| 1 |
curious |
meraklı |
adj. |
|
- The child gave a curious look to the strangers.
- Çocuk, yabancılara meraklı gözlerle baktı.
- They are active and playful and are known to be smart and curious.
- Aktif ve eğlencelidirler ve akıllı ve meraklı oldukları bilinmektedir.
- We are as patient, energetic and fun as we are curious.
- Meraklı olduğumuz kadar sabırlı, enerjik ve eğlenceliyiz.
- How do you know you are curious?
- Meraklı olduğunuzu nasıl anlarsınız?
- Why is it good to be curious?
- Meraklı olmak neden iyidir?
- Be brave, be curious and be inventive.
- Cesur olun, meraklı olun ve yaratıcı olun.
- Be curious and enthusiastic about your child.
- Çocuğunuz hakkında meraklı ve hevesli olun.
- Be curious and have fun challenging yourself to live with less.
- Meraklı olun ve daha azıyla yaşamak için kendinize meydan okuyarak eğlenin.
- Are you curious to make new discoveries about the past?
- Geçmişe dair yeni keşifler yapmaya meraklı mısınız?
- Little ones are the most restless and curious explorers in the world.
- Küçükler dünyanın en huzursuz ve meraklı kaşifleridir.
- Children are the most curious creatures in the world.
- Çocuklar dünyanın en meraklı yaratıklarıdır.
- Dogs can be very energetic and curious creatures.
- Köpekler çok enerjik ve meraklı yaratıklar olabilir.
- Focus on cultivating a curious mind by asking questions.
- Soru sorarak meraklı bir zihin geliştirmeye odaklanın.
- Children are naturally curious and like to explore.
- Çocuklar doğal olarak meraklıdır ve keşfetmeyi severler.
- Instead, focus on helping curious customers explore ideas and be inspired.
- Bunun yerine, meraklı müşterilerin fikirleri keşfetmesine ve ilham almasına yardımcı olmaya odaklanın.
- Kids are curious and like to discover new things.
- Çocuklar meraklıdır ve yeni şeyler keşfetmeyi severler.
- Kids are curious and they love exploring new things.
- Çocuklar meraklıdır ve yeni şeyler keşfetmeyi severler.
- Kids are the most curious creatures in the world.
- Çocuklar dünyanın en meraklı yaratıklarıdır.
- Learn to be curious like a child.
- Bir çocuk gibi meraklı olmayı öğrenin.
- He is so curious and wants to explore everything.
- Çok meraklıdır ve her şeyi keşfetmek ister.
- There are even courses for curious kids.
- Meraklı çocuklar için kurslar bile var.
- We are a curious and creative group of people whose ideas transform the future.
- Bizler, fikirleriyle geleceği dönüştüren meraklı ve yaratıcı bir grup insanız.
- Young children are naturally curious and observant.
- Küçük çocuklar doğal olarak meraklı ve gözlemcidir.
- Yung became a joyful and curious young man.
- Yung neşeli ve meraklı bir genç adam oldu.
- A great opportunity has been provided for curious and talented students.
- Meraklı ve yetenekli öğrencilere büyük bir olanak sağlandı.
- A great opportunity has been provided for curious and talented students.
- Meraklı ve yetenekli öğrenciler için büyük bir imkan sağlandı.
- A great opportunity has been provided for curious and talented students.
- Meraklı ve yetenekli öğrenciler için büyük bir olanak sağlanmıştır.
- Are you curious?
- Meraklı mısın?
- Tom seemed to be curious.
- Tom meraklı görünüyordu.
- Tom said he's curious.
- Tom meraklı olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is curious.
- Tom Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is curious.
- Tom, Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom said Mary isn't curious.
- Tom Mary'nin meraklı olmadığını söyledi.
- Tom said Mary was curious.
- Tom Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom said Mary wasn't curious.
- Tom Mary'nin meraklı olmadığını söyledi.
