|
- That is good news, and is also largely thanks to you.
- Bu iyi bir haber ve aynı zamanda büyük ölçüde sizin sayenizde.
- We want child pornography on news groups blocked.
- Haber gruplarında çocuk pornografisinin engellenmesini istiyoruz.
- The euro is good news for European businesses.
- Avro, Avrupalı işletmeler için iyi bir haber.
- It is bad news if looked at from the point of view of cooperation.
- İş birliği açısından bakıldığında bu kötü bir haberdir.
- This is not good news for anyone concerned.
- Bu, ilgili hiç kimse için iyi bir haber değil.
- Have you received any news from the Turkish Government regarding Leila Zana?
- Türk Hükümetinden Leyla Zana ile ilgili herhangi bir haber aldınız mı?
- This is good news for parliamentary democracy in Europe.
- Bu Avrupa'daki parlamenter demokrasi için iyi bir haber.
- That is always bad news for employment, with unemployment rising, as a rule.
- Bu da istihdam için her zaman kötü haberdir ve genelde işsizlik artar.
- I consider this to be very encouraging news.
- Bunun çok cesaret verici bir haber olduğunu düşünüyorum.
- The possibility of being able freely to determine premiums undoubtedly constitutes good news for good drivers.
- Primleri özgürce belirleyebilme olasılığı şüphesiz iyi sürücüler için iyi bir haberdir.
- That is the major piece of news of the last few months.
- Son birkaç ayın en önemli haberi budur.
- The adoption of this directive is really good news for health and the environment in Europe.
- Bu direktifin kabul edilmesi Avrupa'da sağlık ve çevre için gerçekten iyi bir haberdir.
- It is great news for the cause of freedom.
- Özgürlük davası için harika bir haber.
- That is good news, and is also largely thanks to you.
- Bu iyi bir haber ve büyük ölçüde sizin sayenizde oldu.
- This is good news and we are grateful for it.
- Bu iyi bir haber ve bunun için minnettarız.
- There is a desire to shoot the messenger for bringing bad news.
- Kötü haber getirdiği için haberciyi vurma arzusu var.
- In spite of everything, none of this is news to the Commission or the Council.
- Her şeye rağmen, bunların hiçbiri Komisyon ya da Konsey için yeni bir haber değil.
- It is not good news for the Commission nor for Parliament.
- Bu ne Komisyon ne de Parlamento için iyi bir haber değil.
- The bad news is that we need the funding to be organised.
- Kötü haber şu ki, organize olmak için finansmana ihtiyacımız var.
- If that is the case, then it is good news indeed.
- Eğer durum buysa, bu gerçekten de iyi bir haber.
- This morning, you have seen the news that Israeli forces have withdrawn from a city.
- Bu sabah İsrail güçlerinin bir şehirden çekildiği haberini gördünüz.
- This is good news for everyone.
- Bu herkes için iyi bir haber.
- I will know it a long time in advance, so this is certainly good news!
- Bunu uzun zaman önceden bileceğim, bu yüzden bu kesinlikle iyi bir haber!
- The Council functions poorly, which is also bad news for all the other EU institutions.
- Konsey kötü işliyor, bu da diğer tüm AB kurumları için kötü haber.
- There is also no news on the Espoo Convention on Environmental Impact Assessment in a Transboundary Context.
- Sınıraşan Bağlamda Çevresel Etki Değerlendirmesine ilişkin Espoo Sözleşmesi'nden de haber yok.
- The bad news is that, more and more often, work goes undeclared.
- Kötü haber şu ki, giderek daha sık bir şekilde iş beyan edilmiyor.
- This is very bad news for the developing countries and for Africa, where most people live by agriculture.
- Bu, gelişmekte olan ülkeler ve insanların çoğunun tarımla geçindiği Afrika için çok kötü bir haber.
- That is, in itself, very good news for the European citizens, as we have mentioned before.
- Daha önce de belirttiğimiz üzere bu, Avrupa vatandaşları için başlı başına çok iyi bir haberdir.
- It is very sad to hear of this horrific accident after so much recent bad news in Spain.
- İspanya'da son dönemde yaşanan onca kötü haberin ardından bu korkunç kazayı duymak çok üzücü.
- Last year's ruling by the Court of Justice of the European Communities was very positive news.
- Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın geçen yıl aldığı karar çok olumlu bir haberdi.
- It starts with the most important news.
- En önemli haberle başlıyor.
- This would actually be good news for all rail workers, but I doubt it could really happen.
- Bu aslında tüm demiryolu çalışanları için iyi bir haber olurdu, ancak bunun gerçekten gerçekleşebileceğinden şüpheliyim.
- The bad news is that a positive Statement of Assurance has not yet been issued this year either.
- Kötü haber şu ki, bu yıl da henüz olumlu bir Güvence Beyanı yayınlanmadı.
- This is bad news, because I was so happy and now the score is one all.
- Bu kötü bir haber, çünkü çok mutluydum ve şimdi skor bir oldu.
- Is there any news since Seville?
- Sevilla'dan bu yana herhangi bir haber var mı?
- Have we any news on this?
- Bu konuda herhangi bir haber var mı?
- News of this compromise is welcome.
- Bu uzlaşma haberi memnuniyetle karşılanmıştır.
- And that is good news.
- Ve bu iyi bir haber.
- That is good news, as in that way the EU countries' increased demand for the use of energy is satisfied.
- Bu iyi bir haber, çünkü bu şekilde AB ülkelerinin artan enerji kullanım talebi karşılanmış oluyor.
- This cooperation is good news and to be encouraged and supported.
- Bu işbirliği iyi bir haberdir ve teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
- It is good news for patients that we will soon have Community legislation on tissues and cells.
