1 |
ripple |
dalgalanmak |
v. |
|
- You can see the horse's muscles rippling under its skin.
- Atın derisinin altında dalgalanan kaslarını görebilirsiniz.
- The water was gently rippling over the soil.
- Su toprağın üzerinde hafifçe dalgalanıyordu.
- Giggles rippled through the audience.
- Kıkırdamalar seyirciler arasında dalgalandı.
Show More (0)
|
2 |
ripple |
dalga dalga yayılmak |
v. |
|
- The rumour of bankruptcy rippled through the workers.
- İflas söylentisi işçiler arasında dalga dalga yayıldı.
- Fear was rippling through her because of the crash.
- Çarpışma yüzünden kadının içinde korku dalga dalga yayılıyordu.
Show More (-1)
|
3 |
ripple |
dalgacık |
n. |
|
- She created small ripples on the coffee as she added sugar.
- Şekeri eklerken kahve üzerinde küçük dalgacıklar oluşturdu.
- I can hear a ripple of laughter from the Socialists.
- Sosyalistlerden bir kahkaha dalgası duyabiliyorum.
Show More (-1)
|
4 |
ripple |
dalga dalga yayılan ses |
n. |
|
- A ripple of applause accompanied the end of the president's speech.
- Başkanın konuşmasının sonuna dalga dalga yayılan bir alkış sesi eşlik etti.
Show More (-2)
|
5 |
ripple |
dalga |
n. |
|
- A ripple of happiness ran through students as the final exam was postponed.
- Final sınavı ertelenince öğrenciler arasında bir mutluluk dalgası yayıldı.
Show More (-2)
|
6 |
ripple |
dalgalanma |
n. |
|
- The wind created ripples on the snow.
- Rüzgar kar üzerinde dalgalanmalar yarattı.
Show More (-2)
|