|
- The Council prefers to wait for the letter of amendments which is due this autumn.
- Konsey, bu sonbaharda yapılması gereken değişiklik mektubunu beklemeyi tercih ediyor.
- They prefer to pass on safety costs to the government instead of factoring them into the price of air tickets.
- Güvenlik maliyetlerini uçak bileti fiyatlarına yansıtmak yerine devlete yansıtmayı tercih ediyorlar.
- That is perhaps why many graduates and scientists prefer to do their research and studying in America.
- Belki de bu nedenle pek çok mezun ve bilim adamı araştırmalarını ve eğitimlerini Amerika'da yapmayı tercih ediyor.
- But no, the Commission prefers to change the Financial Regulation in order to reduce transparency.
- Ama hayır, Komisyon şeffaflığı azaltmak için Mali Yönetmeliği değiştirmeyi tercih ediyor.
- That is a hot potato, which everyone, including Parliament, has preferred to avoid.
- Bu, Parlamento da dahil olmak üzere herkesin kaçınmayı tercih ettiği sıcak bir patates.
- However, we prefer to let ourselves become obsessed with oil pipelines and with discussions with technocrats.
- Ancak, petrol boru hatlarına ve teknokratlarla yapılan tartışmalara takılıp kalmayı tercih ediyoruz.
- I prefer to retain a national foreign policy and work through NATO.
- Ulusal bir dış politikayı muhafaza etmeyi ve NATO aracılığıyla çalışmayı tercih ediyorum.
- I prefer to look ahead.
- İleriye bakmayı tercih ederim.
- Some people are in favour of setting up a specific European fund, whilst others prefer to increase the IOPC Fund.
- Bazıları özel bir Avrupa fonu kurulmasından yanayken, diğerleri IOPC Fonunun arttırılmasını tercih etmektedir.
- I would certainly have preferred to see clear words of criticism here.
- Burada açık ve net eleştiri sözcükleri görmeyi kesinlikle tercih ederdim.
- It is very much to be preferred to leaving Member States to act in dispersed order.
- Üye Devletlerin dağınık bir düzen içerisinde hareket etmelerine izin vermek çok daha tercih edilir bir durumdur.
- Perhaps some people would have preferred to widen the gap, to add more fuel to the fire?
- Belki de bazı insanlar aradaki uçurumu genişletmeyi, yangına daha fazla körükle gitmeyi tercih ederdi.
- On balance, whilst progress was made, we would have preferred to have made much more progress.
- Bakıldığında, ilerleme kaydedilmiş olsa da, çok daha fazla ilerleme kaydetmiş olmayı tercih ederdik.
- I would have preferred to see a proposal for a ban as early as 2002, but we have not been able to get that far.
- Yasak için 2002 gibi erken bir tarihte bir öneri görmeyi tercih ederdim, ancak o kadar ileri gidemedik.
- We are now overtaking North Korea, which is the only country in the world that prefers to legislate behind closed doors.
- Şu anda dünyada kapalı kapılar ardında yasama yapmayı tercih eden tek ülke olan Kuzey Kore'yi geride bırakıyoruz.
- My group is opposed to this as a matter of principle in any case, because we prefer to support sustainable energy.
- Grubum her halükarda prensip olarak buna karşı çıkıyor, çünkü sürdürülebilir enerjiyi desteklemeyi tercih ediyoruz.
- They prefer to disarm Iraq by peaceful means, using the weapons inspectors.
- Silah denetçilerini kullanarak Irak'ı barışçıl yollarla silahsızlandırmayı tercih ediyorlar.
- Others prefer to speculate about uncertainty, fear and alleged dissatisfaction.
- Diğerleri belirsizlik, korku ve sözde memnuniyetsizlik hakkında spekülasyon yapmayı tercih ediyor.
- I prefer to retain a national foreign policy and work through NATO.
- Ulusal bir dış politikayı sürdürmeyi ve NATO aracılığıyla çalışmayı tercih ediyorum.
- The Polish people, too, preferred to follow the American Secretary for War rather than the Polish Pope.
