|
- I think that it makes the whole attitude toward math different.
- Bence matematiğe karşı tutumu tümüyle farklı kılıyor.
- I think that it makes the whole attitude toward math different.
- Bunun matematiğe karşı tutumu farklı kıldığını düşünüyorum.
- I think that it makes the whole attitude toward math different.
- Bunun matematiğe yönelik tavrı bütünüyle farklı kıldığını düşünüyorum.
- I can do the math.
- Matematiği yapabilirim.
- I'm pretty good at math.
- Matematikte oldukça iyiyimdir.
- It took me almost three hours to finish my math homework.
- Matematik ödevimi bitirmek neredeyse üç saatimi aldı.
- Math is the subject that I want to learn least of all.
- Matematik en az öğrenmek istediğim ders.
- Tom is terrible at math.
- Tom matematikte berbat.
- There will be a math test tomorrow.
- Yarın bir matematik sınavı olacak.
- Tom excels in math.
- Tom'un matematiği süper.
- Junko will have to study math tonight.
- Junko bu gece matematik çalışmak zorunda kalacak.
- Maria asked me to help her with her math.
- Maria matematikte ona yardım etmemi istedi.
- Maria asked me to help her with her math.
- Maria matematik dersinde ona yardım etmemi istedi.
- Both he and I were able to solve the math problem.
- Hem o hem de ben matematik problemini çözebildik.
- I worked hard in order to pass the math test.
- Matematik sınavını geçmek için çok çalıştım.
- Are you good in math?
- Sen matematikte iyi misin?
- I never was very good at math.
- Matematikte hiç iyi değildim.
- He is no good at math.
- Onun matematiği iyi değildir.
- There's a lot of gaps in my knowledge of math.
- Matematik bilgimde çok fazla boşluk var.
- He's a teacher of physics, but can also teach math.
- Fizik öğretmeni ama matematik de öğretebiliyor.
- My favorite subject is math.
- Benim en sevdiğim konu matematik.
- Tom is afraid of math.
- Tom matematikten korkar.
- You were never good at math.
- Matematikte hiç iyi değildin.
- I usually study math in the evening.
- Genellikle akşamları matematik çalışırım.
- Tom is good at math, isn't he?
- Tom matematikte iyi, değil mi?
- Tom asked if I liked math.
- Tom matematikten hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.
- I don't feel like doing my math homework now.
- Şu anda matematik ödevimi yapmak istemiyorum.
- We don't like math.
- Matematiği sevmiyoruz.
- Our first class is math.
- İlk dersimiz matematik.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavından tam puan aldı.
- Math and English were my favorite subjects.
- Matematik ve İngilizce en sevdiğim konulardı.
- I'm not very good at math.
- Ben matematikte pek iyi değilim.
- I was always good at math.
- Matematikte her zaman iyiydim.
- The math professor wrote the proof on the chalkboard.
- Matematik profesörü, kanıtı yazı tahtasına yazdı.
- He is better than me at math.
- Matematikte benden daha iyi.
- Today, I had a math test.
- Bugün matematik sınavım vardı.
- Tom likes solving math puzzles.
- Tom matematik bulmacalarını çözmeyi sever.
- Solve the following six math problems.
- Aşağıdaki altı tane matematik problemini çözünüz.
- Have you figured out the math problem yet?
- Matematik problemini çözebildin mi?
- I finished my math homework.
- Matematik ödevimi bitirdim.
- I like math.
- Ben matematikten hoşlanırım.
- Maria asked me to help her in math.
- Maria matematikte ona yardım etmemi istedi.
- I don't know much about math.
- Matematik hakkında fazla bir şey bilmiyorum.
- She got good marks in math.
- Matematikten iyi not aldı.
- They have to study hard for the math test.
- Onlar matematik sınavı için çok çalışmak zorundalar.
- He is terrible at math.
- O matematikte kötüdür.
- Chris recognized the boy from his math class and became very jealous.
- Chris matematik sınıfındaki çocuğu tanıdı ve çok kıskandı.
- Tom likes both science and math.
- Tom hem bilim hem de matematiği sever.
