| 1 |
people |
millet |
n. |
|
- Open the way, people!
- Yolu açın millet!
- These are parties where people bring different cookies to share and trade.
- Bunlar milletin paylaşmak ve takas etmek için değişik kurabiyeler getirdiği partilerdir.
- Above all, there should be a connection between the president and the people.
- Her şeyden önce lider ile milletin arasında bir bağın olması lazım.
- What's the matter with you people?
- Neyiniz var böyle millet?
- It is difficult for Japanese people to speak English fluently.
- Japon milleti için akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak zordur.
- Keep your eyes peeled, people.
- Gözlerinizi açık tutun, millet.
- What's the matter with you people?
- Sizin neyiniz var millet?
- Japanese people like to eat tuna.
- Japon milleti ton balığı yemeyi sever.
- Have you people lost your minds?
- Siz aklınızı mı kaçırdınız millet?
- Let's stay calm, people.
- Sakin olalım millet.
- The people elected Tom president.
- Millet, Tom'u devlet başkanı seçti.
- The English are a practical people.
- İngilizler becerikli bir millettirler.
- OK, people, let's go.
- Tamam millet, gidelim.
- Let's stay calm, people.
- Sakin olalım, millet.
- All right, people, let's go.
- Pekala millet, gidelim.
- OK, people, move along.
- Tamam millet, devam edin.
- The Chinese are a friendly people.
- Çinliler cana yakın bir millettir.
- Keep your eyes peeled, people.
- Gözünüzü dört açın millet.
- Germans are a frugal people.
- Almanlar tutumlu bir millettir.
- Come on, people, let's be positive.
- Haydi millet, pozitif olalım.
- OK people, listen up.
- Pekala millet, dinleyin.
- Come on, people, let's be positive.
- Haydi millet, olumlu olalım.
- OK people, listen up.
- Tamam millet, dinleyin.
- The Japanese are as hardworking as any people in the world.
- Japonlar dünyadaki herhangi bir millet kadar çalışkandır.
- No talking during the test, people.
- Sınav sırasında konuşmak yok, millet.
- Most Europeans can't tell the difference between Japanese and Chinese people.
- Çoğu Avrupalı, Japon ve Çin milletleri arasındaki farkı söyleyemez.
- No talking during the test, people.
- Sınav sırasında konuşmak yok millet.
- It isn't polite to stare at people.
- Millete gözünü dikip bakmak kabalıktır.
- OK, people, move along.
- Tamam, millet, devam edin.
- OK, people, it's time to go home.
- Pekala millet, eve gitme vakti geldi.
- Open your eyes, people!
- Gözlerinizi açın, millet!
- How do people afford that?
- Milletin buna parası nasıl yetiyor?
- All right, people, let's go.
- Pekala, millet, gidelim.
- All sorts of people live in Tokyo.
- Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
Show More (31)
|
| 2 |
nation |
millet |
n. |
|
- How does he think this nation won it's freedom.
- Bu millet hürriyetini nasıl kazandı sanıyor?
- To nations, culture and arts are at least as important as economy and defense industry.
- Milletler için kültür ve sanat en az ekonomi ve savunma sanayi kadar önemlidir.
- From early in the Republic, we have looked at the office of the president as a focal point for the nation's values.
- Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren cumhurbaşkanlığı makamını milletin değerlerinin odak noktası olarak gördük.
- To nations, culture and arts are at least as important as economy and defense industry.
- Milletler için kültür ve sanat en az ekonomi ve Savunma Sanayii kadar önemlidir.
- The whole nation voted in the election.
- Bütün millet seçimlerde oy kullandı.
- The nation is polarized.
- Millet kutuplaşmış durumda.
- We are a peace-loving nation.
- Biz barış seven bir milletiz.
- Language is the symbol of a nation's existence.
- Dil, bir milletin varlığının sembolüdür.
- Napoleon called the English a nation of shopkeepers.
- Napolyon İngilizleri esnaf milleti olarak adlandırırdı.