- Yakında doku ve hücrelere ilişkin Topluluk mevzuatına sahip olacak olmamız hastalar için iyi bir haberdir.
- This in itself is excellent news.
- Bu başlı başına mükemmel bir haber.
- There are two major news stories breaking in the United Kingdom today.
- Bugün Birleşik Krallık'ta iki önemli haber patlak verdi.
- Today’s bad news is that, in spite of the UN decision, Israel is continuing to build the wall.
- Bugünün kötü haberi, BM kararına rağmen İsrail'in duvarı inşa etmeye devam etmesidir.
- I regard this as thoroughly good news for the Member States.'
- Bunu Üye Devletler için son derece iyi bir haber olarak değerlendiriyorum.
- This text is bad news for pilots, too.
- Bu metin pilotlar için de kötü bir haber.
- I regard this as thoroughly good news for the Member States.
- Bunu Üye Devletler için son derece iyi bir haber olarak görüyorum.
- This is the good news.
- Bu iyi bir haber.
- It is therefore very good news for Europe.
- Dolayısıyla Avrupa için çok iyi bir haber.
- This is a quite extraordinary piece of news that was not reported in Europe, but has been covered in the American press.
- Bu, Avrupa'da haber yapılmayan ancak Amerikan basınında yer alan oldukça sıra dışı bir haberdir.
- Anyway, enough of the bad news; now to the good news.
- Neyse, bu kadar kötü haber yeter; şimdi iyi habere geçelim.
- One bad news story may blow confidence in e-trade for years.
- Bir kötü haber, e-ticarete olan güveni yıllarca sarsabilir.
- This is not good news for anyone concerned.
- Bu hiç kimse için iyi bir haber değil.
- Since the European Parliament voted for this report at first reading, we have not had much news.
- Avrupa Parlamentosunun bu raporu ilk okumada oylamasından bu yana çok fazla haber alamadık.
- This is in itself good news.
- Bu başlı başına iyi bir haberdir.
- It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news.
- İnternet ortamında seminer davetleri, trend raporları ve sektör haberlerinin tümüne yetişmek imkansız.
- Bad news is, your guy's tellin' the truth.
- Kötü haber şu ki, adamınız doğruyu söylüyor.
- This time the message came with another bit of news.
- Bu sefer mesaj yeni bir haberi beraberinde getirdi.
- Bad news is, your guy's tellin' the truth.
- Kötü haber şu ki, seninki doğru söylüyor.
- Bad news is, your guy's tellin' the truth.
- Kötü haber, adamınız doğruyu söylüyor.
- This time the message came with another bit of news.
- Bu defa mesajda farklı bir haber vardı.
- This time the message came with another bit of news.
- Bu kez mesaj başka bir haberle geldi.
- Despite that positive news, there's another side of the coin.
- Bu olumlu habere rağmen madalyonun bir de diğer yüzü var.
- On hearing the news of the birth of his first child, he jumped for joy.
- İlk çocuğunun doğum haberini duyunca sevinçten havalara uçtu.
- Well, they say bad news travels fast.
- Kötü haber çabuk yayılır derler.
- Do you have news for me?
- Bana bir haberin var mı?
- We were greatly surprised at the news of his sudden death.
- Biz onun ani ölüm haberine çok şaşırdık.
- I'll tell you the good news first.
- Sana önce güzel haberi vereceğim.
- Julia felt like crying after she heard that news.
- Julia o haberi duyduktan sonra ağlıyor gibi hissetti.
- This is fake news.
- Bu sahte bir haber.
- We were surprised by that news.
- Bu haber bizi şaşırttı.
- I wouldn't say this is bad news.
- Bunun kötü bir haber olduğunu söyleyemem.
- I'm really pleased at the news of your marriage.
- Evlilik haberinize çok sevindim.
- I heard the bad news.
- Kötü haberi duydum.
- Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.
- Bu haberi duyduğunda Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
- Well, they say bad news travels fast.
- Kötü haber hızlı yayılır derler.
- Tom saw it on the news.
- Tom onu haberde gördü.
- Sami's release was frontpage news.
- Sami'nin serbest bırakılması ön sayfa haberiydi.
- I got bad news from home today.
- Bugün evden kötü bir haber aldım.
- That's actually the good news.
- O aslında iyi bir haber.
- That was definitely sad news.
- O kesinlikle hüzünlü bir haberdi.
- Do you want the good news or the bad news?
- İyi mi yoksa kötü haber mi istiyorsun?
- Listen, I have good news.
- Dinle, iyi bir haberim var.
- Tom told Mary the bad news.
- Tom Mary'ye kötü haberi söyledi.
- What's the bad news?
- Kötü haber nedir?
- Is this positive news?
- Bu iyi haber mi?
- I hate to be the bearer of bad news.
- Kötü haber taşıyan kişi olmaktan nefret ediyorum.
- Tom got some bad news.
- Tom'un kötü bir haberi var.
- That's fantastic news.
- O harika bir haber.
- That's bad news.
- Bu kötü haber.
- We were all surprised at the news of his death.
- Onun ölüm haberine hepimiz şaşırdık.
- That's welcome news.
- Bu hoş bir haber.
- The tragic news drove his mother mad.
- Trajik haber annesini çılgına çevirdi.
- We don't hear much news about Armenia.
- Ermenistan hakkında çok fazla haber duymuyoruz.
- That's exciting news.
- Bu heyecan verici haber.
- I was surprised at the news of his death.
- Onun ölüm haberine şaşırdım.
- I was very happy when I heard that news.
- Bu haberi duyduğumda çok mutlu oldum.
- She looked troubled by the news.
- O, haberden rahatsız olmuş görünüyordu.
- Who could have spread that news?
- Bu haberi kim yaymış olabilir?