- I'm not any good at math.
- Matematikten hiç anlamam.
- I don't know how to prove this math equation.
- Bu matematik denklemini nasıl ispatlayacağımı bilmiyorum.
- I like both science and math.
- Hem fen bilimlerini hem de matematiği severim.
- Math is the language of the universe.
- Matematik evrenin dilidir.
- He's not the greatest at math.
- Matematikte pek iyi değildir.
- How was the math test?
- Matematik sınavı nasıldı?
- The math homework was easier than I had expected.
- Matematik ödevi beklediğimden daha kolaydı.
- Tom isn't very good at math.
- Tom matematikte pek iyi değil.
- I hate math most of all.
- En çok matematikten nefret ederim.
- Math and science were invented by humans to describe and understand the world around us.
- Matematik ve bilim çevremizdeki dünyayı tanımlamak ve anlamak için insanlar tarafından icat edildi.
- Tom is really good at math.
- Tom matematikte gerçekten iyidir.
- I'm fed up with math.
- Matematikten bıktım.
- Tom isn't any good at math.
- Tom matematikte iyi değil.
- Our first lesson is math.
- Bizim ilk dersimiz matematik.
- There's a math test tomorrow.
- Yarın bir matematik sınavı var.
- Math is like love - a simple idea, but it can get complicated.
- Matematik aşk gibidir; basit bir fikirdir ama karmaşıklaşabilir.
- Tom has a knack for math.
- Tom matematikte çok yetenekli.
- I'm not any good at math.
- Matematiğim hiç iyi değil.
- Tom likes solving math puzzles.
- Tom matematik bulmacaları çözmeyi seviyor.
- Math and English were my favorite subjects.
- Matematik ve İngilizce en sevdiğim derslerdi.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavında full çıkardı.
- Tom is very good at math.
- Tom matematikte çok iyidir.
- Doing math is the only socially acceptable way to masturbate in public.
- Matematik yapmak, toplum içinde mastürbasyon yapmanın sosyal olarak kabul edilebilir tek yoludur.
- Tom has a knack for math.
- Tom'un matematiği süper.
- Tom asked if I liked math.
- Tom matematiği sevip sevmediğimi sordu.
- Math is what I'm best at.
- Matematik en iyi olduğum derstir.
- I don't know much about math.
- Matematikle ilgili pek bilgim yok.
- Tom sometimes help me with my math homework.
- Tom bazen matematik ödevlerimde bana yardım eder.
- I don't feel like doing my math homework now.
- Şu anda canım matematik ödevini yapmak istemiyor.
- He's proud of his math skills.
- O, matematik yeteneklerinden gurur duyuyor.
- Tom sometimes help me with my math homework.
- Tom bazen matematik ödevimde bana yardım eder.
- Tom, will you let me copy your math homework?
- Tom, matematik ödevini kopyalamama izin verir misin?
- Einstein decided to study math and physics so he could become a teacher.
- Einstein öğretmen olabilmek için matematik ve fizik okumaya karar verdi.
- He asked me some questions about the math test.
- Matematik sınavı hakkında bana bazı sorular sordu.
- Tom is terrible at math.
- Tom matematikte çok kötü.
- He is superior to her in math.
- Matematikte ondan daha iyi.
- Theoretically, I'm doing math.
- Teorik olarak, matematik yapıyorum.
- Tom never was very good at math.
- Tom matematikte hiçbir zaman çok iyi olmadı.
- You were never very good at math.
- Matematikte hiç iyi değildin.
- I don't understand the math.
- Matematiği anlamıyorum.
- He's interested in math.
- Matematikle ilgileniyor.
- I'm very good at math.
- Matematikte çok iyiyimdir.
- Jack didn't make any mistakes on the math test.
- Jack matematik sınavında hiç hata yapmadı.
- I'm pretty good at math.
- Matematikte oldukça iyiyim.
- Math is her favorite subject in school.
- Matematik okulda onun favori dersi.
- Tom doesn't like math.
- Tom matematiği sevmiyor.
- Our first lesson is math.
