1 |
sooner |
daha önce/erken |
adv. |
|
- You will receive a mail from us within a month, if not sooner.
- Bir ay veya daha kısa bir süre içinde bizden bir posta alacaksınız.
- Why didn't you come to see me sooner?
- Neden beni daha önce görmeye gelmedin?
- Why didn't you tell me about it sooner?
- Neden bana ondan daha önce bahsetmedin?
- Maybe I should've done this sooner.
- Belki de bunu daha önce yapmalıydım.
- She accused me of not writing to her sooner.
- Beni ona daha önce yazmamakla suçladı.
- You should have told me about the problem sooner.
- Bana sorunu daha önce anlatmalıydın.
- I should've given you this sooner.
- Bunu sana daha önce vermeliydim.
- You should have warned him sooner.
- Onu daha önce uyarmalıydın.
- We should've done this much sooner.
- Bunu çok daha önce yapmalıydık.
- Why didn't you suggest that to us sooner?
- Bunu bize neden daha önce önermedin?
- You should've told Tom sooner.
- Tom'a daha önce söylemeliydin.
- You should have told me about the problem sooner.
- Bana sorundan daha önce bahsetmeliydin.
- If we hadn't lost our way, we would have been here sooner.
- Eğer yolumuzu kaybetmemiş olsaydık, daha önce burada olurduk.
- I'm surprised this didn't come up sooner.
- Bunun daha önce gündeme gelmemesine şaşırdım.
- I should've told you sooner.
- Sana daha önce söylemeliydim.
- Why didn't you come to see me sooner?
- Neden daha önce beni görmeye gelmedin?
- I should've thought of this sooner.
- Bunu daha önce düşünmeliydim.
- You should've told me about it sooner.
- Bunu bana daha önce söylemeliydin.
- Why didn't you tell me about it sooner?
- Neden bana daha önce söylemedin?
- I should've told him sooner.
- Ona daha önce söylemeliydim.
- I'm sorry that I didn't email you sooner.
- Daha önce eposta atmadığım için üzgünüm.
- I wish I'd done that sooner.
- Keşke bunu daha önce yapsaydım.
- Why didn't you tell me about this sooner?
- Neden bunu bana daha önce söylemedin?
- I'm sorry that I didn't email you sooner.
- Sana daha önce e-posta göndermediğim için özür dilerim.
- Do you wish you'd done that sooner?
- Bunu daha önce yapmış olmayı ister miydin?
- You should've let me know sooner.
- Daha önce haber vermeliydin.
- Do you wish you'd done that sooner?
- Keşke bunu daha önce yapsaydım diyor musun?
- I apologize for not doing this sooner.
- Bunu daha önce yapmadığım için özür dilerim.
- I wish you'd told me that sooner.
- Keşke onu bana daha önce söyleseydin.
- Tom should've told me about that sooner.
- Tom bunu bana daha önce söylemeliydi.
- I wish you had told me about it sooner.
- Keşke bana bundan daha önce bahsetseydin.
- You should've told me about it sooner.
- Bana daha önce söylemeliydin.
- I just wish I'd met Tom sooner.
- Keşke Tom ile daha önce tanışsaydım.
- I should've told her sooner.
- Ona daha önce söylemeliydim.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
- Sana daha önce yazamadığım için üzgünüm.
- Tom should've done that sooner.
- Tom bunu daha önce yapmalıydı.
- You should have told it to me sooner.
- Onu bana daha önce söylemeliydin.
- I wish I'd known sooner.
- Keşke daha önce bilseydim.
- Why didn't you call me sooner?
- Neden beni daha önce aramadın?
- You should have told it to me sooner.
- Bunu bana daha önce söylemeliydin.
- I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha önce cevap vermediğim için özür dilerim.
- I should've thought of it sooner.
- Bunu daha önce düşünmeliydim.
- Had I gotten this letter sooner, I'd have acted differently.
- Bu mektubu daha önce almış olsaydım, farklı davranırdım.
- We should've done that sooner.
- Bunu daha önce yapmalıydık.
- Why didn't you tell me sooner?
- Neden bana daha önce söylemedin?
- I just wish I'd met Tom sooner.
- Keşke Tom'la daha önce tanışsaydım.
- You should have told me sooner.
- Bana daha önce söylemeliydin.
- You should've told me that sooner.
- Bunu bana daha önce söylemeliydin.
- I just wish I had fired Tom sooner.
- Keşke Tom'u daha önce kovsaydım.
- I should have let you know sooner.
