|
- The first is the question of meat-and-bone meal.
- Birincisi et ve kemik yemeği meselesidir.
- Then there are others, of course, who are saying that catering waste can be fed but not meat and bone meal.
- Tabii bir de yemek atıklarının beslenebileceğini ama et ve kemik ununun beslenemeyeceğini söyleyenler var.
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kaldırıldığında, tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- A total ban on the meat-and-bone meal is an example of this.
- Et ve kemik yemeklerinin tamamen yasaklanması buna bir örnektir.
- Who knows how Europe would be affected, when it took so little to spoil a meal!
- Bir yemeği mahvetmek için bu kadar az şey yeterliyken kim bilir Avrupa nasıl etkilenecekti!
- Secondly, the belated ban on meal did not serve to eradicate contamination.
- İkinci olarak, gecikmiş yemek yasağı kirliliğin ortadan kaldırılmasına hizmet etmemiştir.
- France decided yesterday to ban meat-and-bone meals on a provisional basis.
- Fransa dün geçici olarak et ve kemik yemeklerini yasaklama kararı aldı.
- Who knows how Europe would be affected, when it took so little to spoil a meal!
- Bir yemeği mahvetmek için bu kadar az şey yeterliyken Avrupa'nın nasıl etkileneceğini kim bilebilir!
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kalktığında tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- I enjoyed the meal, president.
- Yemeğin tadını çıkardım, sayın başkan.
- I enjoyed the meal, president.
- Yemekten keyif aldım, Başkan bey.
- I enjoyed the meal, president.
- Yemek hoşuma gitti, müdür bey.
- I need to finish labeling these meals for my dad.
- Babam için bu yemekleri etiketlemeyi bitirmeliyim.
- Could you serve this meal without salt?
- Bu yemeği tuzsuz servis edebilir misiniz?
- Tom never worried about where his next meal was going to come from.
- Tom bir sonraki yemeğinin nereden geleceği konusunda asla endişelenmezdi.
- Shall I heat your meal?
- Yemeğini ısıtayım mı?
- The meals were on time.
- Yemekler zamanında gelirdi.
- Tom made a delicious meal for Mary.
- Tom, Mary için lezzetli bir yemek yaptı.
- My meals are prepared by my mother.
- Yemeklerim annem tarafından hazırlanır.
- It's not good manners speaking during the meal.
- Yemek sırasında konuşmak iyi bir davranış değildir.
- Everyone paid for their own meal.
- Herkes kendi yemeğinin parasını ödedi.
- This is unequivocally the worst meal I have ever had.
- Bu kesinlikle yediğim en kötü yemek.
- Coffee will be served after the meal.
- Kahve yemekten sonra servis edilecek.
- I make it a rule to brush my teeth after meals.
- Yemeklerden sonra dişlerimi fırçalamayı kural haline getirdim.
- Take this medicine after meals.
- Yemeklerden sonra bu ilacı al.
- This is unequivocally the worst meal I have ever had.
- Bu tartışmasız bir biçimde şimdiye kadar yediğim en kötü yemek.
- Meal time is sacred.
- Yemek zamanı kutsaldır.
- Is a meal served on this flight?
- Bu uçuşta yemek servis ediliyor mu?
- Are meals included?
- Yemekler dahil mi?
- I've planned a wonderful meal for us.
- Bizim için harika bir yemek planladım.
- Pizza is the kid's favorite meal.
- Pizza çocuğun en sevdiği yemektir.
- You can't make a good meal without good ingredients.
- İyi malzemeler olmadan iyi bir yemek yapamazsınız.
- Sami lost his meal ticket.
- Sami yemek kuponunu kaybetti.
- She has already cooked the meal.
- Yemeği çoktan pişirdi.
- Thank you for the great meal.
- Harika yemek için teşekkür ederim.
- Expensive meals can't compensate for lack of sleep.
- Pahalı yemekler uyku eksikliğini telafi edemez.
- My wife prepares very good meals in this kitchen.