- Polonya halkı da Polonyalı Papa yerine Amerikan Savaş Bakanını takip etmeyi tercih etmiştir.
- I would have preferred to see a proposal for a ban as early as 2002, but we have not been able to get that far.
- Yasak için 2002 gibi erken bir tarihte bir teklif görmeyi tercih ederdim, ancak bu kadar ileri gidemedik.
- I just have the distinct feeling that she would have preferred to take it a little further at this stage.
- Sanki bu aşamada biraz daha ileri gitmeyi tercih edermiş gibi bir his var içimde.
- We would have preferred to have voted on the compromise amendments.
- Uzlaşmaya varılan değişikliklerin oylanmasını tercih ederdik.
- I prefer to use the expression 'vision' rather than cultural 'policy'.
- Kültürel 'politika' yerine 'vizyon' ifadesini kullanmayı tercih ediyorum.
- I prefer to retain a national foreign policy and work through NATO.
- Ulusal bir dış politikayı muhafaza etmeyi ve NATO aracılığıyla çalışmayı tercih ederim.
- In those circumstances we prefer to continue with our own policies and sanctions.
- Bu koşullar altında kendi politikalarımızı ve yaptırımlarımızı sürdürmeyi tercih ederiz.
- Faced with so much hypocrisy and cynicism, we prefer to abstain.
- Bu kadar çok ikiyüzlülük ve alaycılık karşısında çekimser kalmayı tercih ediyoruz.
- In those circumstances we prefer to continue with our own policies and sanctions.
- Bu koşullar altında kendi politikalarımızı ve yaptırımlarımızı sürdürmeyi tercih ediyoruz.
- Yet, apparently they prefer to mate with one another.
- Yine de görünüşe göre birbirleriyle çiftleşmeyi tercih ediyorlar.
- As a result of this, they prefer to purchase this product from the black market rather than authorized pharmacies.
- Bunun sonucu olarak da bu ürünü yetkili eczaneler yerine karaborsadan almayı tercih ediyorlar.
- I prefer to study in the afternoon.
- Öğleden sonra çalışmayı tercih ederim.
- I prefer to text.
- Mesaj atmayı tercih ederim.
- We prefer to stay here.
- Biz burada kalmayı tercih ederiz.
- Tom preferred to shop in person.
- Tom bizzat alışveriş yapmayı tercih ederdi.
- He prefers to eat pasta with ketchup.
- Makarnayı ketçaplı yemeyi tercih eder.
- Layla preferred to spend her time out of the house.
- Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.
- I prefer to be alone.
- Yalnız olmayı tercih ederim.
- It seems good to a scientific person, but I prefer to consult you in practical matters.
- Bir bilim insanı için iyi görünüyor, ama ben size pratik konularda danışmayı tercih ederim.
- I'd prefer to play basketball rather than play volleyball.
- Voleybol oynamak yerine basketbol oynamayı tercih ederim.
- We prefer to go on foot.
- Yürüyerek gitmeyi tercih ediyoruz.
- I'd prefer to be at home.
- Evde olmayı tercih ederim.
- I prefer to go by subway, rather than by train.
- Tren yerine metroyla gitmeyi tercih ederim.
- I prefer to turn a blind eye.
- Görmemezlikten gelmeyi tercih ederim.
- I prefer to act, instead of crying.
- Ağlamak yerine hareket etmeyi tercih ederim.
- Mary prefers to dye her hair blonde.
- Mary saçlarını sarıya boyamayı tercih eder.
- She prefers to eat pasta with ketchup.
- Makarnayı ketçapla yemeyi tercih ediyor.
- I preferred to write in English.
- Ben İngilizce yazmayı tercih ettim.
- I'd prefer to die rather than see you crying.
- Seni ağlarken görmektense ölmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to speak French.
- Fransızca konuşmayı tercih ederim.
- I prefer to travel on foot.
- Yürüyerek seyahat etmeyi tercih ediyorum.
- Tom might prefer to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih edebilir.
- I prefer to die.