- Tom said that he was really curious.
- Tom gerçekten meraklı olduğunu söyledi.
- Children are very curious and ask many questions.
- Çocuklar çok meraklıdır ve çok soru sorarlar.
- Dolphins are curious.
- Yunuslar meraklıdır.
- I guess I'm a little curious.
- Sanırım biraz meraklıyım.
- Tom said he was curious about that.
- Tom bunun hakkında meraklı olduğunu söyledi.
- I'm curious.
- Ben meraklıyım.
- I'm just curious.
- Sadece meraklıyım.
- I'm rather curious.
- Oldukça meraklıyım.
- Tom is curious now.
- Tom şimdi meraklı.
- Tom is sure curious.
- Tom kesinlikle meraklı.
- Tom is understandably curious.
- Tom anlaşılabilir bir şekilde meraklı.
- Mary is smart and curious.
- Mary zeki ve meraklı.
- My child is curious to know everything.
- Çocuğum her şeyi öğrenmeye meraklı.
- She is curious to learn new things.
- Yeni şeyler öğrenmeye meraklı.
- She's very curious.
- Çok meraklı.
- Tom is certainly curious.
- Tom kesinlikle meraklı.
- Tom is curious.
- Tom meraklı.
- I am very curious.
- Çok meraklıyım.
- Tom was incredibly curious.
- Tom inanılmaz bir şekilde meraklıydı.
- Tom was incredibly curious.
- Tom son derece meraklıydı.
- Tom was incredibly curious.
- Tom inanılmaz meraklıydı.
- I was curious.
- Meraklıydım.
- I was really curious.
- Ben gerçekten meraklıydım.
- I was very curious about it.
- Bu konuda çok meraklıydım.
- Tom must be curious.
- Tom meraklı olmalı.
- Tom looks like he's curious.
- Tom meraklı görünüyor.
- Tom may be curious.
- Tom meraklı olabilir.
- I think Tom is very curious.
- Bence Tom çok meraklı.
- He was too curious.
- O çok fazla meraklıydı.
- I think Tom is somewhat curious.
- Sanırım Tom biraz meraklı.
- I think Tom is somewhat curious.
- Bence Tom biraz meraklı.
- I think Tom is quite curious.
- Bence Tom oldukça meraklı.
- Tom wasn't very curious.
- Tom pek meraklı değildi.
- Tom will be curious.
- Tom meraklı olacak.
- He was too curious.
- Çok meraklıydı.
- Sami was somewhat curious.
- Sami biraz meraklıydı.
- Tom was curious.
- Tom meraklıydı.
- He's very curious.
- O çok meraklı.
- He's very curious.
- Çok meraklı.
- I think Tom is curious.
- Bence Tom meraklı.
- Tom looks like he's curious.
- Tom meraklı gibi görünüyor.
- You don't seem to be as curious as Tom seems to be.
- Tom kadar meraklı görünmüyorsun.
- You look curious.
- Meraklı görünüyorsun.
- You're a very curious guy, aren't you?
- Çok meraklı bir adamsın, değil mi?
- How curious!
- Ne kadar meraklı!
- Tom is curious, isn't he?
- Tom meraklı, değil mi?
- Tom will likely be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- You're curious, aren't you?
- Sen meraklısın, değil mi?
- Tom will probably be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- Tom is likely going to be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- Tom is probably going to be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- Tom isn't as curious as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar meraklı değil.
- Tom isn't as curious as he used to be.
- Tom eskisi kadar meraklı değil.
- Tom knew that I was curious.
- Tom meraklı olduğumu biliyordu.
- Tom knew that I'd be curious.
- Tom meraklı olacağımı biliyordu.
- Tom looked like he was curious.
- Tom meraklı gibi görünüyordu.
- Tom looks curious.
- Tom meraklı görünüyor.
- You're curious, aren't you?
- Meraklısın, değil mi?
- You're very curious.
