1 |
slander |
iftira |
n. |
|
- Her slander won't work this time.
- Belli ki attığı iftira bu kez işe yaramayacak.
- Dan sued Linda for slander.
- Dan iftira nedeniyle Linda'ya dava açtı.
- Isn't that considered slander?
- Bu iftira olarak değerlendirilmiyor mu?
- Everything he's saying is slander.
- Söylediği her şey iftira.
- Isn't that considered slander?
- Bu iftira sayılmaz mı?
- Slander is a crime.
- İftira bir suçtur.
Show More (3)
|
2 |
slander |
iftira atmak |
v. |
|
- These men had all been accused of slandering the president during the electoral campaign last year.
- Bu kişilerin hepsi geçen yılki seçim kampanyası sırasında cumhurbaşkanına iftira atmakla suçlanmıştı.
- These men had all been accused of slandering the president during the electoral campaign last year.
- Bu adamların hepsi geçen yılki seçim kampanyası sırasında başkana iftira atmakla suçlanmıştı.
- You have the right to free speech, but not the right to slander.
- Özgürce konuşma hakkına sahipsin ama iftira atma hakkına değil.
- Dan sued Linda for slander.
- Dan, Linda'ya iftira attığı için dava açtı.
Show More (1)
|
3 |
slander |
arkasından konuşmak |
v. |
|
- She kept slandering behind Abby's back.
- Abby'nin arkasından konuşup durdu.
Show More (-2)
|
4 |
slander |
kara çalma |
n. |
|
- Mr. Myer said the latest gossip is just slander.
- Bay Myer son dedikoduların kara çalmadan ibaret olduğunu söyledi.
Show More (-2)
|
5 |
slander |
iftira etmek |
v. |
|
- You have the right to free speech, but not the right to slander.
- Serbest konuşma özgürlüğün var ama iftira etme hakkın yok.
Show More (-2)
|