reconciled - English Turkish Sentences
English Turkish
reconciled uzlaşmak v.
  • The letter and spirit of the treaties would thus be reconciled.
  • Böylece anlaşmaların lafzı ve ruhu uzlaştırılmış olacaktır.
  • If so, the reunified and reconciled island of Cyprus will be able to join the European Union.
  • Eğer bu gerçekleşirse, yeniden birleşmiş ve uzlaşmış Kıbrıs adası Avrupa Birliği'ne katılabilecektir.
Show More (-1)