1 |
sarcasm |
iğneleme |
n. |
|
- Is that sarcasm?
- İğneleme mi bu?
- He doesn't understand sarcasm.
- Adam iğnelemeden anlamıyor.
- He likes sarcasm a lot.
- İğnelemeyi çok sever.
- He doesn't understand sarcasm.
- O, iğnelemeyi anlamaz.
- Tom doesn't understand irony or sarcasm.
- Tom ironi ya da iğnelemeden anlamaz.
- Is that sarcasm?
- O bir iğneleme mi?
- Do I detect sarcasm?
- İğneleme mi seziyorum?
- She doesn't understand sarcasm.
- O iğnelemeden anlamıyor.
Show More (6)
|
2 |
sarcasm |
alaycılık |
n. |
|
- This sarcasm is custom-tailored for you.
- Bu alay senin için özel olarak hazırlandı.
- Tom doesn't understand irony or sarcasm.
- Tom ironiyi ya da alaycılığı anlamıyor.
- Sarcasm should not be confused with cynicism.
- Alaycılık sinizmle karıştırılmamalıdır.
Show More (0)
|
3 |
sarcasm |
dokundurma |
n. |
|
- This sarcasm is custom-tailored for you.
- Bu dokundurma vücudunuza uygun gibi.
- He likes sarcasm a lot.
- O, dokundurma yapmaktan çok hoşlanır.
Show More (-1)
|
4 |
sarcasm |
alaycı |
n. |
|
- Her feelings were hurt by his words full of sarcasm.
- Adamın alaycı sözleri yüzünden duyguları incinmişti.
Show More (-2)
|