- He broke down when he heard the bad news.
- Kötü haberi duyduğunda ruhen yıkıldı.
- That's very good news.
- O çok iyi bir haber.
- Tom was on the news last night.
- Tom dün akşam haberdeydi.
- That's yesterday's news.
- Bu dünkü haber.
- I was beside myself when I heard the news of my father's sudden death.
- Babamın ani ölüm haberini duyduğumda kendimi kaybetmiştim.
- I've got really good news.
- Gerçekten iyi bir haberim var.
- This is old news.
- Bu eski haber.
- Months went past without any news from him.
- Aylar geçti ve ondan hiç haber alamadım.
- Is there any special news in today's paper?
- Bugünkü gazetede özel bir haber var mı?
- I've just received some delightful news.
- Ben az önce keyifli bir haber aldım.
- Is this really news?
- Bu gerçekten haber mi?
- That's encouraging news.
- O cesaret verici haber.
- What is the bad news?
- Kötü haber ne?
- News of the British attack spread quickly.
- İngiliz saldırısı haberi hızla yayıldı.
- That's exciting news.
- Bu heyecan verici bir haber.
- As soon as Tom got Mary alone, he told her the bad news.
- Tom, Mary'yi yalnız bırakır bırakmaz ona kötü haberi verdi.
- I got that news from Hashimoto.
- O haberi Hashimoto'dan aldım.
- This is great news.
- Bu harika bir haber.
- That news website is infamous for its ragebait headlines.
- Bu haber sitesi, saçma sapan manşetleriyle ünlüdür.
- We were all surprised at the news of his death.
- Ölüm haberine hepimiz şaşırdık.
- What a bad news!
- Ne kötü bir haber!
- That news got around.
- O haber yayıldı.
- No news has come in from anywhere.
- Hiçbir yerden haber gelmedi.
- Tom found a new way to announce his news.
- Tom haberi duyurmak için yeni bir yol buldu.
- Tom prepared Mary for the bad news.
- Tom, Mary'yi kötü haber için hazırladı.
- Tom was troubled by the news.
- Tom haberden rahatsız oldu.
- I was beside myself when I heard the news of my father's sudden death.
- Babamın ani ölüm haberini duyunca çılgına dönmüştüm.
- It's definitely good news.
- Bu kesinlikle iyi bir haber.
- Who broke the news of her death to you?
- Ölüm haberini size kim verdi?
- That's excellent news.
- O mükemmel haber.
- This is stunning news.
- Bu şaşırtıcı bir haber.
- News of her death caused great concern throughout the country.
- Onun ölüm haberi ülke çapında büyük endişeye neden oldu.
- This blurs the line between news and advertising.
- Bu, haber ve reklam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır.
- Sami heard the shocking news.
- Sami şok edici haberi duydu.
- That reporter has a nose for news.
- O muhabir haberin kokusunu alıyor.
- This is my new news.
- Bu benim yeni haberim.
- I remember telling her that news.
- Ona bu haberi verdiğimi hatırlıyorum.
- Tom couldn't wait to tell Mary the great news.
- Tom, Mary'ye harika haberi söylemek için sabırsızlanıyordu.
- What is the latest news?
- En son haber nedir?
- I got an unpleasant news.
- Tatsız bir haber aldım.
- Tom couldn't wait to tell Mary the great news.
- Tom, Mary'ye harika haberi vermek için sabırsızlanıyordu.
- I was surprised at the news of his death.
- Ölüm haberini duyunca çok şaşırdım.
- Tom needs to hear the bad news directly from Mary.
- Tom'un kötü haberi doğrudan Mary'den duyması gerekiyor.
- He brought me the news that our team had won.
- Bana takımımızın kazandığı haberini getirdi.
- I was upset by the news of the traffic accident.
- Trafik kazası haberinden dolayı üzgündüm.
- We were worried because we weren't getting any news.
- Herhangi bir haber alamadığımız için endişeliydik.
- I've just received some good news.
- Az önce iyi bir haber aldım.
- We heard the news that you had passed the exam.
- Sınavı geçtiğin haberini duyduk.
- I've got news for you, Tom.
- Senin için haber getirdim, Tom.
- The television show was interrupted by a special news report.
- Televizyon programı özel bir haberle kesildi.
- That's good news to me.
- Bu, benim için iyi bir haber.
- Tom had some really good news.
- Tom'un gerçekten iyi bir haberi vardı.
- Writing news stories is his job.
- Haber yazmak, onun işi.
- That is old news.
- Bu eski bir haber.
- He turned pale when he heard that news.
- Haberi duyduğunda sapsarı kesildi.
- Julia felt like crying after she heard that news.
- Julia bu haberi duyduktan sonra ağlayacak gibi oldu.
- That news got around.
- Bu haber etrafa yayıldı.
- She turned pale when she heard that news.
- Haberi duyduğunda benzi sarardı.
- What's the bad news?
- Kötü haber ne?
- Tom delivered the horrible news.
- Tom korkunç haberi iletti.
- This is big news.
- Bu büyük bir haber.
- Tell me the bad news first.
- Önce kötü haberi söyle.
- We have some encouraging news.
- Cesaret verici bir haberimiz var.
- I want more news.
- Daha fazla haber istiyorum.
- We woke to terrible news this morning.
- Bu sabah korkunç bir haberle uyandık.
- I just received some very bad news.
- Az önce çok kötü bir haber aldım.
- Do you have any news at all?
- Hiç haberin var mı?
- The tragic news drove his mother mad.
- Trajik haber, annesini delirtti.
- There are many misleading news articles nowadays.
- Bugünlerde birçok yanıltıcı haber yazısı var.
- This isn't good news.
- Bu iyi bir haber değil.
- How did he react to the bad news?