- Ölmeyi tercih ederim.
- You prefer to spend more time with Tatoeba than with me.
- Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih ediyorsun.
- He'd prefer to go on Friday.
- Cuma günü gitmeyi tercih ederdi.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ediyorum.
- Dan prefers to translate his own sentences.
- Dan kendi cümlelerini çevirmeyi tercih eder.
- Which railroad do you prefer to travel on?
- Hangi demir yolu ile seyahat etmeyi tercih edersiniz?
- I prefer to study at night.
- Geceleri çalışmayı tercih ederim.
- I prefer to do it by myself.
- Tek başıma yapmayı tercih ederim.
- I prefer to sit in the back of the classroom.
- Sınıfın arka tarafında oturmayı tercih ederim.
- Tom prefers to spend his time outside.
- Tom zamanını dışarıda geçirmeyi tercih ediyor.
- I'd prefer to not take that risk.
- Bu riski almamayı tercih ederim.
- Tom prefers to eat french fries with ketchup.
- Tom patates kızartmasını ketçapla yemeyi tercih ediyor.
- I prefer to text.
- Mesaj yazmayı tercih ederim.
- I prefer to travel on foot.
- Yürüyerek seyahat etmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to win, but I don't mind losing.
- Kazanmayı tercih ederdim ama kaybetmeyi de umursamıyorum.
- She prefers to eat pasta with ketchup.
- Makarnayı ketçapla yemeyi tercih eder.
- Whenever I travel, I prefer to fly.
- Ne zaman seyahat etsem, uçmayı tercih ederim.
- I prefer to act, instead of crying.
- Ağlamak yerine harekete geçmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to take a taxi rather than walk.
- Yürümek yerine taksiye binmeyi tercih ederim.
- I don't prefer to wear red lipstick.
- Kırmızı ruj sürmeyi tercih etmiyorum.
- Tom preferred to walk ten kilometres than pay money for a bus ticket.
- Tom bir otobüs bileti için para ödemektense on kilometre yürümeyi tercih etti.
- Some people prefer to live by the moment.
- Bazı insanlar anı yaşamayı tercih eder.
- I prefer to do it by myself.
- Onu yalnız başıma yapmayı tercih ederim.
- I didn't want to go; I preferred to stay home, enjoying my solitude.
- Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.
- Tom prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ediyor.
- Would you prefer to speak in French or in English?
- Fransızca konuşmayı mı yoksa İngilizce konuşmayı mı tercih edersin?
- She prefers to sew, and wishes neither to walk nor to sit in the garden.
- O, dikiş dikmeyi tercih eder ve ne yürümek ne de bahçede oturmak ister.
- I prefer to take a shower in the morning.
- Ben sabah duş almayı tercih ederim.
- I prefer to do it on my own.
- Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.
- I prefer to forget the past.
- Geçmişi unutmayı tercih ederim.
- Tom prefers to take a shower in the morning while Mary prefers to take a bath just before going to bed.
- Tom sabahları duş almayı tercih ederken Mary yatmadan hemen önce banyo yapmayı tercih ediyor.
- I prefer to study in the morning.
- Sabahları çalışmayı tercih ederim.
- I prefer to sit in the back of the classroom.
- Sınıfın arkasında oturmayı tercih ederim.
- Tom preferred to shop in-store.
- Tom mağazadan alışveriş yapmayı tercih ediyordu.
- I prefer to go by subway, rather than by train.
- Trenle gitmektense metro ile gitmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to spend the whole day reading a book.
- Bütün günü bir kitap okuyarak geçirmeyi tercih ederim.
- Tom usually prefers to ride in the back seat.
- Tom genellikle arka koltukta yolculuk etmeyi tercih eder.
- I prefer to study in the afternoon.
- Öğleden sonra çalışmayı tercih ediyorum.
- I prefer to stay indoors.
- Ben içeride kalmayı tercih ederim.
- Do you prefer to watch subbed or dubbed TV?
- Televizyonu altyazılı mı yoksa dublajlı mı izlemeyi tercih edersiniz?
