predictable - English Turkish Sentences
English Turkish
predictable öngörülebilir adj.
  • Mr Savary's proposals make the bans on TEN routes predictable.
  • Bay Savary'nin önerileri Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı güzergahlarındaki yasakları öngörülebilir kılıyor.
  • This is therefore certainly not about chance but about predictable accidents.
  • Dolayısıyla bu kesinlikle şansla ilgili değil, öngörülebilir kazalarla ilgilidir.
  • Secondly, acquisition control must become more predictable.
  • İkinci olarak satın alma kontrolü daha öngörülebilir hale gelmelidir.
Show More (11)
predictable tahmin edilebilir adj.
  • I didn't enjoy the book as the story was predictable.
  • Hikaye tahmin edilebilir olduğundan ben kitabı pek beğenmedim.
  • The mood in Belgrade is becoming less predictable by the day.
  • Belgrad'daki ruh hali gün geçtikçe daha az tahmin edilebilir hale geliyor.
  • The result is tragically predictable.
  • Sonuç trajik bir şekilde tahmin edilebilir.
Show More (10)