| 1 |
make amends |
telafi etmek |
v. |
|
- But where it does occur, those responsible should make amends.
- Ancak bunun gerçekleştiği yerlerde, sorumlular bunu telafi etmelidir.
- How do you plan to make amends?
- Nasıl telafi etmeyi planlıyorsun?
- I'd like to make amends.
- Telafi etmek istiyorum.
- There are only three people on my list that I haven't yet made amends to.
- Listemde henüz hatalarımı telafi etmediğim sadece üç kişi var.
- I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done.
- Yaptığım her şeyi telafi etmek için gönüllü olarak çalışmak istiyorum.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.
- Tom çaldığı tüm parayı geri vererek telafi etmeye çalıştı.
- Tom has promised to make amends.
- Tom telafi edeceğine söz verdi.
- Tom suggested to Mary that she apologize and make amends.
- Tom Mary'ye özür dilemesini ve telafi etmesini önerdi.
- Tom tried to make amends by apologizing publicly on his website.
- Tom, web sitesinde kamuoyu önünde özür dileyerek durumu telafi etmeye çalıştı.
- I'm ready to make amends.
- Telafi etmeye hazırım.
- It's never too late to make amends.
- Telafi etmek için asla çok geç değil.
- How do you plan to make amends?
- Nasıl telafi etmeyi planlıyorsunuz?
- What has Tom done to make amends?
- Tom telafi etmek için ne yaptı?
- Tom has promised to make amends.
- Tom telafi etmek için söz verdi.
- Tom wants to begin the process of making amends.
- Tom telafi etme sürecine başlamak istiyor.
- Now it's time to make amends.
- Şimdi telafi etme zamanı.
- Tom felt he needed to make amends.
- Tom telafi etmesi gerektiğini hissetti.
- We're not trying to make amends.
- Telafi etmeye çalışmıyoruz.
- I was trying to make amends.
- Telafi etmeye çalışıyordum.
- Tom says it's not too late to make amends.
- Tom telafi etmek için çok geç olmadığını söylüyor.
- We're not trying to make amends.
- Biz telafi etmeye çalışmıyoruz.
- I'd like to make amends.
- Ben telafi etmek isterim.
- It's never too late to make amends for harm done.
- Yapılan zararı telafi etmek için asla çok fazla geç değildir.
- It's never too late to make amends.
- Telafi etmek için asla geç değildir.
- Tom said he wanted to make amends.
- Tom telafi etmek istediğini söyledi.
- I'm ready to make amends.
- Ben telafi etmeye hazırım.
- I want to make amends for my behavior.
- Davranışımı telafi etmek istiyorum.
- Tom tried to make amends and apologize to Mary.
- Tom durumu telafi etmeye ve Mary'den özür dilemeye çalıştı.
- Tom tried to make amends and apologize to Mary.
- Tom Mary'den özür dileyerek hatasını telafi etmeye çalıştı.
- It's never too late to make amends for harm done.
- Verilen zararı telafi etmek için asla çok geç değildir.
- Tom is aware that he hasn't been a good father and is trying to make amends.
- Tom iyi bir baba olmadığının farkında ve bunu telafi etmeye çalışıyor.
- I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done.
- Yaptığım her şeyi telafi etmek için bir gönüllü olarak çalışmak istiyorum.
- Tom said he wanted to make amends.
- Tom hatasını telafi etmek istediğini söyledi.
Show More (30)
|
| 2 |
make amends |
özür dilemek |
v. |
|
- Making amends is the first step toward rehabilitation.
- Özür dilemek rehabilitasyona doğru atılan ilk adımdır.
- I haven't yet made amends with all the people I've hurt.
- Henüz incittiğim tüm insanlardan özür dilemedim.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.
- Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı.
- I've already made amends to most of the people on my list.
- Listemdeki insanların çoğundan zaten özür diledim.
- I haven't yet made amends with all the people I've hurt.
- Henüz zarar verdiğim bütün insanlardan özür dilemedim.
Show More (2)
|
| 3 |
make amends |
değişiklik yapmak (yanlışı düzeltmek vb) |
v. |
|
- I was trying to make amends.
- Değişiklik yapmaya çalışıyordum.
Show More (-2)
|