- Karım bu mutfakta çok iyi yemekler hazırlar.
- We had a meal after noon.
- Öğleden sonra yemek yedik.
- Many people can't imagine a meal without ketchup.
- Birçok insan ketçapsız bir yemek düşünemez.
- Tom worried about whether he had enough money to pay for such a nice meal.
- Tom böyle güzel bir yemeği ödeyecek kadar parası olup olmadığı konusunda endişeliydi.
- The doorbell rang during the meal.
- Yemek sırasında kapı çaldı.
- The doorbell rang during the meal.
- Yemek sırasında kapı zili çaldı.
- We shared the cost of the meal.
- Yemeğin maliyetini paylaştık.
- He rose to his feet before the meal was over.
- Yemek bitmeden ayağa kalktı.
- Do not read during the meal.
- Yemek sırasında okuma.
- She prepared the meal in a very short time.
- Yemeği çok kısa bir sürede hazırladı.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
- Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
- That meal was incredible.
- Yemek inanılmazdı.
- Your robot will prepare meals, clean, wash dishes, and perform other household tasks.
- Robotunuz yemek hazırlayacak, temizlik yapacak, bulaşık yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.
- The professor was famous for his abstemious meals.
- Profesör perhiz yemekleriyle ünlüydü.
- The meals were on time.
- Yemekler zamanındaydı.
- I'd like my coffee after the meal.
- Kahvemi yemekten sonra istiyorum.
- Please take this medicine after meals three times a day.
- Lütfen bu ilacı günde üç kez yemeklerden sonra alın.
- I had a meal.
- Yemek yedim.
- Tom could hardly afford to pay for his meal.
- Tom yemeğinin parasını zor ödüyordu.
- Don't you wash your hands before meals?
- Yemeklerden önce ellerini yıkamıyor musun?
- Sami joined his friend for a family meal.
- Sami aile yemeği için arkadaşına katıldı.
- That chef prepares different meals every day.
- O şef her gün farklı yemekler hazırlıyor.
- The two boys cooked their meal between them.
- İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.
- I like to take a walk after meals.
- Yemeklerden sonra yürüyüş yapmayı severim.
- Tom told his dentist that he brushes his teeth after every meal.
- Tom dişçisine her yemekten sonra dişlerini fırçaladığını söyledi.
- My stomach hurts after meals.
- Yemeklerden sonra midem ağrıyor.
- I often chew some mentholated gum after a meal.
- Yemekten sonra sık sık mentollü sakız çiğnerim.
- My mother cooks my meals for me.
- Yemeklerimi annem hazırlar.
- I had a meal prepared for you.
- Senin için hazırlanmış bir yemeği yedim.
- That was the most unforgettable meal that I've ever eaten.
- Yediğim en unutulmaz yemekti o.
- After the meal, I asked for the bill.
- Yemeğin ardından hesabı istedim.
- Avoid drinking too much water with your meals.
- Yemekle birlikte çok fazla su içmekten kaçının.
- I make it a rule to brush my teeth after meals.
- Yemeklerden sonra dişlerimi fırçalamayı bir kural haline getiririm.
- He has the habit of reading the newspaper during meals.
- Yemek sırasında gazete okuma alışkanlığı var.
- We generally drink tea after a meal.
- Genellikle yemekten sonra çay içeriz.
- That was a delicious meal.
- Çok lezzetli bir yemekti.
- Wash your hands before meals.
- Yemekten önce ellerinizi yıkayın.
- You can't have dessert until you finish your meal.
- Yemeğini bitirinceye kadar tatlı alamazsın.
- I served the children their meal.
- Çocuklara yemeklerini verdim.
- The meal will be ready in a half hour.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak.
- The rates cover all the meals at the hotel.
- Fiyatlara oteldeki tüm yemekler dahildir.
- They're preparing a meal for us.
- Bize bir yemek hazırlıyorlar.
- I'd like my coffee after the meal.
- Yemekten sonra kahvemi istiyorum.
- Thanks for the delicious meal.
