ripple - English Turkish Sentences
English Turkish
ripple dalgalanmak v.
  • You can see the horse's muscles rippling under its skin.
  • Atın derisinin altında dalgalanan kaslarını görebilirsiniz.
  • The water was gently rippling over the soil.
  • Su toprağın üzerinde hafifçe dalgalanıyordu.
  • Giggles rippled through the audience.
  • Kıkırdamalar seyirciler arasında dalgalandı.
Show More (0)
ripple dalga dalga yayılmak v.
  • The rumour of bankruptcy rippled through the workers.
  • İflas söylentisi işçiler arasında dalga dalga yayıldı.
  • Fear was rippling through her because of the crash.
  • Çarpışma yüzünden kadının içinde korku dalga dalga yayılıyordu.
Show More (-1)
ripple dalgacık n.
  • She created small ripples on the coffee as she added sugar.
  • Şekeri eklerken kahve üzerinde küçük dalgacıklar oluşturdu.
  • I can hear a ripple of laughter from the Socialists.
  • Sosyalistlerden bir kahkaha dalgası duyabiliyorum.
Show More (-1)
ripple dalga dalga yayılan ses n.
  • A ripple of applause accompanied the end of the president's speech.
  • Başkanın konuşmasının sonuna dalga dalga yayılan bir alkış sesi eşlik etti.
Show More (-2)
ripple dalga n.
  • A ripple of happiness ran through students as the final exam was postponed.
  • Final sınavı ertelenince öğrenciler arasında bir mutluluk dalgası yayıldı.
Show More (-2)
ripple dalgalanma n.
  • The wind created ripples on the snow.
  • Rüzgar kar üzerinde dalgalanmalar yarattı.
Show More (-2)