- Kötü habere nasıl tepki verdi?
- On hearing the news of the birth of his first child, he jumped for joy.
- İlk çocuğunun doğum haberini işitince, sevinçle fırladı.
- That's old news.
- Bu eski haber.
- I was surprised by the news that Mary had won the first prize.
- Mary'nin birincilik ödülünü kazandığı haberine şaşırdım.
- This is actually old news.
- Bu aslında eski bir haber.
- What wonderful news!
- Ne harika bir haber!
- What is the bad news?
- Kötü haber nedir?
- She felt like crying after hearing that news.
- Haberi duyduktan sonra ağlayacak gibi hissetti.
- The moment she heard the news of her son's death, she burst into tears.
- Oğlunun ölüm haberini duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
- That was definitely sad news.
- Bu kesinlikle üzücü bir haberdi.
- Sami broke the news of Layla's death to her family.
- Sami, Layla'nın ölüm haberini ailesine verdi.
- This is excellent news.
- Bu mükemmel haber.
- The family received discouraging news from the doctor about Tom's health.
- Aile, doktordan Tom'un sağlığı konusunda cesaret kırıcı haber aldı.
- That's great news.
- Bu harika bir haber.
- What bad news have you brought?
- Ne kadar kötü haber getirdin?
- I'm afraid we have some bad news for you.
- Ne yazık ki senin için kötü bir haberimiz var.
- Are you ready to hear the bad news?
- Kötü haberi duymaya hazır mısın?
- I have bad news.
- Kötü haberim var.
- It's news to me.
- Bu benim için yeni bir haber.
- We've got news for you.
- Sizin için haberimiz var.
- This is stunning news.
- Bu, çarpıcı bir haber.
- People were weeping at the news of his death.
- İnsanlar onun ölüm haberine ağlıyordu.
- I'm awaiting your news.
- Senden haber bekliyorum.
- You're spreading false news.
- Yalan haber yayıyorsun.
- The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
- Tell me the bad news first.
- Önce kötü haberi söyle bana.
- I was shocked by yesterday's news.
- Dünkü haber beni şok etti.
- The entire nation was glad at the news.
- Tüm ulus haberden memnun oldu.
- I have had no news from him yet.
- Henüz ondan bir haber almadım.
- Tom seemed reluctant to give Mary the bad news.
- Tom, Mary'ye kötü haberi vermeye isteksiz görünüyordu.
- I just got some good news.
- İyi bir haber aldım.
- I got an unpleasant news.
- Hoş olmayan bir haber aldım.
- This is old news.
- Bu eski bir haber.
- Does anybody have some news?
- Kimsenin haberi var mı?
- As soon as Tom got Mary alone, he told her the bad news.
- Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, ona kötü haberi söyledi.
- I was very happy when I heard that news.
- Haberi duyunca çok mutlu oldum.
- He turned pale when he heard that news.
- O haberi duyunca beti benzi attı.
- I got that news from Hashimoto.
- Bu haberi Hashimoto'dan aldım.
- The moment she heard the news of her son's death, she burst into tears.
- Oğlunun ölüm haberini duyduğu an o, gözyaşlarına boğuldu.
- I don't see why this is news.
- Bunun neden haber olduğunu anlamıyorum.
- News of her death caused great concern throughout the country.
- Ölüm haberi tüm ülkede büyük endişeye neden oldu.
- According to TV news, there was a plane crash in India.
- Televizyon haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- I heard the news that our team had won.
- Takımımızın kazandığı haberini duydum.
- What a bad news!
- Ne kötü haber!
- Tom shared a news story on Facebook.
- Tom Facebook'ta bir haber paylaştı.
- I just got some bad news.
- Kötü bir haber aldım da.
- Who could be spreading that news?
- Bu haberi kim yayıyor olabilir?
- I have good news and bad news for you.
- Sana bir iyi, bir de kötü haberim var.
- This is news to me.
- Bu benim için yeni bir haber.
- They both cried after hearing the tragic news.
- Trajik haberi duyduktan sonra her ikisi de ağladı.
- He broke down when he heard the bad news.
- Kötü haberi duyunca yıkıldı.
- It's an interesting piece of news.
- Bu ilginç bir haber.
- I'm afraid I have some bad news for you.
- Maalesef senin için kötü bir haberim var.
- We have bad news for them.
- Onlar için kötü haberimiz var.
- I'm really pleased at the news of your marriage.
- Ben evlilik haberine gerçekten memnun oldum.
- Well, they say bad news travels fast.
- Ee, kötü haber tez yayılır derler.
- I have bad news for her.
- Onun için kötü haberim var.
- That's news to me.
- Bu benim için yeni bir haber.
- This is great news for Tom.
- Bu Tom için harika bir haber.
- Tom seemed reluctant to give Mary the bad news.
- Tom, Mary'ye kötü haberi vermek için isteksiz görünüyordu.
- That's really bad news.
- Gerçekten kötü haber.
- That news website is infamous for its ragebait headlines.
- Bu haber sitesi infial yaratarak ilgi çekmeye çalıştığı provokatif başlıklarıyla meşhur.
- Bad news arrives earlier than good one.
- Kötü haber, iyi haberden daha tez gelir.
- This is old news to me.
- Bu benim için eski bir haber.
- Is this positive news?
- Bu olumlu bir haber mi?
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- She felt like crying after hearing that news.
- Bu haberi duyduktan sonra ağlayacak gibi hissetti.
- That's old news.
- O eski bir haber.
- That is old news.
- O eski bir haber.
- It was good news.
- İyi bir haberdi.
- News of Sami's death rattled the city.
- Sami'nin ölüm haberi şehri sarstı.
- That was definitely sad news.
- O kesinlikle üzücü bir haberdi.