- Lezzetli yemek için teşekkürler.
- The meal satisfied his hunger.
- Yemek onun açlığını giderdi.
- We thoroughly enjoyed the delicious meal.
- Lezzetli yemekten çok keyif aldık.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
- Dan, Linda için hızlı bir yemek hazırladı.
- Did you like the meal?
- Yemeği beğendin mi?
- When was your last meal?
- Son yemeğin ne zamandı?
- There's nothing better than a delicious meal.
- Lezzetli bir yemekten daha iyi bir şey yoktur.
- I try to brush my teeth after every meal.
- Her yemekten sonra dişlerimi fırçalamaya çalışıyorum.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yemeğe yarım bardak bira içerek başladı.
- Please serve him his meal first.
- Lütfen önce ona yemeğini servis edin.
- Can I have silverware for my meal?
- Yemeğim için gümüş çatal bıçak takımı alabilir miyim?
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
- Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
- I like to take a walk after meals.
- Yemeklerden sonra yürüyüş yapmaktan hoşlanırım.
- After the meal, I asked for the bill.
- Yemekten sonra hesabı istedim.
- Would you like your coffee with or after the meal?
- Kahvenizi yemekle mi yoksa yemekten sonra mı istersiniz?
- She turned up just as we were starting our meal.
- Biz tam yemeğimize başlıyorken o çıkageldi.
- Brush your teeth after each meal.
- Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalayın.
- I haven't had a square meal for a week.
- Bir haftadır doğru dürüst yemek yemiyorum.
- We ordered the meal.
- Yemek sipariş ettik.
- Don't talk about work at meal time.
- Yemek sırasında iş konuşma.
- Take two capsules after a meal.
- Yemekten sonra iki kapsül al.
- It was a satisfying meal.
- Doyurucu bir yemekti.
- He kept silent during the meal.
- Yemek boyunca sessiz kaldı.
- A meal without wine is like a day without sunshine.
- Şarapsız bir yemek güneşsiz bir gün gibidir.
- Tom paid for the meal.
- Tom yemeği ödedi.
- Please take this medicine after meals three times a day.
- Lütfen bu ilacı yemeklerden sonra günde üç kez alın.
- The meal is not salty.
- Yemek tuzlu değil.
- You need to wash your hands before a meal.
- Yemekten önce ellerinizi yıkamanız gerekir.
- Are any meals included?
- Yemekler dahil mi?
- My robot will prepare meals, clean, wash dishes, and perform other household tasks.
- Robotum yemek hazırlayacak, temizlik yapacak, bulaşık yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.
- Tom and Mary finished their meal and then went into the living room to watch TV.
- Tom ve Mary yemeklerini bitirdikten sonra televizyon izlemek için oturma odasına geçtiler.
- Take this medicine before each meal.
- Bu ilacı her yemekten önce alın.
- If you want to lose weight, spend a day without meals.
- Kilo vermek istiyorsan, bir gününü yemek yemeden geçir.
- We had a marvelous meal Saturday night.
- Cumartesi gecesi harika bir yemek yedik.
- I think this is the best meal I've ever eaten.
- Sanırım bu şimdiye kadar yediğim en iyi yemek.
- Take this medicine after meals.
- Bu ilacı yemeklerden sonra alın.
- Tom finished his meal.
- Tom yemeğini bitirdi.
- I'd like to know how much the meal was because I'd like to pay my half.
- Yemeğin ne kadar olduğunu bilmek istiyorum çünkü kendi payımı ödemek istiyorum.
- You can choose from six meals.
- Altı yemekten birini seçebilirsin.
- That meal was incredible.
- O yemek inanılmazdı.
- Would you like a piece of bread with your meal?
- Yemeğinizin yanında bir parça ekmek ister misiniz?
- Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
- Yemekler arasında genellikle bol miktarda şeker, dondurma, patlamış mısır ve meyve saklamayı başarır.
- They're preparing a meal for us.
- Bizim için yemek hazırlıyorlar.
- Wine can make the meal.
