1 |
queue |
kuyruk |
n. |
|
- You'll have to wait in that queue for hours!
- O kuyrukta saatlerce beklemeniz gerekecek!
- Many Zimbabweans queued for hours and were still not allowed to vote.
- Birçok Zimbabveli saatlerce kuyrukta beklemesine rağmen oy kullanmasına izin verilmedi.
- The queue is too long at the ticket office.
- Bilet gişesindeki kuyruk çok uzun.
- Excuse me, what queue is this?
- Affedersiniz, bu ne kuyruğu?
- It's a long queue so you must take a number.
- Uzun bir kuyruk, bu yüzden bir numara almalısın.
- Tom jumped the queue.
- Tom kuyruğa daldı.
- There was not a long queue at the bus stop.
- Otobüs durağında uzun bir kuyruk yoktu.
- It's a long queue so you must take a number.
- Uzun bir kuyruk var, bu yüzden bir numara almalısınız.
- The queue for buying tickets was unbelievably long.
- Bilet kuyruğu inanılmaz uzun.
- The queue for buying tickets was unbelievably long.
- Bilet alma kuyruğu inanılmaz derecede uzundu.
- Tom jumped the queue in front of me.
- Tom kuyrukta önüme daldı.
Show More (8)
|
2 |
queue |
sıra |
n. |
|
- The print queue contains twelve documents.
- Yazdırma sırasında on iki belge bulunuyor.
- Tom jumped the queue.
- Tom sıra kaptı.
- Tom jumped the queue.
- Tom sırayı bozdu.
- Tom jumped the queue in front of me.
- Tom sıramı kaptı.
Show More (1)
|
3 |
queue |
kuyruk oluşturmak |
v. |
|
- This has led to queues of single-hull ships entering Gibraltar in order to evade inspections.
- Bu durum, denetimlerden kaçmak için Cebelitarık'a giren tek gövdeli gemilerin kuyruklar oluşturmasına yol açmıştır.
- A long queue had formed in front of the shop.
- Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
- A long queue had formed in front of the shop.
- Dükkanın önünde uzun bir kuyruk oluştu.
- A long queue had formed in front of the shop.
- Dükkanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
Show More (1)
|
4 |
queue |
kuyruğa girmek |
v. |
|
- Careless lorry drivers are driving into traffic queues because their reactions are too slow.
- Dikkatsiz kamyon sürücüleri, tepkileri çok yavaş olduğu için trafik kuyruklarına giriyorlar.
- We queued for the bus.
- Otobüs için kuyruğa girdik.
Show More (-1)
|
5 |
queue |
bekleyen kişiler |
n. |
|
- It's possible to skip the queue for an organ transplant depending on the patient's condition.
- Hastanın durumuna bağlı olarak organ nakli bekleyen kişileri es geçmek mümkündür.
Show More (-2)
|