- How do you like that TV news program?
- O TV haber programını nasıl buluyorsun?
- I've just received some delightful news.
- Az önce güzel bir haber aldım.
- I wouldn't say this is bad news.
- Bunun kötü bir haber olduğunu söylemezdim.
- The woman cried when she heard the bad news.
- Kadın kötü haberi duyunca ağladı.
- No news is good news.
- Herhangi bir haber olmaması iyi bir haber.
- I am still in shock after knowing this sad and devastating news.
- Bu üzücü ve yıkıcı haberi öğrendikten sonra hâlâ şoktayım.
- Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.
- Bu haberi duyan Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
- Is there any fresh news?
- Yeni bir haber var mı?
- That's really bad news.
- Bu gerçekten kötü bir haber.
- We were all surprised at the news of her death.
- Hepimiz onun ölüm haberine şaşırdık.
- When she heard the bad news, she fainted.
- Kötü haberi duyunca bayıldı.
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- That news report is inconsistent with the facts.
- O haber raporu gerçeklerle tutarsız.
- This isn't news.
- Bu haber değil.
- He gave us the news that his son was engaged.
- Bize oğlunun nişanlandığı haberini verdi.
- I almost forgot to tell you the big news.
- Neredeyse size büyük haberi vermeyi unutuyordum.
- No news is a good news.
- Hiçbir haber iyi bir haber değildir.
- So far there has been no news.
- Şimdiye kadar hiç haber çıkmadı.
- We were worried because we weren't getting any news.
- Endişeliydik çünkü hiç haber alamıyorduk.
- News of Sami's death rattled the city.
- Sami'nin ölüm haberi şehri çatırdattı.
- Ill news comes apace.
- Kötü haber çabuk yayılır.
- No news is good news.
- Hiç haber olmaması iyi haberdir.
- This is bad news.
- Bu da kötü haber.
- Do you have any news to report?
- Bildirecek bir haberin var mı?
- What's the big news?
- Büyük haber nedir?
- I am still in shock after knowing this sad and devastating news.
- Bu üzücü ve yıkıcı haberi öğrendikten sonra hala şoktayım.
- I was upset by the news of the traffic accident.
- Trafik kazası haberine üzüldüm.
- I remember telling her that news.
- Ona o haberi söylediğimi hatırlıyorum.
- She turned pale when she heard that news.
- Bu haberi duyunca kızın beti benzi attı.
- Bad news travels fast.
- Kötü haber çabuk yayılır.
- I felt like crying at the news.
- Haberden dolayı ağlamaklı oldum.
- Tom shared a news story on Facebook.
- Tom, Facebook'ta bir haber hikayesi paylaştı.
- Tom had put off telling Mary the bad news for as long as possible.
- Tom, Mary'ye kötü haberi vermeyi mümkün olduğunca ertelemişti.
- Everyone was shocked by the news.
- Haberden herkes şok olmuştu.
- I was not concerned with the news.
- Haberden endişe etmedim.
- I can cope with bad news.
- Kötü haberle baş edebilirim.
- How do you like that TV news program?
- O TV haber programını beğendin mi?
- Give me some news!
- Bana biraz haber ver!
- Sami's release was frontpage news.
- Sami'nin serbest bırakılması ilk sayfa haberiydi.
- That's excellent news.
- Bu mükemmel bir haber.
- Tom delivered the horrible news.
- Tom korkunç haberi verdi.
- Tom prepared Mary for the bad news.
- Tom kötü haber için Mary'yi hazırladı.
- What was the big news?
- Büyük haber neydi?
- This is very good news.
- Bu çok iyi bir haber.
- Tom rang Mary with some great news.
- Tom harika bir haberle Mary'yi telefonla aradı.
- That's the bad news.
- Bu kötü haber.
- This is exciting news.
- Bu heyecan verici bir haber.
- Bad news travels quickly.
- Kötü haber çabuk yayılır.
- I've just received some great news.
- Az önce harika bir haber aldım.
- News of the British attack spread quickly.
- İngiliz saldırısının haberi hızla yayıldı.
- Sami and Layla were hit with devastating news.
- Sami ve Layla yıkıcı bir haberle sarsıldılar.
- Do you have any news?
- Bir haber var mı?
- That's fantastic news.
- Bu harika bir haber.
- That's encouraging news.
- Bu cesaret verici bir haber.
- I can tell from your face that it's not good news.
- Yüzünden bunun iyi bir haber olmadığını anlayabiliyorum.
- I have news about them.
- Onlar hakkında haberim var.
- That news report is inconsistent with the facts.
- Bu haber gerçeklerle tutarsız.
- People were weeping at the news of his death.
- İnsanlar onun ölüm haberine ağlıyorlardı.
- We're all waiting because there's no news about the test results yet.
- Hepimiz bekliyoruz çünkü test sonuçları hakkında henüz bir haber yok.
- We have great news.
- Harika haberimiz var.
- This is the best news we've heard so far.
- Bu şimdiye kadar duyduğumuz en iyi haber.
- Have you heard the big news?
- Büyük haberi duydun mu?
- No news is a good news.
- Hiçbir haber iyi haber değildir.
- I received some very bad news today.
- Bugün çok kötü bir haber aldım.
- I have some great news.
- Harika bir haberim var.
- Are you going to tell Tom the bad news, or do you want me to?
- Tom'a kötü haberi sen mi söyleyeceksin yoksa ben mi söyleyeyim?
- Tom had put off telling Mary the bad news for as long as possible.
- Tom, Mary'ye kötü haberi söylemeyi mümkün olduğu kadar uzun süre erteledi.
- My mother prepared me for the bad news.
- Annem beni kötü haber için hazırladı.
- I think that this is very bad news.
- Bence bu çok kötü bir haber.
