mould - English Turkish Sentences
English Turkish
mould kalıp n.
  • He poured molten metal into a mould.
  • Erimiş metali kalıba döktü.
  • George doesn't fit the classical 'American teenager' mould.
  • George klasik 'Amerikalı genç' kalıbına uymuyor.
  • Spoon the mixture carefully into the mould and put it into the deep freezer.
  • Karışımı dikkatlice kalıba dökerek derin dondurucuya koyun.
Show More (1)
mould küf n.
  • Don't eat that bread; it has mould on it.
  • O ekmeği yemeyin; üzerinde küf var.
  • The cheese was covered in mould.
  • Peynirin üzeri küfle kaplıydı.
  • Tom is allergic to mould.
  • Tom'un küfe alerjisi var.
Show More (0)
mould şekil vermek v.
  • Cut the dough into small pieces and mould them into small balls.
  • Hamuru küçük parçalara ayırın ve küçük toplar halinde şekil verin.
  • She moulded the clay into a coffee mug.
  • Kil parçasına kahve fincanı şekli verdi.
Show More (-1)
mould şekline getirmek v.
  • The vacuum bag was moulded into the shape of the ball.
  • Vakum torbası top şekline getirilmiştir.
Show More (-2)
mould haline getirmek v.
  • Experiencing cancer moulded her into a strong person.
  • Kanser deneyimi onu güçlü bir insan haline getirdi.
Show More (-2)
mould (akıllardaki) kalıp n.
  • He doesn't fit into the standard ‘entrepreneur’ mold.
  • Standart 'girişimci' kalıplarına uymuyor.
Show More (-2)
mould yetiştirmek v.
  • She tries to mould her children into leaders.
  • Çocuklarını lider bireyler olarak yetiştirmeye gayret ediyor.
Show More (-2)
mould yapışmak v.
  • His wet shirt was moulded to his body.
  • Islak gömleği vücuduna yapışmıştı.
Show More (-2)