- İlk dersimiz matematik.
- I'm not any good at math.
- Matematikte hiç iyi değilimdir.
- Math is what I'm best at.
- En iyi yaptığım şey matematik.
- Tom excels in math.
- Tom matematikte çok yetenekli.
- Theoretically, I'm doing math.
- Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.
- Tom isn't very good at math.
- Tom matematikte pek iyi değildir.
- Many students struggle with math and science.
- Birçok öğrenci matematik ve fen bilgisiyle mücadele ederler.
- Jack made no mistakes in the math test.
- Jack, matematik testinde hiç hata yapmadı.
- Tom is a math genius.
- Tom bir matematik dehasıdır.
- Are calculators banned from the math exam?
- Hesap makineleri matematik sınavında yasaklandı mı?
- American students are falling behind in math.
- Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.
- Tom excels in math.
- Tom matematikte çok başarılıdır.
- I like both science and math.
- Hem feni hem matematiği severim.
- Tom is better than me at math.
- Tom matematikte benden daha iyi.
- Math is fun.
- Matematik eğlencelidir.
- I have to beat my brains out to understand math.
- Matematiği anlamak için adeta beynimi patlatmam gerekiyor.
- Tom is interested in math.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- Did you pass your math exam?
- Matematik sınavından geçtin mi?
- Math is my favorite subject.
- Matematik benim en sevdiğim derstir.
- American students are falling behind in math.
- Amerikalı öğrenciler matematikte geride kalıyor.
- There's a math test tomorrow.
- Yarın matematik sınavı var.
- I'm best at math.
- Matematikte en iyiyim.
- You're in math class.
- Matematik sınıfındasın.
- Math scares me.
- Matematik beni korkutuyor.
- Many students struggle with math and science.
- Birçok öğrenci matematik ve fen derslerinde zorlanıyor.
- Precision is important in math.
- Matematikte kesinlik önemlidir.
- Tom is a math genius.
- Tom bir matematik dehası.
- I am good at math.
- Matematikte iyiyimdir.
- I don't like math.
- Matematiği sevmiyorum.
- He's interested in math.
- O, matematikle ilgileniyor.
- Today, I had a math test.
- Bugün bir matematik sınavım vardı.
- Math is hard.
- Matematik zordur.
- Have you figured out the math problem yet?
- Matematik problemini henüz çözemedin mi?
- She got good marks in math.
- O matematikte iyi notlar aldı.
- Math and English were my favorite subjects.
- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.
- Jack made no mistakes in the math test.
- Jack, matematik sınavında hiç hata yapmadı.
- I love math.
- Matematiği seviyorum.
- I'm very good at math.
- Matematikte çok iyiyim.
- He is very good at math.
- Matematikte çok iyidir.
- Do the math.
- Matematiğini yap.
- Apart from English, he also teaches math.
- İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Math is a bitch.
- Bıktım şu orospu matematikten.
- I worked hard in order to pass the math test.
- Matematik testini geçmek için çok çalıştım.
- Math is her favorite subject in school.
- Okulda en sevdiği ders matematik.
- I was always good at math.
- Ben her zaman matematikte iyiyim.
- Tom isn't good at math.
- Tom matematikte iyi değil.
- Tom, will you let me copy your math homework?
- Tom, matematik ev ödevinin kopyasını çıkarmama izin verir misin?
- Tom's not so good at math.
- Tom matematikte pek iyi değil.
- Precision is important in math.
- Kesinlik matematikte önemlidir.
- He isn't very good at math.
- Matematikte pek iyi değildir.
- I'm good at math.
- Ben matematikte iyiyim.
- I love physics and math, but not biology and geography.
- Fizik ve matematiği seviyorum, biyoloji ve coğrafyayı sevmem.
- He is a tutor for the math department.
- Matematik bölümünde özel ders veriyor.
- I went to sleep during the math lesson.
- Matematik dersinde uyudum.
- Tom aced the math test.
- Tom matematikte full çekti.
- Tom excels in math.
- Tom matematikte çok başarılı.
- Tom is good at math.
- Tom matematikte iyidir.