- I prefer to be crazy than sad.
- Üzgün olmaktansa deli olmayı tercih ederim.
- I prefer to go alone.
- Ben yalnız gitmeyi tercih ederim.
- I prefer to do it on my own.
- Kendi başıma yapmayı tercih ederim.
- I prefer to ride in the front of the bus.
- Otobüsün önünde gitmeyi tercih ederim.
- My husband and I prefer to spend time at home together.
- Kocam ve ben evde birlikte zaman geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I'd prefer to remain anonymous.
- Anonim kalmayı tercih ederim.
- Would you prefer to do nothing?
- Hiçbir şey yapmamayı mı tercih edersin?
- I didn't want to go; I preferred to stay home, enjoying my solitude.
- Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığımın tadını çıkarmayı tercih ettim.
- Would you prefer to be examined by a female nurse?
- Kadın hemşire tarafından mı muayene edilmeyi tercih edersiniz?
- I prefer to be alone.
- Ben yalnız olmayı tercih ederim.
- Would you prefer to be examined by a male nurse?
- Erkek bir hemşire tarafından muayene edilmeyi mi tercih edersiniz?
- I prefer to study in the morning.
- Sabah çalışmayı tercih ederim.
- I prefer to sit down.
- Ben oturmayı tercih ederim.
- Dan prefers to translate his own sentences.
- Dan kendi cümlelerini çevirmeyi tercih ediyor.
- I'd prefer to talk later.
- Daha sonra konuşmayı tercih ederim.
- Tom preferred to shop in-store.
- Tom mağazadan alışveriş yapmayı tercih etti.
- I prefer to live alone.
- Yalnız yaşamayı tercih ederim.
- I'd prefer to not take that risk.
- O riski almamayı tercih ederim.
- My husband and I prefer to spend time at home together.
- Kocam ve ben evde birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün kendimi iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ederim.
- My wife and I prefer to spend time at home together.
- Karım ve ben birlikte evde vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I prefer to say.
- Söylemeyi tercih ederim.
- Would you prefer to speak in English?
- İngilizce konuşmayı tercih eder misiniz?
- Tom prefers to drink dry red wine.
- Tom sek kırmızı şarap içmeyi tercih ediyor.
- Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Birçok insan yemeklik yağ yerine tereyağı ile yemek pişirmeyi tercih ediyor.
- Mrs and Mr Kent preferred to go to the mountains last summer.
- Bayan ve Bay Kent geçen yaz dağa gitmeyi tercih ettiler.
- I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life.
- Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve dönmek istiyorum.
- I prefer to drink my coffee without sugar and without milk.
- Kahvemi şekersiz ve sütsüz içmeyi tercih ederim.
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşmayı tercih edeceğini söylüyor.
- Would you prefer to go to the zoo or go to a movie?
- Hayvanat bahçesine gitmeyi mi yoksa sinemaya gitmeyi mi tercih edersin?
- Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.
- Tom pilav yemek için kaşık kullanır ama Mary çubuk kullanmayı tercih eder.
- Do you prefer to go by train or bus?
- Trenle mi yoksa otobüsle mi gitmeyi tercih edersiniz?
- Would you prefer to go to the zoo or go to a movie?
- Hayvanat bahçesine gitmeyi mi yoksa sinemaya gitmeyi mi tercih edersiniz?
- We prefer to do our own work.
- Biz kendi işimizi yapmayı tercih ederiz.
- I'd prefer to only hire people to translate into their native language.
- Sadece kendi dillerine çeviri yapacak insanları işe almayı tercih ederim.
- I prefer to die than to do that.
- Bunu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
- İnatçı Tom, mantıklı olan metrik sisteme geçmeyi reddetti ve bunun yerine hacmi büyük fıçı cinsinden ölçmeyi tercih etti.
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom, başka bir şey hakkında konuşmayı tercih ederim diyor.
- Are you coming on Skype or do you prefer to translate sentences on Tatoeba?
- Skype'tan mı geliyorsun yoksa Tatoeba'dan cümle çevirmeyi mi tercih ediyorsun?
- Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Birçok insan yağ yerine tereyağı ile yemek yapmayı tercih ediyor.
- I'd prefer to be at home.
- Ben evde olmayı tercih ederim.
- I prefer to ride a bike.
- Bisiklete binmeyi tercih ederim.
- Would you prefer to stay?
- Kalmayı tercih eder misiniz?
- I'd prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- He prefers to eat pasta with ketchup.
- Makarnayı ketçapla yemeyi tercih ediyor.
- I prefer to walk.
- Yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to watch films in the original.
- Filmleri orijinalinden izlemeyi tercih ederim.
- Do you prefer to study during the day or at night?
- Gündüz ders çalışmayı mı yoksa gece ders çalışmayı mı tercih ediyorsun?
- Tom prefers to stay home.
- Tom evde kalmayı tercih ediyor.
- We prefer to do our own work.
- Kendi işimizi kendimiz yapmayı tercih ederiz.
- He'd prefer to come tomorrow.
- Yarın gelmeyi tercih eder.
- I prefer to sit down.
- Oturmayı tercih ederim.
- I prefer to turn a blind eye.
- Görmezden gelmeyi tercih ederim.
- Mrs and Mr Kent preferred to go to the mountains last summer.
- Bay ve Bayan Kent geçen yaz dağlara gitmeyi tercih ediyordu.
- Tom prefers to drink dry red wine.
- Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.
- You prefer to spend more time with Tatoeba than with me.
- Benimle vakit geçirmektense Tatoeba ile vakit geçirmeyi tercih ediyorsun.
- He'd prefer to go on Friday.
- Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.
- I prefer to take the train rather than the bus.
- Otobüs yerine trene binmeyi tercih ederim.
- Many of my friends preferred to study German instead of Spanish.
- Arkadaşlarımın çoğu İspanyolca yerine Almanca öğrenmeyi tercih etti.
- Whenever I travel, I prefer to fly.
- Ben ne zaman seyahat etsem uçmayı tercih ederim.
- I prefer to apologise than ask for permission.
- İzin istemektense özür dilemeyi tercih ederim.
- She prefers to sew, and wishes neither to walk nor to sit in the garden.
- Dikiş dikmeyi tercih ediyor ve ne yürümek ne de bahçede oturmak istiyor.
- Do you prefer to go by train or bus?
- Trenle mi otobüsle mi gitmeyi tercih edersin?
- A lot of people prefer to eat fried chicken with their fingers.
- Birçok insan kızarmış tavuğu parmaklarıyla yemeyi tercih ediyor.
- I prefer to sit in the front row near the window next to Tom.
- Ön sırada, pencerenin yanında Tom'un yanında oturmayı tercih ederim.
- Tom said that he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- I prefer to ride a bike.
- Bisiklet sürmeyi tercih ederim.
- Which railroad do you prefer to travel on?
- Hangi demiryolunda seyahat etmeyi tercih edersiniz?
- I prefer to spend time with friends.
- Arkadaşlarla zaman geçirmeyi tercih ediyorum.
- It may not appeal to some, but I prefer to remain a salaried man; I don't have to worry so much about making both ends meet.
- Bazılarının hoşuna gitmeyebilir ama ben maaşlı bir adam olarak kalmayı tercih ediyorum; iki yakamı bir araya getirme konusunda bu kadar endişelenmeme gerek kalmıyor.
- Would you prefer to be examined by a female nurse?
- Bir kadın hemşire tarafından muayene edilmeyi tercih eder misiniz?
- I wouldn't blame you if you preferred to leave.
- Gitmeyi tercih etseydin seni suçlamazdım.
- I prefer to go barefoot in the house.
- Evde çıplak ayakla dolaşmayı tercih ederim.
- I much prefer to work with people.
- Ben insanlarla çalışmayı çok tercih ederim.
- I prefer to spend time with friends.
- Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi tercih ederim.
- I preferred to write in English.
- İngilizce yazmayı tercih ettim.
- I prefer to read.
