|
- I and many of my friends, neighbours and constituents lost our animals.
- Ben ve birçok arkadaşım, komşum ve seçmenim, hayvanlarımızı kaybettik.
- In this regard I do not agree with my friend, the communist Member Konstantinos Alyssandrakis.
- Bu konuda arkadaşım komünist üye Konstantinos Alyssandrakis ile aynı fikirde değilim.
- I and many of my friends, neighbours, and constituents lost our animals.
- Ben ve birçok arkadaşım, komşum ve seçmenim hayvanlarımızı kaybettik.
- First of all let me congratulate my friend, the rapporteur Professor Trakatellis, on his excellent work.
- Öncelikle raportör arkadaşım Profesör Trakatellis'i mükemmel çalışması dolayısıyla kutlamak isterim.
- I and many of my friends, neighbours and constituents lost our animals.
- Ben ve birçok arkadaşım, komşum ve seçmenim hayvanlarımızı kaybettik.
- Had the amendments tabled by my friend Andrew Duff been passed, I would have been able to support the report.
- Arkadaşım Andrew Duff tarafından sunulan değişiklik önergeleri kabul edilmiş olsaydı raporu destekleyebilirdim.
- This hope is better expressed by my friend, the poet Jordi Gabarró.
- Bu umut, arkadaşım şair Jordi Gabarró tarafından daha iyi ifade edilmiştir.
- Take it, kid, or my friend will take offence.
- Alsana, delikanlı, yoksa arkadaşım gücenecek.
- Take it, kid, or my friend will take offence.
- Al şunu evlat, yoksa arkadaşım gücenir.
- My friend knows this nice motel off the street.
- Arkadaşım caddenin dışında şirin bir motel biliyor.
- My friend knows this nice motel off the street.
- Arkadaşım sokağın sonunda şirin bir motel biliyor.
- Take it, kid, or my friend will take offence.
- Al şunu evlat, yoksa arkadaşım darılacak.
- I hope that you will be my friends.
- Umarım benim arkadaşım olursunuz.
- My friend gave a me typical reaction after I scared him.
- Ben onu korkuttuktan sonra arkadaşım bana tipik bir tepki verdi.
- My friend will be our guide.
- Arkadaşım rehberimiz olacak.
- My friend is a chatty man.
- Arkadaşım konuşkan bir insan.
- You're not my friend.
- Sen benim arkadaşım değilsin.
- The fellow standing over there is my friend.
- Orada duran adam benim arkadaşım.
- My friend always jokes when I am not in the right mood.
- Havamda olmadığım zaman arkadaşım hep espriler yapar.
- Aren't you my friend?
- Sen arkadaşım değil misin?
- They're not my friends.
- Onlar benim arkadaşım değil.
- Even though my friend was a vegetarian, I didn't tell him that the soup had some meat in it.
- Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.
- Tom is my friend, too.
- Tom benim de arkadaşım.
- My friend usually helps my son with his studies.
- Arkadaşım genellikle oğluma derslerinde yardım eder.
- I'm talking about my friend.
- Arkadaşım hakkında konuşuyorum.
- She would be my friend.
- O benim arkadaşım olurdu.
- He's not my friend, he's my enemy.
- O arkadaşım değil, o benim düşmanım.
- I told you Tom isn't my friend.
- Sana Tom'un arkadaşım olmadığını söyledim.
- My friend goes to the library to study.
- Arkadaşım çalışmak için kütüphaneye gider.
- I wonder which of the girls here are going to be my friends.
- Buradaki kızlardan hangilerinin arkadaşım olacağını merak ediyorum.
- Thank you so much, my friend.
- Çok teşekkürler, arkadaşım.
- I want to send a message to my friend Tom.
- Arkadaşım Tom'a bir mesaj göndermek istiyorum.
- He's not my friend.
- O benim arkadaşım değil.
- My friend uses sugar.
- Arkadaşım şeker kullanıyor.
- My friend doesn't use sugar.
- Arkadaşım şeker kullanmıyor.
- I visited my friend Tom yesterday.
- Dün arkadaşım Tom'u ziyaret ettim.
- Are you talking about my friend?
- Arkadaşım hakkında mı konuşuyorsun?
- I am ashamed to call you my friend.
- Sana arkadaşım demekten utanıyorum.
- I have to buy gluten-free pasta because my friend is coming over to eat.
- Glutensiz makarna satın almam gerekiyor çünkü arkadaşım yemek yemeye geliyor.
- Gin is not my friend.
- Gin benim arkadaşım değil.
- Hello, my friend.
- Merhaba, arkadaşım.
- He is not my friend.
- O benim arkadaşım değil.
- My friend speaks Dutch natively.
- Arkadaşım anadili gibi Hollandaca konuşuyor.
- My friend graduates in one academic year.
- Arkadaşım bir akademik yıl içinde mezun oluyor.
- My friend is gay and he thinks that cunnilingus is disgusting.