- Şarap yemeği güzelleştirebilir.
- He is in the habit of reading the newspaper during meals.
- Yemek sırasında gazete okuma alışkanlığı var.
- Do not read during the meal.
- Yemek sırasında bir şey okumayınız.
- Tom really enjoyed his meal.
- Tom yemeğinden gerçekten keyif aldı.
- My wife prepares very good meals in this kitchen.
- Eşim bu mutfakta çok güzel yemekler hazırlıyor.
- That was the best meal I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi yemekti.
- We had a lovely meal.
- Biz güzel bir yemek yedik.
- I'd like to know how much the meal was because I'd like to pay my half.
- Ben yarısını ödemek istediğim için yemeğin ne kadar olduğunu bilmek istiyorum.
- I had a nice meal.
- Güzel bir yemek yedim.
- I think the meal was wonderful, wasn't it?
- Sanırım yemek harikaydı, değil mi?
- The meal includes dessert as well as beverage.
- Yemek, içeceğin yanı sıra tatlı da içeriyor.
- Did you enjoy your meal?
- Yemeğinizi beğendiniz mi?
- He kept silent during the meal.
- Yemek sırasında sessiz kaldı.
- Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardığında hemen yemek hazırlamaya başladı.
- You should wash your hands before each meal.
- Her yemekten önce ellerini yıkamalısın.
- The meals don't suit my taste.
- Yemekler damak tadıma uymuyor.
- I arrived to the party, but as soon as I finished the meal, I left.
- Partiye geldim ama yemeği bitirir bitirmez ayrıldım.
- This will be Sami's last meal.
- Bu Sami'nin son yemeği olacak.
- Kindly clear the table after you finish your meal.
- Yemeğinizi bitirdikten sonra lütfen masayı toplayın.
- I wash my hands before a meal.
- Yemekten önce ellerimi yıkarım.
- I've never heard him complaining about his meals.
- Yemeklerinden şikayet ettiğini hiç duymadım.
- Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
- She always clears the table after a meal.
- Yemekten sonra daima masayı temizler.
- Brush your teeth after every meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
- He rose to his feet before the meal was over.
- O, yemek bitmeden önce ayağa kalktı.
- He brushes his teeth after his meals.
- O yemeklerinden sonra dişlerini fırçalar.
- Would you like your coffee with or after the meal?
- Kahvenizi yemekle birlikte mi yoksa yemekten sonra mı istersiniz?
- You ought to get into the habit of brushing your teeth after every meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçalama alışkanlığı edinmelisin.
- She made a delicious meal for him.
- Onun için lezzetli bir yemek yaptı.
- And how is your meal?
- Peki yemeğiniz nasıl?
- You can choose from six meals.
- Altı yemekten seçebilirsiniz.
- A meal without wine is like a day without sunshine.
- Şarapsız bir yemek, güneşsiz bir gün gibidir.
- Take one four times a day, after meals.
- Yemeklerden sonra günde dört kez alın.
- I came to fix you a decent meal.
- Sana iyi bir yemek hazırlamak için geldim.
- They finished their meal.
- Yemeklerini bitirdiler.
- Would you like a piece of bread with your meal?
- Yemeğinle bir parça ekmek ister misin?
- I am a bit hard up now and I can't afford such an expensive meal.
- Şimdi biraz elim dar ve böyle pahalı bir yemeğe gücüm yetmez.
- I served the children their meal.
- Çocuklara yemeklerini ben verdim.
- Take two capsules after a meal.
- Yemekten sonra iki kapsül alın.
- I've never heard him complaining about his meals.
- Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım.
- In general, I prefer meatless meals.
- Genelde etsiz yemekleri tercih ederim.
- She prepares wholesome meals for her family.
- Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.
- What do you want to drink with your meal?
- Yemeğin yanında ne içmek istersin?
- My father will prepare a tasty meal for me tomorrow.
- Babam yarın benim için lezzetli bir yemek hazırlayacak.
- My father often reads the newspaper during meals.
- Babam yemek sırasında sık sık gazete okur.
