom for a long time.
- Tom'a uzun zamandır hayrandım.
- I should've realized the truth a long time ago.
- Gerçeği uzun zaman önce fark etmeliydim.
- A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- I've been away from home for a long time.
- Uzun zamandır evden uzaktaydım.
- We should've done that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmalıydık.
- They haven't heard from him in a long time.
- Ondan uzun zaman haber alamadılar.
- Tom can do the job, I'm sure, but it'll take him a long time.
- Tom'un bu işi yapabileceğine eminim, ama bu onun uzun zamanını alacaktır.
- Tom hasn't been to the supermarket in a long time.
- Tom uzun zamandır süpermarkete gitmedi.
- He hasn't written to them in a long time.
- Uzun zamandır onlara yazmamış.
- Tom seems to have been working on this for a long time.
- Tom uzun zamandır bunun üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.
- I haven't seen you for a long time.
- Seni uzun zamandır görmedim.
- We've known this for a long time.
- Biz uzun zamandır bunu tanıyoruz.
- I haven't heard that word in a long time.
- Uzun zamandır o kelimeyi duymadım.
- I've been a big fan of yours for a long time.
- Uzun zamandır senin büyük bir hayranınım.
- It took me a long time to figure out what the problem was.
- Sorunun ne olduğunu anlamam uzun zaman aldı.
- It takes us a long time to master a foreign language.
- Yabancı bir dili öğrenmemiz uzun zaman alıyor.
- It took us a long time to decide where to go.
- Nereye gideceğimize karar vermemiz uzun zaman aldı.
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce ben gençken, ben her gün günlüğüme yazardım.
- A long time ago, there lived an old king on a small island.
- Uzun zaman önce, küçük bir adada yaşlı bir kral yaşarmış.
- Hey, long time no see.
- Hey, uzun zamandır görüşemedik.
- They've been out there a long time.
- Uzun zamandır dışarıdalar.
- Were you in Boston for a long time?
- Uzun zamandır Boston'da mıydın?
- I haven't talked about this in a long time.
- Uzun zamandır bu konu hakkında konuşmamıştım.
- We haven't spoken to each other in a long time.
- Uzun zamandır birbirimizle konuşmuyoruz.
- I had a call from her for the first time in a long time.
- Uzun zamandır ilk kez beni aradı.
- It's been a long time since I've heard anyone use that word.
- Birinin o kelimeyi kullandığını duyduğumdan beri uzun zaman oldu.
- It's been a long time since my girlfriend left.
- Kız arkadaşım gideli uzun zaman oldu.
- I was once in Paris, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Paris'teydim ama o çok uzun zaman önceydi.
- Tom has been living in Australia for a long time.
- Tom uzun zamandır Avustralya'da yaşıyor.
- I haven't done this in a long time.
- Bunu uzun zamandır yapmadım.
- I saw it a long time ago.
- Ben uzun zaman önce onu gördüm.
- There's something I've wanted to say to you for a long time.
- Uzun zamandır sana söylemek istediğim bir şey var.
- It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmam uzun zaman aldı.
- Getting to Boston took a long time.
- Boston'a gitmek uzun zaman aldı.
- I've been waiting a long time.
- Uzun zamandır bekliyordum.
- It took me a long time to realize I was doing it wrong.
- Yanlış yaptığımı fark etmem uzun zaman aldı.
- I've been waiting for Tom for a long time.
- Tom'u uzun zamandır bekliyordum.
- Sami has been missing for a very long time.
- Sami çok uzun zamandır kayıp.
- It took a long time to do that.
- Bunu yapmak uzun zaman aldı.
- I haven't had a good laugh in a long time.
- Uzun zamandır gülmemiştim.
- It took my eyes a long time to adjust to the dark.
- Gözlerimin karanlığa alışması uzun zaman aldı.
- It took us a long time to decide what we really wanted to do.
- Gerçekten ne yapmak istediğimize karar vermemiz uzun zaman aldı.
- Tom has been our family doctor for a long time.
- Tom uzun zamandır bizim aile doktorumuz.
- They're taking a long time.
- Uzun zaman alıyorlar.
- You lost me a long time ago.
- Beni uzun zaman önce kaybettiniz.
- That happened a long time ago.
- Bu uzun zaman önce oldu.
- I've been wanting to do that for a very long time.
- Bunu çok uzun zamandır yapmak istiyordum.
- I've been looking for a new job for a long time.
- Uzun zamandır yeni bir iş arıyordum.
- A long time ago, there was a young man.
- Uzun zaman önce, genç bir adam vardı.
- Have you known Tom for a long time?
- Tom'u uzun zamandır tanıyor musun?
- Tom looks as if he's been sick for a long time.
- Tom sanki uzun zamandır hastaymış gibi görünüyor.
- Tom has been living in Australia for a long time.
- Tom uzun zamandır Avustralya’da yaşıyor.
- Tom and Mary haven't been happy for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır mutlu değiller.
- We have wanted to visit the city for a long time.
- Uzun zamandır şehri ziyaret etmek istiyorduk.
- I have lived here a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- That's what you should've done a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmalıydın.
- Tom has been sick a long time.
- Tom uzun zamandır hasta.
- Tom hadn't washed clothes in a long time, so he searched through his dirty clothes to see if there was something clean enough to wear.
- Tom uzun zamandır kıyafet yıkamamıştı, bu yüzden giyecek kadar temiz bir şey olup olmadığını görmek için kirli kıyafetlerini aradı.
- Tom and Mary haven't gone swimming together in a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır birlikte yüzmeye gitmediler.
- I did not see her for a long time.
- Onu uzun zamandır görmedim.
- Tom has been sitting there for a really long time.
- Tom çok uzun zamandır orada oturuyor.
- This word has been in my notebook for a long time.
- Bu kelime uzun zamandır not defterimde duruyor.
- I should've done that a long time ago.
- Bunu uzun zaman önce yapmalıydım.
- It's been a long time since I last spoke French.
- Son kez Fransızca konuştuğumdan beri uzun zaman oldu.
- We haven't done that in a long time.
- Bunu uzun zamandır yapmamıştık.
- We've been waiting a long time.
- Uzun zamandır bekliyoruz.
- I've known you for a long time.
- Seni uzun zamandır tanıyorum.
- It took a long time to accustom myself to the noise.
- Kendimi gürültüye alıştırmam uzun zaman aldı.
- I just got a letter from someone that I knew a long time ago.
- Uzun zaman önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
- She took a long time to choose her hat.
- Şapkasını seçmek uzun zaman aldı.
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- I was waiting for a long time.
- Uzun zamandır bekliyordum.
- I said that a long time ago.
- Ben onu uzun zaman önce söyledim.
- I should've quit smoking a long time ago.
- Uzun zaman önce sigarayı bırakmalıydım.
- I've been doing that for a long time.
- Bunu uzun zamandır yapıyorum.
- I haven't cleaned my room in a long time.
- Odamı uzun zamandır temizlemedim.
- Tom gave up hope a long time ago.
- Tom uzun zaman önce umudunu yitirdi.
- It's been a long time since I've eaten Chinese food.
- Çin yemeği yemeyeli uzun zaman oldu.
Show More (878)
|