- Çok meraklısın.
- Mary was curious, and with good reason.
- Mary meraklıydı ve iyi bir nedeni vardı.
- She was so curious that she opened the box.
- O kadar meraklıydı ki kutuyu açtı.
- Tom was curious, but Mary wasn't.
- Tom meraklıydı ama Mary değildi.
- You can't blame us for being curious.
- Meraklı olduğumuz için bizi suçlayamazsın.
- Tom didn't seem to be as curious as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar meraklı görünmüyordu.
- Tom seemed to be somewhat curious.
- Tom biraz meraklı görünüyordu.
- Tom seems to be curious about that.
- Tom bu konuda meraklı görünüyor.
- Tom seems to be really curious about that.
- Tom bu konuda gerçekten meraklı görünüyor.
- Tom told Mary that he was curious.
- Tom, Mary'ye meraklı olduğunu söyledi.
- Tom told me he was curious.
- Tom bana meraklı olduğunu söyledi.
- Tom wasn't very curious.
- Tom çok meraklı değildi.
- Tom is curious.
- Tom meraklıdır.
- Tom said that Mary was curious.
- Tom, Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom is likely to be curious.
- Tom muhtemelen meraklıdır.
- Tom is smart and curious.
- Tom akıllı ve meraklıdır.
- Tom is smart and curious.
- Tom zeki ve meraklıdır.
- I thought you might be curious.
- Meraklı olabileceğini düşündüm.
- I wonder why Tom is so curious.
- Tom'un neden bu kadar meraklı olduğunu merak ediyorum.
- Stop being so curious.
- Bu kadar meraklı olmayı bırak.
- The more curious you are, the better.
- Ne kadar meraklı olursan o kadar iyi.
- The more you study, the more curious you will become.
- Ne kadar çok araştırırsanız, o kadar meraklı olursunuz.
- The more you study, the more curious you will become.
- Ne kadar çok çalışırsan o kadar meraklı olursun.
- They said they were curious.
- Meraklı olduklarını söylediler.
- Ferrets are playful and curious.
- Gelincikler oyuncu ve meraklıdır.
- I think Tom is quite curious.
- Bence Tom oldukça meraklıdır.
- Kittens are curious.
- Yavru kediler meraklıdır.
- Mary is smart and curious.
- Mary akıllı ve meraklıdır.
- She is always curious about what I am doing.
- Benim ne yaptığım konusunda her zaman meraklıdır.
- She is curious to learn new things.
- Yeni şeyler öğrenmeye meraklıdır.
- I don't think Tom was curious.
- Tom'un meraklı olduğunu sanmıyorum.
- Tom said that he was very curious.
- Tom çok meraklı olduğunu söyledi.
- Small children are very curious.
- Küçük çocuklar çok meraklıdır.
- I doubt if Tom will be curious.
- Tom'un meraklı olup olmayacağından şüpheliyim.
- Tom said that Mary is curious.
- Tom, Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- I doubt if Tom will be curious.
- Tom'un meraklı olacağından şüpheliyim.
- I think Tom is curious.
- Bence Tom meraklı biri.
- Tom said that Mary was curious.
- Tom Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- I am not curious.
- Meraklı değilim.
- Tom is very curious.
- Tom çok meraklı.
- I'm really curious.
- Gerçekten meraklıyım.
- I'm very curious.
- Ben çok meraklıyım.
- We're very curious about that.
- Biz o konuda çok meraklıyız.
- We're very curious about that.
- Bu konuya çok meraklıyız.
- We're very curious.
- Çok meraklıyız.
- Tom looked like he was curious.
- Tom meraklıymış gibi görünüyordu.
- The more curious you are, the better.
- Ne kadar meraklıysan o kadar iyi.
Show More (137)
|
| 2 |
nosy |
meraklı |
adj. |
|
- If you want the best for this dog, you may need to get a little nosy.