- Tom cooked all his own meals.
- Tom bütün yemeklerini kendi pişirirdi.
- What are the meal hours?
- yemek saatleri nedir?
- Meal time is sacred.
- Yemek vakti kutsaldır.
- I came to fix you a decent meal.
- Sana güzel bir yemek hazırlamaya geldim.
- That was the best meal I've ever eaten.
- Bugüne dek yediğim en güzel yemekti.
- Tom and Mary finished their meal and then went into the living room to watch TV.
- Tom ve Mary yemeklerini bitirdiler ve sonra TV izlemek için oturma odasına gittiler.
- A bento is a small meal made of boiled rice and seaweed, that is sold in cheap wooden boxes.
- Ucuz tahta kutularda satılan Bento, haşlanmış pirinç ve deniz yosunundan yapılan ufak porsiyonlu bir yemektir.
- Everyone paid for his own meal.
- Herkes kendi yemeğinin parasını ödedi.
- He brushes his teeth after his meals.
- Yemeklerden sonra dişlerini fırçalıyor.
- We're going out for a meal on Friday.
- Biz cuma günü bir yemek için dışarı çıkıyoruz.
- Sami brought everything that he needed for his meal.
- Sami yemeği için ihtiyacı olan her şeyi getirdi.
- The price of the meal includes a service charge.
- Yemek fiyatına servis bedeli dahildir.
- This meal is delicious and cheap.
- Bu yemek lezzetli ve ucuz.
- I arrived to the party, but as soon as I finished the meal, I left.
- Partiye geldim, ama yemeği bitirir bitirmez ayrıldım.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- The cook prepares delicious meals.
- Aşçı lezzetli yemekler hazırlıyor.
- That meal was simply divine.
- Yemek tek kelimeyle harikaydı.
- This meal is adequate for three.
- Bu yemek, üç kişi için yeterli.
- Thank you for the wonderful meal.
- Harika yemek için teşekkürler.
- Use dental floss after each meal.
- Her yemekten sonra diş ipi kullanın.
- Tom isn't able to always brush his teeth after meals.
- Tom her zaman yemeklerden sonra dişlerini fırçalayamaz.
- Do you wash your hands before meals?
- Yemeklerden önce ellerini yıkar mısın?
- Coffee will be served after the meal.
- Yemekten sonra kahve servis edilecek.
- My biggest worry is about where my next meal will come from.
- Benim en büyük endişem, bir sonraki yemeğimin nereden geleceği hakkındadır.
- Avoid drinking too much water with your meals.
- Yemeklerinizle çok fazla su içmekten kaçının.
- She prepares the meal while listening to music.
- Müzik dinlerken yemek hazırlıyor.
- He devoured his meal.
- Yemeğini mideye indirdi.
- She makes excellent meals in the blink of an eye.
- Göz açıp kapayıncaya kadar mükemmel yemekler yapar.
- I have discovered a restaurant near here which serves a good meal.
- Buraya yakın iyi yemek yapan bir restoran keşfettim.
- Where can I get a good meal?
- Nerede iyi bir yemek bulabilirim?
- I like this airline's in-flight meal.
- Bu havayolunun uçak içi yemeğini beğeniyorum.
- Tom didn't appear during the meal.
- Tom yemek boyunca ortalıkta görünmedi.
- Are any meals included?
- Yemek dahil mi?
- We want you to behave yourself during meals.
- Yemekler sırasında terbiyeni takınmanı istiyorum.
- Tom didn't want to spend that much for a meal.
- Tom bir yemek için o kadar para harcamak istemedi.
- I'm having a very delicious meal at home.
- Evde çok lezzetli bir yemek yiyorum.
- She makes excellent meals in the blink of an eye.
- O göz açıp kapayıncaya kadar mükemmel yemekler yapar.
- That inn is 5,000 yen a night, meals excluded.
- O otel, yemek hariç gecelik 5000 yendir.
- Please serve him his meal first.
- Lütfen önce ona yemek servisi yapın.
