1 |
pessimism |
karamsarlık |
n. |
|
- However, we must not indulge in pessimism or defeatism.
- Ancak karamsarlığa ya da bozgunculuğa kapılmamalıyız.
- What a pessimism!
- Ne karamsarlık!
- His pessimism depressed those around him.
- Onun karamsarlığı etrafındakilerin moralini bozdu.
- There's no need for pessimism.
- Karamsarlığa gerek yok.
- His pessimism depressed those around him.
- Karamsarlığı etrafındakileri üzüyordu.
Show More (2)
|
2 |
pessimism |
karamsar olma |
n. |
|
- Her constant pessimism about the future made it difficult to remain optimistic.
- Gelecek hakkında sürekli karamsar oluşu iyimser bir yaklaşımı zorlaştırıyordu.
Show More (-2)
|
3 |
pessimism |
kötümserlik |
n. |
|
- What a pessimism!
- Bu ne kötümserlik!
Show More (-2)
|