- Bu köpek için en iyisini istiyorsanız, biraz meraklı olmanız gerekebilir.
- Don't be so nosy.
- Bu kadar meraklı olma.
- Don't be so nosy.
- O kadar meraklı olma.
- Stop being nosy.
- Meraklı olmayı bırak.
- Tom is too nosy.
- Tom çok meraklı.
- They're awfully nosy.
- Çok meraklılar.
- You're so nosy.
- Çok meraklısın.
- You're so nosy.
- Sen çok meraklısın.
- Tom told Mary not to be so nosy.
- Tom Mary'e bu kadar meraklı olmamasını söyledi.
- Tom told me that he thought Mary was nosy.
- Tom bana Mary'nin meraklı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom is nosy, isn't he?
- Tom meraklı, değil mi?
- Tom is nosy.
- Tom meraklı.
- Tom was nosy.
- Tom meraklı.
- Tom was nosy.
- Tom meraklıydı.
- Tom should tell Mary not to be so nosy.
- Tom, Mary'ye bu kadar meraklı olmamasını söylemeli.
- Tom is nosy.
- Tom meraklı biridir.
- Stop being so nosy.
- Bu kadar meraklı olmayı bırak.
- Tom doesn't seem to be as nosy as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar meraklı biri gibi görünmüyor.
- Tom has some nosy neighbors.
- Tom'un bazı meraklı komşuları var.
- Tom has some nosy neighbors.
- Tom'un meraklı komşuları var.
- Tom said that Mary was nosy.
- Tom Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was nosy.
- Tom, Mary'nin meraklı olduğunu söyledi.
- Tom should tell Mary not to be so nosy.
- Tom Mary'ye çok meraklı olmamasını söylemeli.
- I didn't mean to be nosy.
- Ben meraklı olmak istemedim.
- I didn't mean to be nosy.
- Meraklı olmak istememiştim.
Show More (22)
|
| 3 |
nosey |
meraklı |
adj. |
|
- I didn't think Tom would be so nosey.
- Tom'un bu kadar meraklı olacağını düşünmemiştim.
- Stop being nosey.
- Meraklı olmayı bırak.
- Tom is nosey, isn't he?
- Tom meraklı, değil mi?
- Tom is nosey.
- Tom meraklı.
- Tom was nosey.
- Tom meraklıydı.
- Tom was nosey.
- Tom meraklı biriydi.
- Tom says I'm too nosey.
- Tom benim çok meraklı olduğumu söyler.
- Tom says I'm too nosey.
- Tom çok meraklı olduğumu söylüyor.
- Tom is nosey.
- Tom meraklı biridir.
- Tom says I'm too nosey.
- Tom fazla meraklı olduğumu söylüyor.
Show More (7)
|
| 4 |
interested in |
meraklı |
adj. |
|
- I have no interest in putting my money into your dreams.
- Paramı sizin hayallerinize yatırmaya meraklı değilim.
- I'm interested in history.
- Tarihe meraklıyım.
- She said that she was very interested in archery.
- Okçuluğa çok meraklı olduğunu söyledi.
- I spend time with Tom because he's interested in learning.
- Tom'la zaman geçiriyorum çünkü öğrenmeye meraklı.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
- Birçok insan arabalara meraklıdır ama benim için hiçbir şey ifade etmiyorlar.
- Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlara meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbola meraklıdır.
- Tom is very interested in learning French.
- Tom Fransızca öğrenmeye çok meraklıdır.
Show More (6)
|
| 5 |
fan |
meraklı |
adj. |
|
- I'm not a fan of that maniac.
- O manyağın meraklısı değilim ben.
- I'm not a fan of the choreography.
- Ben bu koreografinin meraklısı değilim.
- I'm not a fan of conservatism.
- Ben muhafazakârlığın meraklısı değilim.
- I'm not a fan of that maniac.
- O manyağın hiç meraklısı değilim.
