| 1 |
posh |
lüks |
adj. |
|
- She went to a posh school.
- O, lüks bir okula gitti.
- He lives in a posh apartment near Central Park.
- Central Park yakınlarında lüks bir dairede yaşıyor.
- He lives in a posh apartment near Central Park.
- O Central Park yakınındaki lüks bir dairede yaşıyor.
Show More (0)
|
| 2 |
posh |
sosyetik |
adj. |
|
- Although he doesn't come from a posh family, he got into such circles.
- Sosyetik bir aileden gelmemesine rağmen o gruba dahil oldu.
- She went to a posh school.
- Sosyetik bir okula gitti.
Show More (-1)
|
| 3 |
posh |
gösterişli |
adj. |
|
- Marliss is proud of her posh townhouse in the high-class neighborhood.
- Marliss, zengin mahallesindeki gösterişli kasaba eviyle gurur duyuyor.
Show More (-2)
|