- Thank you for the great meal.
- Harika yemek için teşekkürler.
- I am a bit hard up now and I can't afford such an expensive meal.
- Şu anda biraz zor durumdayım ve bu kadar pahalı bir yemeği karşılayamam.
- Many thanks for the meal!
- Yemek için çok teşekkürler!
- Mom is preparing a meal in the kitchen.
- Annem mutfakta yemek hazırlıyor.
- Wash your hands before each meal.
- Her yemekten önce ellerinizi yıkayın.
- Say grace before a meal.
- Yemekten önce dua et.
- Don't you wash your hands before meals?
- Yemekten önce ellerini yıkamıyor musun?
- Sami made every meal today.
- Sami bugün her yemeği yaptı.
- He devoured his meal.
- O, yemeğini yiyip bitirdi.
- Take this medicine after each meal.
- Bu ilacı her yemekten sonra alın.
- Let's make sure the meal includes something crunchy.
- Yemeğin içinde gevrek bir şeyler olduğundan emin olalım.
- Tom isn't able to always brush his teeth after meals.
- Tom yemeklerden sonra dişlerini her zaman fırçalayamıyor.
- Kindly clear the table after your meal.
- Lütfen yemeğinden sonra masayı temizle.
- Brush your teeth after each meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
- Take this medicine after each meal.
- Her yemekten sonra bu ilacı al.
- I think the meal was wonderful, wasn't it?
- Bence yemek harikaydı, değil mi?
- What about going out for a meal?
- Yemeğe çıkmaya ne dersin?
- You have to take this powder after each meal.
- Bu tozu her yemekten sonra almanız gerekir.
- I seldom skip meals.
- Ben nadiren yemek atlarim.
- Take-out meals will be available.
- Dışarıdan yemek servisi olacak.
- One of Tom's favorite meals is a grilled cheese sandwich with tomato soup.
- Tom'un en sevdiği yemeklerden biri domates çorbasıyla ızgara peynirli sandviçtir.
- Why didn't you finish your meal?
- Neden yemeğini bitirmedin?
- He washed her dirty hands before the meal.
- Yemekten önce onun kirli ellerini yıkadı.
- Tom always brushes his teeth after meals.
- Tom her zaman yemeklerden sonra dişlerini fırçalar.
- You must clean your hands before meals.
- Yemeklerden önce ellerini yıkamalısın.
- I can't remember the last time I had a meal this delicious.
- En son ne zaman bu kadar lezzetli bir yemek yediğimi hatırlamıyorum.
- My father will prepare a tasty meal for me tomorrow.
- Yarın babam benim için lezzetli bir yemek hazırlayacak.
- Can I have silverware for my meal?
- Yemeğim için gümüş çatal bıçak alabilir miyim?
- Thanks for the meal.
- Yemek için teşekkürler.
- This meal is adequate for two.
- Bu yemek iki kişi için yeterli.
- Kindly clear the table after you finish your meal.
- Yemeğini bitirdikten sonra lütfen masayı temizle.
- We had a lovely meal.
- Güzel bir yemek yedik.
- You should brush your teeth after every meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçalamalısın.
- Do you brush your teeth after every meal?
- Her yemekten sonra dişlerini fırçalıyor musun?
- We generally drink tea after a meal.
- Biz genelde yemekten sonra çay içeriz.
- It was a pretty balanced meal.
- Oldukça dengeli bir yemekti.
- I had a decent meal.
- İyi bir yemek yedim.
- Enjoy your meal!
- Yemeğinizin tadını çıkarın!
- My mother prepares my meals.
- Benim yemeklerimi annem hazırlar.
- The meals don't suit my taste.
- Yemekler benim zevkime uymuyor.
- The meal was disgusting.
- Yemek iğrençti.
- My biggest worry is about where my next meal will come from.
- En büyük endişem bir sonraki yemeğimin nereden geleceği.
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
- Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine katlandığınız için teşekkür ederim.
- What meal are you making?
- Ne yemek yapıyorsun?