- Also, I am not a fan of the cafeteria food.
- Ayrıca, kafeterya yemeklerinin de meraklısı değilim.
- I am not a fan of environmentalism.
- Çevreciliğin meraklısı değilim.
- I am not a fan of environmentalists.
- Ben çevrecilerin meraklısı değilim.
- I'm not a fan of pacifism.
- Barışseverliğe meraklı değilim.
- I'm not a fan of comic books.
- Ben bir çizgi roman meraklısı değilim.
Show More (6)
|
| 6 |
keen on |
meraklı |
adj. |
|
- Children of this age are very keen on talking.
- Bu yaştaki çocuklar konuşmaya çok meraklıdır.
- Sami was very keen on hunting.
- Sami avlanmaya çok meraklıydı.
- He is keen on jazz.
- Caza meraklıdır.
- He is keen on science.
- Bilime meraklıdır.
- My brother is keen on collecting stamps.
- Kardeşim pul koleksiyonu yapmaya meraklıdır.
- He seemed to be very keen on music.
- Müziğe çok meraklı görünüyor.
- That young man is very keen on cycling.
- O genç adam bisiklete binmeye çok meraklı.
Show More (4)
|
| 7 |
inquisitive |
meraklı |
adj. |
|
- I thought he was too inquisitive for a first date.
- İlk buluşmaya göre fazla meraklı olduğunu düşünmüştüm.
- Are you just as inquisitive now as you were the day you started?
- Şimdi de başladığınız günkü kadar meraklı mısınız?
- Maybe I should be less inquisitive in the future.
- Belki gelecekte daha az meraklı olmalıyım.
- My daughter is a communicative and inquisitive girl.
- Kızım iletişime açık ve meraklı bir kızdır.
- Tom looks inquisitive.
- Tom meraklı görünüyor.
- They're inquisitive.
- Meraklılar.
Show More (3)
|
| 8 |
enthusiast |
meraklı |
n. |
|
- This community is for professionals and enthusiasts of our products and services.
- Bu topluluk, ürün ve hizmetlerimizin profesyonelleri ve meraklıları içindir.
- This mysterious place is visited by millions of enthusiasts every year.
- Bu gizemli yer her yıl milyonlarca meraklı tarafından ziyaret edilmektedir.
- Windows 8 Pro is similar to the Windows 7 Professional and is designed for enthusiasts and business users.
- Windows 8 Pro, Windows 7 Professional'a benzer ve meraklılar ve iş kullanıcıları için tasarlanmıştır.
- Enthusiasts around the world also bought their own dinosaur trees.
- Dünyanın dört bir yanındaki meraklılar da kendi dinozor ağaçlarını satın aldı.
- Inspite of that also, analysts and enthusiasts kept their hopes high.
- Buna rağmen analistler ve meraklılar umutlarını yüksek tuttu.
- SlotJoint was established by a team of Canadian gambling enthusiasts and investors.
- SlotJoint, Kanadalı kumar meraklıları ve yatırımcılardan oluşan bir ekip tarafından kuruldu.
Show More (3)
|
| 9 |
fond |
meraklı |
adj. |
|
- My father was very fond of photography.
- Babam fotoğrafçılığa çok meraklıydı.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Hem babam hem de kardeşim kumara meraklıdır.
- My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Babam da kardeşim de kumara meraklıdır.
Show More (1)
|
| 10 |
inquiring |
meraklı |
adj. |
|
- There was an inquiring look on the cop's face.
- Polisin yüzünde meraklı bir bakış vardı.
Show More (-2)
|
| 11 |
enthusiastic |
meraklı |
adj. |
|
- This book is a result of his enthusiastic research.
- Bu kitap, onun meraklı araştırmasının bir sonucu.
Show More (-2)
|
| 12 |
anxious |
meraklı |
adj. |
|
- He is anxious to go with you.
- Sizinle gelmeye meraklı.
Show More (-2)
|