| 1 |
mobilize |
seferber etmek |
v. |
|
- They mobilized public opinion all over the world against hydrogen-bomb tests.
- Hidrojen bombası denemelerine karşı tüm dünya kamuoyunu seferber etti.
- It was time for the empire to mobilize its soldiers.
- İmparatorluğun askerlerini seferber etme zamanı gelmişti.
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin tüm avukatlarını seferber edeceğiz.
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin bütün avukatlarını seferber edeceğiz.
- The whole world will be mobilized to stop them.
- Bütün dünya onları durdurmak için seferber edilecek.
Show More (2)
|
| 2 |
mobilize |
harekete geçirmek |
v. |
|
- They mobilized public opinion all over the world against hydrogen-bomb tests.
- Hidrojen bombası denemelerine karşı tüm dünya kamuoyunu harekete geçirdi.
- This brings greater leverage in mobilising private-sector and other public-sector funding.
- Bu, özel sektör ve diğer kamu sektörü fonlarının harekete geçirilmesinde daha büyük bir kaldıraç sağlar.
- Will the Social Democrats succeed in mobilizing enough voters on Election Day?
- Sosyal Demokratlar seçim günü yeterince seçmeni harekete geçirmeyi başaracak mı?
- Will the Social Democrats succeed in mobilizing enough voters on Election Day?
- Sosyal Demokratlar seçim günü yeterince seçmeni harekete geçirmeyi başarabilecek mi?
Show More (1)
|
| 3 |
mobilize |
hareket ettirmek |
v. |
|
- The physiotherapist mobilized the patient’s legs.
- Fizyoterapist hastanın bacaklarını hareket ettirdi.
Show More (-2)
|
| 4 |
mobilize |
devreye sokmak |
v. |
|
- The company failed to mobilize its resources effectively.
- Şirket kaynaklarını etkin bir şekilde devreye sokamadı.
Show More (-2)
|
