1 |
pinprick |
iğne ucu |
n. |
|
- There was a pinprick of blood on his finger after he accidentally pricked himself with a needle.
- İğneyi yanlışlıkla parmağına batırdığı için parmağında bir iğne ucu büyüklüğünde kan vardı.
Show More (-2)
|
2 |
pinprick |
iğne ucu büyüklüğü |
n. |
|
- The old t-shirt was full of pinprick holes from years of wear and tear.
- Yıllarca giyilip yıprandığı için, tişörtte iğne ucu büyüklüğünde delikler vardı.
Show More (-2)
|
3 |
pinprick |
ufak çaplı (sorun) |
n. |
|
- The constant noise from the construction site was a pinprick annoyance for the residents.
- İnşaat alanından gelen bitmek bilmeyen gürültü, bölge sakinleri için ufak çaplı bir rahatsızlıktı.
Show More (-2)
|