|
- Please do not answer me with an agenda.
- Lütfen bana bir gündemle cevap vermeyin.
- This is something we regret, but the report does not answer two fundamental questions.
- Bu durumdan üzüntü duyuyoruz ancak rapor iki temel soruya cevap vermiyor.
- I asked him with good intentions, but he did not answer.
- İyi niyetle sordum ama cevap vermedi.
- The students could not answer.
- Öğrenciler cevap veremedi.
- I can not answer your question.
- Sorunuza cevap veremem.
- Jack will not answer my letters.
- Jack mektuplarıma cevap vermez.
- You need not answer the letter.
- Mektuba cevap vermenize gerek yok.
- She did not answer all the questions.
- Bütün sorulara cevap vermedi.
- Jack will not answer my letters.
- Jack mektuplarıma cevap vermeyecek.
- He could not answer that question.
- Soruya cevap veremedi.
- I'd rather not answer that question.
- O soruya cevap vermemeyi tercih ederim.
- I can not answer your question.
- Soruna cevap veremem.
- I'd rather not answer that question.
- Bu soruya cevap vermemeyi tercih ederim.
Show More (10)
|