- Arkadaşım bir gey, ve kadına yapılan oral seksin iğrenç olduğunu düşünüyor.
- My friend is designing a user interface for the new operating system.
- Arkadaşım yeni işletim sistemi için bir kullanıcı arayüzü tasarlıyor.
- You were supposed to be my friend!
- Benim arkadaşım olman gerekiyordu!
- My friend told me that he had bought a new watch.
- Arkadaşım bana yeni bir saat aldığını söyledi.
- You speak nonsense, my friend.
- Boş konuşuyorsun, arkadaşım.
- My friend went to Gothenburg.
- Arkadaşım Gothenburg'a gitti.
- My friend told me that this coming Monday an exhibition about Spanish history is opening.
- Arkadaşım bana bu önümüzdeki pazartesi İspanyolca tarihi hakkında bir sergi açılacağını söyledi.
- I hope you'll be my friend.
- Umarım benim arkadaşım olursun.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre resmine hazırlanırken, arkadaşım konuyu yakından incelemek için birçok fotoğraf çeker.
- My friend bought the second-best bicycle in the shop.
- Arkadaşım dükkandaki en iyi ikinci bisikleti aldı.
- My friend will be our guide.
- Arkadaşım bize rehberlik edecek.
- My friend has arrived.
- Arkadaşım geldi.
- My friend is going to become an architect.
- Arkadaşım bir mimar olacak.
- I am sorry that my friend is not here.
- Arkadaşım burada olmadığı için üzgünüm.
- The door opens and in walks my friend.
- Kapı açıldı ve arkadaşım içeri girdi.
- My friend bought a yellow car.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.
- Mariazinha is my friend.
- Mariazinha benim arkadaşım.
- My friend died from a wound.
- Arkadaşım bir yara yüzünden öldü.
- My friend lives in this house.
- Arkadaşım bu evde yaşıyor.
- Is she my friend?
- O benim arkadaşım mı?
- They're not my friends.
- Arkadaşım değiller.
- I want you to be my friend again.
- Yine arkadaşım olmanı istiyorum.
- My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
- Arkadaşım 18 yaşında görünmek için kimliğiyle oynadı.
- Gin is not my friend.
- Gin arkadaşım değil.
- My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit.
- Arkadaşım işlemediği bir suçun cezasını çekti.
- My friend has been shot.
- Arkadaşım vuruldu.
- My friend went back to Japan.
- Arkadaşım Japonya'ya geri döndü.
- This is my friend, Tom.
- Bu benim arkadaşım, Tom.
- Thanks for being my friend.
- Arkadaşım olduğun için teşekkürler.
- I've kept my weight down even though many of my friends have gained weight as they've grown older.
- Birçok arkadaşım yaşlandıkça kilo almasına rağmen ben kilomu korudum.
- My friend uses sugar.
- Arkadaşım şeker kullanır.
- My friend is going to become an architect.
- Arkadaşım mimar olacak.
- They are not my friends.
- Onlar benim arkadaşım değil.
- Nobody wants to be my friend anymore.
- Artık kimse arkadaşım olmak istemiyor.
- My friend said he had bought a new watch.
- Arkadaşım, yeni bir saat aldığını söyledi.
- My friend bought a yellow car.
- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- My friend is obsessed with this.
- Arkadaşım buna takmış durumda.
- My friend has finally paid his entire debt.
- Arkadaşım sonunda tüm borcunu ödedi.
- My friend is stupid.
- Arkadaşım aptal.
Show More (80)
|
|
- If you want to win, find yourself a cause, my friend.
- Kazanmak istiyorsan, kendine bir dava bul, dostum.
- If you want to win, find yourself a cause, my friend.
- Kazanmak istiyorsan kendine bir amaç bul, dostum.
- If you want to win, find yourself a cause, my friend.
- Kazanmak istiyorsan kendine bir amaç bul dostum.
- Hello, my friend!
- Merhaba, dostum!
- Thank you, my friend.
- Teşekkür ederim, dostum.
- He is not my friend.
- O benim dostum değil.
- Aren't you my friend?
- Sen benim dostum değil misin?
- Welcome to Tatoeba, my friend.
- Tatoeba'ya hoş geldin, dostum.
- It's a pleasure, my friend.
- Benim için bir zevk, dostum.
- I don't think so, my friend.
- Hiç sanmıyorum, dostum.
- I hope that your family is fine, my friend.
- Umarım aileniz iyidir, dostum.
- Good job, my friend!
- İyi iş, dostum!
- You are the only man in the world that I can call my friend.
- Sen dünyada dostum diyebileceğim tek adamsın.
- I'm glad you're my friend.
- Dostum olduğun için mutluyum.
- You are speaking nonsense, my friend.
- Saçma sapan konuşuyorsun, dostum.
- Hello, my friend.
- Merhaba dostum.
- He's not my friend.
- O benim dostum değildir.
Show More (14)
|
