|
- Mary's cat needs to hiss only once, to scare away the neighbours' dogs.
- Mary'nin kedisinin komşuların köpeklerini korkutmak için sadece bir kez tıslaması gerekiyor.
- I will say this only once, so listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, o yüzden dikkatli dinle.
- Tom has done that only once.
- Tom bunu sadece bir kez yaptı.
- Tom has done that only once.
- Tom onu sadece bir kez yaptı.
- It happens only once in a lifetime.
- Bu hayatta sadece bir kez olur.
- I used to wash my hair only once a week.
- Saçımı haftada sadece bir kez yıkardım.
- Tom has been to Boston only once.
- Tom Boston'a sadece bir kez gitti.
- I met them only once.
- Onlarla sadece bir kez tanıştım.
- Tom has been to Boston only once.
- Tom sadece bir kez Boston'da bulundu.
- I met her only once.
- Onunla sadece bir kez tanıştım.
- She saw this film ONLY once.
- Bu filmi sadece bir kez izlemiş.
- I met Tom only once.
- Tom'la sadece bir kez tanıştım.
- Any mushroom can be eaten, but some only once.
- Herhangi bir mantar yenilebilir fakat bazıları sadece bir kez.
- When he was a student, he went to the disco only once.
- O da öğrenciyken diskoya sadece bir kez gitmişti.
- I met him only once.
- Onunla sadece bir kez tanıştım.
- This national treasure can be seen by the public only once a year.
- Bu ulusal hazine halk tarafından yılda sadece bir kez görülebilir.
- We've met only once.
- Sadece bir kez karşılaştık.
- Unfortunately, my birthday is only once a year.
- Ne yazık ki doğum günüm yılda sadece bir kez oluyor.
- I will show it to you only once.
- Ben bunu sana sadece bir kez göstereceğim.
- I've been to Boston, but only once.
- Boston'a gittim, ama sadece bir kez.
- When he was a student, he went to the disco only once.
- Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
- When she was a student, she went to the disco only once.
- Öğrenciyken diskoya sadece bir kez gitti.
- I will show it to you only once.
- Sana sadece bir kez gösteririm.
- Sami called Layla only once.
- Sami, Layla'yı sadece bir kez aradı.
- We've met only once.
- Biz sadece bir kez karşılaştık.
- Any mushroom can be eaten, but some only once.
- Her mantar yenebilir, ancak bazıları sadece bir kez yenebilir.
- He read this poem only once, he can't know it by heart.
- Bu şiiri sadece bir kez okudu, ezbere bilemez.
Show More (24)
|