- Tom said that was encouraging news.
- Tom onun cesaret verici bir haber olduğunu söyledi.
- Who could have spread that news?
- O haberi kim yaymış olabilir ki?
- Bad news arrives earlier than good one.
- Kötü haber iyi olandan daha erken ulaşır.
- I have marvelous news.
- Benim müthiş bir haberim var.
- This is excellent news.
- Bu mükemmel bir haber.
- I have bad news for Tom.
- Tom'a kötü haberim var.
- When I told him I had some good news for him, he was all ears.
- Onun için iyi bir haberim olduğunu ona söylediğimde o can kulağıyla dinledi.
- We were all surprised at the news of her death.
- Onun ölüm haberine hepimiz şaşırdık.
- He looked grave when told the bad news.
- Kötü haberi verildiğinde çok üzgün görünüyordu.
- This isn't news to anyone.
- Bu kimse için yeni bir haber değil.
- Tom broke down when he heard the bad news.
- Tom kötü haberi duyunca yıkıldı.
- This is bad news.
- Bu kötü haber.
- She broke the tragic news to her mother.
- Trajik haberi annesine verdi.
- Tom said that was encouraging news.
- Tom bunun cesaret verici bir haber olduğunu söyledi.
- There's no news from Boston.
- Boston'dan haber yok.
- We don't hear much news about Armenia.
- Ermenistan hakkında fazla haber duymuyoruz.
- I'm afraid there's been some awful news.
- Korkarım ki korkunç bir haber var.
- Do you have any news for me?
- Benim için bir haberin var mı?
- Tom shared a fake news story on Facebook.
- Tom Facebook'ta sahte bir haber paylaştı.
- I have bad news for him.
- Onun için kötü haberim var.
- Have you heard any news from Australia?
- Avustralya'dan hiç haber aldın mı?
- Tom told Mary the bad news.
- Tom Mary'e kötü haberi verdi.
- That's very good news.
- Bu çok iyi bir haber.
- This is news to me.
- Bu benim için bir haber.
- I've got some rather serious news.
- Oldukça ciddi bir haberim var.
- We have some disturbing news.
- Rahatsız edici bir haberimiz var.
- We were shocked at the news of his death.
- Biz onun ölüm haberine şok olduk.
- Tom prepared Mary for the bad news.
- Tom Mary'yi kötü haber için hazırladı.
- That's old news.
- Bu eski bir haber.
- They both cried after hearing the tragic news.
- Trajik haberi duyduktan sonra ikisi de ağladı.
- You will soon receive some very pleasant news.
- Yakında çok güzel bir haber alacaksın.
- We were surprised by that news.
- O haber bizi şaşırttı.
- I just got some bad news.
- Az önce kötü bir haber aldım.
- I have had no news from him yet.
- Ondan henüz haberim yok.
- You won't find much news in today's newspaper.
- Bugünkü gazetede fazla haber bulamayacaksınız.
- The man is mourning after receiving sad news.
- Adam üzücü bir haber aldıktan sonra yas tutuyor.
- Have you heard any news from Australia?
- Avustralya'dan hiç haber aldınız mı?
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberi duyduktan sonra yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- How did you learn about that news?
- Bu haberi nasıl öğrendin?
- I am very happy about that news.
- Bu habere çok sevindim.
- The woman cried when she heard the bad news.
- Kötü haberi duyduğunda kadın ağladı.
- Tom gave Mary the bad news.
- Tom, Mary'ye kötü haberi verdi.
- I felt very troubled by the news.
- Haberden çok rahatsız oldum.
- On hearing the bad news, she burst into tears.
- Kötü haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
- I have some important news.
- Önemli bir haberim var.
- This blurs the line between news and advertising.
- Bu, haber ve reklam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor.
Show More (353)
|
|
- Just in the last few minutes we have received bad news from Serbia.
- Son birkaç dakika içerisinde Sırbistan'dan kötü haberler aldık.
- Must it always take such horrendous news to stir us into action?
- Bizi harekete geçirmek için her zaman böyle korkunç haberler mi gerekiyor?
- Allow me to supplement his press review with some news.
- Basın incelemesini bazı haberlerle desteklememe izin verin.
- Firstly, if you have more up-to-date news of the state of play, please present it to us.
- Öncelikle, son durumla ilgili daha güncel haberleriniz varsa, lütfen bize iletin.
- In the field of compliance, there is good news and bad news.
- Uyum alanında hem iyi hem de kötü haberler var.
- It is one of the major news stories of the day.
- Günün en önemli haberlerinden biridir.
- News comes through on a regular basis and is always sad.
- Haberler düzenli olarak geliyor ve her zaman üzücü oluyor.
- News is now emerging that thousands of opposition members have been imprisoned.
- Şu anda binlerce muhalefet üyesinin hapsedildiğine dair haberler geliyor.
- For quite a long time, we Danes had a very major problem in that we were unable to watch Danish news on television.
- Biz Danimarkalıların uzunca bir süre televizyonda Danimarka haberlerini izleyememek gibi çok büyük bir sorunu vardı.
- Unfortunately, every day we receive the most terrible, bleak news of the situation.
- Ne yazık ki, her gün durumla ilgili en korkunç, en kasvetli haberleri alıyoruz.
- Naturally I warmly welcome the latter news.
- Doğal olarak bu son haberleri memnuniyetle karşılıyorum.
- It was reported in yesterday's news that such an agreement has been achieved.
- Dünkü haberlerde böyle bir anlaşmaya varıldığı bildirilmişti.
- News comes through on a regular basis and is always sad.
- Haberler düzenli olarak gelir ve her zaman üzücüdür.
- It is one of the major news stories of the day.
- Günün en önemli haberlerinden biri.