- I left part of the meal uneaten.
- Yemeğin bir kısmını yemeden bıraktım.
- You should wash your hands before each meal.
- Her yemekten önce ellerinizi yıkamalısınız.
- Brush your teeth after meals.
- Yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalayın.
- She washed her dirty hands before the meal.
- Yemekten önce kirli ellerini yıkadı.
- We had a meal after noon.
- Öğleden sonra bir yemek yedik.
- We had a wonderful meal together.
- Birlikte harika bir yemek yedik.
- The cook prepares delicious meals.
- Aşçı lezzetli yemekler hazırlar.
- Tom cooks his own meals.
- Tom yemeklerini kendi pişirir.
- I watched television after having my meal.
- Yemeğimi yedikten sonra televizyon izledim.
- Pizza is the kid's favorite meal.
- Pizza çocuğun en sevdiği yemek.
- Thanks for paying for the meal.
- Yemeğin parasını ödediğin için teşekkürler.
- Tom paid five dollars for the meal.
- Tom yemek için beş dolar ödedi.
- Don't mess around and finish your meal quickly.
- Oyalanma ve yemeğini çabucak bitir.
- No meal is complete without bread.
- Hiçbir yemek ekmek olmadan tam değildir.
- No meal is complete without bread.
- Hiçbir yemek ekmeksiz tamamlanmaz.
- I watched television after having my meal.
- Ben yemeğimi yedikten sonra televizyon izledim.
- You need to wash your hands before a meal.
- Bir yemekten önce ellerini yıkaman gerekir.
- That was a delicious meal.
- O lezzetli bir yemekti.
- My father will often read the newspaper during meals.
- Babam yemekler sırasında sık sık gazete okur.
- We shared the cost of the meal.
- Biz yemeğin maliyetini paylaştık.
- Tom didn't want to spend that much for a meal.
- Tom bir yemek için bu kadar harcamak istemiyordu.
- In general, I prefer meatless meals.
- Genel olarak, etsiz yemekleri tercih ederim.
- Tom didn't appear during the meal.
- Tom yemek sırasında görünmedi.
- There's nothing better than a delicious meal.
- Hiçbir şey lezzetli bir yemekten daha iyi olmaz.
- Did you enjoy your meal?
- Yemeğini beğendin mi?
- Wash your hands before meals.
- Yemekten önce ellerini yıka.
- The meal was great, wasn't it?
- Yemek harikaydı, değil mi?
- Do you brush your teeth after every meal?
- Her yemekten sonra dişlerini fırçalar mısın?
- This meal is adequate for three.
- Bu yemek, üç kişi için yeterlidir.
- Kindly clear the table after your meal.
- Yemekten sonra masayı toplayınız lütfen.
- We arrived to find a huge meal ready for us.
- Oraya vardığımızda bizim için kocaman bir yemek hazırdı.
- Thank you for the wonderful meal.
- Harika yemek için teşekkür ederim.
- I can't do without coffee after meals.
- Yemeklerden sonra kahvesiz yapamam.
- The meal is cold.
- Yemek soğuk.
- What meal are you making?
- Ne yemeği yapıyorsun?
- He is in the habit of reading the newspaper during meals.
- O, yemekler sırasında gazete okumaya alışmış.
- When was your last meal?
- En son ne zaman yemek yedin?
- She always clears the table after a meal.
- O her zaman bir yemekten sonra masayı temizler.
- You can't make a good meal without good ingredients.
- İyi malzemeler olmadan iyi bir yemek yapamazsın.
- That was the most unforgettable meal that I've ever eaten.
- Yediğim en unutulmaz yemekti.
- This meal never cut the mustard.
- Bu yemeğin tadı tuzu yok.
- The price of the meal includes a service charge.
- Yemeğin fiyatına servis ücreti de dahil.
- The rates cover all the meals at the hotel.
- Fiyatlar, oteldeki tüm yemekleri kapsamaktadır.
- Is a meal served on this flight?
- Bu uçuşta yemek servisi var mı?