- Okumayı tercih ederim.
- I prefer to write short sentences.
- Kısa cümleler yazmayı tercih ederim.
- Would you prefer to speak in French or in English?
- Fransızca mı yoksa İngilizce mi konuşmayı tercih edersin?
- I prefer to text than to talk on the phone.
- Telefonda konuşmaktansa mesajlaşmayı tercih ederim.
- I'd prefer to have a reception in my house.
- Evimde bir resepsiyon olmasını tercih ederim.
- I prefer to take the train rather than the bus.
- Otobüsten ziyade trene binmeyi tercih ederim.
- I prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- Tom preferred to walk ten kilometres rather than pay money for a bus ticket.
- Tom otobüs biletine para vermektense on kilometre yürümeyi tercih etti.
- I prefer to see movies without fights.
- Kavgasız film izlemeyi tercih ederim.
- He'd prefer to come tomorrow.
- O yarın gelmeyi tercih ediyor.
- A lot of people prefer to eat fried chicken with their fingers.
- Birçok insan kızarmış tavuğu parmaklarıyla yemeyi tercih eder.
- I prefer to write in French.
- Fransızca yazmayı tercih ederim.
- Would you prefer to be examined by a male nurse?
- Bir erkek hemşire tarafından muayene edilmeyi tercih eder misiniz?
- I'd prefer to take a taxi rather than walk.
- Yürümektense bir taksi tutmayı tercih ederim.
- I prefer to be hanged rather than being shot.
- Vurulmaktansa asılmayı tercih ederim.
- I'd prefer to see it.
- Onu görmeyi tercih ederim.
- Which language would you prefer to use?
- Hangi dili kullanmayı tercih edersin?
- We prefer to stay here.
- Biz burada kalmayı tercih ediyoruz.
- Her dog prefers to sleep on my couch.
- Köpeği kanepemde uyumayı tercih ediyor.
- Would you prefer to speak in English?
- İngilizce konuşmayı mı tercih edersiniz?
- Would you prefer to do that by yourself?
- Bunu kendin yapmayı mı tercih edersin?
- Layla preferred to spend her time out of the house.
- Leyla zamanını evin dışında geçirmeyi tercih ediyordu.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
- Burada otobüs beklemektense yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to text than to talk on the phone.
- Telefonla mesaj yazmayı konuşmaya tercih ederim.
- I prefer to apologise than ask for permission.
- İzin istemek yerine özür dilemeyi tercih ederim.
- I prefer to travel alone.
- Yalnız seyahat etmeyi tercih ederim.
- I prefer to eat alone.
- Yalnız yemeyi tercih ederim.
- I don't prefer to wear red lipstick.
- Kırmızı ruj sürmeyi tercih etmem.
- I prefer to do it alone.
- Ben onu yalnız yapmayı tercih ederim.
- Tom prefers to park behind the house.
- Tom evin arkasına park etmeyi tercih ediyor.
- Would you prefer to go fishing or hunting?
- Balığa mı yoksa ava mı gitmeyi tercih edersin?
- Since I live near Canada, I'd prefer to learn the kind of French spoken in Canada.
- Kanada yakınlarında yaşadığım için Kanada'da konuşulan Fransızcayı öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer to die than to do that.
- Onu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
- My wife and I prefer to spend time at home together.
- Eşim ve ben evde birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I'd prefer to play basketball rather than play volleyball.
- Voleybol oynamaktansa basketbol oynamayı tercih ederim.
- Tom would've preferred to stay home.
- Tom evde kalmayı tercih ederdi.
- Would you prefer to stay?
- Kalmayı mı tercih ederdin?
- I prefer to drink my coffee without sugar and without milk.
- Kahvemi şeker ve süt olmadan içmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to be left alone.
- Ben yalnız bırakılmayı tercih ederim.
- I'd prefer to see him.
- Onu görmeyi tercih ederim.
- Do you prefer to go by train or bus?
- Trenle mi yoksa otobüsle mi gitmeyi tercih edersin?
- I prefer to do it alone.