- Our first class is math.
- Birinci dersimiz matematiktir.
- English is tougher for me than math.
- İngilizce benim için matematikten daha zordur.
- I'm best at math.
- Matematikte en iyisiyim.
- Tom likes both science and math.
- Tom hem fen hem de matematikten hoşlanıyor.
- I don't like math.
- Matematikten hoşlanmıyorum.
- He loves studying math.
- Matematik çalışmayı çok seviyor.
- He is terrible at math.
- Matematikte çok kötü.
- Math and science were invented by humans to describe and understand the world around us.
- Matematik ve bilim insanlar tarafından etrafımızdaki dünyayı tanımlamak ve anlamak için icat edilmiştir.
- Math is my least favorite subject.
- Matematik benim en az sevdiğim konu.
- Math is my least favorite subject.
- Matematik en sevmediğim derstir.
- Tom is better at math than I am.
- Tom matematikte benden daha iyi.
- Einstein decided to study math and physics so he could become a teacher.
- Einstein bir öğretmen olabilmek için matematik ve fizik okumaya karar verdi.
- She teaches lessons in math, physics, and biology.
- Matematik, fizik ve biyoloji dersleri veriyor.
- Tom isn't any good at math.
- Tom matematikte hiç iyi değildir.
- Tom's not so good at math.
- Tom matematikte o kadar iyi değil.
- He loves studying math.
- Matematik çalışmayı sever.
- Tom wasn't good at math.
- Tom matematikte iyi değildi.
- He asked me whether I like math.
- Bana matematik sevip sevmediğimi sordu.
- He is working hard to improve his math skills.
- Matematik becerilerini geliştirmek için çok çalışıyor.
- I got a perfect score on the math section.
- Matematik bölümünden tam puan aldım.
- Which are you better at, math or science?
- Hangisinde daha iyisin, matematik mi fen mi?
- He studied English and afterwards math.
- İngilizce ve ardından matematik okudu.
- They have to study hard for the math test.
- Matematik sınavı için çok çalışmaları gerekiyor.
- I always get an A in math.
- Matematikten her zaman A alırım.
- I don't like math.
- Ben matematiği sevmiyorum.
- We don't like math.
- Biz matematiği sevmeyiz.
- He's proud of his math skills.
- Matematik becerileriyle gurur duyuyor.
- Aren't you good at math?
- Matematikte iyi değil misin?
- Are you good at math?
- Matematikte iyi misin?
- You always were good at math.
- Matematikte hep iyiydin.
- My brother helped me solve the math problem.
- Erkek kardeşim matematik problemimi çözmeme yardım etti.
- I don't know how to prove this math equation.
- Bu matematik denklemini nasıl kanıtlayacağımı bilmiyorum.
- I like math.
- Matematiği severim.
- My favorite subject is math.
- En sevdiğim ders matematiktir.
- I went to sleep during the math lesson.
- Matematik dersi sırasında uyuyakalmışım.
- I'm not very good at math.
- Matematikte pek iyi değilimdir.
- Chris recognized the boy from his math class and became very jealous.
- Chris çocuğu matematik sınıfından tanıdı ve çok kıskandı.
- We took an examination in math last week.
- Geçen hafta matematik sınavına girdik.
- I like math best.
- En çok matematiği severim.
- I study math more seriously than I study English.
- Matematiğe, İngilizceye çalıştığımdan daha ciddi çalışıyorum.
- I love math.
- Matematiğe bayılırım.
- He studied English and afterwards math.
- Önce İngilizce sonra matematik çalıştı.
- I was never good at math.
- Matematikte hiç iyi değildim.
- The math professor wrote the proof on the chalkboard.
- Matematik profesörü ispatı kara tahtaya yazdı.
- Junko will have to study math tonight.
- Junko'nun bu gece matematik çalışması gerekecek.
- Are calculators banned from the math exam?
- Hesap makineleri matematik sınavında yasaklı mı?
- I love physics and math, but not biology and geography.
- Fizik ve matematiği seviyorum ama biyoloji ve coğrafyayı sevmiyorum.
