|
- Who, for example, is supposed to verify the existence of such relationships?
- Örneğin, bu tür ilişkilerin varlığını kimin doğrulaması gerekiyor?
- What we have is a problem of pressure or of relationships with these unions.
- Bu sendikalarla aramızda bir baskı ya da ilişki sorunu var.
- Finally, can I say that the Commission needs to work on its relationships with the public.
- Son olarak, Komisyon'un kamuoyu ile ilişkileri üzerinde çalışması gerektiğini söyleyebilir miyim?
- Point 6.4 in Article 7 reflects a poor understanding of employment and commercial relationships.
- Madde 7'de yer alan 6.4 sayılı madde, istihdam ve ticari ilişkilerin yeterince anlaşılmadığını yansıtmaktadır.
- Point 6.4 in Article 7 reflects a poor understanding of employment and commercial relationships.
- Madde 7'de yer alan 6.4 sayılı bent, istihdam ve ticari ilişkilerin yeterince anlaşılmadığını yansıtmaktadır.
- We really do have to change the nature of these relationships and fill them with new life over and over again.
- Gerçekten de bu ilişkilerin doğasını değiştirmek ve onları tekrar tekrar yeni bir hayatla doldurmak zorundayız.
- That is where the Members sit who know the relationships with the partner countries and their sensitive aspects.
- Ortak ülkelerle ilişkileri ve bunların hassas yönlerini bilen Üyelerin oturduğu yerdir.
- We really do have to change the nature of these relationships and fill them with new life over and over again.
- Gerçekten de bu ilişkilerin doğasını değiştirmemiz ve onları tekrar tekrar yeni bir hayatla doldurmamız gerekiyor.
- The authority relationships in the EU Member States are completely different.
- AB Üye Devletlerindeki otorite ilişkileri tamamen farklıdır.
- A whole series of personal and interpersonal relationships have been greatly disturbed.
- Bir dizi kişisel ve kişiler arası ilişki büyük ölçüde bozuldu.
- The report that Parliament is putting forward recognises that there are different relationships now.
- Parlamento'nun ortaya koyduğu rapor, artık farklı ilişkiler olduğunu kabul etmektedir.
- The report that Parliament is putting forward recognises that there are different relationships now.
- Parlamentonun ortaya koyduğu rapor, artık farklı ilişkiler olduğunu kabul etmektedir.
- We must also not forget about repairing transatlantic relationships, whilst enforcing respect for our autonomy.
- Özerkliğimize saygı gösterilmesini sağlarken Atlantik ötesi ilişkileri onarmayı da unutmamalıyız.
- The authority relationships in the EU Member States are completely different.
- AB Üye Devletlerindeki yetki ilişkileri tamamen farklıdır.
- We must strengthen our relationships with Arab countries and give the Mediterranean dialogue a real chance to succeed.
- Arap ülkeleriyle ilişkilerimizi güçlendirmeli ve Akdeniz diyaloğuna gerçek bir başarı şansı vermeliyiz.
- We have difficulty with long-term relationships, however.
- Ancak uzun vadeli ilişkiler konusunda zorluk yaşıyoruz.
- Relationships are much stronger when they are based on truth and honesty.
- İlişkiler doğruluk ve dürüstlüğe dayandığında çok daha güçlüdür.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı başkalarıyla ilişkileriniz üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
- We make rational decisions by identifying cause and effect relationships.
- Sebep-sonuç ilişkilerini tespit ederek rasyonel kararlar veririz.
- Relationships are much stronger when they are based on truth and honesty.
- İlişkiler, doğruluk ve dürüstlüğe dayandığında çok daha sağlamdır.
- The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
- Rekabetçi tabiatı olan kişisel çıkarlar, ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
- Relationships are much stronger when they are based on truth and honesty.
- İlişkiler gerçeğe ve dürüstlüğe dayandığında çok daha güçlüdür.
- Indeed, our deepest desire is to live in loving relationships with one another.
- Aslında, en derin arzumuz birbirimizle sevgi dolu ilişkilerde yaşamaktır.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı, başkalarıyla olan ilişkilerinizi olumsuz etkileyebilir.
- We make rational decisions by identifying cause and effect relationships.
- Sebep ve sonuç ilişkilerini belirleyerek rasyonel kararlar alırız.
- But they're still figuring out what kind of relationships they want with one another.
- Ama hala birbirleriyle ne tür ilişkiler istediklerini bulmaya çalışıyorlar.
- Direct sales and network marketing are all about personal relationships.
- Doğrudan satış ve ağ pazarlama tamamen kişisel ilişkilerle ilgilidir.
- We make rational decisions by identifying cause and effect relationships.