- It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news.
- Tüm web semineri davetlerini, trend raporlarını ve sektör haberlerini takip etmek imkansızdır.
- Top secret news sure does spread fast in this town.
- Bu kasabada çok gizli haberler kesinlikle hızlı yayılıyor.
- These pieces of news traveled fast and shocked many people.
- Bu haberler hızla yayıldı ve birçok insanı şoke etti.
- These pieces of news traveled fast and shocked many people.
- Bu haberler hızla yayıldı ve birçok insanı şok etti.
- Top secret news sure does spread fast in this town.
- Çok gizli haberler bu kasabada hızlı yayılıyor.
- It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news.
- Tüm çevrimiçi seminer davetiyelerine, trend raporlarına ve sektörel haberlere ayak uydurmak imkansızdır.
- These pieces of news traveled fast and shocked many people.
- Bu yeni haberler hızla yayılıyordu ve birçok insanı şok ediyordu.
- Despite that positive news, there's another side of the coin.
- Tüm bu iyi haberlere karşın bir de madalyonun öteki yüzü var.
- Top secret news sure does spread fast in this town.
- Bu şehirde çok gizli haberler çabuk yayılıyor.
- News really does travel fast.
- Haberler gerçekten hızlı yayılıyor.
- I've got some good news and some bad news.
- İyi ve kötü haberlerim var.
- Tom has some very encouraging news to report.
- Tom'un bildireceği çok cesaret verici haberler var.
- I'm afraid that I have some other bad news for you.
- Korkarım size başka kötü haberlerim var.
- We have some disturbing news.
- Bazı rahatsız edici haberlerimiz var.
- Listen, I got some bad news.
- Dinle, bazı kötü haberler aldım.
- I've got great news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- Tom watched the 6 o'clock news.
- Tom 6 haberlerini izledi.
- I have news for you.
- Senin için haberlerim var.
- My news isn't too important to people who don't want to know.
- Bilmek istemeyen insanlar için haberlerim çok önemli değil.
- I have some good news and some bad news.
- Hem iyi hem de kötü haberlerim var.
- I have some news for you.
- Sana bazı haberlerim var.
- I have great news.
- Harika haberlerim var.
- I want to hear all your news.
- Tüm haberlerini duymak istiyorum.
- I've got bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- I have some news for you!
- Sana bazı haberlerim var!
- You will soon receive some very pleasant news.
- Yakında çok güzel haberler alacaksın.
- We've got news for you.
- Size haberlerimiz var.
- Tom got some bad news.
- Tom kötü haberler aldı.
- I have news about her.
- Onun hakkında haberlerim var.
- According to the ABC news, another jet-liner was hi-jacked in the Middle East.
- ABC haberlerine göre, Orta Doğu'da bir jet uçağı daha kaçırıldı.
- I have good news and bad news.
- İyi ve kötü haberlerim var.
- I can cope with bad news.
- Kötü haberlerle başa çıkabilirim.
- You're spreading false news.
- Sen yanlış haberler yayıyorsun.
- That's yesterday's news.
- Bu dünün haberleri.
- I've got news for you.
- Sana haberlerim var.
- We've got some news for you.
- Sana bazı haberlerimiz var.
- We have bad news for them.
- Onlara kötü haberlerimiz var.
- I've got some bad news to tell you.
- Sana söyleyecek bazı kötü haberlerim var.
- I have bad news for them.
- Onlar için kötü haberlerim var.
- I have news about him.
- Onun hakkında haberlerim var.
- I wish I had better news.
- Keşke daha iyi haberlerim olsaydı.
- He had some urgent news to tell me.
- Bana söyleyecek acil haberleri vardı.
- We have some wonderful news.
- Bazı harika haberlerimiz var.
- Sami had some news for Layla.
- Sami'nin Layla'ya bazı haberleri vardı.
- I have good news and bad news.
- Hem iyi hem de kötü haberlerim var.
- Tom has news about Mary.
- Tom'un Mary hakkında haberleri var.
- Did you watch this evening's news?
- Bu akşamki haberleri izledin mi?
- News can be accessed on your computer.
- Haberlere bilgisayarınızdan erişebilirsiniz.
- I have bad news.
- Kötü haberlerim var.
- Tom needs to hear the bad news directly from Mary.
- Tom'un kötü haberleri doğrudan Mary'den duymaya ihtiyacı var.
- We have some encouraging news.
- Cesaret verici haberlerimiz var.
- I have some more bad news.
- Başka kötü haberlerim de var.
- I have some news about Tom.
- Tom hakkında bazı haberlerim var.
- I try to keep current with important news.
- Ben önemli haberleri güncel tutmaya çalışıyorum.
- I have some rather bad news.
- Oldukça kötü haberlerim var.
- Their news was horrifying.
- Haberleri korkunçtu.
- We have some important news to tell you.
- Sana söyleyecek bazı önemli haberlerimiz var.
- I have bad news for you, Tom.
- Sana kötü haberlerim var, Tom.
- I've got great news.
- Harika haberlerim var.
- The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haberleri Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, ki bu biraz abartılı.
- I wish I had better news for you.
- Keşke sana daha iyi haberlerim olsaydı.
- I have bad news for Tom.
- Tom için kötü haberlerim var.
- Tom got some more bad news.
- Tom başka kötü haberler aldı.
- We've got some news for you.
- Bizim senin için bazı haberlerimiz var.
- I've got bad news.
- Kötü haberlerim var.
- I have bad news for her.
- Ona kötü haberlerim var.
- I'm afraid we have some bad news for you.
- Korkarım sana kötü haberlerimiz var.
- I have some bad news.
- Kötü haberlerim var.
- Tom watches the 6 o'clock news every evening.
- Tom her akşam 6 haberlerini izliyor.
