rave - English Turkish Sentences
English Turkish
rave abuk sabuk konuşmak v.
  • He was raving madly because of a small mistake.
  • Ufak bir hata yüzünden çılgına dönmüş, abuk sabuk konuşuyordu.
Show More (-2)
rave rave müzik n.
  • The police must control rave parties.
  • Polisin rave müzik partilerini denetlemesi gerekiyor.
Show More (-2)
rave abartılı övgü n.
  • The fashion show got raves from everyone.
  • Defile herkesten abartılı övgüler aldı.
Show More (-2)
rave övgü dolu adj.
  • The writer got excited about rave reviews.
  • Yazar övgü dolu eleştiriler karşısında heyecanlandı.
Show More (-2)
rave saçmalamak v.
  • He was raving.
  • Saçmalıyordu.
Show More (-2)