- Neden-sonuç ilişkilerini tespit ederek rasyonel kararlar alırız.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı başkalarıyla olan ilişkilerinizi olumsuz etkileyebilir.
- Indeed, our deepest desire is to live in loving relationships with one another.
- Gerçekten de en derin arzumuz birbirimizle sevgi dolu ilişkiler içinde yaşamaktır.
- The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
- Rekabetçi doğası olan kişisel çıkarlar, ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.
- But closeness also applies to our relationships with one another.
- Ancak yakınlık birbirimizle olan ilişkilerimiz için de geçerlidir.
- Direct sales and network marketing are all about personal relationships.
- Doğrudan satış ve ağ pazarlamada mesele tamamen kişisel ilişkilerdir.
- The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
- Rekabetçi nitelikteki kişisel çıkarlar ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.
- He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
- I like writing songs about relationships.
- İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı seviyorum.
- Tom's uncomfortable with close personal relationships.
- Tom, yakın kişisel ilişkilerden rahatsız.
- The relationships among those five people are complicated.
- Şu beş kişi arasındaki ilişkiler karmaşık.
- Sami suffered from many failed relationships.
- Sami birçok başarısız ilişkiden acı çekti.
- We build and maintain relationships with others.
- Başkalarıyla ilişkiler kurar ve sürdürürüz.
- Don't let relationships interfere with your studies.
- İlişkilerin çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
- Can long distance relationships really work?
- Uzun mesafeli ilişkiler gerçekten yürüyebilir mi?
- Tom's uncomfortable with close personal relationships.
- Tom yakın kişisel ilişkilerden rahatsız olur.
- How many relationships have you had since Tom?
- Tom'dan beri kaç tane ilişkin oldu?
- Trigonometry studies relationships involving lengths and angles of triangles.
- Trigonometri, üçgenlerin uzunluk ve açılarını içeren ilişkileri inceler.
- Relationships are incredibly complicated.
- İlişkiler inanılmaz derecede karmaşıktır.
- Women use talking to maintain personal relationships.
- Kadınlar kişisel ilişkilerini sürdürmek için konuşmayı kullanırlar.
- Marriage and relationships are slavery.
- Evlilik ve ilişkiler köleliktir.
- Tom's a loner who shuns close relationships.
- Tom yakın ilişkilerden kaçınan yalnız bir adam.
- The relationships among those five people are complicated.
- O beş kişi arasındaki ilişkiler karmaşık.
- You still have a lot to learn about relationships.
- İlişkiler hakkında hala öğrenmen gereken çok şey var.
- Relationships are extremely important.
- İlişkiler son derece önemli.
- We build and maintain relationships with others.
- Başkalarıyla ilişkiler kurup sürdürüyoruz.
- The story of Tom and Mary's relationships is full of dramatic events.
- Tom ve Mary'nin ilişkilerinin hikayesi dramatik olaylarla doludur.
- On-again, off-again relationships can be emotionally draining.
- Gelgitli, uzatmalı ilişkiler duygusal açıdan bezdirici olabilir.
- Can long distance relationships work?
- Uzun mesafeli ilişkiler yürüyebilir mi?
- Relationships are hard work.
- İlişkiler zor iştir.
- I like writing songs about relationships.
- İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı severim.
- Don't let relationships interfere with your studies.
- İlişkilerin derslerine engel olmasına izin verme.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90'ı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan gelir.
- He's quick in forming relationships with women.
- Kadınlarla ilişki kurmakta çok hızlıdır.
- Women use talking to maintain personal relationships.
- Kadınlar kişisel ilişkileri sürdürmek için konuşmayı kullanırlar.
- How many relationships have you had since Tom?
- Tom'dan sonra kaç ilişkiniz oldu?
- You still have a lot to learn about relationships.
- Hâlâ ilişkiler hakkında öğrenecek çok şeyin var.
- Relationships built on money will end when the money runs out.
- Para üzerine kurulan ilişkiler, para bittiğinde sona erecektir.
- Tom is very busy and doesn't have much time for relationships.
- Tom çok meşgul ve ilişkiler için fazla zamanı yok.
- Sami had trouble with relationships.
- Sami'nin ilişkilerle ilgili sorunları vardı.
- Relationships are extremely important.
- İlişkiler son derece önemlidir.
- Relationships involve compromise.
- İlişkiler uzlaşmayı gerektirir.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
- Sami had trouble with relationships.
- Sami ilişkilerle ilgili sorun yaşıyordu.
- On-again, off-again relationships can be emotionally draining.
- Bir dargın bir barışık ilişkiler duygusal olarak yıpratıcı olabilir.
- Relationships involve compromise.
- İlişkiler uzlaşma gerektirir.
Show More (70)
|