| 1 |
sigh |
iç çekmek |
v. |
|
- The old man stared at the crashed car and sighed deeply.
- Yaşlı adam kaza yapmış arabaya baktı ve derin bir iç çekti.
- She sighed with disappointment at the news.
- Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.
- He gave a deep sigh.
- Derin bir iç çekti.
- I let out a sigh of disappointment.
- Hayal kırıklığıyla iç çektim.
- Tom sighed and pulled out his wallet.
- Tom iç çekti ve cüzdanını çıkardı.
- She looked at him in doubt and eventually sighed.
- Ona şüpheyle baktı ve sonunda iç çekti.
- The young girl sighed.
- Genç kız iç çekti.
- A deep sigh was Ethel's only response.
- Ethel'in tek yanıtı derin bir iç çekmekti.
- The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze iç çekti.
- The girl paused and smiled; the young man paused and sighed.
- Kız durakladı ve gülümsedi; genç adam durakladı ve iç çekti.
- Tom let out a big sigh.
- Tom büyük bir iç çekti.
- Tom sighed.
- Tom iç çekti.
- Tom sighed again.
- Tom yine iç çekti.
- Tom sighed deeply.
- Tom derin bir iç çekti.
- Seeing this scene, I couldn’t help but sigh.
- Bu manzarayı görünce iç çekmekten kendimi alamadım.
- The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze bir iç çekti.
- Tom sighed profoundly.
- Tom derin bir iç çekti.
- He sighed with regret.
- Pişmanlıkla iç çekti.
- Tom sighed and shook his head.
- Tom iç çekti ve başını salladı.
Show More (16)
|
| 2 |
sigh |
içini çekmek |
v. |
|
- Tom sighed deeply.
- Tom derin biçimde içini çekti.
- Tom sighed profoundly.
- Tom derinden içini çekti.
- She looked at him in doubt and eventually sighed.
- O şüpheyle baktı ve sonunda içini çekti.
- Tom sighed and pulled out his wallet.
- Tom içini çekti ve onun cüzdanını çıkardı.
- The girl paused and smiled; the young man paused and sighed.
- Kız durdu ve gülümsedi; genç adam durdu ve içini çekti.
- Tom sighed.
- Tom içini çekti.
Show More (3)
|
| 3 |
sigh |
iç çekiş |
n. |
|
- A deep sigh was Ethel's only response.
- Ethel'in tek tepkisi derin bir iç çekiş oldu.
- Your sighs are in vain - I will not fulfil your fantasy.
- İç çekişleriniz boşuna. Fantezinizi gerçekleştirmeyeceğim.
Show More (-1)
|
| 4 |
sigh |
uğuldamak |
v. |
|
- The wind was sighing in the blank hall of the abandoned building.
- Rüzgâr terk edilmiş binanın boş salonunda uğulduyordu.
Show More (-2)
|
| 5 |
sigh |
göğüs geçirme |
n. |
|
- He let out a sigh of relief when he heard about the good news.
- İyi haberi duyunca bir göğüs geçirmeyle rahatladı.
Show More (-2)
|
| 6 |
sigh |
ah çekmek |
v. |
|
- I let out a sigh of disappointment.
- Hayal kırıklığı içinde bir ah çektim.
Show More (-2)
|
