| 1 |
never-ending |
hiç bitmeyen |
adj. |
|
- We are dealing with a never-ending story here.
- Burada hiç bitmeyen bir hikaye ile karşı karşıyayız.
- Why has this been a never-ending story?
- Bu neden hiç bitmeyen bir hikaye olmuştur?
- A never-ending drama seems to be unfolding in Burma.
- Burma'da hiç bitmeyen bir dram yaşanıyor gibi görünüyor.
- In such circumstances, the attempts to extend powers are never-ending.
- Bu gibi durumlarda yetkileri genişletme girişimleri hiç bitmez.
- Experience and sensitivity build up one another in a never-ending cycle.
- Deneyim ve duyarlılık hiç bitmeyen bir döngü içinde birbirini geliştirir.
- This is a never-ending task.
- Bu hiç bitmeyen bir görev.
- It seemed never-ending.
- Hiç bitmeyecek gibi görünüyordu.
- It seemed never-ending.
- Hiç bitmeyecek gibiydi.
- At last, this never-ending day is over.
- Sonunda, bu hiç bitmeyen gün sona erdi.
- This is a never-ending task.
- Bu hiç bitmeyen bir görevdir.
- Revenge is a never-ending cycle.
- İntikam hiç bitmeyen bir döngüdür.
Show More (8)
|
| 2 |
never-ending |
bitmek tükenmek bilmeyen |
adj. |
|
- We need one to pre-empt this never-ending series of debates on culture.
- Kültür üzerine bitmek tükenmek bilmeyen bu tartışmaların önüne geçmek için bir tanesine ihtiyacımız var.
- We need one to pre-empt this never-ending series of debates on culture.
- Kültür üzerine bitmek tükenmek bilmeyen bir dizi tartışmanın önüne geçmek için bir tanesine ihtiyacımız var.
Show More (-1)
|
| 3 |
never-ending |
bitmez |
adj. |
|
- We could now bring this never-ending story to a close.
- Artık bu bitmek bilmeyen hikayeyi sona erdirebiliriz.
Show More (-2)
|