- I've got good news and bad news.
- İyi ve kötü haberlerim var.
- Listen, I got some bad news.
- Dinle, bazı kötü haberlerim var.
- Tom got a phone call from the police with devastating news.
- Tom'a polisten kahredici haberler veren bir telefon geldi.
- I received some very bad news today.
- Bugün çok kötü haberler aldım.
- I'm afraid I have some bad news for you.
- Korkarım sana kötü haberlerim var.
- I have some bad news.
- Bazı kötü haberlerim var.
- I try to keep current with important news.
- Önemli haberleri güncel tutmaya çalışıyorum.
- What bad news have you brought?
- Ne gibi kötü haberler getirdin?
- I have marvelous news.
- Harika haberlerim var.
- Here's some news for you.
- İşte size bazı haberler.
- You said you had important news.
- Önemli haberlerin olduğunu söylemiştin.
- I've got great news for you, Tom.
- Sana harika haberlerim var, Tom.
- Tom had some interesting news.
- Tom'un bazı ilginç haberleri var.
- I've got news.
- Haberlerim var.
- I've got some bad news.
- Benim de kötü haberlerim var.
- We have great news.
- Harika haberlerimiz var.
- Did you watch this evening's news?
- Bu akşamki haberleri izlediniz mi?
- I have wonderful news for all of you.
- Hepinize harika haberlerim var.
- What time is the TV news, please?
- TV haberleri saat kaçta lütfen?
- I have great news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- I've got real bad news for you, Tom.
- Sana gerçekten kötü haberlerim var, Tom.
- I'm afraid that I have some other bad news for you.
- Korkarım ki, sizin için başka kötü haberlerim var.
- We received some bad news today.
- Bugün bazı kötü haberler aldık.
- I have some great news.
- Harika haberlerim var.
- I have some very bad news.
- Çok kötü haberlerim var.
- You said you had important news.
- Önemli haberlerim var demiştin.
- Tom rang Mary with some great news.
- Tom, Mary'ye harika haberlerle telefon açtı.
- Tom gave Mary the bad news.
- Tom, Mary'e kötü haberleri verdi.
- I have news for you.
- Sana haberlerim var.
- I have some bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- I was told you had some news about them.
- Onlar hakkında bazı haberlerin olduğunu söylediler.
- We have some important news to tell you.
- Sana söyleyecek önemli haberlerimiz var.
- Nobody likes bad news.
- Kimse kötü haberleri sevmez.
- Well, I have some news.
- Şey, benim de bazı haberlerim var.
- I've got great news for you, Tom.
- Senin için müthiş haberlerim var, Tom.
- I have news about Tom.
- Tom hakkında haberlerim var.
- Sami returned with big news.
- Sami büyük haberlerle döndü.
- According to TV news, there was a plane crash in India.
- Televizyon haberlerine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- I'm afraid I have bad news.
- Korkarım kötü haberlerim var.
- According to TV news, there was a plane crash in India.
- TV haberlerine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- I have news.
- Haberlerim var.
- I have wonderful news.
- Harika haberlerim var.
- I have a bit of bad news.
- Kötü haberlerim var.
- I have bad news for him.
- Ona kötü haberlerim var.
- This soundbite was repeated all over the news.
- Bu ses kaydı tüm haberlerde tekrarlandı.
- I have some pretty exciting news.
- Oldukça heyecan verici haberlerim var.
- Tom watches the 6 o'clock news every evening.
- Tom her akşam saat 6 haberlerini izliyor.
- We have some wonderful news.
- Harika haberlerimiz var.
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberleri duyduktan sonra, o yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- I have good news and bad news for you.
- Sana hem iyi hem de kötü haberlerim var.
- I have some news.
- Bazı haberlerim var.
- I've got real bad news for you, Tom.
- Senin için çok kötü haberlerim var, Tom.
- Well, I have some news.
- Pekala, benim bazı haberlerim var.
- What time is the TV news, please?
- Lütfen, TV haberleri ne zaman?
- Tom watched the 6 o'clock news.
- Tom saat 6 haberlerini izledi.
- I've got some rather serious news.
- Oldukça ciddi haberlerim var.
- I have bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- Some news.
- Bazı haberler.
- I've got some bad news for you.
- Size kötü haberlerim var.
- Do you have news for me?
- Benim için haberlerin var mı?
- I have dreadful news.
- Korkunç haberlerim var.
- I'm afraid I have some very bad news.
- Korkarım çok kötü haberlerim var.
- I've got news for you, Tom.
- Sana haberlerim var, Tom.
- The communication of news by TV and radio is very common now.
- Haberlerin televizyon ve radyo aracılığıyla iletilmesi artık çok yaygın.
- I have some important news.
- Bazı önemli haberlerim var.
- I have some wonderful news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- Unfortunately, I have bad news.
- Maalesef kötü haberlerim var.
- I've just received some great news.
- Ben az önce bazı harika haberler aldım.
- Tom has got some bad news to tell you.
- Tom'un sana söyleyecek kötü haberleri var.
- The family received discouraging news from the doctor about Tom's health.
- Aile, doktordan Tom'un sağlığı hakkında cesaret kırıcı haberler aldı.
- I'm afraid I've got bad news.
- Korkarım kötü haberlerim var.
- Their news was horrifying.
- Haberleri dehşet vericiydi.
- I'm awaiting your news.
- Haberlerinizi bekliyorum.
- I just received some very bad news.
- Ben az önce bazı çok kötü haberler aldım.
- I've got some bad news to tell you.
- Sana kötü haberlerim var.
- I just got some bad news.
- Kötü haberlerim var.
- I'm afraid there's been some awful news.
- Korkarım bazı kötü haberler var.
Show More (157)
|