- Take one four times a day, after meals.
- Günde dört kez, yemeklerden sonra bir tane al.
- We are preparing our meal.
- Yemeğimizi hazırlıyoruz.
- The meal will be ready in half an hour.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak.
- My stomach hurts after meals.
- Yemeklerden sonra karnım ağrıyor.
- Thanks for paying for the meal.
- Yemeği ödediğin için teşekkürler.
- This meal is healthy, delicious and cheap.
- Bu yemek sağlıklı, lezzetli ve ucuz.
- Tom brushes his teeth after every meal.
- Tom her yemekten sonra dişlerini fırçalar.
- She prepares the meal while listening to music.
- Müziği dinlerken yemeği hazırlar.
- Wash your hands before each meal.
- Her yemekten önce ellerini yıka.
- She served us a good meal.
- O bize güzel bir yemek servisi yaptı.
- Tom told his dentist that he brushes his teeth after every meal.
- Tom dişçisine her yemekten sonra dişlerini fırçaladığını söylemiş.
- The meal includes dessert as well as beverage.
- Yemeğin içinde tatlı ve içecek de var.
- This restaurant serves savoury meals.
- Bu restoranda lezzetli yemekler servis edilmektedir.
- Use dental floss after each meal.
- Her yemekten sonra diş ipi kullan.
- You need a good home-cooked meal.
- İyi bir ev yapımı yemeğe ihtiyacın var.
- I can't do without coffee after meals.
- Yemeklerden sonra kahve içmeden yapamam.
- How do you avoid grazing between meals?
- Yemekler arası atıştırmaktan nasıl kaçınıyorsun?
- She turned up just as we were starting our meal.
- Biz yemeğe başlarken ortaya çıktı.
- Shall I prepare you a warm meal?
- Sana sıcak bir yemek hazırlayayım mı?
- That chef prepares different meals every day.
- O şef her gün farklı yemekler hazırlar.
- My mother prepares my meals.
- Annem yemeklerimi hazırlar.
- We want you to behave yourself during meals.
- Yemek sırasında uslu durmanı istiyoruz.
- She washed her dirty hands before the meal.
- O, yemekten önce kirli ellerini yıkadı.
- I am fixing a meal.
- Yemek hazırlıyorum.
- You must clean your hands before meals.
- Yemekten önce ellerinizi temizlemelisiniz.
- He has the habit of reading the newspaper during meals.
- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
- Çok çalışmaktan ve kötü yemeklerden dolayı hastalandı.
- Tom paid for the meal.
- Tom yemeğin parasını ödedi.
- She served us a good meal.
- Bize güzel bir yemek sundu.
- I am fixing a meal.
- Ben yemek hazırlıyorum.
- She prepares wholesome meals for her family.
- Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlıyor.
- I like this airline's in-flight meal.
- Bu havayolu şirketinin uçak içi yemeklerini seviyorum.
- Let's make sure the meal includes something crunchy.
- Yemeğin gevrek bir şey içerdiğinden emin olalım.
- This meal is adequate for two.
- Bu yemek iki kişi için yeterlidir.
- Can I have silverware for my meal?
- Yemek için çatal bıçak takımı alabilir miyim?
- We had a marvelous meal Saturday night.
- Biz cumartesi gecesi harika bir yemek yedik.
- The elephant's meal is enough to feed thousands of ants.
- Filin yemeği binlerce karıncayı doyurmaya yeter.
- Sami brought everything that he needed for his meal.
- Sami yemeği için gereken her şeyi getirdi.
- Sami joined his friend for a family meal.
- Sami bir aile yemeği için arkadaşına katıldı.
- You can't have dessert until you finish your meal.
- Yemeğini bitirmeden tatlı yiyemezsin.
- Take this medicine before each meal.
- Her yemekten önce bu ilacı al.
- They finished their meal.
- Onlar yemeğini bitirdi.
- Tom and his family say grace before every meal.
- Tom ve ailesi her yemekten önce dua eder.
Show More (334)
|