- Math is the subject that I want to learn least of all.
- Matematik en az öğrenmek istediğim konu.
- Tom is afraid of math.
- Tom matematikten korkuyor.
- He asked me whether I like math.
- Bana matematikten hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.
- Tom isn't good at math.
- Tom matematikte iyi değildir.
- It took me almost three hours to finish my math homework.
- Matematik ödevimi bitirmem neredeyse üç saatimi aldı.
- English is tougher for me than math.
- İngilizce benim için matematikten daha zor.
- Tom loves math.
- Tom matematiği sever.
- Solve the following six math problems.
- Aşağıdaki altı matematik problemini çözün.
- I'm not any good at math.
- Ben de matematikte iyi değilim.
- He asked me some questions about the math test.
- Bana matematik sınavı hakkında bazı sorular sordu.
- My brother helped me solve the math problem.
- Kardeşim matematik problemini çözmeme yardım etti.
- He is superior to her in math.
- Matematikte ondan üstündür.
- He is already skilled in both math and literature.
- Hem matematik hem de edebiyatta zaten yetenekli.
- I am weak in math.
- Matematikte zayıfım.
- He's a teacher of physics, but can also teach math.
- O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.
- Are you good in math?
- Matematikte iyi misin?
- I was never good at math.
- Matematikte iyi değildim.
- He is very good at math.
- Matematikte çok iyi.
- Tom doesn't like math.
- Tom matematiği sevmez.
- I'm good at math.
- Matematikte iyiyimdir.
- I am helping my sister to do her math exercises.
- Kız kardeşimin matematik alıştırmalarını yapmasına yardım ediyorum.
- Did you pass your math exam?
- Matematik sınavını geçtin mi?
- Math is my favorite subject.
- En sevdiğim ders matematiktir.
- Tom is better than me at math.
- Tom matematikte benden çok daha iyi.
- Tom is very good at math.
- Tom matematikte çok iyi.
- Paul prefers English to math.
- Paul, İngilizceyi matematiğe tercih eder.
- You always were good at math.
- Sen her zaman matematikte iyiydin.
- He is no good at math.
- Matematikte iyi değil.
- Tom asked me if I liked math.
- Tom bana matematiği sevip sevmediğimi sordu.
- My math is a little rusty.
- Matematiğim biraz paslanmış.
- I'm horrible at math.
- Matematikte berbatım.
- I have math homework today.
- Bugün matematik ödevim var.
- We took an examination in math last week.
- Geçen hafta matematikten bir sınava girdik.
- I'm not good at math.
- Matematikte iyi değilim.
- How was the math test?
- Matematik testi nasıldı?
- Tom went to math camp.
- Tom matematik kampına gitti.
- Paul prefers English to math.
- Paul, İngilizceyi matematiğe tercih ediyor.
- Tom got a B on today's math test.
- Tom bugünkü matematik sınavından B aldı.
- He studied English and then math.
- O önce İngilizce ve sonra matematik öğrendi.
- He studied English and then math.
- Önce İngilizce, sonra matematik okudu.
- Math is fun.
- Matematik eğlenceli.
- Apart from English, he also teaches math.
- İngilizce dışında matematik de öğretiyor.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavını tam puanla geçti.
- The math homework proved to be easier than I had expected.
- Matematik ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.
- Which are you better at, math or science?
- Hangisinde daha iyisin, matematikte mi, fen bilgisinde mi?
- I finished my math homework.
- Matematik ödevimi tamamladım.
- He is working hard to improve his math skills.
- Matematiğini ilerletmek için çok çalışıyor.
- I just don't feel like doing my math homework.
- Matematik ödevimi yapmak istemiyorum ya.
- I couldn't do the math.
- Matematiği yapamadım.
- He is better than me at math.
- O matematikte benden daha iyidir.
- John is good at math.
- John matematikte iyidir.
- Tom has a knack for math.
- Tom'un matematikte yeteneği var.
- Although I didn't like math, I had to study logarithms.
- Matematiği sevmememe rağmen logaritma çalışmak zorundaydım.
Show More (248)
|