mission - English Turkish Sentences
English Turkish
mission misyon n.
  • I repeat my strong support for the UN-led fact-finding mission to Jenin.
  • Cenin'e yönelik BM öncülüğündeki bilgi toplama misyonuna olan güçlü desteğimi yineliyorum.
  • In other words, the Bank's mission does not require it to adopt a pro-active role.
  • Başka bir deyişle, Banka'nın misyonu pro-aktif bir rol üstlenmesini gerektirmemektedir.
  • The findings of our mission have been widely discussed, both worldwide and within Nigeria.
  • Misyonumuzun bulguları hem dünya çapında hem de Nijerya içinde geniş bir şekilde tartışıldı.
Show More (54)
mission görev n.
  • It will certainly sound like a kamikaze mission to any politician but it is nonetheless inevitable.
  • Bu, herhangi bir siyasetçiye kesinlikle kamikaze görevi gibi gelecektir ancak yine de kaçınılmazdır.
  • They too do not watch with a light heart as members of the population embark on such perilous missions.
  • Onlar da halkın böylesine tehlikeli görevlere atılmasını gönül rahatlığıyla izlemiyor.
  • There is no doubt that we have to increase missions.
  • Şüphesiz ki görevleri arttırmak zorundayız.
Show More (34)
mission heyet n.
  • The United Nations and European Union missions to observe the elections were not welcome.
  • Seçimleri gözlemlemek üzere gelen Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği heyetleri hoş karşılanmamıştır.
  • You gave permission to send a parliamentary mission on 9 December on the basis of a resolution adopted on 10 October.
  • Siz 10 Ekim'de kabul edilen bir karara dayanarak 9 Aralık'ta bir parlamenter heyet gönderilmesine izin verdiniz.
  • Instead of verifying and addressing shortcomings, they criticised our Election Observation Mission.
  • Eksiklikleri doğrulamak ve gidermek yerine Seçim Gözlem Heyetimizi eleştirdiler.
Show More (0)
mission çalışma n.
  • It has carried out various fact-finding missions regarding the situation of human rights in Turkey.
  • Türkiye'deki insan hakları durumuyla ilgili çeşitli bilgi toplama çalışmaları yapmıştır.
Show More (-2)
mission sefarethane n.
  • I built this mission as a place of peace.
  • Ben bu sefarethaneyi huzurlu bir yer olarak inşa ettim.
Show More (-2)
mission imaret n.
  • I built this mission as a place of peace.
  • Bu imareti bir huzur yuvası olarak inşa ettim.
Show More (-2)