The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	English	Turkish
1	premises	bina (bir kuruma veya kişiye ait)	n.
	The security guards forced us off the premises. Güvenlik görevlileri bizi binadan çıkmaya zorladı. Sir, you are trespassing. Please leave the premises. Beyefendi, izinsiz giriş yapıyorsunuz. Lütfen binayı terk edin. It is one of the 4 main components of the main premises of the Japanese aristocratic home. Japon aristokrat evinin ana binasının 4 ana bileşeninden biridir. The idea of rational use of premises under the roof belongs to the French architect Francois Mansart. Çatı altındaki binaların rasyonel kullanımı fikri Fransız mimar Francois Mansart'a aittir. Wooden walls allow more oxygen to enter the premises. Ahşap duvarlar binaya daha fazla oksijen girmesini sağlar. I have a warrant to search the premises. Binayı aramak için iznim var. The police searched the premises thoroughly. Polis binayı didik didik aradı. Show More (4)
2	premises	tesis	n.
	The necessary decisions will be made in terms of property, premises, etc. Mülkiyet, tesisler vs. açısından gerekli kararlar alınacaktır. Its premises were searched only recently. Tesisleri kısa bir süre önce arandı. Of course, not every consumer will walk into the manufacturer's premises to ask about production methods. Elbette her tüketici, üretim yöntemlerini sormak için üreticinin tesislerine gitmeyecektir. Commercial establishments that need to keep their premises clean can also be regular clients. Tesislerini temiz tutması gereken ticari kuruluşlar da düzenli müşteriler olabilir. Our three original premises at Sixty and Me are financial security, independence and healthy ageing. Sixty ve Me'deki üç orijinal tesisimiz finansal güvenlik, bağımsızlık ve sağlıklı yaşlanmadır. The new premises offer sufficient space for machines, spare parts and training. Yeni tesisler makineler, yedek parçalar ve eğitim için yeterli alan sunuyor. Show More (3)
3	premises	öncüller	n.
	He said that criticism is a healthy exercise, but that it must be levelled under certain premises. Eleştirinin sağlıklı bir egzersiz olduğunu, ancak bunun belirli öncüller altında yapılması gerektiğini söyledi. But we must not shift the premises. Ancak öncülleri değiştirmemeliyiz. We did not come with the intention of reproducing nineteenth century premises with new forms and new compromises. On dokuzuncu yüzyıldaki öncülleri yeni biçimler ve yeni uzlaşmalarla yeniden üretme niyetiyle gelmedik. In all events, today we face political premises. Her halükarda bugün siyasi öncüllerle karşı karşıyayız. We have started out from the premises of political economy. Ekonomi politiğin öncüllerinden yola çıktık. Show More (2)