- Yalnız yapmayı tercih ederim.
- I prefer to go alone.
- Yalnız gitmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to do that on Monday.
- Bunu pazartesi yapmayı tercih ederim.
- I still prefer to write letters by hand.
- Hala mektupları elle yazmayı tercih ediyorum.
- I prefer to take a shower in the morning.
- Sabahları duş almayı tercih ederim.
- Would you prefer to do that by yourself?
- Bunu tek başına yapmayı mı tercih ederdin?
- Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.
- Tom pilav yemek için bir kaşık kullanır ancak Mary yemek çubukları kullanmayı tercih ediyor.
- Are you coming on Skype or do you prefer to translate sentences on Tatoeba?
- Skype'a mı geliyorsun, yoksa Tatoeba'da cümle çevirmeyi mi tercih edersin?
- Tom said he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- Tom preferred to walk ten kilometres than pay money for a bus ticket.
- Tom otobüs biletine para vermektense on kilometre yürümeyi tercih etti.
- I'd prefer to spend the whole day reading a book.
- Bütün günü kitap okuyarak geçirmeyi tercih ederim.
- I'd prefer to study French from a native speaker.
- Fransızcayı anadili Fransızca olan birinden öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer to sit in the front row near the window next to Tom.
- Pencerenin yanında olan ön sırada Tom'un yanına oturmayı tercih ediyorum.
- I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life.
- Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve geri dönmek istiyorum.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmeyi tercih etmemin nedeni, Japonya'daki insanların çalışkan ve dürüst kişiliklere sahip olmaları.
- Do you prefer to study during the day or at night?
- Gündüz mü yoksa gece mi çalışmayı tercih edersin?
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
- Faaliyetlerimi belirli zamanlar için planlamayı tercih ediyorum, böylece zamanımı yönetebiliyorum.
- I'd prefer to be left alone.
- Yalnız kalmayı tercih ederim.
- Would you prefer to speak in French?
- Fransızca konuşmayı tercih eder misiniz?
- I prefer to say.
- Ben söylemeyi tercih ederim.
- I prefer to be hanged rather than being shot.
- Asılmayı vurulmaya tercih ederim.
- I'd prefer to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalmayı tercih ederim.
- If I were to study French, I'd prefer to study with a native French speaker.
- Fransızca öğrenecek olsaydım, anadili Fransızca olan biriyle çalışmayı tercih ederdim.
- Would you prefer to do that today?
- Bunu bugün yapmayı tercih eder misiniz?
- Would you prefer to speak in French?
- Fransızca konuşmayı tercih eder misin?
- Tom prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih eder.
- I'd prefer to sit on the floor.
- Yerde oturmayı tercih ederim.
- Mary prefers to dye her hair blonde.
- Mary saçını sarıya boyamayı tercih ediyor.
- I prefer to bath in the morning.
- Sabahları banyo yapmayı tercih ederim.
- We prefer to walk.
- Yürümeyi tercih ediyoruz.
- I prefer to wash myself in the shower and not in the bathtub.
- Küvette değil de duşta yıkanmayı tercih ederim.
- I prefer to stay indoors.
- İçeride kalmayı tercih ederim.
- Tom usually prefers to ride in the back seat.
- Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
- Would you prefer to do that today?
- Bunu bugün yapmayı mı tercih edersin?
- Do you prefer to travel by train or by bus?
- Trenle mi veya otobüsle mi seyahat etmeyi tercih ediyorsunuz?
- I prefer to remain seated.
- Oturmayı tercih ederim.
- Do you prefer to travel by train or by bus?
- Trenle mi yoksa otobüsle mi seyahat etmeyi tercih edersin?
- Her dog prefers to sleep on my couch.
- Köpeği benim kanepemde uyumayı tercih ediyor.
- I prefer to bath in the morning.
- Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.
- Mary prefers to stay.
- Mary kalmayı tercih ediyor.
- I still prefer to write letters by hand.
- Ben mektupları hala elle yazmayı tercih ediyorum.
Show More (246)
|