- Sana daha önce haber vermeliydim.
- Sorry I didn't reply sooner.
- Daha önce cevap vermediğim için özür dilerim.
- I should've come sooner.
- Daha önce gelmeliydim.
- Sorry I didn't e-mail you sooner.
- Sana daha önce e-posta atmadığım için üzgünüm.
- If only I'd known sooner, I could've done something about that.
- Keşke daha önce bilseydim, bunun hakkında bir şey yapabilirdim.
- You should've told Tom sooner.
- Daha önce Tom'a söylemeliydin.
- If only I had gotten here sooner, I could've helped Tom.
- Buraya daha önce varsaydım Tom'a yardım edebilirdim.
- I wish I'd done that sooner.
- Keşke onu daha önce yapsaydım.
- I'm sorry I didn't call sooner.
- Daha önce aramadığım için üzgünüm.
- We should've done this sooner.
- Bunu daha önce yapmamız gerekirdi.
- You should've called me sooner.
- Beni daha önce aramalıydın.
- I'm sorry I couldn't get to you sooner.
- Sana daha önce gelemediğim için üzgünüm.
- You should've told me about that sooner.
- Bana bunu daha önce söylemeliydin.
- I should've been there sooner.
- Daha önce orada olmalıydım.
- You should've told me sooner.
- Bana daha önce söylemeliydin.
- You should've told me about that sooner.
- Bunu bana daha önce söylemeliydin.
- Please forgive me for not having written sooner.
- Lütfen daha önce yazmadığım için beni affedin.
- We should've done this sooner.
- Bunu daha önce yapmalıydık.
- I'm sorry I didn't reply to you sooner.
- Sana daha önce cevap vermediğim için özür dilerim.
- Tom apologized for not having told Mary sooner.
- Tom, Mary'ye daha önce söylemediği için özür diledi.
- I'm sorry I didn't call sooner.
- Daha önce aramadığım için özür dilerim.
- I should've told Tom sooner.
- Tom'a daha önce söylemeliydim.
- If only I'd known sooner, I could've done something about that.
- Keşke daha önce bilseydim, bu konuda bir şeyler yapabilirdim.
- I wish you had told me about it sooner.
- Keşke bana daha önce söyleseydin.
- I should've told them sooner.
- Onlara daha önce söylemeliydim.
- I wish you'd told me that sooner.
- Keşke bunu bana daha önce söyleseydin.
- I should've done this sooner.
- Bunu daha önce yapmalıydım.
- Why didn't you tell me about this sooner?
- Bunu bana neden daha önce söylemedin?
- Tom could've been back sooner.
- Tom daha önce dönmüş olabilirdi.
- I should've known that sooner.
- Onu daha önce bilmeliydim.
Show More (76)
|
2 |
sooner |
daha çabuk |
adv. |
|
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
- Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.
- Girls walk sooner than boys.
- Kızlar erkeklerden daha çabuk yürürler.
- What will a child learn sooner than a song?
- Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
- Tom should've done that sooner.
- Tom bunu daha çabuk yapmalıydı.
- If only she were to help, the job would be finished sooner.
- Keşke yardım etseydi, iş daha çabuk biterdi.
- What will a child learn sooner than a song?
- Bir çocuk şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
- Gençler bir şeye yaşlılardan daha çabuk adapte olurlar.
- If only she were to help, the job would be finished sooner.
- Eğer o yardım etseydi iş daha çabuk biterdi.
- I need it done sooner than that.
- Bundan daha çabuk halledilmesi gerek.
Show More (6)
|
3 |
sooner |
çabuk |
adv. |
|
- The sooner Zimbabwe is rid of them the better for that wonderful country and the better for its people.
- Zimbabve onlardan ne kadar çabuk kurtulursa, bu harika ülke ve halkı için o kadar iyi olur.
- The sooner we get a conclusion, the better.
- Ne kadar çabuk bir sonuca varırsak o kadar iyi.
- They swim together and the sooner we work that out the better.
- Birlikte yüzüyorlar ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi.
- The sooner you do that, the better.
- Bunu ne kadar çabuk yaparsan o kadar iyi.
- The sooner you clear the matter up with Tom, the better.
- Tom'la bu meseleyi ne kadar çabuk hallederseniz o kadar iyi olur.
- The sooner it's over, the better.
- Ne kadar çabuk biterse o kadar iyi.
- The sooner you do that, the better.
- Bunu ne kadar çabuk yaparsan o kadar iyi olur.
Show More (4)
|