overtake - English Turkish Sentences
English Turkish
overtake geride bırakmak v.
  • The radio was overtaken by the television.
  • Televizyon, radyoyu geride bıraktı.
  • We are now overtaking North Korea, which is the only country in the world that prefers to legislate behind closed doors.
  • Şu anda dünyada kapalı kapılar ardında yasama yapmayı tercih eden tek ülke olan Kuzey Kore'yi geride bırakıyoruz.
  • Now the US has overtaken Europe in the discovery of new chemical or biological entities.
  • ABD, yeni kimyasal ve biyolojik varlıkların keşfinde Avrupa'yı geride bırakmış durumda.
Show More (7)
overtake geçmek v.
  • We must catch up on America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
  • Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı yakalamalı ya da geçmeliyiz.
  • A few men fleet upon horse could overtake him.
  • Atlı birkaç adam onu geçebilirdi.
  • We could not overtake him.
  • Onu geçemedik.
Show More (7)
overtake sollamak v.
  • He accelerated his car and overtook me.
  • Arabasını hızlandırdı ve beni solladı.
  • A man overtook her.
  • Bir adam onu solladı.
  • I was overtaken by that car.
  • O araba tarafından sollandım.
Show More (6)
overtake yetişmek v.
  • A few men fleet upon horse could overtake him.
  • Atlı birkaç adam ona yetişebilirdi.
  • If you hurry, you will soon overtake her.
  • Eğer acele edersen, yakında ona yetişirsin.
  • If you hurry, you will overtake him.
  • Acele edersen, ona yetişirsin.
Show More (0)
overtake araba sollamak v.
  • The second turn in this track is nearly impossible to overtake.
  • Bu pistteki ikinci virajda araba sollamak neredeyse imkansız.
Show More (-2)
overtake (duygu) içini kaplamak v.
  • James was overtaken by road-rage and crashed into a tree.
  • Yol verdin vermedin öfkesi James'in içini kaplamıştı, derken bir ağaca çarptı.
Show More (-2)