1 |
one of them |
onlardan biri |
pron. |
|
- I am one of them and I know very well what is involved in drawing up a strategic noise map.
- Ben de onlardan biriyim ve stratejik bir gürültü haritasının hazırlanmasında nelerin yer aldığını çok iyi biliyorum.
- All the groups have however reached a compromise on eight points and this is one of them.
- Ancak tüm gruplar sekiz noktada uzlaşmaya varmıştır ve bu da onlardan biridir.
- Recently, Israel and Iran have very few things in common, but Esperanto is one of them.
- Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın ortak çok az şeyi var fakat Esperanto onlardan biridir.
- Is Tom one of them?
- Tom onlardan biri mi?
- One of them is lying.
- Onlardan birisi yalan söylüyor.
- That's one of them.
- Bu da onlardan biri.
- I am not one of them.
- Ben onlardan biri değilim.
- You're not one of them, are you?
- Onlardan biri değilsin, değil mi?
- Some people are fools, and I am one of them.
- Bazı insanlar aptaldır ve ben de onlardan biriyim.
- I assume it won't bother you if I take one of them.
- Onlardan birini almamın seni rahatsız etmeyeceğini varsayıyorum.
- Tom shouldn't be one of them.
- Tom'un onlardan biri olmaması gerekir.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
- Tom çocukların yanında olmaktan hoşlanmıyor çünkü her zaman onlardan birinden soğuk algınlığı kapmaktan korkuyor.
- I have to pick one of them.
- Onlardan birini seçmek zorundayım.
- If you're tired of arguing with strangers on the Internet, try talking with one of them in real life.
- İnternette yabancılarla tartışmaktan yorulduysanız, onlardan biriyle gerçek hayatta konuşmayı deneyin.
- You're not one of them, are you?
- Sen onlardan biri değilsin, değil mi?
- Don't you want one of them?
- Onlardan birini istemiyor musun?
- Let me touch one of them.
- Onlardan birine dokunayım.
- Tom was one of them.
- Tom onlardan biriydi.
- One of them went to hide.
- Onlardan biri saklanmaya gitti.
- There are many ergative languages in the world and Basque is one of them.
- Dünyada birçok ergatif dil var ve Baskça da onlardan biri.
- One of them is probably lying.
- Muhtemelen onlardan biri yalan söylüyor.
- Do you want one of them?
- Onlardan birini ister misin?
- If you're tired of arguing with strangers on the Internet, try talking with one of them in real life.
- İnternette yabancılarla tartışmaktan bıktıysanız, gerçek hayatta onlardan biriyle konuşmayı deneyin.
- There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- Şehrimizde pek çok yetenekli insan var ama Tom onlardan biri değil.
- You're one of them, aren't you?
- Sen de onlardan birisin, değil mi?
- I assume it won't bother you if I take one of them.
- Sanırım onlardan birini alırsam bu sizi rahatsız etmez.
- One of them smokes in the toilet.
- Onlardan biri tuvalette sigara içiyor.
- I thought Tom was one of them.
- Tom'un onlardan biri olduğunu düşündüm.
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
- Karının seçimlerine asla gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- One of them is a spy.
- Onlardan biri bir casus.
- I have vices, but gambling isn't one of them.
- Benim kötü alışkanlıklarım var fakat kumar onlardan biri değil.
- I have vices, but gambling isn't one of them.
- Benim de kötü alışkanlıklarım var ama kumar onlardan biri değil.
- Do you want one of them?
- Onlardan birini istiyor musun?
- She is about to choose one of them.
- Onlardan birini seçmek üzere.
- One of them spoke to me.
- Onlardan biri benimle konuştu.
- Are you saying Tom was one of them?
- Tom'un onlardan biri olduğunu mu söylüyorsun?
- That means you're one of them.
- Bu onlardan biri olduğun anlamına geliyor.
- One of them will have to go.
- Onlardan birisi gitmek zorunda kalacak.
- You can choose one of them.
- Onlardan birini seçebilirsin.
- You're one of them, aren't you?
- Sen onlardan birisin, değil mi?
- There are many absurd things in this world, but peanut butter is not one of them.
- Bu dünyada birçok saçma şey var, ama fıstık ezmesi onlardan biri değil.
- I'm not one of them.
- Ben onlardan biri değilim.
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
- Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- I assume that it's okay with you if I take one of them.
- Onlardan birini almamın senin için sorun olmayacağını varsayıyorum.
- I assume that it's okay with you if I take one of them.
- Sanırım onlardan birini alırsam senin için sorun değil.
- One of them was Tom's friend.
- Onlardan biri Tom'un arkadaşıydı.
- I'm not one of them.
- Onlardan biri değilim.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
- Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.
- One of them is still missing.
- Onlardan biri hâlâ kayıp.
- Sami checked the water bottles and one of them was open.
- Sami su şişelerini kontrol etti ve onlardan biri açıktı.
- You could be one of them.
- Onlardan biri olabilirsin.
- Tom shouldn't be one of them.
- Tom onlardan biri olmamalıydı.
- Tom isn't one of them.
- Tom onlardan biri değil.
- One of them was mine.
- Onlardan biri benimdi.
- There are many ergative languages in the world, and Basque is one of them.
- Dünyada birçok ergatif dil var ve Baskça da onlardan biridir.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
- We need one of them now.
- Şimdi onlardan birine ihtiyacımız var.
- I will choose one of them.
- Onlardan birini seçeceğim.
- Tom was one of them.
- Tom da onlardan biriydi.
- I thought Tom was one of them.
- Tom'un onlardan biri olduğunu sandım.
- One of them is a killer.
- Onlardan biri bir katildir.
- You could be one of them.
- Sen onlardan biri olabilirsin.
- You may choose one of them.
