1 |
mill |
değirmen |
n. |
|
- We sent the wheat to the mill.
- Buğdayı değirmene gönderdik.
- We learn them already from the grapevine and the rumour mill.
- Bunları zaten dedikodulardan ve söylenti değirmeninden öğreniyoruz.
- These mills here, however, are grinding too slowly for my liking.
- Ancak buradaki değirmenler benim hoşuma gitmeyecek kadar yavaş dönüyor.
- The mill turns slowly, but I believe it turns all the same.
- Değirmen yavaş dönüyor ama ben yine de döndüğüne inanıyorum.
- We learn them already from the grapevine and the rumour mill.
- Bunları zaten kulaktan kulağa ve söylenti değirmeninden öğreniyoruz.
- The mill turns slowly, but I believe it turns all the same.
- Değirmen yavaş dönüyor ama yine de döndüğüne inanıyorum.
Show More (3)
|
2 |
mill |
fabrika |
n. |
|
- Most of the men in the town work in the steel mill.
- Kasabadaki erkeklerin çoğu çelik fabrikasında çalışıyor.
Show More (-2)
|
3 |
mill |
milyon |
n. |
|
- This classic costs 1.5 mill dollars.
- Bu klasiğin maliyeti 1,5 milyon dolar.
Show More (-2)
|
4 |
mill |
mill (para birimi) |
n. |
|
- The mill is only used in calculations.
- Mill birimi yalnızca hesaplamalarda kullanılmaktadır.
Show More (-2)
|
5 |
mill |
(çikolata) öğütmek |
v. |
|
- The people used to mill the wheat with stones.
- İnsanlar eskiden buğdayı taşla öğütürlerdi.
Show More (-2)
|
6 |
mill |
frezelemek |
v. |
|
- The factory always uses modern machines to mill the steel.
- Fabrika çeliği frezelemek için her zaman modern makineler kullanıyor.
Show More (-2)
|