English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | narrow minded adj. | bağnaz |
General | narrow minded adj. | eski kafalı |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | narrow-minded adj. | dar görüşlü | ||
The very narrow-minded French national self-interest makes the implementation of agricultural reforms impossible . Çok dar görüşlü Fransız ulusal çıkarları, tarım reformlarının uygulanmasını imkansız hale getirmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | narrow-minded adj. | bağnaz | ||
Tom is really narrow-minded, isn't he? Tom gerçekten bağnaz, değil mi? More Sentences |
||||
General | narrow-minded adj. | geri kafalı | ||
He was criticized for being narrow-minded. Geri kafalı adam, fikirlerinden ötürü eleştiri alıyordu. More Sentences |
||||
General | narrow-minded adj. | dar kafalı | ||
General | narrow-minded adj. | dar fikirli |