- Onlardan birini seçebilirsin.
- Were you one of them?
- Onlardan biri miydin?
Show More (61)
|
2 |
one of them |
biri |
pron. |
|
- One of them is undoubtedly the trading of emissions allowances.
- Bunlardan biri hiç şüphesiz emisyon tahsisatlarının ticaretidir.
- Transparency is definitely one of them.
- Şeffaflık kesinlikle bunlardan biridir.
- One of them is the absence of Europe-wide lists in European elections.
- Bunlardan biri, Avrupa seçimlerinde Avrupa çapında listelerin olmamasıdır.
- One of them is General Eyadema from Togo.
- Bunlardan biri Togo'dan General Eyadema.
- One of them is the absence of Europe-wide lists in European elections.
- Bunlardan biri de Avrupa seçimlerinde Avrupa çapında listelerin olmaması.
- One of them, for example, is the issue of the portability of occupational pension rights.
- Örneğin bunlardan biri, mesleki emeklilik haklarının taşınabilirliği konusudur.
- We have now voted in favour of one of them, which mean that the others cease to be options.
- Şimdi bunlardan biri lehinde oy kullandık, bu da diğerlerinin seçenek olmaktan çıktığı anlamına geliyor.
- There are many examples here and health is one of them.
- Burada pek çok örnek var ve sağlık da bunlardan biri.
- One of them is that it is a candidate country that can join on the same conditions as other candidate countries.
- Bunlardan biri, diğer aday ülkelerle aynı koşullarda katılabilecek bir aday ülke olmasıdır.
- One of them relates to the respect the European Parliament must show for international law.
- Bunlardan biri Avrupa Parlamentosunun uluslararası hukuka göstermesi gereken saygı ile ilgilidir.
- One of them relates to the age from which the identification of animals must be carried out.
- Bunlardan biri, hayvanların tanımlanmasının hangi yaştan itibaren yapılması gerektiğiyle ilgilidir.
- One of them relates to the link between EU aid and the parties' playing a constructive role.
- Bunlardan biri, AB yardımı ile tarafların yapıcı bir rol oynaması arasındaki bağlantıyla ilgilidir.
- However, I recognise that the problem arises when one of them is a third-country national.
- Bununla birlikte, bu kişilerden biri üçüncü ülke vatandaşı olduğunda sorunun ortaya çıktığının farkındayım.
- One of them is respect for parliamentary rules and the Treaties.
- Bunlardan biri parlamento kurallarına ve Antlaşmalara saygıdır.
- Meeting in public when the Council acts in its legislative capacity is one of them.
- Konseyin yasama görevini yerine getirirken halka açık olarak toplanması da bunlardan biridir.
- One of them, which has been mentioned by the High Representative, is the vote in the Likud Congress.
- Bunlardan biri de Yüksek Temsilci tarafından dile getirilen Likud Kongresi'ndeki oylamadır.
- One of them is how best to deal with embryonic stem cells.
- Bunlardan biri de embriyonik kök hücrelerle en iyi nasıl başa çıkılacağıdır.
- Today is one of them.
- Today bunlardan biridir.
- One of them went to hide.
- Biri saklanmaya gitti.
- One of them hit me in the back.
- Bunlardan biri bana arkadan vurdu.
- One of them will have to go.
- Biri gitmek zorunda kalacak.
- If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
- İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
- I invited twelve people to my party, but one of them couldn't come.
- Partime on iki kişiyi davet ettim ama biri gelemedi.
- If two people are in agreement, one of them is unnecessary.
- Eğer iki kişi aynı fikirdeyse, biri gereksizdir.
- One of them hit me in the back.
- Biri sırtıma vurdu.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dolaşan dokuz gezegen vardır, dünya da bunlardan biridir.
- I have many vices, but fast food isn't one of them.
- Birçok zararlı alışkanlığım var ama fast food bunlardan biri değil.
- There are many ergative languages in the world and Basque is one of them.
- Dünyada birçok ergatif dil var ve Baskça da bunlardan biri.
- One of them was mine.
- Biri benimdi.
- Every one of them went to see that movie.
- Her biri o filmi izlemeye gitti.
- There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
- Every one of them went to see that movie.
- Onların her biri o filmi izlemeye gitti.
- Recently, Israel and Iran have very few things in common, but Esperanto is one of them.
- Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın çok az ortak noktası var, ama Esperanto bunlardan biri.
- There are many ergative languages in the world, and Basque is one of them.
- Dünyada birçok ergatif dil var ve Baskça da bunlardan biri.
- We have four rabbits, and one of them bites.
- Dört tavşanımız var ve bunlardan biri ısırıyor.
Show More (32)
|
3 |
one of them |
içlerinden biri |
pron., expr. |
|
- One of them even had the gall to say that there is no evidence.
- Hatta içlerinden biri, ortada kanıt olmadığını söyleme cüretini göstermiştir.
- One of them could be blocking the other two from reading his mind.
- İçlerinden birisi diğer ikisinin, onun zihnini okumasını engelliyor olabilir.
- Maybe one of them will report something that will help us.
- Belki içlerinden biri bize yardımcı olacak bir şey bildirir.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
- İçlerinden biri, birini öldürüyormuş gibi yapacak olan bir aktör.
- You can choose one of them.
- İçlerinden birini seçebilirsin.
- One of them is probably lying.
- İçlerinden biri muhtemelen yalan söylüyor.
- I have to pick one of them.
- İçlerinden birini seçmeliyim.
- One of them is a spy.
- İçlerinden biri casus.
- One of them is lying.
- İçlerinden biri yalan söylüyor.
- One of them is a killer.
- İçlerinden biri katil.
- One of them even spoke to us.
- Hatta içlerinden biri bizimle konuştu.
Show More (8)
|