| 1 |
performer |
sanatçı |
n. |
|
- Please do something in this area; it would be a great help to the performers.
- Lütfen bu alanda bir şeyler yapın; bu sanatçılara büyük bir yardım olacaktır.
- That is every bit as important to performers, including those outside the European Union.
- Bu, Avrupa Birliği dışındakiler de dahil olmak üzere, sanatçılar için de aynı derecede önemlidir.
- No such rights apply in the case of audio-visual performers.
- Görsel-işitsel sanatçılar için böyle bir hak söz konusu değildir.
- Please do something in this area; it would be a great help to the performers!
- Lütfen bu alanda bir şeyler yapın; bu sanatçılara büyük bir yardım olacaktır!
- We applauded the performer.
- Sanatçıyı alkışladık.
- Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
- Mary karizmatik bir sanatçı ve seyircisini nasıl büyüleyeceğini gerçekten biliyor.
- The audience applauded the performer.
- Seyirciler sanatçıyı alkışladı.
- With both song and dance, the performers put on an excellent show.
- Hem şarkı hem de dans ile sanatçılar mükemmel bir gösteriyi sahneye koydular.
- Tom is a great performer.
- Tom harika bir sanatçı.
- After the concert the performers celebrated with a party at a nearby restaurant.
- Sanatçılar konserden sonra yakındaki bir restoranda bir parti ile kutlama yaptılar.
- That man is a famous cabaret performer.
- Bu adam ünlü bir kabare sanatçısı.
- Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
- Mary karizmatik bir sanatçıdır ve seyircisini nasıl cezbedeceğini gerçekten biliyor.
- After the concert the performers celebrated with a party at a nearby restaurant.
- Konserden sonra sanatçılar yakındaki bir restoranda bir parti ile kutlama yaptılar.
Show More (10)
|
| 2 |
performer |
oyuncu |
n. |
|
- Tom is a great performer.
- Tom harika bir oyuncu.
- The design of the theatre enabled the audience to get up close and personal with the performers.
- Tiyatronun tasarımı, seyircilerin oyuncularla yakın ve kişisel ilişki kurmasını sağladı.
- Tom isn't a seasoned performer.
- Tom tecrübeli bir oyuncu değil.
- Tom isn't a seasoned performer.
- Tom deneyimli bir oyuncu değildir.
- We applauded the performer.
- Biz oyuncuyu alkışladık.
- You're a great performer.
- Sen harika bir oyuncusun.
- That man is a famous cabaret performer.
- O adam ünlü bir kabare oyuncusu.
- The audience applauded the performer.
- Seyirci oyuncuyu alkışladı.
- Mary is a star performer.
- Mary yıldız bir oyuncu.
Show More (6)
|
| 3 |
performer |
icracı sanatçı |
n. |
|
- Performers in films, though, are still not covered by the Performers and Phonograms Treaty.
- Ancak filmlerdeki icracı sanatçılar hala İcracı Sanatçılar ve Fonogramlar Anlaşması kapsamında değil.
- That is every bit as important to performers, including those outside the European Union.
- Bu durum, Avrupa Birliği dışındakiler de dahil olmak üzere icracı sanatçılar için son derece önemlidir.
Show More (-1)
|