- The two nations are at war.
- İki millet savaş hâlindeler.
- A flag is a symbol of the nation.
- Bir bayrak, milletin bir sembolüdür.
- The nation needed more and better teachers.
- Milletin daha fazla ve daha iyi öğretmenlere ihtiyacı var.
- Jefferson believed the nation was in good hands.
- Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.
- We depend on foreign nations for our natural resources.
- Doğal kaynaklarımız için yabancı milletlere bağımlıyız.
- Turks are a very friendly nation.
- Türkler çok dost canlısı bir millettir.
- We are a peace-loving nation.
- Biz barışsever bir milletiz.
- Literature is the future of a nation.
- Edebiyat bir milletin geleceğidir.
- Nations have their ego, just like individuals.
- Milletlerin, aynı bireyler gibi egoları vardır.
- That crisis threatened to split the nation in two.
- O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.
- We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.
- İstediğimiz her şeyle dolu bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.
- The big nations should not interfere with the smaller nations.
- Büyük milletler küçük milletlerin işlerine karışmamalıdır.
- Napoleon called the English a nation of shopkeepers.
- Napolyon, İngilizleri bir esnaf milleti olarak nitelendirirdi.
- How many countries are members of the United Nations?
- Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?
- Trade helps nations develop.
- Ticaret milletlerin gelişmesine yardım eder.
- Today is a day of mourning for the whole nation.
- Bugün tüm millet için bir matem günü.
- The whole nation mourned the hero's death.
- Bütün millet kahramanın ölümüne yas tuttu.
- The patriots stood up for the rights of their nation.
- Vatanseverler, milletlerinin haklarını savundu.
- Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
- Every nation has its own language.
- Her milletin kendi dili vardır.
- There are still barbarous nations.
- Barbar milletler hâlâ var.
- The nation mourned the death of the king.
- Millet kralın ölümünün yasını tuttu.
- As long as there are sovereign nations possessing great power, war is inevitable.
- Büyük güce sahip egemen milletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır.
Show More (29)
|
| 3 |
everybody |
millet |
pron. |
|
- Everybody, get out of my house.
- Millet, evimden defolun.
- What's up, everybody?
- Naber millet?
- Welcome, everybody.
- Hoş geldiniz millet.
- Everybody, just go home.
- Millet, evlerinize gidin.
- Hey, everybody, listen up.
- Hey, millet, dinleyin.
- Welcome to Boston, everybody.
- Boston'a hoş geldiniz, millet.
- Hang on everybody.
- Dayanın millet.
- Everybody, just go home.
- Millet, hadi evinize gidin.
- Hey everybody, listen up!
- Hey millet, dinleyin!
- Everybody, let's have a good year.
- Millet, iyi bir yıl geçirelim.
- Come on, everybody.
- Haydi millet.
- What's up, everybody?
- N'aber millet?
Show More (9)
|
| 4 |
nationality |
millet |
n. |
|
- There were different nationalities at the international convention.
- Uluslararası konferansta farklı milletlerden insanlar vardı.
- At the end of the day it does not matter what nationality we are.
- Günün sonunda hangi milletten olduğumuz önemli değildir.
- It is directed at Community citizens and members of their families, of whatever nationality.
- Hangi milletten olursa olsun Topluluk vatandaşlarına ve aile fertlerine yöneliktir.
- Anyone can participate in the game, no matter what nationality they are.
- Hangi milletten olursa olsun herkes oyuna katılabilir.
- What nationality is Tom?
- Tom hangi milletten?
Show More (2)
|
| 5 |
guys |
millet |
interj. |
|
- Hi, guys.
- Merhaba, millet.
- Aren't you guys sleepy?
- Uykunuz yok mu millet?
- Let's do it again, guys.
- Onu tekrar yapalım, millet.
- Hey guys, what's up?
- Hey millet, naber?
- We're under attack, guys!
- Saldırı altındayız millet!
Show More (2)
|
