1 |
sober |
ayık (alkol vb) |
adj. |
|
- When was the last time you saw him sober? He's always drunk.
- Onu en son ne zaman ayık gördünüz? Adam her zaman sarhoş.
- When he was sober, his whole personality changed.
- Sarhoşluktan ayılınca tüm kişiliği değişti.
- When he was sober, his whole personality changed.
- Ayıldığında kişiliği tamamıyla değişmişti.
- Tom is never sober.
- Tom asla ayık değildir.
- Tom has been sober three months.
- Tom üç aydır ayık.
- He drinks a lot but always seems sober.
- O her zaman içer ama her zaman ayık görünür.
- He led a sober life.
- Ayık bir hayat yaşadı.
- Tom was sober.
- Tom ayıktı.
- Tom is completely sober.
- Tom tamamen ayık.
- The words of a drunk man are the thoughts of a sober man.
- Sarhoş bir adamın sözleri, ayık bir adamın düşünceleridir.
- Tom is never sober.
- Tom asla ayık değil.
- He drinks a lot but always seems sober.
- Çok içiyor ama her zaman ayık görünüyor.
- I was sober.
- Ben ayıktım.
- I never dance sober.
- Ben asla ayık dans etmem.
- Sober drivers are people too.
- Ayık sürücüler de insandır.
- I never dance sober.
- Hiç ayık dans etmem.
- He led a sober life.
- Ayık bir yaşam sürdü.
- I was as sober as a judge.
- Bir yargıç kadar ayıktım.
- Unless Tom is sober, I don't want him helping us.
- Tom ayık olmadığı sürece, bize yardım etmesini istemiyorum.
- Were you sober at that time?
- O zaman ayık mıydın?
- Tom looks sober.
- Tom ayık görünüyor.
- When Tom gets drunk, he'll eat a lot of things that he wouldn't eat when he's sober.
- Tom sarhoş olduğunda, ayıkken yemeyeceği pek çok şeyi yer.
- Fadil was totally sober.
- Fadıl tamamen ayıktı.
- Tom could've been intoxicated, but he acted sober.
- Tom sarhoş da olabilirdi ama ayık gibi davrandı.
- No one dances sober.
- Kimse ayıkken dans edemez.
- You look sober.
- Ayık görünüyorsun.
- I've been sober for three years.
- Üç yıldır ayığım.
- The words of a drunk man are the thoughts of a sober man.
- Sarhoş bir adamın sözleri ayık bir adamın düşünceleridir.
- I was very sober at the time.
- O zamanlar çok ayıktım.
- No one dances sober.
- Hiç kimse ayık dans etmez.
- I've been sober for eight months.
- Sekiz aydır ayığım.
Show More (31)
|
2 |
sober |
ciddi |
adj. |
|
- He is a sober reminder that gambling addiction is dangerous.
- Kumar bağımlılığının tehlikeli olduğunu ciddi bir şekilde hatırlatıyor.
Show More (-2)
|
3 |
sober |
ağırbaşlı |
adj. |
|
- That's a sober color you've chosen.
- Çok ağırbaşlı bir renk seçmişsiniz.
Show More (-2)
|
4 |
sober |
aklını başına getirmek |
v. |
|
- The bad news sobered us instantly.
- Kötü haber anında aklımızı başımıza getirdi.
Show More (-2)
|
5 |
sober |
ölçülü |
adj. |
|
- Wishful thinking is an obstacle to anything approaching sober realism.
- Hevesli düşünce, ölçülü gerçekçiliğe yaklaşan her şeyin önünde bir engeldir.
Show More (-2)
|